hesabın var mı? giriş yap

  • suudi arabistan'da din adamlarının verdiği yaran bir fetva.

    şu an üzülüp yerime oturdum, az sonra yola çıkacaktım :(

    dünyayı mars'a mı taşısak lan müslümanlar da burada kalsın.

    kesin kıbleyi bulamayız diye çıkmıştır yasak.

  • ilginç bir haber.

    havacılık işine biz çok hatalı bakıyoruz. şimdi bir yere havalimanı yapmak oraya bir anda uçakların yığılması, yolcunun "oh be 10 saatlik yolu 2 saatte geldik, süper" demesi değil. havaalanı yapımı işin yapılması gereken sadece bir noktası.

    bu tip küçük şehir pistlerinin verimli bir işletme haline getirebilmek için işletme maliyeti çok düşük olan pervaneli/turboprop uçakların bol bol inip kalkmasını sağlamalısınız. ama şirket ama kişisel uçaklar olsun sektörü ekonomik ve bürokratik anlamda geliştirip insanları bu tip uçakları kullanmaya teşvik ederseniz burası gibi ufak havaalanları işlerlik kazanır. ancak bizde "ya hacı açalım havaalanı, sonra thy buraya gelsin gitsin." derseniz o iş olmaz, elinizde atıl yatırımlar kalır.

    ne yazık ki ülkemiz kesinlikle bu tip yatırımlara uygun değil. ekonomik durumu zaten pas geçiyorum. işin bürokrasi tarafı kesinlikle havacılığın bu yönde gelişmesine engel. hadi buyrun alın bir filo atr, cessna ya da piper ve atıyorum eskişehir-istanbul ya da sivas-ankara pırpır seferi yapayım deyin. çıldırırsınız bürokratik engellerden. ticari tarafı geçtim sadece uçaklara meraklı ve biraz da parası olan birinin uçak alıp işletmesi ve bu uçağı kişisel ulaşım amaçlı kullanması bile yığınla bürokrasi ve masraf gerektiriyor ki kimse kolay kolay yanaş(a)mıyor buna.

    ticari düşündünüz ve gerekli izinleri alabildiniz diyelim bu sefer de bizim insanımız kullanmaz. çünkü eskişehir-istanbul arası uçakla 1 saat sürer ama saatlerce kıçının dümdüz olmasına, kaba saba muavinlere, hurda otobüslere katlanıp uçak fiyatının 3'te birini verdim diye kar beller. borajet bunu denedi sonra binenler buraya geldiler yazdılar neymiş gargar pervane sesi varmış da bir su bile vermemişler de falan filan!...

    evet ... havacılık bir kültür diye boşuna yazmıyorum neredeyse her havacılık konulu entry'lerimde. bu kültürü yerleştirecek olanlar işi sadece "havalimanı inşaatı yap - thy sefer koy" ekseninde değerlendirirse neticede elimizde atıl projeler kalır.

    edit: ufak tefek düzenlemeler.

  • örnek olarak bir malın fiyatındaki %10'luk bir artışa/inişe, tüketici %3'lük talep azalışı/artışı ile cevap veriyorsa inelastik;

    bunun yanında, maldaki %10'luk bir artış, tüketici talebinde %30 azalışa neden oluyorsa elastik talep oluyor.

    misal sigara, alkol vb. ürünler inelastiktir. devlet %20'den fazla zam koysa dahi, kullanıcılardaki azalma %3-4'ü geçmez.

    bu yüzdendir ki, bilinçli tüketici, kapitalist düzenin korkulu rüyasıdır.

  • dikkatinizi çekmek istediğim hadise.

    bakın bu ülkede doktorlar dövülüyor, öğretmenler linç ediliyor, avukatlar ayrı tepki çekiyor, polislerden hiç bahsetmeyelim bile.

    ama bu diş hekimleri sinsi gibi hiçbir şeye karışmıyor. ne çıkar bir açıklama yaparlar, ne bir şeyi protesto ederler, ne devlet en basitinden eczacılarla olduğu gibi bunlarla uğraşır. muayene 50 lira, dolgu 100 lira, implant mı? ver 2000 lira... kendi hallerinde takılıp gidiyorlar. türkiye'de kimsenin buna hakkı yok. gerekeni yapalım.

    (bkz: diş hekimlerinin sinsi gibi hiçbir olaya karışmaması)
    (bkz: karakter sınırı)

  • 40 yaşındayım.
    fenerbahçeliyim.
    fenerbahçe'nin de galatasarayın da kazandığı hem iç saha hem de deplasman maçlarından onlarcasını stadda izledim.
    stadda izleyemediğim için içimde kalan tek maç olan 6-0'lık maç da dahil olmak üzere,
    ben her iki takımdan birinin, rakibine bu denli net üstünlük kurup, yerden göğe kadar galibiyeti hak ettiği bir maç izlemedim.
    sahanın her bölgesinde, hatta saha dışındaki psiklojik savaşta dahil, bu kadar ne yaptığını bilen, planlı, programlı, tertemiz bir galibiyet görmedim.
    hani anelka'lı 4-0'lık galibiyeti izledim sahada, orada bile galatasarayın zaman zaman 3 pas yaptığı, ayaklarının yere bastığı dakikalar olmuştu.
    bu maç fenerbahçe açısından tek kelimeyle bir kepazelikti. bir hoca takımından bu kadar mı habersiz olur, bir hoca rakibine karşı bu kadar mı kibirli olur. pes.
    galatasaraylı tüm yazarları hak ettikleri galibiyetten ötürü kutlarım.

  • merhaba, bugün size insan biyolojisinden, böbreklerden, stresten hormonlardan falan bahsedeceğim:

    şimdi bu böbrek dediğimiz organ, detaya inildiğinde küçük kılcal damar kapsüllerinden oluşur. bu küçük kapsülcüklerde kılcal damarlardaki kanınız basınç farkıyla difizyona uğrar ve atık maddelerinden temizlenir. damarlar büzüldükçe, sıkılan banyo süngerinden sızan sular gibi çişiniz sızar kısacası.

    insanların damarları ne zaman büzüşür? soğukta. o yüzden soğukta daha çok çişiniz gelir. mesela korku, heyecan, stres gibi durumlarda salgıladığınız hormonlar damarlarınızı büzer. çişiniz gelir.

    insanların büyük bir kısmı için uçağa binmek bir stres kaynağıdır. yolculuk da bir stres kaynağıdır. stresliyken de çişin gelir. dolayısıyla havaalanı komple tuvalet olsa, o uçakta yine gelir çişin amk. sen gerilmiyorsun alışıksın diye herkesin öyle olmasına gerek yok. yani tüm o diyabet prostat idrar söktürücü olasılıklarının dışında, basit insan biyolojisi bile uçakta daha çok tuvalete gitmenize neden olur.

    bir de işin içine ibs girerse, heyecan ve korku durumlarında ishal olan bir tipseniz, iyice sıçtınız. (literally)

    iş artık insanların işemesine sıçmasına kadar geldiyse, yakında "bu herif benim yanımda nefes almasın" demeye de başlarsınız.

  • bu çocuk bir de yaratıcı(!) bir bakkal amcayla eşleşirse fantastik sonuçlar elde edilebilir.

    usta: aslan, kap gel bakalım bir ufak yoğurt!

    ***

    çırak: ufak nohut var mı?
    bakkal: ufak nohut mu? leblebidir o oğlum; ufak nohut diye bir şey olmaz.
    çırak: tamam. leblebi olsun.
    bakkal: ama leblebimiz biraz bayat şimdi. ben sana şam fıstığı vereyim, taze taze.

    ***

    usta: ???!!!