hesabın var mı? giriş yap

  • benim rezalet yönünden çok kvkk ihlali meselesine takıldığım olay, bir tek ben mi burada açıkça bir kvkk ihlali olduğunu görüyorum, cto denen kişi bilgi görüntülemeye yetkili olabilir ama bu yetkiyi amacı dışında kullanmış görünüyor burada ve bence çok büyük bir kvkk ihlali görünüyor burada.
    durup dururken telefon rehberindeki insanların hesabı olup olmadığına, ne kadar parası olup olmadığına bakabilir mi yani bu adam, siber güvenlik, audit birimleri ne iş yapıyor acaba bu sırada, kimse cesaret edip cto'ya neden böyle bir sorgu gerçekleştirdiniz diye sorabiliyor mu acaba?

  • olay 60 li yıllarda bir trende geçmektedir.
    o dönemde bütün ulaşım trenle sağlandığından trenlerde her zaman milletvekilleri için boş bir koltuk bulundurulurmuş, ayakta bekleyenler olsa bile kimse koltuğa oturtulmaz, oturanlar kavga dövüş kaldırılırmış.
    şef tren* bir gün bilet kontrolü için gezerken yırtık pırtık kıyafetleriyle bir köylünün koltuğa oturduğunu görür.

    - kalk ordan orası millet vekilleri için
    - ben milletiyn keyndisiyim, ben burdayken vekilim oturamaz bu koltua!
    - !?!

    bu cevapla afallayan şef tren ısrar etmez ve koşarak olay yerinden uzaklaşır

  • kovulmasını claudio ranieri ile bir tutmak oldukça yanlış, birincisi, ranieri'nin kovulması leicester'ın hemen şampiyon olduğu senenin sonrasında yaşadığı küme düşme korkusundan kaynaklanmıştı, leicester, ranieri kovulana kadar potanın birkaç basamak üstünde geziyordu. ikincisi, leicester city'nin şampiyonluğu her ne kadar muhteşem bir hikaye de olsa, bundan onlarca sene sonra konuşulacak da olsa, o sezonun getirdiği olağanüstü şartlarla beraber gelmiş tesadüfi bir başarıydı. tesadüfi derken küçümsediğim anlaşılmasın, bu gözlerin gördüğü en absürt başarı hikayelerinden biridir ancak sürdürülebilir bir durum değildi.

    pochettino ise beş sezon boyunca bu takımı ilmek ilmek işleyerek, normalde orta sıra oyuncusu olarak kaybolup gidebilecek kişileri en üst seviye futbolcu haline getirerek, belirli bir futbol anlayışı oturtarak, kısacası planlı bir şekilde şampiyonlar ligi finali gördü ve tottenham hotspur'u, ingiltere futbolundan bahsederken herkesin diline pelesenk olmuş top 6'in bir parçası haline getirdi.

    bu noktada pochettino'nun kovulması (eğer kovulduysa) tottenham yönetiminin çok net bir şekilde aptallığıdır. 5-6 sene önce everton ile aynı seviyede olan takımın adı en üstte anılıyorsa en çok bu arkadaşın payı vardır. bu sezonki düşüş, seneye belirli futbolcuları göndererek ve yeni bir yapı kurarak rahatlıkla yeniden yukarıya dönüş hikayesine çevrilebilirdi, her ne kadar puan ve oyun olarak çok yetersiz kalsa da, tottenham'ın bu sezon şampiyonluk sonrası leicester city gibi küme düşme durumu yoktu, en kötü ihtimalle avrupa dışında kalırdı bu takım.

    temennime gelecek olursak, umarım jose mourinho peşinde koşmaz da arsenal mauricio hocamın kafasını çelmeyi başarır ve wenger sonrası beklenen yapıyı kurmaya yönelik bir adım atar. hem de ezeli rakibinin tarihinin en iyi hocalarından birini çalmanın keyfinden bahsetmiyorum bile.

  • gerzek espiriler daha başlığa doluşmamışken yapılan çalışmayı kısaca ifade edelim.

    2014 yılında bilim insanları dna diziliminde bulunan nükleotitlerden farklı olarak x ve y adını verdikleri sentetik iki nükleotit daha üretmeyi başardılar.

    nükleotit: bir fosfat, beş karbonlu bir şeker (deoksiriboz) ve bir azotlu organik bazdan oluşan bir kimyasal bileşiktir. en yaygın nükleotitler nükleik asitlerin yapı taşlarıdır.

    https://www.nytimes.com/…-genetic-code.html?hp&_r=1

    http://www.nature.com/…14.html?foxtrotcallback=true

    bir sözlük yazarı tarafından belirtilen haberler de bu nükleotitlerin laboratuvar ortamında üretilmesiyle alakalıdır.

    bu çalışma ise sentetik x ve y nükleotitlerinin üretimi değil, bir canlının dna sarmalına dahil edilmesini konu alıyor. yani 2014'teki çalışmayı bir adım daha ileri taşıyor.

    normal şartlarda dna dizilimine var olan nükleotitlerden başka bir nükleotit eklenmesi canlılığın önüne geçer.

    zaten 2014'teki çalışmada da bu sentetik nükleotitlerin yine dna dizilimine yerleştirildiği ancak söz konusu bakterilerin ilerleyen nesillerde bu nükleotitlerden kurtulduğu ve tekrar eski haline döndüğü belirtilmiş.

    bu çalışmada ise eklenen bu nükleotitlere rağmen bakterilerin canlılığını devam ettirdiği ve bu nükleotitlerden de kurtulmadığı belirtiliyor. evet bu oldukça sansasyonel bir şey. zira sentetik nükleotit kullanılarak ortaya çıkarılan bir dna dizilimi yeni bir canlı yaratmak için atılacak ilk adımdır.

    bir insan spermasında bulunan mayoz bölünmüş bir dna'ya yeni x ve y nükleotitleri eklense ve bu sperma aynı bu şekilde x ve y nükleotitleri taşıyan bir yumurtayı döllese ortaya çıkabilecek canlıyı hayal gücünüze bırakıyorum.

    kısaca açıklamak gerekirse çalışmanın özü bu.

    ekleme: insanlar haliyle muhtemelen yaşamazdı veya gelişim problemleri olurdu gibi tepkiler veriyor. hayal gücü çok kısıtlı olan bu arkadaşlara durumu açıklayalım.

    bu daha ilk adım. yani ilk defa sentetik nükleotitler üretilmiş ve ilk defa bir canlı genetiğine dahil edilmiş. evet, dna'sına x ve y sentetik nükleotitleri konan gelişmiş ilk canlı yaşamayacak. belki w ve z nükleotitleri konanda gelişim problemleri olacak.

    ancak binlerce yeni nükleotit ve binlerce çalışmayla 5000 yıl sonra nihayet bir gün üretilen sentetik nükleotitlerden gelişmiş ve fonksiyonel bir canlı ortaya çıkacak.

    zaten bilim böyle o alana tek tek tuğla koyularak oluşur. öyle cem yılmaz'ın bahsettiği "kansere çare bulunmuş ama tam kansere değil" gibi magazinsel bilim haberleri gibi olmaz. bir günde bir çalışmayla mucizevi bir şekilde fonksiyonel bir canlı üretilecek demiyoruz. biraz hayal gücünüz olsun ya.

    bir gün, belki binlerce yıl sonra, tamamen sentetik nükleotitlere sahip dna barındıran fonksiyonel bir canlı üretilecek diyoruz.

    bu çalışma bu yolun ilk adımı. önemi de bu zaten. ilk tuğlayı x ve y nükleotitlerini bularak koymuşlar. ikinci tuğla bunları canlı dnasına entegre etmek olmuş. bir gün ev tamamlanır, siz kafanızı yormayın, hayal edin.

  • hayır bir şey değil, verilecek cevaplar bi seferde öğrenemilmiyor ki, gelişe gelişe, pekişe pekişe:

    acemilik dönemi:
    -cinsi nedir?
    -kangal.
    -kaç yaşında?
    -2.
    -o zaman bu kırma.
    -yok değil.
    -çok küçük bu.
    -işte hastalık geçirdi güdük kaldı...
    -hayır kırma.
    -ya valla değil bakın aldığımız ye--
    -kırma!
    -ama--
    -sus!
    -*kısık sesle* kırma diil ama olsaydı da severdik biz :(

    öğrenmeye başlarken:
    -cinsi nedir?
    -kangal.
    -kaç yaşında?
    -eee.. 6 aylık.
    -hmm kırma bu.
    -yoo değil niye?
    -bunların arka ayağında tırnağı olur fazla, o yok.
    -e aha var işte, bu ne?
    -y-yok daha büyük olması lazım!
    -iyi kırma o zaman.
    -oley :) kırmaymış

    bıkkınlık dönemi:
    -ne cins?
    -kangal.
    -kırma mı?
    -değil, küçükken hastalanmıştı, bi de döndüreyim şöyle bakın tırnak.
    -belli belli safkan bu, çok güzel.
    -aa oley sonunda!
    -bizim köyde var onlar at kadar. sizinkinin kafası küçük, kafası küçük kangallar oyuncu olur.
    -öfff...

    son durum:
    -ne cins?
    -golden retriever.

  • ameliyattan once verilen sakinlestiricinin etkisi gecmedigi icin tarafimdan hemsireye, hem de ellerine kapanilarak aynen sunlar soylenmistir.
    -cok iyisiniz. o kadar güzelsiniz ki. yani narkozda oldugumdan demiyorum. gercekten cok iyisiniz. tesekkur ederim. cok guzelsiniz. gercekten. ilac yuzunden soylemiyorum. anne hemsire hanima para ver. cok iyisiniz......

  • bunun 3-5 bin isteyeni 10bin isteyeni de var.
    adaletli hakime saygılarımızı sunarız.
    kimse gazeteci diye hapse girmeyecek doktor diye hapse girmeyecek diye birşey yok.
    çatır çatır milleti yolarken iyi.
    yargılanmaya gelince ben doçentim yok.