ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
80 bin lirayla 10 yıl çalışmadan yaşamak
-
taktir ettiğim insan davranışı, özendim de ayrıca.
rölantiye alınmış bünye, hayata daha duru daha sağlıklı bakacaktır. günün birinde yine koşuşturmaca içine girmeyi düşünürse "ne isteyip, neyi istemediğini" daha iyi tartmış olacaktır.
kendisine tavsiyem bolca hobi edinsin. vakit bolken bile çarçur etmesin :) hep aktif olsun.
düzenli periodlarla da buraya yazsın ki biz de özenenler olarak gidişatı takip edebilelim.
konya'da tinder parti
-
konya'da olan konya'da kalır.
şehit eşinin çocuğunu düşürmesi
-
eşinin yanında arkasından vurularak öldürülen sehit astsubay necdet aydoğdu'nun eşi esra aydoğdu'nun düşük yapması ile vuku bulan elim, kahreden hadise. kaynak
--- spoiler ---
diyarbakır'da maskeli 2 kişinin silahlı saldırısında başından vurularak hayatını kaybeden astsubay üstçavuş necdet aydoğdu'nun eşi esra aydoğdu, karnındaki bebeğini üzüntüden kaybetti.
--- spoiler ---
sonra bebek katili deyince kızıyorsunuz, şerefsizler.
hamas'ın yaptığını türkiye'de yapmak zorundayız
-
seni şu laflarından ötürü alıp hapse tıkmayan adalet sistemine ne demek lazım bilmiyorum. adam resmen kendi ağzıyla terör/darbe çağrısı yapıyor ve buna rağmen halen dışarıda duruyorsa yazıklar olsun.
ronin
-
sürekli hdd de duran ve yeni izleyebildigim de niro , jean reno ve sean bean in başrollerini üstlendigi 1998 yapımı aksiyon filmi.
filmi bunca zamandır merak etmemin bir nedeni sinema tarihindeki en iyi birkaç araba kovalama sahnelerinden birinin bu filmde olmasıydı. hep duyardım ronin deki sahneyi mutlaka izle diye. gerçekten çok iyi çekilmiş. bu konuda bourne serisi ile kapışır.
fakat film çok eksik. ronin kelimesinin hiçbir karşılıgı yok filmde, gizem yaratmak için konmuş yani samurai ve japon kültürüyle alakalı bir şey yok o açıdan izlenmesi dogru olmaz. ayrıca sean bean arkadaş nasıl bir hayal kırıklıgıdır yahu ! ilk 10 dk oynatacaktınız madem niye dahil ettiniz filme ne kattı şimdi onun dahil olması ?
bir erkeğin en tehlikeli cümlesi
-
bir erkek "ya ne alâkası var ya?" diyorsa, kesin vardır bir alâkası üstüne gidin.
tanım tanım devamı örnek alıntı ya da bkz değil
yaran diyaloglar
-
çanakkaleden istanbul'a gelen arkadaşımı, mecidiyeköy metrobüse almaya gitmiştim. aramızda geçen muhabbet;
-nasıl kolay oldu mu yolculuk?
+güzeldi. birde istanbul'da kimseye güvenme derler.metrobüse binmek için istanbul kart alacakken bir adam “gel boşuna kart ücreti ödeme, benim karttan basarız sen bana ödersin” dedi. öyle yaptık. insanlık ölmemiş.
o gün istanbul'un kurtuluş yıldönümü nedeniyle metrobüsün bedava olması dışında her şey normal.
friend zone
-
friend zone'a atılmak istemiyorsanız;
1) dokunmatik olun.
eline, koluna, omzuna, bacağına dokunun karşınızdaki kişinin. sapık bir şekilde değil elbette. konuşurken, yürürken vs... rahatsızlık vermeden yani ama kendinizi de belli ederek. sizin kendisine dokunmak istediğinizin farkında olmalı. bu ufak temaslardan rahatsız oluyorsa boşuna vakit kaybetmeyin. ısrarcı da olmayın. uzaklaşın.
2) gözünüzde büyütmeyin, büyüttüğünüzü hissettirmeyin.
hani "olsa da olur olmasa da olur" dediğiniz tipler var ya, 2/10'luk, 3/10'luk tipler, onlardan biriymiş gibi davranın. "gideri var" diyorsunuz diye düşünsün kendisi için. ideali zaten öyle düşünüyor olmanız da, çok abartıyorsanız eğer, bunu ona çaktırmayın demek istiyorum. çünkü elde etme, tanışma aşamasındaki "abartı" sonra çok kötü şekillerde patlıyor. zaten de sahte bir abartı o. "tam bana göre" diyerek ne kendinizi kandırın, ne de karşı tarafın bir tarafını kaldırın.
3) iyi çocuk/iyi kız olmayın.
derdini dinleyen, halini hatırını soran, üzerine titreyen, her aradığında ulaşabildiği, "canııımm, çok tatlı" diye bahsedilecek kişi olmayın. sizi kaybetmek istemeyeceği kadar "iyi" olursanız, dehşet çekici de gelmediyseniz eğer, arkadaşı olarak kalmanız daha işine gelebilir. çünkü bir partnerlik durumunda işlerin boka sarıp birbirinizden nefret eder hale gelmeniz olası. bunu istemeyeceği kadar "iyi" olmayın. zaten ne gerek var "elin kızına/oğluna" melek rolü yapmanıza? partneriniz olduğunda titrersiniz üzerine, karakterinizde varsa o da.
hatunların efendi adam yerine piç tercihi
-
eski sevgilim sayesinde şahit olduğum insan tipi. yeni sevgilisi ile ortak takıldığımız barda kavga ettiler ve çocuk bunu yerden yere sürükledikten sonra kafasını mermere sürtmek suretiyle saçının bir kısmının yerinden kalkmasına, kafa derisinin görünmesine sebep oldu. kıza herkes o çocuğu bırakması için yalvardı ancak bu arkadaş ben onu seviyorum diyip vazgeçmedi. sonunda çocuk bunu 5.000 lira dolandırıp kaçtı. duyduğuma göre belki ulaşır diye hala çocuğun eski hattına sevgi mesajları atıyormuş.
not: kendisi 3 senedir sözlükte yazar ve kadın hakları, feminizm, türk erkeği konularında öyle yazılar yazıyor ki kendimden şüpheye düşüyorum.
not 2 : bu entrynin debe'ye girmesinin yanında yüzlerce benzer şeyleri yaşamış erkekten mesaj aldım. nikini ifşa et diyenlere şunu demek isterim ki ifşa doğru bir şey değil. hepimiz biraz iyi biraz kötüyüz bu hayatta. ancak bu durumun kişiye özel bir şey olmaktan öte türk kadınının zihniyetinin bir yansıması olduğu açık. kendisi bana mesaj attı. "neden senin yerine onu tercih ettiğimi anlayamayacaksın çünkü sevgiyi bilmiyorsun" demiş. biraz inceledim. nikinin ifşa olma tehlikesine karşı tüm feminizm, kadın hakları, tacize uğrayan türk kızı soslu entrylerini silmiş. türk erkeği ile ilgili her başlığın altına programlı şekilde "milyonlarca tecavüzcünün yaşadığı ülke" "türk erkeğinin tek bildiği tecavüz etmek" "koyuna tecavüz eden türk erkeği kadına neler yapmaz" konulu entrylerinin hepsini çöpe göndermiş.
anne babaya yaşlandığında bakılmalı mı sorunsalı
-
bir karı-koca tanıyorum. 12 yıl falan evli kaldılar. ilk 6-7 sene herkes kendi evinde yaşadı ama sonrasında adam "yaşlandılar" gerekçesiyle anasını babasını aldı, evine getirdi. bir 5-6 sene de adamın anne babasıyla yaşadılar. kadın çalışıyordu, gıkını çıkarmadan o kadar sene hizmetlerini etti.
12 yıl sonra kadınla adam (adamın aldatması nedeniyle) boşandı. ve ne oldu biliyor musunuz? adam boşandıktan 3 ay sonra, koşa koşa gidip annesinden, babasından ayrı eve çıktı. şu anda anne baba ayrı yaşıyor, oğulları tek başına yaşıyor...
şimdi bu adam 5-6 yıl boyunca "annesine babasına bakan hayırlı evlat"tı; öyle mi?
kendi bakmayacağınız, tahammül edemediğiniz ana babanıza karınızı baktırmayın. mecbur değil. yok efendim "40 yaşından sonra anne babayla mı yaşanır"mış... eee, karın varken yanında, değişen neydi? beyefendi anasının babasının hizmetini karısına yaptıracak, boşanıp yalnız kaldığı gün "haydi eyvallah, ben kırkımdan sonra size katlanamam..." alt metni şu: "ben hiçbir sorumluluk taşımayan bir asalağım, hayatım boyunca öyleydim, karım toparlıyordu beni... şimdi artık o yok ve ben eski halime dönüyorum." yani aslında kendisi hayırlı evlat falan değil amk, karısının insanlığı (ya da belki mecburiyeti) üzerinden rol kesiyor.
kendiniz bakacak, hizmetlerini kendiniz edecekseniz o ayrı mesele. ama siz yemekten sonra koşa koşa gittiğiniz yatak odanızda bilgisayardan film seyrederken, işten gelen karınız sofrayı kurup topladıktan sonra kayınpederine, kaynanasına çay servis ediyorsa, "anasına babasına bakan hayırlı evlat" olmuyorsunuz. yüz kere şahit oldum; adam sofradan kalktığı gibi koşa koşa yatak odasına gidip, uyuyana kadar bira içip film seyrediyodu. karısı işten gelip yemek yapıyor, sofrayı kuruyor, kaldırıyor; alınmasınlar, gücenmesinler diye mecburen yaşlı insanların yanında zaman geçiriyor, bacaklarını bile uzatamadan uyuklaya uyuklaya koltukta oturuyor... on dakika dinlenemeden sabah kalkıp işe gidiyor... karınızı buna mecbur bırakmayın. yazıktır.
ps: kadın ne yapsa yaranamaz da üstelik ha, o da ayrı mesele...
10 ocak 2020 otobüslerde hayvan taşınması kararı
-
benim tavuğum evcildir diyen anadolu insanımıza kolaylık, kalan yolculara sakatlık çıkaracak karardır.