hesabın var mı? giriş yap

  • tepki vereceğim diye inanılmaz antipatik olup haklıyken haksız konuma düşmek konusunda feministlerin eline kimse su dökemez sanırım.

    adam bir minibüs şoförü. kendince arabasına binen kadınlara bir zarar gelmeyeceğini teminat altına almak istemiş, böyle bir yazı asmış. ne bekliyorsunuz cinayetin ardından bir gecede aydınlanma yaşayıp kadın ve insan hakları, namus kavramı üzerinde kendi içsel reformunu yaşamasını mı?

    sizin gibi düşünmeyen, sizin aldığınız eğitimi almamış herkese ve onların söylediği aslında iyi niyetli olan her şeye aşırı tepki göstererek bir şeyler elde edemezsiniz anca “ehh bunlara da yaranılmıyor” algısı yaratırsınız.

  • trabzon'da fenerbahçe sk kafilesini taşımakta olan otobüse silahlı saldırı yapılması.

    trabzon'da tribünden atlayan bir gencin ilave yardımcı hakemi yumruklaması.

  • üst edit: entry ile ilgili mesaj atan, destek olan, "aaaaaaaaaaa vallahi aynı ben" diyen herkese teşekkürler arkadaşlar. hepiniz kaderdaşımsınız; hepinizi çok seviyorum. fakat yaklaşık 2 yıllık bir vücut geliştirme süreciyle aşağıdaki maddelerin hemen hemen hepsini (hala komik yürüyorum amk sorun kamburlukta değilmiş) sikip atmış bulunmaktayım. yakın bir zamanda da çok ufak bir estetik operasyonum var. kısacası: kocalarınıza sahip çıkın ahahahaha.

    ***********************************************************

    muhtemelen hiçbiri bende olmayan detaylar. hiç kimseden bir iltifat duymadığım gibi, sevgilim de hiç olmadı denebilir. bu yüzden size kendi özelliklerimden bazılarını sayacağım ki bunları yapmayın, çekici olabilin. öhöm :

    -bir kıyafeti yırtılmadığı sürece asla değiştirmem. hatta kollarının uçları paramparça olmasına rağmen çok sevdiğim bir uzun kollum var. fermuarı da bozuk. nasıl seviyorum ama var ya ev yansa ilk bunu kurtarmaya çalışırım.

    - nadiren yeni kıyafet alırım.

    -marka takıntım yoktur.

    -olur da bir kıyafet alırsam renginin bana uyup uymamasını siklemem. rahat olması yeter.

    -ayakkabılarım genelde lescon gibi az kişinin bildiği süper ürünler sınıfındandır. dolayısıyla gösterişsizdir. birçok gören 'pazardan mı aldın bunları' demiştir.

    -berbere gitmek benim için tam anlamıyla bir eziyet. berberde olan biten sohbetleri geç , bir iş mülakatına gideceğim zaman sakallarımdan ayrılacağımın korkusu bile yetiyor bana.

    -hiç güneş gözlüğüm olmadı.

    -biraz kamburum. yürürken çok komik görünüyor.

    -dar paçalı pantolonlar klostrofobimi tetikliyor. o derece uzağım.

    -bir saatim var , fena birşey de değil. ama takmıyorum hiç.

    -gömlek giymem.

    tam terslerini deneyin işte. başarısız olma şansınız yok.

    edit: ben askerdeyken ev taşındı. bahsi geçen uzun kollumu annem atmış. yastayım. beyler :(

  • (bkz: retorik soru)

    yine de olayı sayısala dökmek maksadıyla, 2010'da bir internet sitesinde yapılan ve 600 kişinin katıldığı anket sonucuna göre, kitap kapağının karar vermede %79 etkili olduğu ortaya çıkmış. kapağın karar vermedeki önemsiz ya da baskın rolü toplamda %8, minör ve major rolü toplamda %89 olarak belirlenmiş ve cover matters başlığı ile yayınlanmış.

    nihayetinde kitap dediğimiz de yayınevleri için bir tüketim ürünü olduğundan, o da marketing araştırmaları, "90 saniye kuralı" ve "z stili" ambalaj tasarımına tâbi. bu yüzden kitap kapağı tasarlayan tasarımcılar var, demek ki kapak önemli.

    benim üç favorim var; misal, aynı kitabı biraz daha fazla ödeyerek bu üç tasarımcıdan birinin kapağıyla almayı tercih ederim. biri daha önce bahsi geçen hasan ali yücel klasikleri serisi tasarımı, tasarımcısı kim, bilmiyorum. diğer iki tasarımcı ise can yayınları'ndan utku lomlu ve penguin random house'dan chip kidd.

    güzel kapak karar vermede etkili en önemli faktör değil ama önemli faktörlerden biri özetle.

  • silgi. okuldayken biri silgimi aldığı zaman, mahsus yanlış yazar, geri alırdım hemen. o silgi önümde durmazsa, sürekli geri alma planları yapar, ders dinleyemezdim.

  • kendisi ceo olmus ama ceo olmak isteyene mudur olmak isteyene hadi lan diyen bi adamin beyani. sen aradigin binlerce ara elemana ne kadar maas verceksin pasam? ben soyleyim asgari ucret. insanlar bir kere dunyaya geliyor tabi ki en iyisini olmak isteyecek, kendin 3 haneli maaslar+promosyonlar alirken omur boyu senden alacagi asgari ucrete boyun egmiyor diye kimseyi suclayamazsin. evet ara eleman ihtiyaci var ama ara elemana asgari ucret verip sonra da "is begenmiyorlar" diyen ceo'lara ihtiyac yok.

  • sıradışı bir araştırma örneği. entry sahibine olumsuz laf söyleyen taş olur. her insanın yapabileceği bir iş değil. araştırma var, sonuçlardan anlam üretme var, bağlantı kurma var. aklına, emeğine sağlık yazar kardeşim. inşallah araştırman ahmet hakan veya tayfası tarafından çalınmaz ve yılın araştırmacı gazetecilik ödülünü alırsın. ne olursa olsun cüneyt özdemir’den iyi araştırmacısın.

  • kendini bitirecek hareketleri desteklemesi basiret bağlanmasıdır.

    edit: değil istanbul'u iktidarı da kaybedeceklerdir, umut vermektedir, destekliyoruz.
    muhalefet uyuma.

  • 1850den başlayan, 5 kuşağın olduğu benim 37.sırada olduğum tabloda ben de dahil 35 kişinin nüfusu bizim köye kayıtlı. premium gold köylüyüm.

  • şaka maka gözlerimin dolmasına sebep olan açıklama. 25 sene önce okumaya başladım. disiplinli bir okuldu. hayata karışamadım. sokakta fazla vakit geçirebilen bir çocuk değildim. bana kalırsa pek de çocukluğumu yaşayamadım. burjuva tipi sosyal aktivitelerle geçti ömrüm. okula gittim. kursa gittim. yabancı dil öğrendim. sınavlara girdim. iyi derecede ofis programlarına hakimim. presentabl denen bir sıfat var ya hani, onun kelime karşılığı olacak şekilde yetiştirildim. sebebi iyi bir işe girmekti, iyi para kazanmaktı, hayatım, ailemden gördüğüm gibi devam etsin diyeydi hepsi. artık ne için uğraştığımı, neden bir çocukluğum olmadığını, neden hayatımın hiçbir noktasının tadını tasasız biçimde geçiremediğimi bilmiyorum. bana harcanan para bankaya koyulmuş olsaydı, şu anki gelirimin onlarca katını alıyor olurduk. milyarlar... hepsi çöp. bu ülkede bi boka yaramıyor eğitimli ve kültürlü bir insan olmak. kimse, aa maaşallah yavrumuz da ne kadar insaflı ve merhametli demiyor. herkes paranın ve gücün önünde ceket ilikliyor.

    niye okuduk, niye senelerimi çaldınız el birliğiyle? sağıma bakıyorum cahil, soluma bakıyorum cahil. kimse de aa ne cahil adam demiyor.

    deliler, cahiller ve ölüler... öylesine mutlular ki! yalnızca çevrelerindekiler acı çekiyor.