hesabın var mı? giriş yap

  • iliskiden korkmaktan ziyade, insanin kendisinden korkmasidir.

    her heyecan icinde baslayan maceranin, en nihayetinde ayrilikla son bulmasinin ardindan, artik yeni bir iliskiye bir caba sarfedebilecegini dusunmemek ve yeni iliskideki yeni tarafa da haksizlik etmek istememektir.

    duygularin can acitmaktan baska bir ise yaramadigini anlayan insan, yasayabilecegi en ciddi kayiplardan sonra sanirim hissizlesebiliyor.

    korkmanin sebebi, artik heyecan hissedememektir. korkmanin sebebi, artik hicbir sey hissedememektir..

  • şimdi şöyle bir şey var ki, kediler nereye def-i hacet edeceklerini bilmiyorlar. bu alışkanlıklarını yetişkin kedileri izleyerek öğreniyorlar. "hmm bir yere giriyoruz, oraya çömeldikten sonra sabit bir yere gözümüzü kırpmadan bakıyoruz ve işimizi görüyoruz. sonra da böyle fışı fışı kollarımızı oynatıyoruz" şeklinde bir öğrenim söz konusu.

    ancak olayı yanlış anlayanlar da yok değil.
    kum kabına giriliyor, orada hacet gideriliyor. buraya kadar normal. bu noktaya kadar bir problem yok. ders iyi tatbik edilmiş, özümsenmiş. uygulama da kusursuz.
    ancak bundan sonra kritik bir hata var; pisliğin üstünü kapatma maksadıyla yapılan fışı fışı hareketinin kumun içinde yapılması gerekiyor. kum kabından çıktıktan sonra, parkelerin üzerinde değil. o yanlış. orada ezbercilik var.

  • aslında alt metni şudur:

    "siz gidin simitçiden simit alın. simitçi fiş vermiyor, bu nedenle devletin cebine giren vergi yok. simitçi, bu parayla fırından simit satın alıyor, tabii ki fiş miş hak getire. fırıncı unu, un fabrikası buğdayı, fişsiz faturasız alıyor. çiftçi, buğdayını un fabrikasına üç otuz paraya verebiliyor, ancak kar ediyor. un fabrikası da, fırın da, gönlünden ne koparsa kar gösterip sakız parası gibi gelir vergisi ödüyor.

    bu arada tüm bu akışta cebine para girmeyen devlet, akaryakıta bindiriyor da bindiriyor. ulaşımınıza zam geliyor; çiftçi, traktörüne dünyanın en pahalı mazotunu aldığı için neredeyse kar etmiyor. fırıncılar odası simite-ekmeğe zam yaparken televizyonlara maliyetlerin yüksekliğinden şikayet ediyor, un fabrikası işçi çıkararak kara geçiyor; simite ödediğiniz paranın çoğu da mazot olup devletin cebine giriyor. bu arada sayın bakan hayati yazıcı da memura %2+2 'lik müthiş zam paketini açıklıyor.

    yine de dert etmeyin; kredi kartlarınız var nasıl olsa."

  • bir gun yavuz sultan selim tebdili kiyafet gole maya caliyormus
    bunu goren bir koylu sorar;

    - ilahi hoca hic gol maya tutar mi?

    bunu duyan yavuz sultan selim, durur mu yapistirmis kilici;

    - dogurduguna inaniyorsun da oldugunune mi inanmiyorsun!

    sonra adamin kesesindeki 100 altini alip,

    - bunu da hazineye koyayim ilerde suluman oglum hurreme hediye alir, demis.*

  • çok değerli insanlar var. hepsinden güzel şeyler katıyorsun kendine. instagram gibi görsel gösteriş bombardımanı yerine, salt kelimelerin raksı söz konusu.

    burada zengin olan değil, bilen adam kıymetli oluyor.