hesabın var mı? giriş yap

  • rabbime şükürler olsun akp döneminde gerçekleşmiş süper uygulamadır. ingilizce nasılsınız diyebiliyorsan yurt dışına ataşe olarak atanıyorsun ve 12 bin dolar maaş cepte. ayriyeten devlet sana 6 bin dolar maaşla bir tercüman tutup kuran kursu mezunu eşini de yine 8 bin dolar maaşla hafize olarak görevlendiriyor. bence "the policeman is standing in the middle of the street" cümlesini tek seferde hatasız okuyabilenleri de direk büyükelçi olarak atamak gerekir. hamdolsun bu günleri de gördük. artık monşerler değil böyle değerli insanlar yurt dışı görevlerine atanıyor. maşallah ve de inşallah.

    (bkz: http://haber.gazetevatan.com/…atama/520991/1/gundem)

  • istikrarlı topçu. trabzonspor'da da kadro dışı bırakılarak formundan hiç bir şey kaybetmediğini bir kez daha gösterdi.

  • daha neyi yayacaksınız. tabana değil de yanınızdakilere yayın önce.
    20 tane evi olan adama yay önce.
    yeter be!

    edit: 300+ fav gelmiş. hayatımda ilk kez bu kadar insanın bana destek olduğunu ve anlaşıldığımı hissettim. hiçbirinizin yüzünü görmedim, tanımıyorum ama hepinizi çok seviyorum.

    edit2: 400+ fav'ı geçtik. çok güzel insanlarsınız.

    edit3: 500+ olduk. çok teşekkürler, iyi ki varsınız.

    edit 4: 600 olmuşuz beyler bayanlar, cok seviliyosunuuuzzzzz...

    edit 5: tam 700 kisi olduk... 700 ortak niyet, ortak fikir olduk.

  • sanırım kariyerimde yaptığım en iyi tercih henüz başlarında (17-20 yaş) az maaşla sadece tecrübe için bir sürü farklı firmada çalışmak oldu. "yeni başlayanlara az maaş verilsin" diye demiyorum: minnet etmeyeceğin para, başka firmaya sıçrama kararını kolaylaştırıyor.

    o sayede bir sürü farklı çalışma ortamı, şirket kültürü gördüm. ne yapmak istediğim, nasıl bir firmada çalışmak istediğim, emeğimin karşılığının ne olduğu gibi konularda zamanla daha iyi fikir edindim. iyi firmayı kötü firmadan ayırabilmeyi öğrendim. ilerde kendi şirketim olursa nasıl olmasını istediğime dair fikirler edindim.

    o firmalardan biri bana ev kirası, araba taksidi, yeme içme masraflarını karşılayacak bir para kazandırmış olsaydı bugün hala eskişehir'de aynı firmada çalışıyor olabilirdim. eminim hayatımdan memnun da olurdum. ancak sağolsunlar, verdikleri asgari ücret beni yeni maceralara itti.

    kariyerimin ilerleyen kısımlarında en uzun süre çalıştığım firmalar bana kendimi geçindirip üstüne biraz kendimi şımartabilecek para ile çok imkan veren ve en rahat çalışma ortamını sağlayan firmalar oldu. en sonuncusu da microsoft. eğer önüme kendi işimi yapma fırsatı çıkmamış olsaydı bugün muhtemelen hala microsoft'taydım ve muhtemelen yine hayatımdan memnundum.

    peki kariyerimin ilk yıllarında o kadar az parayla nasıl yaşadım? eskişehir'de anne/baba evi, ankara'da ofisteki bir yer şiltesi ile makarna günleri, istanbul'da ise ofis mutfağının kalebodur zeminine karton serip üstünde yatma ve boş kola şişelerinin depozitosuyla kokoreç alma* şeklinde. o günlerin hepsi microsoft'a alınmam sürecinde abd'ye giderken sunduğum iş tecrübesi belgelerinin parçası oldular.

    steve jobs'ın "stay hungry, stay foolish" ile vurguladığı da buydu sanırım. kendini hemen bir yere bağlama, gerekirse biraz aç kal, biraz budala kal, biraz keşfet.

  • gönderi altına yazılanların çoğu "gavur" "yunan" "ermeni" "kafir"

    dinlerinden çıktılar haberleri yok

  • haksız annedir.

    bizim milletin çocukları kadar şımarık çocuk görmedim. büyük ihtimal o restorana girebilseydi çocuğu terör estirecekti. masalar arasında koşacaktı çığlık ata ata, yemeği beğenmeyip avazı çıktığı kadar anıracaktı, ortalığı birbirine katacaktı.

    ben hiç görmedim sessiz sakin oturup, yemeğini yiyip kalkan çocuklu bir aile. illa ki bulundukları ortamı rahatsız ediyorlar.

    bir de tutturmuşlar çocuk bu diye. çocuk dediğin söz dinlemeli öyle deli dana gibi ortalıkta koşturmamalı.

  • ilk baslarda sadece modaydı. bugun artık feta, metaxa ve ouzo gibi yunanistanın milli urunlerinden biri. buyuk kesifler sans eseri olurmus derler, bir rivayete gore frappe de sans eseri kesfedilmistir. 1957 yılındaki uluslarası selanik fuarında nescafe tiryakisi katılımcılardan biri nescafe yapmak icin sıcak su bulamayınca soguk su kullanır. seker ve kahvenin erimesi icin de uygun bir kap icerisinde* calkalar. ortaya cıkan zengin kopuk ve tad cok begenilr ve boylece frappe dogar. diger bir rivayete gore ise yunanistandaki nescafe distributoru firma yaz aylarında dusen satısları arttırmak icin bu yeni urunu selanik fuarında tanıttıgı yonundedir. isminin frappe olmasının sebebi ise yunanlıların da turkler gibi yabancı hayranı olmasından kaynaklanmaktadır. yabancı olan her sey daha kaliteli daha iyi gorulmektedir.
    frappe boyle baslamıstır yolculuguna. kısa sure icerisinde moda olur ve tum yunanistanda icilmeye baslar. bugun artık yunanistanda kahve denilince akla frappe gelmektedir. evde, cafede yapılmasının yanı sıra hazırları da satılmaktadır.plastik shaker icinde tenanaki marka hazırları satılırdı eskiden. kahve ve seker sudan ayrı bir bolmedeydi. elinizle bastırınca aradaki plastik catlar kahve ve seker suyla kavusurdu. elde calkalanıp icilirdi. pek te guzeldi. sonra icindeki su durgun oldugundan saglıga zararlı diyerek yasaklandı zannediyorum.
    daha sonra icinde su olmayan turevleri cıktı. hazırlarından en cok satılanları fantastic ve giorgino sanırsam. ama tenanaki baskaydı.

    bu arada bugune kadar ictigim en guzel kahveyi morsinek kisisi yapmaktadır. ben siz degerli suserlerle damak zevkimi paylasmak icin entry kasarken kendisi bir cırpıda buz gibi kaaveyi yapmıs onume dayamıstır. kendisi sozluk ortamlarına kayıtlı okur olarak takılmakta olup kısa sure icerisinde yazarlıga terfi etmeyi arzulamaktadır.
    kaave guzel olmus eline saglık artliim*

    hazırlanısı "lezzet ayrıntıda gizlidir"

    malzemeler:
    -nescafe classic
    -seker*
    -sut*
    -3-4 adet buz
    -0,3 litrelik uzun, cam bardak (tercihen frappe bardagı)
    -shaker (plastik olması onerilir) (shaker bulunmadıgı durumda bardagın icine atacagınız su kahve ve sekeri el mixeriyle krema kıvamına gelene kadar karıstırıp sırasıyla buz, süt, soguk su ilave edilerek de hazırlanabilr ancak gercek bir frappe icmek istiyorsanız shaker edinmelisiniz.)
    -koruklu kamıs

    -frappe icin tek uygun kahve nescafe classictir, taklitlerinden randıman alınmaz.
    0,3 litrelik bir bardaga 3-4 tane buz atılır ve biz diger islemleri yapana kadar bir kenara bırakılır.
    -kahve ve sekeri karıstıracagımız shaker kuru olmalıdır yoksa icine atacağımız kahve shakera yapısır.
    - shakera ne kadar su koyacagımız onemlidir. shakerin tabanı klasik frappe bardagı capındaysa*kahve ve sekeri ortecek ama bundan fazla olmayacak kadar su kafi olacaktır. ancak bu kahvenizi sade veya cok hafif iciyosanız gecerli degildir. bu durumda su fazla gelecektir. ayrıca su soguk olmamalıdır aksi takdirde sekerin erimesi zorlasacaktır.
    -calkalama*:
    shakerı kapagından tutarak acımadan en az iki dakika calkalayın. seker taneleri iyice eriyene kadar calkalanmalıdır. eger iyi calkalanmıssa shakerin icindeki basınc dusmustur ve kapagı acarken "paf" diye bir ses duyulur. korkmayın, iyiye isarettir. icerik artık krema kıvamına gelmistir. sabun kopugu gibi olmamalıdır. kopuk bardagımızın buzlarla birlikte yarısını dolduracak hacimde olmalıdır.
    -artık hazır olan kopuk shakerdan icinde buz olan bardaga bosaltılır. shakerin icinde ve kapagında kalan kopukte cok az soguk su ile durulanarak bardaga doldurulur.shaker ve kapagında hic kopuk kalmayana kadar islem tekrar edilir. bu sayede hic kopuk ziyan etmemis oluruz. bu asamada istege baglı sut ilave edilebilir. sut %8-%10 yaglı olmalıdır. miktarı tercihe gore degisebilir. onerilen 15 gr dır. light sut ve sut tozu kullanılması tavsiye edilmez. maksimum fayda yunanistanda satılan noynoy sutlerinden saglanmaktadır. (dondurma vs. bu ince ruhlu kahvenin tadını bozar, yazık eder.(bkz: yapmayın etmeyin)
    artık bardagımızın geri kalan kısmını buz gibi soguk suyla doldurup icine bir de kamıs* attık mı frappemiz hazırdır.

    afiyet olsun

  • kadınların cadı diye yakıldığı ortaçağ karanlığından 500 yıl sonra ortadoğu bataklığında yaşanmış bir olayın nesnesi olmuş zavallı kadın.

  • japon mafyasına patentini satmayı umduğum yeni silahım.

    görmüşsünüzdür samuray kılıcı (katana) şeklinde şemsiyeler var. gören önce bir "noluyoruz, herif kılıçla dolaşıyor" diye şaşırıp sonra şemsiyeyi farkedince gülüyor.

    benim icadımda ise gören önce kılıç sanıyor şaşırıyor, sonra şemsiye olduğunu anlayıp gülmeye başlıyor, sonra şemsiyenin içinden çıkan kılıçla ikiye bölünüp gülümsemesi yuzünde donuyor.