ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
iyi denemeydi montaigne
aethewulf
-
"ayda 6 milyon farklı insan ekşi sözlüğe giriyor, ben o 6 milyon insanın hepsini çok seviyorum" diyerek yarmıştır.
biz de seni seviyoruz. (biz diyorum çünkü rapidde* premium üyeliğim olmadığı için günde 20 defa modemi açıp kapattığımdan o 6 milyon kişinin 20x30=600 ü ben oluyorum*)
29 temmuz 2022 ali erbaş'ın kamuoyuna çağrısı
-
londra’dan ev aldığını duyduğum diyanet işleri başkanının çağrısıdır.
ek:(bkz: ali erbaş benim diyanet işleri başkanım değil)
bir daha da gitmem denilen şehirler
-
benim konyaydi
selçuk universitesini kazandım neyse dedim 4 sene dayanayim
derken memleketimde iş bulamadım yine konyaya döndüm.
bide üstüne evlendim tamamen yerleşmek zorunda kaldım.
konya karadelik gibi içine girdinmi çıkamiyorsun
didem arslan yılmaz'ın canlı yayında 184'ü araması
-
organizasyon müthiş
birebir fıkradakinin telefon versiyonu olmuş.
temel yaralanmış, cam silerken elini kesmiş, demiş ki bir aile hekimine gideyim. kapıyı açmış içeri girmiş, önüne iki kapı çıkmış, birisinde ‘hastalıklar’yazıyor, diğerinde de ‘yaralanmalar’. ‘yaralanmalar’ kapısını açmış girmiş içeriye, bakmış orada da iki kapı, üzerinde ‘kanamalı’, ‘kanamasız’. demiş ben kanamalıya gideyim, parmağımda yara var diye. kanamalı kapıyı açmış içeriye girmiş, yine önüne iki kapı çıkmış, ‘hayati önemi olan’ ‘hayati önemi olmayan’. ‘hayati önemi olmayan’ kapıyı açmış, kendisini sokakta bulmuş. akşam temel eve gelmiş fadime sormuş: ‘nasıl, iyi baktılar mı?’ ‘vallahi hiç bakmadılar ama organizasyon müthişti’ demiş.
japonların yaptığı inanılmaz karmaşık tatlı
-
gerçek çilekten yapay çilek yaptı adam. 2 gün uğraştı. ne yaptığını bilmesem nükleer santraller için yeni uranyum yakıt hücresi yapıyor sanırdım.
berfin özek'in asitli saldırganıyla evlenmesi
-
görünce şok oldum ama yüzü tamamen deforme olmuş bir kızın verdiği sağlıksız karar yüzünden değil, birine asitli saldırıda bulunan şahsın içeride olmak yerine dışarıda sırtara sırtara evlilik cüzdanı sallayabilmesi sebebiyle.
berfin, kararı ve akıbeti için kendi konforlu fanusumdan yorum yapmayacağım, zira kendisiyle aynı memleketten, inanılmaz bir eğitimi & kariyeri olan yetişkin arkadaşıma kasabada yaşayan 24 yaşındaki kuzeni "londra'dan iş teklifi mi aldın? ama ben ewwwlendim sen bekarsın" diye hava atıyor ve arkadaşımın ailesi bu cahili ciddiye alıp üzülüyor, sıfır şaka. beyin avcıları tarafından kovalanan, 1 gün bile iş aramak zorunda kalmamış koskoca kadın bile bu duruma üzülen anamı nasıl teselli etsem kaygısı güderken, "ya kocalısın ya da bir hiç" kurallı orta çağ simülasyonunda yaşamak zorunda kalan yüzü yanmış bir kız hakkında ahkam kesmek, geçen aylarda aynaya "sadece yap", "kendine inan", "latteyi gtüne sok" yazılı pembe post-itler yapıştırıp milyonlarca işsiz, parasız, umutsuz genci istesen sen de havadan para ezebilirsin :d diye güya motive etmeye çalışan gerizekalı instagram fenomeninin durumuna düşmek olur. yüzüne asit atan saldırganla evlenen kız, karısı pideciye kaçınca canına kıyan genç, bakın bu kişiler ve olaylar, uzaktan yargı dağıtılacak, genellenecek şeyler değiller.
haymana kütüklü redpillcilerin kadın düşmanlığını harlamak için yüzü deforme edilmiş bir genç kızın sağlıksız kararı üzerinden üfürdükleriyle vakit kaybetmek yerine, asitli saldırıda bulunan birinin nasıl sokakta gezebildiğini ve bu gibilere "reddedilirsen sorun yok, asit at gitsin:d" cesareti veren sistemi sorgulayıp geleceğimizden kaygılanmalıyız bence.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
renkli göz deyince neden herkesin aklına mavi ve yeşil geliyor? kahverengi sayımı amk.. ?
dream scenario
-
çok iyi film. açıklayalım.
yönetmen kristoffer borgli bir önceki filminde de benzer temaları işliyordu. çağımızın insanı, sosyal medya, yaratılmış sahte imajlar vs. bu filmde gerçeğin önkoşulu olarak bir rüya evreni yaratıyor ama bu evreni inşa ederken onu gerçeğin önüne koymuyor. yani gerçeğe bir metafor, sembolik bir düzlem olarak yarattığı şeyi gerçeğin üstünde konumlandırmıyor. işte tam da bu yüzden çok değerli bir film yapıyor. çünkü bu tip kurgularda genellikle 2. düzlem her zaman gerçek düzlemin üstünde yer alır ve kahramanı (aynı zamanda seyirciyi de) genellikle bir kaçış romantizmiyle muğlak bir sonucun içinde bırakır. oysa borgli sessiz, sakin bir üslupla, hiç gürültü yapmadan, oldukça temiz bir anlatı kuruyor ve izleyicisini her hangi bir gösterme, şartlandırma refleksine maruz bırakmadan onu okuyup, anlayabileceği çok temiz bir alan açıyor.
borgli'nin ne kadar iyi bir film yaptığını anlamak için senenin altın palmiyeli filmi triangle of sadness'a bakmak yeterli. orada #146048505 şu entryi yazmıştım film için. işte östlund'un yapmak isteyip yapamadığı (ya da yaptığı düşünülen şeyler için ödül aldığı) ve adeta ucube bir sirk gösterisine dönüştürdüğü filminin hem uzak akrabası hem antitezi olarak ondan çok daha iyi, çok daha net, çok daha güçlü bir bir iş çıkarıyor kristoffer borgli. simge, imge, gönderme bombardımanına tutulmuş bir perdenin, gücünü bu baş döndürücülüğün, dinmezliğin, alan bırakmazlığın, kalabalığın yıldırıcı saldırısından alan triangle of sadness ne kadar balon ve hileli bir filmse, dream scenario izleyicisine tanıdığı, açtığı mutlak düşünme, solukanma alanıyla o kadar iyi bir film.
günümüz ilişkileri, sosyal medya, sahte personalar, ilişkiler vs gibi birçok konuda eleştiri kanadı açarken gerçeğin ucu çoktan kaçmış kantarını inatla koruyan ve kollayan bir yapı var filmde. gerçeği, tüm o rüya evrenine rağmen asla bırakmayan, hakikatin gereksindiği omurgayı sağlam tutan, yönünü, derdini, ifadesini asla dağıtmayan çok güçlü bir şuuru var yapıtın. pusulası hiç şaşmıyor neredeyse. bir gösterme budalalığına soyunup, bir yaratıcı ukalalığıyla ucu bucu olmayan ve aslında oradan kendine yöneltilebilecek eleştirilere karşı güvenli bir alan kurgulamayan net bir meydan okuma bu. kolaya kaçmadığı şey bence izleyici tarafından hafife alınıyor yönetmenin. zor olan böyle bir evren yarattığında onun çıkış noktasını (yani esas gerçeğini) yitirmeden diğer evrenle doğan ilişkiyle ortaya çıkacak sonucu doğru konumlandırmaktır. yönetmen istese rüya evrenini ona tanıdığı sonsuz olasılıkla başka bir sürü hayret, dehşet verici şey serpiştirebilirdi filmine ve bunun ekmeğini yiyebilirdi. yaptığı şey cidden bu olasılığın cezbine yenik düşmemek ve bilenler anlayacağı üzre bu kamaşmayla anlatıya karşı sadakatini korumak. buradaki minimalizm kesinlikle bir göz boyama ya da kaçak dövüşme hali değil. bizatihi gerçeğin içinde barındırdığı dehşeti gönderge bombardımanıyla normalleştirmeye karşı dehşetin sahip olduğu acımasızlığı hafifletmeyen bir saf tutma hali.
yarattığı düş evreniyle günümüz dünyası içinde sürekli değişen, dönüşen, her açıdan aşırılaştırılmış (ve aşırılaştırılması bizatihi sürdürülmesinin önkoşulu olmuş) linç, hayranlık kültürünü hem gerçekle, hem sembolik olanla doğru bir ilişki içinde kurgulayarak birçok zamane yapıtının içine düştüğü kafası karışık, muğlak ve sözde çoksesli olma haline yenilmeden kendine dair o pürüzsüz tanımlamayı yapmayı başarıyor ayrıca.
cage'in şaşmaz bazı oyunculuk tikleriyle geçmişe dair tanıdık personaları huzura çağırdığı iyi oyunculuğu da karakterin hem safiyane şekilde narsisist, aynı zamanda bir çocuk alıklığına sahip alınganlığa sahip kompozisiyonu da metnin niyetini daha da görünür kılmada büyük katkı veriyor.
son olarak daha da netleştirmek için michel gondry, woody allen gibi yönetmenlerin filmlerinde yaptığı denemeleri hatırlamakta fayda var. genellikle bu yönetmenler kurdukları bu tip evrenlerde gerçeği tamamen dışlayan, unutan bir biçimin izinden giderler. bunu yapmaları kötü ya da yanlıştır demiyorum. anlatıları için seçtikleri şey bu tam olarak, tıpkı ruben östlund'un filmlerinde seçtiği yol gibi. işte o anlatıları hatırladığımda borgli'nin soyunduğu işin değerini daha iyi kavrıyorum.
kısacası yılın en iyi filmlerinden.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
ana, babayla yaşarken depresyona girmek çok zor. tam uzaklara dalacam annem mandalin soyup getiriyo.
neil armstrong
-
eğer türk olsaydı adı nail güçlükol olurdu.