hesabın var mı? giriş yap

  • "allah, der ki; kimi benden çok seversen onu senden alırım... ve ekler , o'nsuz yaşayamam deme, seni o'nsuz da yaşatırım... ve mevsimler geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, sabır taşar, canından saydığın yar bile bir gün el olur.. aklın şaşar, dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur, öyle garip bir dünya işte.. olmaz dediğin ne varsa hepsi olur.. düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın.. en garibi de budur ya, öldüm der durur, yine de yaşarsın."

    mevlana

  • trende gidiyolar:
    raymond: hmmm 365 koyun var
    -nası saydın?
    raymond: ayaklarını saydım dörde böldüm

  • fatih altaylı : ismini vermeyelim tübitak'tan bir profesör.

    celal hoca :bizim mehmet o yavv

  • "gök kubbenin altında söylenmedik söz yoktur." düşüncesini ifade eden kuramdır.
    iki ya da daha çok metin arasında bir alışveriş, bir tür konuşma ya da söyleşim biçimi olarak anlaşılmalıdır. bir yazar, başka bir metinden parçaları, kendi metninin bağlamında kaynaştırarak yeniden yazar. her söylem, başka bir söylemi yineler ve her yazınsal metin, daha önce yazılmış olan metinlerden ayrı olarak yazılamaz, her metin açık ya da kapalı bir biçimde önceki metinlerden, yazınsal gelenekten izler taşır. metin, bir alıntılar toplamlıdır ve her metin eski metinlerden aldığı parçaları yeni bir bütün içerisinde bir araya getirir. her metin, kendinden önce yazılmış öteki metinlerin alanında yer alır, hiçbir metin eski metinlerden tümüyle bağımsız olamaz.
    metinlerarası, hep önceki yazarların metinlerine, eski yazınsal geleneğe bir tür öykünme işleminden başka bir şey değildir.
    bu bağlamda: her yapit metinlerarasidir.
    özgünlüğe, tevarûde, çalıntıya itibar etmeyen metinlerarası şunlara bakar: aktarma edimi gerçekleştirilirken ne kadarı dönüştürülmüştür, şair gerçek metne gönderge metinden ne katmıştır? gerçek metni kendinin kılabilmiş midir?

  • sevdiğim kadını alıp yaptım ben bunu. sokak aynı da, o kapıdaki hanımeli çiçeği yoktu, az balını yemedim onun, bir de çocuk yoktu etrafta, okul zamanı da değildi, eve mi kapandılar ne? tablet ile oyun mu oynatıyorlar artık? ayıp.

    evin arkasında bir duvar vardı, "aa bak ben buradaki duvardan atlayıp şu eskiden zeytinlik olan yerde top oynardım" demiştim, ha şimdi orada siteler var, ne zeytini kaldı ne de kırmızı toprağı.

  • sevgili cananlar, prenses degilsiniz. ulkemizde monarsi yok. kimse de sizin usaginiz degil. etrafinizdaki insanlarin gorevi, kaldiramadiginiz kicinizin rahatini saglamak hic degil. surekli mizildanarak, her seyden yakinarak, gun boyu elestirip memnuniyetsiz bir yuz ifadesiyle tahtinizda oturarak cok daha itici bir insan haline geliyorsunuz. belki amsalak erkekler dis gorunusunuze bakip aldanabilirler ama inanin kadinlarin sizin gibi sendromlu insanlara tahammulu yok.

    "ben pamuklar uzerinde buyudum, aliskin degilim boyle yerlere" ne demek lan!? bizi civili yatakta mi buyuttu anamiz babamiz? o pamuklari bir tarafina tiktiklarinda sen de toprak altinda curuyeceksin. ayh ne dolmusum.