ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
zevk alınan ufak sapıklıklar
-
maden suyu şişesinin üzerindeki kağıdı soymak. her içişimde bıkmadan usanmadan yaparım.
arkadaşın kokoreççiden yediği inanılmaz ayar
-
(bkz: sen niye geldin sozluge)
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: sabri sarıoğlunun msn adresi
entry: 1. hotmail@sabrisarioglu.com
ersan şen'in youtube tamamen kapatılsın önerisi
-
süper öneri. buna ek olarak ersan şen hakkında sedat peker'in videolarını tv programında gündeme getirdiği için de soruşturma açılmalı çünkü devletimiz çok hassas, yıpranmış olabilir.
sean connery
-
“müthiş bir atatürk hayranıyım. lord kinross ve andrew mango'nun “atatürk” kitaplarını okuduktan sonra onu canlandırma isteğim çok şiddetliydi. ama aklıma yıllardan beri bu projenin nasıl baltalandığı gelince hislerime gem vurdum. aslında türkler'in yardımı olmadan bu film yapılamaz. her şeyin hallolduğunu ve mekanların o zamanki duruma getirildiğini farzedelim... belki bunlar sağlanabilir ama bazı insanların duyguları, örneğin ermeniler'in daha önce yaptıkları gibi bu projeyi engelleyeceklerinden eminim...”
demiş zamanında büyük usta. rip
edit. kaynak eklendi
kaynak
cem yılmaz'ın serenay sarıkaya ile dalga geçmesi
-
gençler hatırlamaz. cem yılmaz doksanlarda levent kırca'ya isim vermeden sürekli bir konuda dokundurmaya çalışırdı. "bazıları güldürürken düşündürmeye çalıştı hep bu ülkede" diye girerdi lafa... "ben mi? ne düşündürücem lan ben dümdüz kırar geçiririm alayınızı" derdi. hatta yanlış hatırlamıyorsam doğru düzgün güldüremedikten sonra düşündürsen ne olur gibi şeyler de söylerdi. vardır eski şovlarında. açın bakın.
başka konular da vardı aralarında gerçi. pek yakında filminin intihal olduğu iddiası üzerine de bi davaları oldu sanırım. ayrıca gezi sürecinde cem yılmaz'ın bazı tweetleri'ni silmesi üzerine levent kırca'nın tepkileri de haberlere konu olmuştu.
bu olaylardaki haklıyı haksızı bilmem. ama yıldızları pek barışmadı senelerce bu iki komedyenin. benim anlatmak istediğim ise başka bi konu.
insan yaşlanırken bazı şeyleri eskisi gibi yapamaz. bu doğanın kanunu... ben cem yılmaz'ı, bazı konularda çok büyük konuştuğu için her zaman biraz endişeyle izlerdim. "güldürürken düşündürmek ne lan ehehehe" diyen hallerinden, o isim vermeden eleştirdiği adamların yaşlarına geleceğini de bilirdim. rahatsız olurdum o cüretkarlıktan.
nitekim o günler geldi. hatta cem yılmaz şu an levent kırca'nın prime döneminden daha bile genç bir yaşta. ona rağmen "ne düşündürücem lan kırar geçiririm dümdüz" hallerinden çok uzakta. kaldı ki son gösterilerinde bir şeyler düşündürme derdi de olan bi adam izlenimi veriyor açık açık...
demek ki hayat seni öyle bir yere eviriyor ki eleştirdiğin şeyin ta kendisi haline gelebiliyorsun.
şimdi gelelim asıl meseleye. levent kırca hayatı boyunca kime ne söyleyecekse çatır çatır karşısına çıkıp lafını ağzının içine gömmüştür. sonrasında "ben onu kastetmedim, siz anlamamışsınız" diyeceği hiçbir polemiği yoktur.
bugünkü paylaşımında cem yılmaz'ın açık açık birine bir şey anlatmadığı ortada. ancak bir şeylerle dalga geçmiş olabileceği hissine kapılabiliyoruz.
ama işin kötüsü, hissettiğimiz şeyde levent kırca'nın; en avam skecinde bile böyle bir basitlik kullanmayacağını biliyoruz.
yani ne bir alenen diyeceğini deme duruşu var mesajının, ne de amaçlanan mesajda bir asalet...
cem yılmaz iyi bir komedyen midir? bir zamanlar öyleydi. büyük bir sanatçı mıdır? bu sebeplerden dolayı benim nazarımda hiçbir zaman olmamıştır.
olan biten
-
ayşen gruda, yarın akşam siz ekşi sözlük yazarlarının sorularını cevaplayacak. gözünüz sol frame'de olsun.
garip giyimi ile metrobüste şeytanı andıran kız
-
ahahahahhaha adamın korkup yanında durmaktan vazgeçmesi efsane.
you were never really here
-
2011'den bu yana yeni bir film için uzun süre bekleten lynn ramsay'in, we need to talk about kevin'in üstüne çok şey koyarak geri döndüğü yeni başyapıtı.
çok güçlü, çok travmatik ve sonuna dek hipnotize edici bir gerilim ile dolu. eğer ödül sezonuna girseydi çok konuşulurdu bu yıl. yarışa girmediğine üzüldüm.
senaryo bir puzzle gibi, film boyunca yavaşça birleşiyor o parçalar, ilmek ilmek örmüş ramsey ve yer yer korku-gerilime kayan o senaryo yağ gibi akıyor. cannes'daki ödül boş yere değilmiş.
joaquin phoenix, depresif, geçmişi travmalarla dolu ve intikam hırsıyla dolan bir karakteri olabilecek en iyi şekilde yaşamış. performansları arasında top 5'e girecek cinsten.
bu yıl eğer ödül sezonuna girseymiş, oscar yarışında gary oldman rakipsiz kalmazmış.
özetle, bir kez izleyerek doyulacak bir film değil. her açıdan muhteşem bir hikaye, yönetim ve oyunculuk kompozisyonu.
umarım türkiye'de de bir an önce vizyona girer.
10/8.5
beton
-
beton, öğütüldükten sonra, ince ve kaba malzemeleri ayırmak için elekler, metali ayırmak için mıknatıslar ve diğer istenmeyen malzemeleri çıkarmak için suda yüzdürme tekniği kullanılarak geri dönüştürülebilir.
geri dönüştürülen bu malzeme, yapıların alt temellerini, yolları, yol yapımında kullanılan çakılı yapmak hatta agrega (hafif zemin dolgusu) için kullanılabilir.
geri dönüştürülecek beton çok fazla kirletici içeriyorsa, geri dönüştürmek daha zordur ancak bunu denemeye değer: betonun geri dönüşümü, daha az çakıl madenciliği ve daha az çöp sahası anlamına gelir. bir ton betonun geri dönüştürülmesi ile 6.182 litre su tasarrufu sağlanır ve 900 kg karbondioksit salınımından kaçınılabilir.
bazı beton karışımlarda sadece %30'luk geri dönüştürülmüş malzeme kullanılabilir. aksi durumda performansları düşebilir. ancak kimyasal katkı maddelerinin kullanıldığı teknikler, dönüştürülecek malzemeleri kum, çakıl ve kireçtaşı olarak ayırmayı sağlayabilir ve ton başına 60 kg karbondioksit salınımını önlediği gibi geri dönüştürülmüş malzemelerle daha sağlam ve kaliteli beton yapımını sağlayabilir.
geri dönüşüm insanlık görevidir...
kaynak: bbc science focus
atakan'ın annesine yaptığı saygısızlık
-
atakan tam bir cehape zihniyetiyle büyümektedir. bol bol kitap okumakta ve başörtülü annesine saygısızlık yapmaktadır.
unutulmayan kezban sözleri
-
"madem o kadar kültürlüsün neden kirada oturuyorsun."
valla kurdu bu cümleyi, ayrıldım sonra.
et yiyenlerin katil olmadıklarını iddia etmesi
oytun erbaş
-
birileri yapar diye bekledim ama çıkmayınca hazır karantinadayız televizyonda yaptığı hataları ve kıvırmalarının bir kısmını video olarak ayarlayayım dedim, bu süreçte tek falsosu türk geni değildir tahmin edileceği üzere:
köpek riskli vs köpek risksiz bağışıklık kazandırır (fazla sallayınca çelişebiliyor insan tabii)
her dediği yanlış çıkan adam (virüs yukarı çıkar)
oytun ve maske (hepa bile korumaz)
nisanın sonunda biter bu iş, en büyük pikini yaptı zaten, en tepede
oytun ve tuzlu su (ben iyi geliyor demiyom)
oytun hoca ile virüsler hakkında sallıyoruz (sözlüde sorsanız kalmıştık eheh)
sallamakta hızını alamayıp kendisiyle çelişmek (türk çayı bu sefer)
oytun - genetik faktörler (anca 10-20 vak'a olur)
tuzlu suyun tuz kullanmaması kişiler için zararlı olmayacağını savunuşu
abartıyorlar komedi bu (ft. canan karatay, yavuz dizdar)
gen baba gen
var olan araştırmaları bilmeyip direkt yok diye hükmederken
daha bir sürü çıkar ama tadında bırakalım:)