ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
babanın söylediği unutulmayan sözler
-
- oğlum bi iş yapacağın zaman önce anana sor, ne söylerse tam tersini yap doğru yolu bulursun.
baba işte... bu benim babam.. diğeri de anam..
işin garip yanı anam da aynısını babam için söylüyor..
kardeşim ablam için söylüyor
ben kardeşim için anneme söylüyorum
bizimkiler toplanıp benim için söylüyorlar
doğru yolu bulan yok daha..
sahte diplomayla 9 yıl doktorluk yapmak
-
o da bir şey mi , sahte diplomayla cumhurbaşkanı olan bile mevcut bu ülkede .
güzellik hariç erkekleri aşık ettirebilecek şeyler
-
(bkz: anlayışlı olmak)
"iyi bir kadın bir erkeği etkiler, zeki bir kadın onda ilgi uyandırır, güzel bir kadın büyüler, anlayışlı bir kadın ise ona sahip olur." helen rowland
survivor all-star
-
hasan sabunlu kayma yarışmasından usanmış şu anda sabunsuz kayıyor. helal olsun.
100k doları olup bozdurmayanın psikolojik durumu
-
halen 100k doları vardır.
elde olsa dünyadan kaldırılacak şeyler
-
çocuklara zarar verme dürtüsü. hem de her türlü zarar. kimsenin aklından bile geçebiliyor olmamalı.
ülkece de bu turnuvaya hazırlanamadık
-
aynen ya bizim primler de yatmadı, ben de iyice bıraktım milli takımı.
hocam beni değiştir.
(bkz: ulan ayıptır be)
leopar saldırısı sırasında yapılması gerekenler
poşe yumurta
-
poşe yumurtayı,
sarımsaklı yoğurt, yağ ve kırmızı biberle servis ederseniz çılbır;
iki parça muffin arasında bacon (domuz jambonu--normal jambon da olur), hollandaise sos ile servis ederseniz egg benedict (ilk defa bu çeşit yemeği bulan lemuel benedict'e ithafen);
yine iki parça muffin arasında bu sefer jambon yerine tütsülenmiş somon ile servis ederseniz egg royale (tercihen üstüne kırmızı veya siyah havyar ve frenk soğanı eklenebilir);
yine iki parça muffin arasında ama bu sefer bacon veya somon yerine sotelenmiş ıspanak ve hollandaise sos ile servis yaparsanız egg florentine (menşei floransa); şeklinde adlandırılır.
(hollandaise sos: yumurta sarısı, sıvı yağ, su ve limon suyunun iyice çırpılarak kıvamlandırılmış fransa ve hollanda menşeili bir sos).
muffin yoksa iki parça kabarık kızarmış ekmek de aynı işi görecektir. üstte poşe yumurtanın nasıl yapılması gerektiği güzelce yazılmış. işin püf noktası dağılmayı önlemek için pişirilecek suda muhakkak sirke (veya birkaç damla limon) olması, yumurtayı kırmadan önce suyu karıştırıp girdap haline getirmek ve yumurtayı bu girdabın içine kırmak (yumurtayı dağıtmadan toplu halde pişmesi için) ve aşırı pişirmeden dikkatlice sudan almak.
afiyet olsun.
üniversitelerin mottoları
-
çankırı karatekin üniversitesi'ninki yürekleri dağlar.
tercih edilebilir bir üniversite ne lan ? başta görünce güldüm falan ama acıklı aslında. millet orada ışığa doğru yardırıyor, mottolarda özgürlükler adaletler bilimler uçuşuyor ama böyle kenardan bakıp biz di tircih idilibiriz diyorsun..of of.
bartın üniversitesi tanıtım videosu
-
boklayın boklayın, durmayın efendiler.
ben destekliyorum, hele ingilizce çekmelerini de alkışlıyorum.
insanları, aksanlı konuşuyolar diye aşağılaya aşağılaya ingilizce konuşmaktan korkutuyorsunuz, cesaretlerini kırıyorsunuz.
herkes native speaker gibi konuşmuyor sonuç itibariyle; gidin hindistandaki bir üniversitenin rektörüne bu videoyu çektirin, bildiğin aynı anlaşılırlıkta bir konuşma olacaktır.
daha güzel çekilebilirdi evet, ama saçma sapan fetva videosu çeken rektörlerden bin kat daha iyidir.
glastonbury festivali
-
bu yaza kadar bilmem kaç yıllık hayalimdi, bu yaz ilk defa gittiğim festival oldu.
gittik geldik, "yediğin içtiğin senin olsun, neler gördün anlat" diyenlere anlatmaya çalıştık. sağa sola yazdım ama izlediklerimi bir parça da paylaşmış olayım dedim. işbu videolar bunların belgesidir. ilk başta "izlediğim her grubu 30'ar saniye çekeyim, onları birleştiririm" diyordum, sonra olmadı, olayı başka bir şeye çevirdim. 24 dakikalık, iki parçalık bir iş oldu. sözlüğe not düşmek olsun.
my glastonbury
1. bölüm http://www.youtube.com/watch?v=tzrfwqjnl2y
2. bölüm http://www.youtube.com/watch?v=81fpx9tulsc
azarlanan çocuğun ölümünü düşünmesi
-
bir nevi içten içe intikam alma duygusuyla hayalgücünün birleşmesi sonucu çocuk hissiyatının varabileceği son nokta. bir diğer tanımla da çocukluğum..
evi alt üst etmişim, vitrin aşağı inmiş, elektrik süpürgesinin borusu kopmuş, abime top atayımm derken vazoyu kırmışım, duvarlarda resimler, parkelerde çizikler.... evet evet aynen öyle....
ve gittiği misafirlikten ya da çarşıdan dönen anne eve girer...
- oğlum bu evin hali ne böyle?
- anne rasim gelmiş...
- ya sen ne biçim bi çocuksun? iki dakika kıçının üstünde oturamaz mısın?
- annee...
- bıktım senden bak bakalım akşamüstü dışarı çıkabiliyor musun sen?
- ann....
- rezil şey seni defol odana allahım ya nasıl süpürücem ben şimdi evi, daha da yeni almıştık...
- üühühüüüü
odasına çekilen ben bir yandan sular seller gibi ağlar, bi yandan hıçkırık nöbetleri ile sarsılırken kafamdan çektiğim film sahne sahne akardı:
'pencereyi açıyorum. bir kağıda 'anne seni her zaman sevdim' yazıp aşağı atlıyorum. annem çığlıklar içinde... cenazemde herkes ağlıyor. babam bitkin. 'nereye gittin oğlum' diyor. herkes perişan. herkes beni seviyor herkes beni seviyor'.
ve hemen ardından başka bir senaryo:
' o kadar çok ağlıyorum ki nefessiz kalıp ölüyorum. içeri annem geliyor ve 'naptım beeeen' diye ağlıyor. işte beni üzdü sıra onda, o da üzülsün'.
bu görüntüler eşliğinde ruhum dayanamıyor ve bağırmaya başlıyorum:
-keşke ölseydim de sen de rahat etseydiiiiinnnn
ehh ana yüreği işte. az önce azarlayan o değilmiş gibi ağlamama, son söylediğim lafa dayanamayıp odama giriyor, sarılıyoruz, hemen ölme planlarını bir dahaki sefere kadar rafa kaldırıyorum ve hayatı ve annemi seviyorum. hem de çok.
'keşke ölseydim de siz de benden kurtulurdunuz' diye bağırdı yarım saat önce 6 yaşında dünyalar tatlısı kuzenim. aklından neler geçtiğini biliyorum bebek beni kandıramazsın ahahaha:)