hesabın var mı? giriş yap

  • 60 olabilir. bilemedim. belki de 70...

    ömrünü sizinle geçirmiş, size evlatlar vermiş, bayat esprilerinize bir ömür gülmüş, sizi olabileceğiniz en iyi versiyonunuza çevirmiş...

    ve bunların hepsini sadece sizi sevdiği için yapmış kadını, kucağında torununuzla otururken seyreder ve içinizden söylersiniz, "ne güzel kadın ya bu" diye.

    evet, bir kiza öyle aşık olun ki, hiçbir kadın ona olan sevginizi kendi güzelliğiyle satın alamasin. yaslaninca kaybedeceği fiziksel çekiciliğine, geçmiş günler hatırına katlanmayin. o günleri görmek zaten asıl amaciniz olsun. bugün ona sarilinca düne ve yarina da sarılmış gibi hissedin.

    bir kadına olan sevginiz güzellik anlayışınızı bu tür bir noktaya getirmiyorsa evlenmeyin o kadinla siz. çünkü aşık falan degilsiniz.

  • zappa efsanesinin başlangıcı kısa şöyle olur:

    zappa ilk başlarda davul çalmak istiyordu. iki baget edindi ve ailesi artık dayanamayıp ona trampet alana kadar mobilyalara vurmaya devam etti. o zaman kadar hiç r&b dinlememişti, orkestra müziğine ilgi duyuyordu. ama ilk kez r&b dinlediğinde bu müziği yapan bir grupta yer almak istediğine karar verdi ve grup kurmak için para biriktirmeye başladı.

    kendi söylemiyle "o zamanların solo enstrümanı gitar değil saksafondu." ama zappa gitarın potansiyelini farketti ve 18 yaşında davuldan vaz geçip kendine 1.5 dolarlık bir gitar aldı. telleri çok yüksek olan gitar yüzünden akor basamasa da bu solo çalışmasına engel değildi. hepimizin yaptığı gibi o da bir süre dandik ergen şarkılarının sololarını çaldı. akor basmayı ise bundan ancak bir yıl sonrasında öğrenmeye başlayacaktı.

    zappa ilk grubunu (blackouts) lisede (antelope valley high school), henüz gitara başlamadan önce kurmuştu. yaşadığı kasabanın ilk kez r&b ile tanışması, 1954'te buraya konsere gelen birkaç grup sayesinde olmuştu ama bu gruplarla birlikte gelen eroin satıcıları halkı oldukça korkutmuştu. bunun yanında o zamanlar polis bile gençlerden korkuyordu çünkü her yerde çete savaşları sürmekteydi. böyle bir dönemde şehre taşınan zappa kurduğu grupla 10 şarkılık bir repertuar oluşturdu. grubu tek destekleyen, kasabanın dışındaki sun village isimli siyahi yerleşiminde yaşayan insanlar oldu. ama burada verdikleri, siyahi insanların danslarla eşlik ettikleri konserler kasabalının hiç hoşuna gitmiyordu. bir konser öncesi zappa serseilik yaptığı gerekçesiyle tutuklandı ve geceyi kodeste geçirdi.

    bu gruptayken tanışan captain beefheart ve zappa, okul sonrası birlikte takılmaya, her gün sabahlara kadar birlikte müzik dinlemeye ve okulu asmaya başladılar. aynı şarkıları o kadar çok dinlediler ki artık gitar sololarını ağızlarıyla da olsa çalabiliyorlardı. bunun yanında vakitlerini, hangi sanatçının kaç albümü var, son albümü hangisi, şarkıyı kim yazdı gibi sorularla sınav yaparak geçiriyorlardı.

    zappa o dönemdeki şartları şöyle anlatır:

    "artık gençler her şeye daha kolay sahip oluyor. o zamanlar arabanın anahtarları için babanızla birlikte çalışmanız gerekirdi. şimdi ise babanızda araba istiyorsunuz ve "hangisi?" diye soruyor. o zamanlar dışarı çıkmak için zar zor izin alırdınız ve gece yarısı evde olmanız söylenirdi. ve olurdunuz. bugün kimse size kaçta eve geleceğinizi söylemiyor, çünkü geri gelmemenizden korkuyor. asit kullanabilir, bir rock grubuna katılabilirsiniz. eskiden bunu yapmak için evden kaçmanız gerekirdi. şimdi her zaman size göz kulak olan yaşça daha büyük birine sahipsiniz. o zamanlar evden çıkmak tehlikeliydi. sizden yaşça büyük insanlar, arkadaşlarınızdan daha tehlikeliydi."

    derken bir gün jimmy carl black, karnını doyurabilmek için zillerini rehin bırakmak üzere girdiği rehincide roy estrada ile karşılaşır. orada konuşmaya başlayan ikili soul giants'ı kurar. ray collins'in de katılımıyla bir klupte çalmaya başlayan grup, ray'in gitaristle tartışması sonucu gitaristsiz kalır ve zappa'yı arar.

    gecede adam başı 0 ile 7 dolar kazanan ekip geçim derdine düşer. yeterince uzun süre bir arada kalırlarsa eninde sonunda para kazanmaya ve albüm yapmaya başlayacaklarını düşünürler. ancak o zamanlar etkin olan ingiliz akımı işleri olumsuz etkiler. mekanlar the beatles, the rolling stones tarzı müzik yapan grupları işe almaktadır. oysa zappa ve arkadaşları bu akımla kıyaslandığında oldukça garip bir müzik yapıyorlardı ve sürekli kovulup başka bir yerde iş aramaya başlıyorlardı. sonunda isimlerini mothers olarak değiştirip ilk çalıştıkları bara yeniden girdiler.

    uzun süre barlarda çaldıktan sonra bir menajere ihtiyaçları olduğunu düşündüler. mark cheka, gruba mondo hollywood'un yönetmeni robert carl cohen'in verdiği partide iş ayarladı. orada bulunan herb cohen -grubun yaptığı müzikten hiç anlamasa da- ekibin ticari potansiyeli olduğunu düşündü ve birlikte çalışmaya başladılar.

    herb, ekibin hollywood'da bir turne için seçmelere girmesini sağladı. grup 6-7 ay önce aynı seçmelere katılmış ancak saçlarının yeterince uzun olmaması sebebiyle geri çevrilmişti (o zamanlar imaj her şeydi). bu tecrübeden hareketle zappa ve arkadaşları mor gömlek ve siyah şapkalarla kendilerine bir imaj oluşturdu ve bu imajı satmayı başardı. 4 haftalık bir sözleşmeyle grup ilk çıkışını yapmaya hazırlanıyordu. bu turnenin ardından whisky'de çalma fırsatını yakaladılar.

    ekip buarada mgm'nin ilgisini çekti ve kayda girdiler. kaydın ilk gününde yemek yiyecek paraları dahi yoktu. zappa, "eğer jesse kay bize 10 dolar vermeseydi açlıktan bayılacaktık" diye anlatır. 10 dolar ile karnını doyuran ekip o gün altı şarkı kaydetti ve olaylar gelişti.

  • ehliyetin alındığı ilk gün;
    "araba kullanırken arkadaşların seni "onu da geç, bunu da geç" diye gaza getirir. sen uyma onlara sakın."

    palio'nun her tarafı gaza gelse ne olacaksa artık.

  • 80li yıllarda, ders esnasında tam ortadan iki gruba ayrılmış bir sınıfta karşılıklı osuruk savaşı yapılmaktadır...
    kurallar nettir... bir taraftan birisi sesli bir şekilde osurduğunda diğer taraftan 10 saniye içinde cevap gelmek zorundadır... aksi taktirde gololur...
    ateşli bir savaşın ortasında, gaza gelen bir arkadaşın ikinci turda gürülltülü ve kokulu bir şekilde *altına zıçması ile ortam şenlenir...

  • evlenebilmiş biri hayatındaki amacına ulaşmış sayılıyor zannedersem. evlenmişsen tamam bitmiştir her şey, tebrikler!

    nereden mi vardım bu kanıya? her şey iki hafta önce bir gece yarısı ilkokul arkadaşımın feysbuk'tan eklemesiyle başladı. evlenmiş, çocuk yapmış. o bunlardan bahsetti diye ben de evlenmediğimden, çocuk yapmadığımdan bahsettim.

    bu hafta da bütün kızların olduğu çılgın atan(!) bir sohbet grubu kurdular, neredeyse hepsi evlenmiş, çocuk yapmış. önce düğün resimlerini sonra bebelerinin resimlerini paylaştılar. evlenemeyenlere evde kalmış ahahaha dediler.

    günlerce konuştular da kimse kimseye ne iş yapıyorsun demedi ya lan! demek ki neymiş? hatunların hayattaki başarı kriteri evlilikmiş. marilyn monroe geldi aklıma "kariyer güzel bir şeydir ama geceleri sarılıp uyuyamazsınız."

    2 cilt yüksek lisans tezim vardı, sarılıp uyumayı deneyeceğim şimdi.

    kancıklar!

    editle gelen not: evlendiniz mi şeklinde çok mesaj geliyor. yok hâlâ evlenmedim. özel mesaja gerek kalmadan genellikler içinde cevaplamış olayım. başka hedefler var şimdilik. kimbilir belki bir de doktora tezi yazar, grup sarılma yaparım. (26.11.2018)

    covid editi: bu ara evlenecektim covid çıktı. en içten şekilde diyorum ki; sağlık olsun... doktora da aynı sebepten sürünmecede. (27.05.2020)

    başarı editi agdajhdjs: evlendim. entryi yazdığım günden bu yana yaklaşık 6,5 yıl geçmiş. evliliği beklemek yerine iş güç mesai yapma, yeni sporlar deneme, yeni hobiler deneme, gezip görme, bir takım hedefler peşinden koşma ile uğraştım. artık bu boş şeyleri geride bırakıp aa benim beyim x'i hiç sevmez muhabbetleri yapmayı planlıyorum. şaka şaka. neyse beyim dağınık ev hiç sevmez biraz evi toplayayım.

  • avrupa'dan bakınca nasıl bir ülke olarak görüldüğümüzün ibretlik tablosu. sorsan hakimler savcılar adaleti sana bana bırakmazlar.