ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
coronalı cenaze yıkatılan imamın coronadan ölmesi
-
müftülükteki usulsüzlüklere karşı çıktığı için hedef oluyor. ceza olarak koronadan ölenlerin cenazesini yıkamakla görevlendiriliyor ve koruyucu elbise verilmiyor.
bunlar nasıl bu kadar vicdansız, nasıl bu kadar insanlıktan çıkmış durumdalar akıl almıyor?
bu kadarı olmaz dedikçe, çok daha fazlası oluyor. akıl sağlığını koruyabilmek mümkün değil artık.
the age of innocence
-
film bir erkeğin kaybediş öyküsüdür. scorsese filmin bir roman uyarlaması olduğunu hiç gizlemeden kendi sinema dilini bu yapıda oluşturur. sahne geçişlerinde sarıya ve kırmızıya düşen kareler, ağır gerçekleşen mix'ler filmde birbirine arasına girmiş duyguları çok güzel ifade eder. allen, may ve newland üç karakter de aslında kendi kişiliklerini ve düşlerini aramaktadırlar. ancak bu iki kadının düşü de ne yazık ki erkek karakter newland'da birleşememektedir. newland ile evlenen may aslında eşini değil kendi varlıklı hayatın sürdürebilecek, zengin, mesleği olan bir hayali erkeği sevmektedir. allen için ise newland aslında bir tutkudur, ama bu tutkusunun gerçeğe dönüştüğünde yok olacağına inanır. bu düşüncesinin oluşmasında içinde bulunduğu muhafazakar new york da vardır. film aslında bir araya geliş ve kaçış filmidir. allen avrupa'ya kaçar, may standart bir soylu aile yaşamına kaçarak 3 çocuk doğurur, newland ise bir o kadına bir bu kadına savrularak kaçışını hep erteler. scorsese amerika'nın daha henüz oluşmaya başladığı o dönemlerde belirsiz bir ilişkinin oluşmasına izin vermez ve newland'ı avrupada yaşamış ve avrupalı olan allen ile birleştirmez. böylece amerika-avrupa evliliğini engeller ama amerika'nın avrupa tutkusu film sonuna kadar bitmez ve amerikalı olan newland ömrünün son günlerini paris'te allen'ın evinin önünde geçirir. bu da amerika'nın asla avrupa'dan bağımsız olamayacağının bir göstergesidir.
wagyu
-
bira ilen beslenen, tadına doyum olmayan sukela et. ascilar, kobe danasini masalarda bulunan ozel bir ocak uzerinde pisirir. oldukca pahalı olması da yemede yanında yat atasozunu akıllara getirmektedir.
(bkz: kobe danasi)
telefonlarda şarj sorununu çözen dahiyane buluş
-
dedi küçük einstein.
diego alfredo lugano moreno
-
fenerbahçe'nin son maçı* kazanamaması ilahi adalet olabilir mi? sorusuna "dünyada kötü giden bu kadar çok şey varken tanrı'nın bir maçla uğraşacağını sanmıyorum" demiş topçu.
ibb sosyal tesislerinde bira satışı
-
öncelikle (bkz: #140710271)
amk uçan sineği bile ekrem'den bilecekleri kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi.
lan bu neyin kafası. adamlar ne yapsın. ellerinde havluyla akşama kadar sinek mi kovalasın?
vay amk.
don't look up
-
işte kara mizah budur dediğim film. milletin ne düşündüğü umurumda değil…
son akşam yemeği ve aslında her şeye sahiptik göndermesi ile beni tavladı..
bir konuya da açıklık getirmek üzere bu yazımı yazıyorum.
hepiniz general neden 10 ar dolar aldı ki diye merak içerisindesiniz değil mi? bu aslında askeriye ye bi gönderme. penatagonun yıllık bütçesi 700 milyar dolar. evet yanlış duymadınız milyar dolar. 350 milyon amerikalı da olduğunu düşünürsek her amerikalı yıllık 2000 dolar günlük ise yaklaşık 5 dolar ödüyor pentagon denen şeye. su ve atıştırmalık 2 ürün toplam maliyet 10 dolar. peki iyi de en doğal hakkı olan yaşama hakkı bedava iken neden bu para veriş?
bizde de diyanet bütçesi 16 milyar tl. yaklaşık 80 milyon kişi olduğumuzu düşünürsek her birimiz yıllık 200 tl veriyoruz. ne için? ama bir imam gelip sizde 10 tl alıp çarpsa bunu sonsuza kadar düşünürdünüz değil mi?
katar dünya kupası şarkısı
-
arkadaşlar izlemeden çok kötü demeyin, ben izledim, çok kötü.
hami mandıralı
-
almanya'dayken roportaj yapiyolar..
- nasilsin hami, mutlu musun?
- saaanki baska bır dünyadan geeelmis cibiyim.. macta yeniliyoruz, ben uzuluyorum kola iciyorum, onlar eglenip bira iciyorlar. ben boyle bir sey cörmedim..
- almanca nasil?
- bana dediler, almanca ogreneceksin. ben bu yastan sonra almanca ogrenip ne yapacagim?
bi de unutulmaz
- hami penalti kacirdin, ne diyosun?
- canim sagolsun.
diyalogu vardir..
tekrar başlaması istenen diziler
-
(bkz: tatlı hayat)
ahmet ercan'ın hocam yerine bilgem deyin önerisi
-
insanların şu "hocam" hitabıyla alıp veremediklerini hiçbir zaman çözemeyeceğim. altlık-üstlük kaygısı gütmeyen, karşıdakine gereken saygıyı veren müthiş bir hitaptır. bilgem ne lan? yok allah diyelim anasını satayım.
sayın erdoğan asla sol el parmağına yüzük takmaz
caz tarihinin en iyi performansları
-
latino ama mükemmelo :
michel camilo, valla dinleyin es geçmeyin, sevmezseniz megabyte'ınız iade:
https://www.youtube.com/watch?v=aln0buko5uy