hesabın var mı? giriş yap

  • insanı sinir eden bir durum.

    efendim, biniyorsunuz metro, tramvay, otobüs veya savaşçı bir ruha sahipseniz metrobüse ve boş yer bulamayınca ayakta yolculuğa başlıyorsunuz.

    oturacak bir yer bulma umuduyla etrafı süzüyorsunuz. kimsenin kalkıp da size yer vermeyeceğini anlayınca acaba kim kalkar da yerine otururumun hesaplarını kırk yıllık insan sarrafıymışcasına yapmaya başlarsınız.

    ve o an gelir... dakikalarca yerine oturmak için başında beklediğiniz kişi yerinden kalkmaya teşebbüs eder fakat tamamen terk etmez ve yerine oturacak kişiyi,
    sanki o koltuğun sahibiymişcesine,
    yıllardır emek vermişcesine,
    yerine geçecek kişiyi seçmenin ona tanınmış bir ayrıcalıkmışcasına seçer.

    kimse de çıkıp "birader/bacım/dayı/teyze zaten ineceğin durağa geldin, sanane sen indikten sonra yerine kimin oturacağından kendine veliaht mı seçiyorsun?" demez. diyemez. çünkü, biz de içselleştirmişizdir bu durumu ve hemen kabulleniriz.

  • bu konuyla alakalı literatürde sonsuz bir kargaşa var ve sözlüğe yansıması da çok doğal. ama bana göre, bizzat bu konuyu çalışan bir neuroscience uzmanının başına gelen bir olayla tartışmaya nokta konmuştur.

    sinir-bilimci jim fallon, psikopat katillerin beyin taraması sonuçlarına bakarken orbital kortekslerinde bir hareketsizlik tespit ediyor. bir süre sonra kişisel bir proje sebebiyle kendi ailesinin alzheimer durumunu kontrol etmek için ailesinin ve kendisinin beyin taramaları sonuçlarını alıyor.

    tarama sonuçlarına bakarken jim, ailesinin ok'sinin aktivitesini normal olarak tespit ediyor. ama kendisininkini ile psikopatlar arasında aynı aktivite eksikliği var. sonra annesi jim'e aile geçmişini araştırmasını tavsiye ediyor. ve jim, ilki 1673 yılına uzanan ve anne katili olarak üzere ailesinde tam 7 tane katil buluyor!

    jim bütün kan testlerinde "katil adayı" olarak çıkıyor, öyle ki o zamanki genetikçiler bu durumu peşpeşe 15 düşeş atmaya benzetiyorlar, jim'in şimdiye kadar katil olmaması garipsenmeye bile başlanıyor. düşünsenize bütün gen haritanız sizi "katil" gösterirken siz şaşkın şaşkın etrafa bakıyor durumunda gibisiniz.

    sonuç olarak jim, katil olmuyor ama korkudan kimseyle güçlü duygusal bir bağ da kuramıyor. ileride bir gün şiddetli bir duygusal sarsılma yaşayacağından ürküyor bir yandan.

    bu konu için çok fazla haber yazıldı, şu ayrıca isteyenler için okunabilir: http://www.wsj.com/articles/sb125745788725531839

    defalarca söylendiği üzere, gen size bir "eğilim" verebilir, ancak hiçbir gen sizi tek başına katil yapmaz (xyy bile olsa), suç davranışı çevreden de doğrudan etkilenir.

    her zaman söyleniyor ama biz bunu bir türlü yerleştiremedik, yine ve yeniden: (bkz: nature vs. nurture)

  • sahşen ben düşük bel pantulunun üzerine minik bi tişort giymiş ve eğildiğinde donu görünen bi ablayı katiyen uyarmam.
    kendisi zaten eğilme eylemini gerçekleştirtiğinde bunun olacağını yüzde binbeşyüz biliyor ve ona göre giyiniyor.
    ben bunun başıma geleceğini bildiğimden kelli ya üzerine uzun bi tişört giyerim o düşük bellinin ya da o minnak tişörtün altına yüksek bel pantul.

    bunun dışındaki diğer durumlarda iç çamaşırı görünen ablalar da çok sikimde değiller açıkçası.
    kazadır şudur budur bittabi olur ama bi kadın giyindigi zaman eğildiğinde, bacak bacak üzerine attığında veya zipladığında neresinin ne kadar görüneceğini herkesten çok iyi bilir.

  • başkenti kızıl (ya da kyzyl) kenti olan güney sibirya'da özerk cumhuriyet. altay ve hakas cumhuriyetleriyle de komşudur. halkı tuvalılar bir sava göre moğollaşmış türk, başka bir sava göre ise türkleşmiş moğollardır. 1900'lerin ilk çeyreğinde bir yıl ile 1944 arasında "tannu-tuva" adında bağımsız bir ülke olmuştu, o zamandan beri rusya'ya bağlıdır.
    ötüken'in bulunduğu yer, büyük olasılıkla bu ülkededir.

  • ilahiyat- gül suyu
    eczacılık- ecza (ilaç)
    tıp- kadavra
    hukuk- eski kağıt
    güzel sanatlar- alçı&boya
    besyo- ter
    mimarlık- yapıştırıcı
    iktisat&işletme- çay&kahve
    reklam&halkla ilişkiler- parfüm

  • ilk compiler nasıl programlandı sorusudur.birden anlaşılabilecek konular değil bunlar.önce compilerın çalışma mantığı öğrenilmeli sonra yarı iletkenlerin nasıl çalıştığıyla harmanlanmalıdır.1 ve 0 ile çalışıyor hepsi tabii ki fakat makina bu 1 ve 0 ı nasıl anlıyor.(opcode)1 yazınca neden elektrik veriyor da 0 da vermiyor?64 bitlik bilgisayarda 2 üzeri 64 kadarlık bir komut imkanınız vardır ki neredeyse her şeyi yapmaya yeten bir olasılık.dna da 4 adet bazın yanyana farklı dizilimleriyle hücreye nasıl davranacağını komut ediyor.aynı mantık.verilen komutlar dışında gerçekleşen olayların çok hızlı ve kompleks olmaları bizim gibi sıradan insanların kafasını karıştırsa da inatla üzerine varırsanız aynı insanın evrimi gibi bilgisayarların da zamanla hazır olanın üstüne bir şey daha koyarak gününüzdeki halini aldığını görebilirsiniz.
    bilgi nedir(dna'daki kimyasal baz dizilimi(komut depolamak)1 ve 0 ların diziliminin benzerliği)
    bilgisayar sadece onunla uğraşanların gözünün önünde olan ve daha 70 yıllık bir mazisi olan bir alet.bakın alet diyorum yani bununla bir şeyler üretiyorsunuz.

    şöyle düşünün bir inşaat düşününce 3 aşağı 5 yukarı binanın nasıl inşa edildiğini gözünüzde çok basitçe canlandırabiliyorsunuz çünkü binlerce yıldır bu bilgiye sahibiz örneğin çimentonun nasıl oluşturulduğunu bilenler azınlıkta değildir ve tüm bunlar binlerce yıldır gözümüzün önünde yapılıyor.binaların nasıl inşa değildiği bir gizem değil yani.bilgisayarın işleyişi de değil.elektriği istediğimiz şekilde kullanabilecek iletkenler sayesinde son gönderilen sinyalin düşük gerilimli mi yüksek gerilimli mi olmasına göre 1 ve 0 dediğimiz bitler anlam kazanıyor ve bu dizilimlere atanan komutlarla aynı anda çok sayıda devre anlık olarak sinyal gönderiyor.eğer her şeyi önceden ayarladıysanız işte önümüzdeki bilgisayarın çalıştığıı görüyoruz.bu aşırı yüzeysel bir yaklaşım oldu ve teknik terim kullanmamaya dikkat ettiğim için verdiğim bilgiler yanlış lanse edilebilir fakat temelinde böyle bir mantık yatar.

    ilk compiler nasıl compile edildihow do computers read codeyalnız elektrik elektronik müh. ya da bilgisayar müh. değilseniz bu kadar şeyi öğreneceğiniz zamanda çok daha verimli işler yapabilirsiniz.çünkü gerçekten tam olarak anlaşılmask güç konular bunlar.belli bir eşiği aştıktan sonra ise inanılmaz aydınlanma yaşıyorsunuz yalnız. microcode nedir(1 ve 0 ları anlayan gömülü yazılım)