hesabın var mı? giriş yap

  • üç arkadaş yan masada oturmakta. ikisi entel bir muabbete girişmişler, 3. gencimiz telefona gömülmüştür.

    1. genç: ergenliğimdeki metal tutkum yavaş yavaş enstrümantel müziğe kayıyor. sabahtan akşama kadar guns n roses dinlediğim olurdu.
    2. genç: evet, ben de artık bir moonlight sonataestranged'a tercih ederim.
    şarkı değişir;
    2. genç: iyi insan lafın üstüne gelirmiş.
    1. genç: kimin bu hatırlayamadım.
    2. genç: goran bregoviç
    3. genç telefondan kafayı kaldırır: o kim lan, bulgar forvet mi?
    ikisi birden: s.ktir git hilmi, s.ktir git ya.
    hilmi: noldu lan yavşaklar iki dakkada öldü entelliğiniz.

    hangisini taktir etceğimi şaşırdım.

  • diaspora ne diye sorsak uganda'lı bir futbolcu diyecek adamlar gelmiş ekonomi ve siyaset konuşuyor. ciddiye almayın.

  • türkiye'nin en uzun süren ve belki de en sevilen dizisi bizimkiler'de cemil içerdi.

    benim adım cemil kimse bana karışamaz diye de bağırırdı camdan.
    ah cemil amca ah... bırak senin birana artık nelere karışılıyo buralarda.

    ne güzelmiş o günler. öyle ya da böyle mutluymuş insanlar.

  • tehlike işareti, sinyali olarak algılansa da tam karşılığının tehlike çan(lar)ı olduğunu ve kavramın temsil ettiği şeyin aslinda sandıgımdan ne kadar daha güçlü olduğunu fark etmek bana çok faydalı gelmişti. belki birilerine faydam dokunur.

    susma haykır, red flag'ler vardır!

  • gözlemleyebildiğim kadarıyla düğünde gelin kadar stresli ve tüm gözlerin üzerinde olduğu 2 numaralı kişi. evet bu kişi damattan daha çok gözleri üzerinde toplayan kişi. geline göz ucuyla bir baktıktan sonra tüm teyzelerin 2 numaralı hedefi. kendilerince oğullarına kız bakan teyzeler arası soğuk savaşın sebebi.

    gelin, üzerindeki sorumluluğu ve kusurlarını örtebileceği bir şeye sahip, gelinlik. ona 2 dakika bakan herkes mest oluyor. peki ya bu kızımız öyle mi? hayır. giyeceği elbise, saçları ve makyajı inanılmaz dozunda olmalı. orada ablasını evlendirirken ışıl ışıl parlamalı ama aynı zamanda o teyzelerin gözünde olumsuz bir etki bırakmadan yapmalı bu işi. tüm misafirleri güler yüzle karşılamalı. ıslak ıslak öpen amca ve teyzelere karşı takatli olmalı. ve en önemlisi; teyzelerden gelen oğlumla dans etsene baskılarını çok seri cümlelerle bertaraf etmeli. annesinin gazıyla kendisini dansa kaldırmak isteyen yağız delikanlıları ise kırmadan - incitmeden yerlerine yollamalı.

    az daha unutuyordum; bir de düğün sonunda en çok ağlayan kişi olmalı.

    gözlemlediğim kadarıyla zor zanaat gelinin kız kardeşi olmak.

    edit: hayır bu bahsedilen kız kardeş ben değilim. ben kız bile değilim lan. bunun yüzünden, daha okuduğunu sindiremeden -ki bu durumda okumuş saymak yanlış- "öyle düğünler kaldı mı ki yeaa?" ve "kezbansın işte eaeheaha" şeklinde mesajlarından dolayı siz sevgili sözlükçülerin gözlerinden öpüyorum.

  • bi gün adamın teki ormanlık bi yolda arabasıyla gidiyomuş. aniden önüne kırmızılar içinde bi adam fırlamış ve "ben bu ormanın kırmızılı hipnasıyım, bana yiyecek bi şey vermezsen burdan geçemezsin" demiş. adam da uuraşmamak için bi şeyler verip yoluna koyulmuş. derken bu sefer sarılar içinde bir adam arabanın yolunu kesmiş ve "ben bu ormanın sarılı hipnasıyım, bana içecek bi şey vermezsen
    vermezsen burdan geçemezsin" demiş. adam yine noolur noolmaz diye bi şeyler verip yoluna devam etmiş. birazcık yol aldıktan sonra mavi elbiseli birisi arabanın yolunu kesmiş. artık adam dayanamamış ve camdan beline kadar çıkıp "sen ne istiyosun lan ormanın mavili hipnası!!!" diye bağırmış. adam şöyle cevap vermiş: ehliyet ve ruhsat.

  • çocuktuk ufacıktık,

    -"baban ne iş yapıyor" dediler
    -"ressam" dedim.
    -"ha boyacı yani" dediler.
    -"hayır ressam, boyacı değil. hem boyacı olsa ne olurki, o benim babam, her haliyle severim onu ben" dedim.
    -"ay boyacı olsa ne olur dedi yaaa. boyacı, amele yani, iğrenç..." dediler.

    insanlıklarından utandım.

  • "tavuklu omlet" diye bir şey var amk. düpe düz vahşet.! sen annelerini öldür, kes, sonra çocuklarının içinde pişir, ye.! zalimler..