hesabın var mı? giriş yap

  • elimde ne var ne yok satıp en kısa zamanda esenlere yerleşiyorum. bu kadar bilinçli bir topluluğu hiçbir yerde görmedim. umarım kılıçdaroğlu ve adamları peşime düşmez.

  • yarın şahsım çıkıp dese ki "milletim bunları ülkeye dolduranların hesabını sandıkta sorar" akepe %60 oy alır.

    tanım: suriye uyruklu terörist.

  • ulusların düşüşü
    güç, zenginlik ve yoksulluğun kökenleri
    daron acemoğlu - james robinson

    günümüz gençliğinin mutlaka okuması gereken kitap..

    zira buncağız dahil, yaşlı kuşakta umut yok.. bu kitapta anlatılan somut bilgileri her ne ideoloji benimsediyseniz benimseyin orada kullanabilirsiniz.

    kitap elbette liberal hatta neo-liberal bakış açısına sahip ama sonuçta bir kuram sunuyor ve onu savunuyor.

    kitap üzerine:

    iki tesadüf nedeniyle kitapta öne sürülen kuram beni fazlasıyla etkiledi.

    birincisi, clifford d. conner’in halkın bilim tarihi ve ha joon chang’in sanayileşmenin gizli tarihi kitaplarının ardından okudum.

    ikincisi ise kitabı okumadan önce tesadüfen daron acemoğlu’nun kitapta öne sürdüğü kurama ilişkin uzun bir konuşmasını dinledim.

    halkın bilim tarihi, bugünün dünyasını oluşturan çok kritik bilgilerin kökenlerini araştırıyor. bilim tarihinde, çoğu batılı bilim insanların adıyla anılan çok sayıda buluş ya da bilginin aslında bilgi olarak var olduğunu ileri süren bir kitap. mesela, çiçek aşısı afrika kabileleri tarafından binlerce yıldır kullanılıyor. yön bulma vb. denizcilik yetenekleri güneydoğu asya’daki ada halklarında çok ileri düzeyde. abd’de mısır tarımını verimli hale getiren afrikalı kölelerin çiftçilik yetenekleri vb. kitaba göre bilimdeki sıçrama (kitap yayınları, bilginin yayılması vb. etkileri göz ardı etmiyor) bilimsel düşünmenin ve buluşların sistematik hale gelmesi ve disiplin haline gelmesi.

    sanayileşmenin gizli tarihi ise (orijinal ismi bad samaritans. the myth of free trade and secret history of capitalism) bugün her tür korumacılığı hatta devletin rolünü tartışmaya açan ülkelerin, geçmişte ekonomilerini büyütmek için devlet desteklerine hatta korumacı önlemleri nasıl kullandığına dair net bilgiler veriyor.

    ulusların düşüşüne ilişkin konuşmayı dinlediğim için kelimenin tam anlamıyla “coşkulu bir liberalizm güzellemesi” bulacağımı zannediyordum.

    ancak coşkulu bir liberalizm bulmakla birlikte; sosyal bilimlerde uzun zamandır eksikliğini hissettiğimiz, gerçek anlamda geleceği tasarlamada kullanabileceğimiz bilimsel bilgilere dayalı bir kuramı görmekten büyük mutluluk duydum.

    evet kitap büyük bir bölümünde “neo liberalizm güzellemesi” ama ister liberal, ister neoliberal isterse sosyalist olsun belirli bir dönemde belirli bir topluluğun sıçramasındaki ana etkinin, insanların (toplumların) yaratıcılıklarına ve tercihlerine fırsat sağlanması olduğunu ispatlıyor. bu bazen paranın motivasyonuyla, bazen yeni bir şeyler yapmanın motivasyonuyla, bazen son derece güçlü siyasi akımların motivasyonuyla gerçekleşiyor.

    gelişmenin asgari şartının özgürlük olması şaşırtıcı değil. özgürlüğün korumasının objektif kurallara bağlanması (pozitif hukuk) ve üstelik bu kurallar dizisinin ortak görüşlere dayalı üretilmesi (meclisler) ve bu meclislerin yargıyla birlikte özgürlükleri ve güçlerini korumak için özgürlükleri korur tavır içine girmelerinin önemini fark etmemiştim.

    kitapta şaşırdığım en önemli unsur: bugün türkiye’nin yaşadığı güçlü bir çoğunluğa sahip iktidarın, bu gücüne dayalı olarak hukuku ayakbağı görmesi, meclisi sindirmesi ve hukuk üstünlüğü yerine kendi hukukunu dayatmaya yönelik girişimlerinin, tıpa tıp olarak güney amerika ülkelerinde yaşanmış olmasıdır.

    benzerlik o kadar büyük ki, neredeyse ortada bir şablon var ve bu şablon uygulanıyor gibi.

    ulusların düşüşünde öne sürülen “verimli döngü” ve “kısır döngü” kendini yeniden üretir tezi son derece güçlü.

    tarihi kırılma anlarındaki farklı yönlere gidişi olumsal olarak açıkladığı kadar, bu farklı yönlere gidişin nedenlerini ana tezindeki formüle göre inceleyerek doğrulaması da güçlü bir tez.

    ulusların düşüşü, acemoğlu ve robinson gibi liberalizm-neo liberalizmi coşkuyla savunmaya yaradığı kadar, bugün sol iktisadın sıkıştığı marksizmi ileri taşımak için de pekala kullanılabilir bir tez.

    özellikle ülkemizde de çok sayıda gözlenen, coğrafyanın, kültürün, dinin gelişmenin önündeki engeller olduğu yönündeki batıl inançların yerine ölçülebilir ve gözlenebilir bir araç sunuyor geri kalmışlığın nedenlerine ilişkin.

    savunma mekanizması gibi, toplumlar da entelektüel düzeyde geri kalmışlığın nedenini “kendimiz dışında” arama eğiliminde: din, kültür, coğrafi konum vb.

    oysa sorun biziz: bireysel yaratıcılığa alan tanımazsan, insanların tercihlerine saygı duymazsan, insanların kazanımlarını, tercih yapma hakkını ve yaratıcılıklarını koruyacak bir hukuk sistemi kurmazsan ve bu hukuku devletin kendisinden bile üstün hale getirmezsen, yasama, yürütme ve yargı erklerini birbiriyle ve hepsini de halkın tercihleriyle denetleme yollarını kapatırsan geri kalırsın.

  • akgençlik çalışıyor.

    aylık öğrenci kart ücreti 109 tl, sadece okula git-gel yapsalar bir biniş 2 tl civarına denk geliyor. neredeyse bedava öğrencilere kart ücreti, kime bu numaralar?

    edit: destekleyen, desteklemeyen bir sürü mesaj geldi. şu anda artan gıda fiyatları nedeniyle bakkalımı protesto ettiğim için herkese dönemiyorum kusura bakmayın.

    bu arada bu öğrenciler akp'liler tarafından kandırılmamışsa, tamamen kendi insiyatifleriyle oradaysalar öğrencilerin yaptığını savunanlardan bu öğrenciler ile aşağıdaki linkteki adam arasındaki farkı açıklamalarını rica ediyorum.

    video linki

  • istanbul ahl'den yurtdışına gitmek üzere havalanındayım. sırada hemen önümde kara çarşaflı bir kadın ve bir adam, kabindeki polisle aralarında bişeyler oluyor, konuşmalar falan, neyse sonra geçiyorlar. sıra bende pasaportu uzatıyorum.
    kabindeki memur başlıyor söylenmeye.
    - heryerini kapatmış sadece gözleri var, yüzünü görmem lazım, kontrol için, uğraştırdılar bir sürü.
    - açtı mı sonra?
    - müslim falan bişeyler dedi, e ben de müslümanım dedim, açtı sonra.
    - nerelilermiş?
    - türkmenistan*, ya ben çok meraklıyım sanki senin karının yüzünü görmeye. zaten buradan ne ruslar, ne ukraynalılar geçiyor!!!!
    - ee evet siz de haklısınız tabi.

  • helali hoş olsun, harcayın aslanlarım benim. sümeyyenur'ların talhacan'ların benzin paralarına gideceğine harcadıklarınız, aslanlar gibi ecnebinin cebine gitsin. havalarda uçuçsun latteler, makiyatolar.

  • - gelecekte ne olmak istiyorsunuz?
    - (iki yumruk bir anda havaya kaldirilarak makamli bir sekilde) heee man

    - onumuzdeki bes yilda kendinizi nerde goruyorsunuz?
    - golgeler satosu

  • başlık: beyler aileme cok büyük yalan söyledim
    entry: bu sene beni ünvden mezun olacak zannediyorlar ama ben daha sinavi bile kazanamadim, her sabah evden cikiyorum 4 yildir kahveye gidip geri geliyorum, napiim lan ben öldüreyim di mi annemi babami

    `@4`: o değilde bu yalanı 4 yıldır yiyecek kadar mal ailen varsa senin üniversiteyi kazanamaman normal

  • "bütün hesabı evli barklı adama kilitleyip boşanmasına üzülmek" şeklinde de açılabilecek olan başlıktır.

  • açıkçası benim anneannem hiç bir şey öğretmedi bana. kadının hayat felsefesi şu şekilde:

    ''yi, iç, sıcak tut kendini, yi, yat, bismill, yi, çay iç içini ısıt, yimek yi, sıcak tut kendini tirrik olma, bismilll, yi, yavrım, çay iç, bismill, yavrım, foksu aç, bismill...''

    anneanne ne lan öyle? modern gibi takılmalar. bildiğimiz nene bu işte.