hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: ben)
    işsiz güçsüz müyüm lan ? sevgilim yok diye üzülecem.. müzikle yaşıyorum, spordan zevk alıyorum, yemeyi içmeyi seviyorum, sanatın her bir dalıyla ayrı ayrı ilişkim var.. çalışıyorum, okuyorum, arkadaşlarımla geziyorum. kasmaya gerenk yok bence.. akışına bırakın, anı yaşayın.

  • turgut uyar’la evlenmeden önce cemal süreya ile büyük bir aşk yaşamış; hatta bir süre birlikte yaşamışlar ama fazla sürmemiş ilişkileri. cemal süreya her gittiği yerden mektuplar yazarmış tomris uyar’a ama bir öfke anında hem kendininkileri hem de onunkileri yaktığı için yazışmalarından örnek kalmamış geriye.

    “1966 sonu 67 başı; dergide de, özel hayatlarında da yol ayrımına gelirler. r.tomris, turgut uyar’la evlenir, ankara’ya gider. papirüs’ü desteklemeyi oradan sürdürür. cemal süreya’nın yolu ankara’ya düştüğünde onları ziyaret eder ama beraberlikleri sırasında birlikte dolaştıkları mekanlara, beyoğlu’ndaki kahvelere, lokantalara adım atmaz. onun bu ruh halini tomris uyar şöyle anlatıyor:
    ‘beni bıraktı ama rahat edemedi. ona göre bana sahip olunamazdı. senden ayrıldığım anda, senin hakkında, hikayen hakkında sevdiğimi belirtecek hiçbir şey söylemeyeceğim, benim ağzımdan kimse duymayacak, dedi ve doğrusu hiç yazmadı.’ ”*

  • boklayın boklayın, durmayın efendiler.

    ben destekliyorum, hele ingilizce çekmelerini de alkışlıyorum.
    insanları, aksanlı konuşuyolar diye aşağılaya aşağılaya ingilizce konuşmaktan korkutuyorsunuz, cesaretlerini kırıyorsunuz.
    herkes native speaker gibi konuşmuyor sonuç itibariyle; gidin hindistandaki bir üniversitenin rektörüne bu videoyu çektirin, bildiğin aynı anlaşılırlıkta bir konuşma olacaktır.
    daha güzel çekilebilirdi evet, ama saçma sapan fetva videosu çeken rektörlerden bin kat daha iyidir.

  • kim ne derse desin sosyal medyanın gücüdür.

    neler neler dönüyor, sosyal medyaya yakalananlar karşılığını buluyor. geri kalan aynen devam.

  • baştan söyleyeyim yaptığı yanlış değildir. herkesin hesabı kendine.

    bana garip gelen, durumun bu hale gelmiş olması ve toleransların sıfırlanması durumunu gözlememdir.

    sabah kahvaltı yapmak için fırından ekmek almış dönüyorken, börekçinin önünden geçerken aklıma su böreği düştü.

    börekçiye girip (baya kalabalık ve semtin gözdesi) bir dilim su böreği istedim. dikdörtgen tepsideki dilimlenmiş börekten büyükçe bir dilimi tartıya koydu ve dedi ki;

    börekçi; abi 51.5 lira.
    ben; kardeş 50 vereyim mi? bozuk taşımayayım.
    börekçi; abi 50 kurtarsa dükkan senin.
    ben; çatal, peçete de istemiyorum eve gidicem.
    börekçi; abi vallaha kurtarmaz.
    ben; 50 liralık olsun o zaman.
    börekçi; tamam abi.

    sonrasında, yemin ediyorum kuşa atsan yemeyecek bir parçayı aldı ve tepsiye geri koydu. koyduğu parça muhtemelen tepsi bittiğinde bulaşıkhaneye giderken üstünde kalan parçalardan biri olur. o derece küçük.

    tepside 18 ya da 20 dilim börek var. hemen hemen hepsi aynı ebatta. 20 dilim desek, 50 liradan 1000 tl.

    yine de diyorum. esnaf haklıdır. bana garip gelen tavır, davranış, tolerans ve esnafçılığın geldiği nokta.

    muhtmelen artık esnaf lokantalarında, pilavın üstünü de kuru fasülye ile ıslatmıyorlardır ya da ekstra yazıyorlardır.

  • **aa sormuş lan sormuş vallahide sormuş billahide sormuş**

    (cevabı yaz 10 saniyede kağıdı ver sınıftan gururla çık)
    - arkadaşlar sınavları okudum hepiniz değişik şeyler yazmışsınız çok ilginç gerçekten
    - hocam ben kaç almışım ben eheheh
    - 45 verdim sana fikret
    - haydaaa neden ?
    - "risk burdur" yazmışsın ama gidiş yoluna verdim puan işte ahahahahahaha
    - ühühühüh
    - ulan fikret aahahahahaha

  • pr veya değil. olması gerekeni yapmış.
    istanbul taksiciler esnaf odası, savcılık , valilik 3 maymunu oynamayıp gereğini yapsaydı da pr fırsatı vermeseydi madem.

  • osmanlı nın son dönemlerinde yaşadığı büyük hezimet.
    ilk balkan savasında bulgaristan, sırbistan, karabağ, yunanistan paktı osmanlı ile savaşmıştır. 17 ekim 1912 de sırplar ve yunanlılar makedonya ya bulgarlar da trakya ya yürüyerek savaşı başlatırlar. yunanlılar selaniki alır ve bulgarlar luleburgaz da osmanlı kuvvetlerini yenilgiye uğratır. 1912 nin sonları ile 1913 başlarında yapılan barış görüşmeleri sonuç vermez. fakat bu sırada enver paşa liderliğindeki jöntürkler darbe yapar. ve barış ister. bunun üzerine kuşatma altındaki, edirne, yanya kaybedilir. savaş lonra konfernası ile sona erer:

    -osmanlı gelibolu ve catalca haricindeki tüm balkan topraklarını kaybeder.
    -karabağ ın işgal ettiği işkodra da arnavutluk devleti kurulur.
    -bulgaristan, yunanistan ve sırbistan makedonya nın durumuna kendi aralarında karar verecekler.
    ilk savaşta verilen kayıplar;
    sırbistan: 15.000
    yunanistan: 5.000
    bulgaristan: 32.000
    türkiye: 30.000

    ilk balkan savaşı tarafları memnun etmeyince savaşın ikinci perdesi başlar. fakat bu sefer taraflar yer değiştirmiştir. bulgaristan ın karşısında osmanlı, sırbistan, yunanistan, romanya(ilkinde tarafsızdı) almıştır. bulgaristan haziran da sırbistan ve yunanistan a yürür. zaten aralarında gizli anlaşma yapan ve bu saldırı bekleyen sırp ve yunanlılar 15 temmuz 1913 te romanya ile birlikte bulgaristan a savaş açar. ve neredeyse hiç savaşmadan sofya ya yürürler. bu arada osmanlı da edirne yi geri alır. bulgaristan anlaşma ister ve 10 ağustos 1913 te bükreş antlaşması yapılır.
    -bulgaristan ilk savaşta kazandığı tüm toprakları kaybeder.
    -osmanlı edirne yi geri alır.
    kayıplar şöyledir;
    sırbistan: 18.500
    yunanistan: 2.500
    rumanya: 1.500
    türkiye: 20.000
    bulgaristan: 18.000