hesabın var mı? giriş yap

  • simdi farkettim ki gercek hayat boyle bisey degil.
    annemle yarismayi izledikten sonra yemek masasina oturduk.
    her zaman parmaklarimla birlikte yedigim ayse kadin fasulyeyi tadip "damak zevkime uygun degil kubra hanim" diyerek reddettim. bir de ne goreyim kubra hanim beni masadan "git ne halin varsa gor serseri" diye kovdu; arkadan da gudumlu anne terligini firlatti.

    su an odamda web kameraya bakarak
    "bence bu hafta kubra hanim cok stres altindaydi, yemeklerin tadi yoktu" diye kayit yaparken anne yine gelip bu sefer bilgisayar kablosunu cekti, yatagima kactim.

    yorgan altinda puan kartimi kaldiriyor ve 2 veriyorum o da yarin vercegi harcligin hatrina.

    tanim: disarda olsalar hapur hupur yicekleri yemeklere sirf kamera karsisinda olduklarindan ve uc kurus para yuzunden burun kiviran ariza tipleri secen yarisma gorunumlu sahin.

  • "ben zengin olma tehlikesini atlattım, şimdi daha huzurlu yaşayabilirim." diyen, yeri dolmayacak sanatçı.
    ışıklar üstün de olsun.

  • bu konuda türkiye'de herhangi bir yasa yönetmelik vs. var mı bilmiyorum ancak amerika'daki en yüksek mahkeme supreme court'un insan geni doğa'nın bir parçasıdır ve üzerinde fikri mülkiyet hakkı iddia edilemez, herhangi bir patent işlemi yapılamaz şeklinde bir kararı mevcut. ancak firmaların yapay olarak sentezledikleri gen dizilimleri için patent almaları yönünde engel yok. (kaynak

    genetik mühendisliğiyle elde ettikleri gen dizilimlerine patent alıp, insan embriyosuna eklenmek istenen özellikler için ücret talep etmenin hukuki yolunu arayan firmalara kanunlar mani oluyor. zigot üzerinde gen modifikasyonu gibi şeyler şimdilik yasadışı. ancak bunun gelecekte böyle olup olmayacağı tartışmaya açık bir konu. örneğin bebeğinizdeki bir sağlık ya da doğuştan rahatsızlık crispr vs. gibi metodlarla tedavi edilebilir ancak buradaki etik çizgisinde sınırın da nereden çizileceği de önemli.

    örneğin bebeğinizin gelecekte kansere yakalanma riskini 10 kat azaltan geni ekletmek isterseniz 10000 dolar, boyu en az 190cm olsun isterseniz 10000 dolar, renkli gözlü 5000 dolar, jawline sahibi olsun diyorsanız 7000 dolar gibi ücretler karşılığında bebeğinizin genlerine müdahale ettirmek mümkün olabilir. tabii bu genler patentli olursa fiyatları muhtemelen daha da pahalı olacaktır. yabancıların designer baby dedikleri husus şimdilik pratikte yasak olduğu için uygulanmıyor. amerika'da sadece bilimsel çalışmalar için buna izin veriliyor. gerçekten bebek sahibi olmak ise mümkün değil. (kaynak)

    bu olayın bir diğer boyutu da sizlerin mahremiyeti, mevcut yasalara göre dna'nızdan bazı genlerin kopyalanmasını ve başkaları tarafından kullanılmasını engelleyen, bunu yasaklayan bir düzenleme de yok. bu durumunda yine aynı mahkeme kararından ötürü sizin üstün genleriniz gelecekte bazı hastalıkların tedavisi ya da kozmetik nedenler için kullanılırsa bu genlerin orijinal sahibi olarak üzerinde maddi manevi herhangi bir hak iddia edemiyorsunuz.

    bu konuyu sanatçı larry miller http://www.onlyonelarrymiller.com/ adresinde dile getirmiş. hatta sitesinde konuyla ilgili esprili bir sertifika şablonu da yayınlamış. görsel
    neticede çok karışık ve etik açıdan gelecekte uzun tartışmalara neden olabilecek bir konu. kürtajın bile tartışıldığı ortamda ise henüz toplumlar bu kadarına hazır değil.

  • hakikaten benim de destek verdiğim durum. yani kullanılamıyor sözlük. zaten buraya reklamdan kazanç getiren kesim okuyucu kesimdir. okuyucu tayfa da esas olarak kaliteli içeriğe geliyor.

    şu anda sözlüğün kapasitesini aşan bir yazar yükü var. içerik kalitesi düşmüş durumda. açılan başlıklar sol frame'de çabucak kayboluyor. şahsen kullanılamaz hale geldi sözlük. geçmiş senelerde böyle değildi.

    amacım elitizm kasmak değil. benden çok daha kaliteli içerik paylaşan çaykaklar vardır ancak bana göre random yazar almak burayı kullanılamaz hale getirdi. benden söylemesi.

    edit : karşı çıkanlar algoritma ile gelen lise bebeleri.

  • --- spoiler ---

    bu bölümün sonunda ben şunu anladım arkadaş. ne kadar game of thrones izlesem, spn sevsem, himym takip etsem de türk dizileriyle büyümüşüm. mal mal jaime ile brienne'in beraber olması gerektiğini düşünürken buldum kendimi.

    "ay bak etini kesmesine de yardım etti zaten, yalan söyledi etti kızı da tecavüzcülerin elinden kurtardı. oooh geçen bölümde de beraber aynı küvetteydiler."

    benden adam olmaz lan dağılın. öyle bir geçer zaman ki izlemeye gidiyom ben.
    --- spoiler ---

  • gecenin karanlığında karşı apartmanda beliren komşu kızının, onca soğuğa, zatürre tehlikesine rağmen saatlerce "bir kez olsun kıpırdamayışı" bile bir kuşkuya mahal bırakmadan kesilmesi. hem de en tarz, en kasıntı pozlarla. annenin "oğlum kafayı mı yedin? donacaksın orda gir içeri" çağrılarına karşılık vermeyeşin ardından sabah karşı balkonda duran şeyin kova içine ters dikilmiş vileda sopası olduğunu farketmek. (bkz: miyop) (bkz: karanlık)

  • --- spoiler ---
    utanacak camiada önce şeref olacak bir sümüklünün elini eteğini öpüp ondan medet umuyor ise utanmasını beklemek bülent ersoydan bebek beklemek gibi bir şey..
    --- spoiler ---

    kıymetli bir bilgi; o sümüklü gittikten sonra şampiyon olamayan tek takım fenerbahçe'dir*

  • *ilişkilerimde acaip istikrarlıyım. nasıl başlarsa başlasın her seferinde terk edilmeyi başarabiliyorum.
    *kimseden vazgeçemedim, her terk eden adamı özlüyorum.
    *tek sevdiğim adamı, eski gerçek sevgilimi unutmaktan çok korkuyorum, onu beklemek hayat amacım gibi çünkü. unutunca kimsesiz ve yalnız hissetmekten korkuyorum. çok hastalıklı bir düşünceymiş bu.
    *ilk kez yirmi üç yaşında öpüştüm, gerçekten aşık olduğum adamdı, o adamla evleneceğimi sanmıştım, (aptallık) terk edince döner sandım, şimdi nişanlanmış istisnasız her gün açıp nişanlısıyla fotoğraflarına bakıyorum, dönse istemem, ama içim acıyor yine de. iki yıl oldu. kız da aynı motora benziyor.
    *her ilişkimden sonra pişman oluyorum, hiç iyiki demedim.
    *aşık olduğum üç adamın da ismi aynı (hep istikrar)
    *neredeyse hergün ağlıyorum. zorlanıyorum yaşamakta. ama öyle mutlu görünüyorum ki, korkuyorum kendimden.
    *yeni doğan bebekleri görünce hep ağlıyorum, nasıl bir hayatı olacak kimbilir diye, çekeceği acıları düşünüp...
    *çok sevgilim olmadı ama hiçbiriyle bir tek fotoğrafım bile yok. çünkü hiçbirisi fotoğraf çektirmeyi sevmezdi, hep öyle söylerlerdi. ama başkalarıyla kare kare fotoğraflarını görüyorum zaman sonra. bunu hak etmek için sadece her seferinde seviyorum.
    *etrafımdaki anneler, ya da teyzeler beğenip birileriyle tanıştırmaya kalktıklarında kendimi çok beceriksizmiş gibi hissediyorum, özellikle bu yüzden bu tarz ilişkilere gelemiyorum.
    *yazdıklarımı okuyunca kendime acıdım.