hesabın var mı? giriş yap

  • evlilik bir çok işlevi olan bir kurum. hukuki, sosyal ve psikolojik yönlerden insanların belirli ihtiyaçlarını karşılıyor.

    evlilikle kastım nikah değil elbette, kast ettiğim şey hayat arkadaşlığı. insan insanla yatışır, temasla, iletişimle, sevgiyle...
    insanın evlenmesindeki temel psikolojik motivasyon yatışmaktır.

    aşk evliliği de yapsanız, ömür boyu aşık kalmayacaksınız ama sağlıklı bir ilişkide sevgi devam eder. zaman zaman birbirinize tekrar aşık olursunuz. bazen uzaklaşırsınız. güvenli bağlandıysanız bunlar sizin için sorun teşkil etmez. birbirinizi yatıştırmayı bilirsiniz.

    insan yalnız ölmeyeyim diye evlenmez ancak yaşlandığınızda, çevrenizde insanlar azaldığında eşinizle yanyana olacağınızı bilmek güzel bir düşünce. iyi bir evliliğiniz varsa, zor zamanlarınızda yanınızda olacak, hastalandığınızda sizin için çorba yapacak, ameliyat olsanız kapıda bekleyecek birisi olduğunu bilirsiniz ve bu sizi yatıştırır.

    ölüme gelince...
    ölümün ne zaman ve nasıl geleceği belli olmasa bile şu kesin, yalnız öleceksiniz, siz ölürken elinizi tutan biri de olsa bu yolu yalnız yürümek zorundasınız. yine de bir ömrü birlikte geçirdiğiniz adam/kadının o sırada elinizden tutuyor olması hayatınızın son anlarında yaşamak isteyeceğiniz bir güzellik doğrusu.

  • netflix'in kanımca en iyi şovu. ama bu entry şov hakkında değil, bo jack karakteri hakkında olacak ve bütün sezonları izlemeyenler için spoiler içerebilir;

    “yeterli olanı aramayı bırak, çünkü asla yeterli olmayacak...”

    hayvanların ve insanların bir arada yaşadağı, daha önce pek karşılaşmadığımız türde bir çizgi film evreninde, tüm insani sorunları ile bocalayan bir at bojack. eskiden yayınlanan çok ünlü bir tv şovunun ekmeğini yemeye devam eden, ailesi yüzünden yaşadığı travmalar ile insan ilişkilerinde hep sınıfta kalan ama bir yandan hep bir arayış içinde olan huysuz orta yaşlı bir adam. mutlu olmak, umursamak, sevmek, sevilmek ve iyi bir insan olmak gibi standart kilişileri hayatı boyunca elinin tersi ile itmiş, artık hayata tahammül edemediği yaşlarında ise onların kaygısına düşmüş kocaman bir çocuk. neyin kıymetli, neyin değersiz, neyin derin, neyin anlamsız olduğunu anlamakta güçlük çeken; geç kalmışlık hissinin hakkını sonuna kadar veren tutarsız bir ayyaş. hayatını izlerken, başımıza gelmiş ya da gelme potansiyeli olan tüm karamsar ve acımasız hayat senaryolarını gözümüzün önünden geçiren bir denek. netflix’in tuttuğu aynada, muhakkak kendimizden bir parçamızı görebileceğimiz bencil, sarkastik, nihilist, tutarsız, komik ve üzgün bir karakter. holywoo sakini, animasyon tarihinin eşsiz karakterlerinden biri; bojack horseman.

    5 sezondur bir arayış içinde bojack. bazen huzuru, bazen ilgiyi, bazen aşkı, bazen başarıyı, bazen gerçek bir hüznü, bazense yarım bir neşeyi kovalayıp; sonunda her zaman kaosu buluyor. mutlak ve sürekli bir mutluluk yerine onun kapısını her zaman yeni bir üzüntü çalıyor. zaten aradığı da daimi bir mutluluktan çok, daimi bir iç huzur. tüm yaptığı yanlışları, bile bile isteyerek yapmış olmanın verdiği vicdani yükten kurtulmak ve herkesten önce kendini affetmek. kendinden nefret etmeyi bırakıp, tüm travmalarından arınıp, hayatının geri kalanını kendi kontrolünde ve daha güçlü bir duruş ile yaşamak. bir defasında dile getirdiği; “birgün etrafına bakıp herkesin seni sevdiğini göreceksin ama hiç kimsenin senden hoşlanmadığını fark edeceksin. ve bu, dünyadaki en kötü yalnızlık hissidir...” cümlesindeki histen kurtulmak. yalnız bile kalsa, bunu kabullenmiş bir şekilde yapmak.

    çok şey öğrendiğini ve yaşadığını düşünen, kendini bilge gören bojack; her defasında kalbini daha da kıran, tahammül sınırını daha da zorlayan şeylerle karşılaşıyor. bu noktada annesinin ona söyledikleri daha bir anlam kazanıyor; “bir canavar olduğumu düşünüyorsun. seninle laf dalaşına girmeyeceğim bojack. söylemek istediğim şey, mutlu olmak istediğini biliyorum ama olamayacaksın ve özür dilerim. sorun sadece sende değil, biliyorsun. ama baban ve ben işte.. içindeki çirkinlik sana bizden miras kaldı. kusurlu doğdun. doğuştan kusurlusun. şimdi de hayatını projelerle doldurabilirsin. kitaplar, filmler, kız arkadaşların.. ama bir yanın hep eksik kalacak. sen bojack horseman'sın ve bunun tedavisi yok..”

    evet annesi bojack’e tam da bunları söylüyor ve bunlar ailesinin ona hayatı boyunca davranışının yanında belki de en samimi ve içten yaklaşımı. ama biz onun başına her kötü şey geldiğinde, içinde bir yerlerde taşların biraz daha yerine oturduğunu hissediyor, şov ilerledikçe de bojack’in yitirdiği sandığı o anlama daha çok yaklaştığını görüyoruz. belki bu bir mutlu son olmayacak ama o çabalamaya devam ettikçe, varacağı nokta hem ona, hem etrafındakilere, hem de bize doğru ve anlamlı gelecek.

  • yılmaz güney'dir. şöyle bir hikâye var, ne kadar doğrudur bilmiyorum.

    "bir gün nereli olduğumu sordular.

    - babam sivereklidir dedim.
    siverek adına şaştılar, hiç duymamışlar.
    - nerdedir bu siverek? dediler.
    - siverek napoli'nin kazasıdır dedim.
    düşündüler bir süre, birbirlerine bakındılar.
    - biz italya'yı çok iyi biliriz. yanlışınız olmasın. napoli'nin böyle bir kazası yoktur.

    siverek italya'da olsa bileceklerdi. siverek urfa'nın bir kazasıydı. urfa da türkiye'nin bir şehriydi.

    bizim memleketin insanları iyidir, akılları çoktur; italya'yı bilirler, fransa'yı bilirler. çinistanı, falanistanı bilirler, lakin kendi yurtlarını bilmezler. dünyanın öte ucundaki ülkelerin yardımına koşmak için can atarlar. onlar için şiirler yazar, onlar için ağıt yakarlar. falanistan köylüsünün acısını anlatan kitaplar kapışılır, benim memleketimin insanlarına sırtları dönüktür, onları görmezler, göremezler."

    yılmaz güney

  • tüylerimizi diken diken eden 3. sayfa haberi. "kocaeli’nin gölcük ilçesi’nde 13 yaşındaki ilköğretim okulu öğrencisi ö.y. ile ilişkiye girdiği iddiasıyla 29 kişi gözaltına alındı." haberde aynen böyle yazıyor. 13 yaşındaki ilköğretim okulu öğrencisi ile ilişkiye girmek. hay senin13 yaşındaki çocuğa tecavüz diyememiyen gazeteciliğine tüküreyim. o 29 ahlaksız kadar ahlaksızsın sende.

  • ankara mamak, kantin kuyruğunda nefte almak için sıra bekleyen iki kısa dönem acemi asker;

    1. asker: olm bi yıın laf yedik yok nefte nerde yok bilmemne. siterim lan ben bööle askerlii..
    2. asker: olm baara çaara konuşma komutan duyarsa ziker hayatını..
    komutan?: (arkadan 1. askerin omuzuna dokunarak) arkadaşın doğru söylüyo..

    aynıyla vaki

  • yeter ya, bıktık. her yerde varlar. yalan yanlış yazıp çizmekten utanmıyorlar. buna bir çare bul sözlük. olmamış şeyleri olmuş gibi servis ediyorlar.

  • hic unutmuyorum tek başıma ilk gittiğim zamanlardı 19-20 yasında var yokum pek paramda yok eskiden bu piçler ağız birliği yapıp tek fiyat vermiyordu aralarında daha ucuza satanlar oluyordu. kumpirleride güzeldi yalan yok. önlerinde gezerken hepsi böyle bagırıyor yine öküzün biri dur dur gitme dedi oyaladı beni, o sırada baska müsterilerde geldi benim önüme geçtiler.

    bende o sırada biraz tüyer gibi diğerlerine bakmaya gittim o öküz hayvanoglu hayvan tam alacagım yere geldigimde siparisi verirken sipariş verdigim kadına bagırdı oradan, ona vermeeeğğğ ona satmayacaaaksaaaan, kumpircidr korktu veremedi korkusundan kadın. cok utanmıstım hayvan oglu hayvan ya. gittim sahildeki kafetarya lokanta tarzı mekanda yemiştim bende.

    tamamen doğulu ahlaksız hayvanların elinde olan yerlerden biri gitmeyin yemeyin aç kalıp belki insan olur hayvan oglu hayvan olanları…