hesabın var mı? giriş yap

  • hayatının kaydığını düşünen ve pişman olan insanların bebekleri için çok üzüldüm. keşke siz çocuk yapmasaydınız lan. şahsen benim hayatım kaymadı, tek istediğim bi gece deliksiz uyumaktı. eşim ve kızım bir haftalığına memlekete gittiler, bir gün ayı gibi uyudum ama işten gelince akşam kızımı göremeyince, hayat bir anda anlamsız geldi.

  • izlenip eglenilmesi farz olan, enfes japon animesi. chihiro sadece ruhlarin girebildigi bir gece hamaminda calisan tek insan/kucuk kiz olup domuza donmus anne ve babasini kurtarmak icin canla basla ugrasmakta bir de anormal guzellikte neredeyse psychedelic gorunumlu bir adet cadinin asistani olan yakisikli bir animasyon genciyle dostluk kurmaktadir. bu genc biraz karanlik bir tiptir, ara ara ejderhaya donusur. (bkz: olaylar gelisir) kizin ingilizce dublajli sesi sinir kaldirici olsa da animenin kendisi ilgiye sayandir, hatirlara princess mononokeyi getirir.

  • işini düzgün ve onurlu yapan taksi emekçilerini tenzih ederek söylüyorum, bu taksicilerin dağdaki teröristten bir farkı yok. bunlarla ilgili çok ciddi yaptırımlar gelmediği ve uygulanmadığı sürece daha çok rezilliklerini görürüz.

  • teknolojik çözümlerle zararlarının minimuma indirilmesi amaçlanan felaketler. bilim adamları, nükleer sızıntılardan sonra radyoaktif maddelerin en çok hangi bölgelere dağılacağını tahmin edecek ve bu sayede etkili tahliye planlarının oluşturulmasına ve sızıntılara karşı insanların minimum zararla etkilenmesine zemin sağlayacak bir araç geliştirdiler. aşağıda bununla ilgili ayrıntılar mevcut.

    bir nükleer santral kazası meydana geldiğinde ve radyoaktif madde açığa çıktığında, çevredeki insanları mümkün olduğunca çabuk tahliye etmek hayati önem taşır. bununla birlikte, yayılan radyoaktif materyalin nereye yerleşeceğini hemen tahmin etmek zor olabilir ve bu da çok sayıda insanın rakyoaktiviteye maruz kalmasına neden olur.

    tokyo üniversitesinden bir araştırma ekibi tarafından yayınlanan yeni bir çalışmada bilim adamları bu zorluğun üstesinden gelmek için etkili yöntem ortaya koydular.

    ekip, yayılan radyoaktif materyalin 30 saat öncesinden nereye iniş yapacağını doğru bir şekilde tahmin edebilecek bir bilgisayar programı oluşturdu. bunun için rüzgar modellerine dayanan hava durumu tahminlerini kullandılar.

    bu araç, 2011 yılında fukushima daiichi nükleer santrali'nde gerçekleşene benzer bir başka nükleer kazanın meydana gelmesi durumunda tahliye planları ve diğer sağlık koruyucu önlemlerin kolayca uygulanmasını sağlayabilir. araştırma ekibi, radyoaktif emisyonların yol alacağı muhtemel rotayı tahmin etmek için önceki hava durumu modellerine ilişkin verileri işleyip kullanabilen, "machine learning" adı verilen yapay zeka formuna dayalı bir sistem oluşturdu.

    makalenin baş yazarı takao yoshikane'nin ağızından: "yeni araç ilk olarak belirli bir noktadan serbest bırakıldığında radyoaktivitenin nerede dağılacağını tahmin etmek için hava durumuyla ilgili çok sayıda verinin kullanılmasıyla eğitildi.". "daha sonraki testlerde, araç, saçılmanın yönünü en az % 85 doğrulukla tahmin edebildi. diğer yandan daha tahmin edilebilir ve kesin hava durumu modellerinin olduğu kış aylarında bu oran %95'e kadar yükseldi."

    bu yaklaşımın doğruluğunun 30 saati aşkın süre zarfında düşmemesi, afet senaryoları için son derece önemli. çünkü bu durum yetkililere en çok etkilenen bölgelerdeki tahliye planlarını düzenlemeye ve belirli alanlardainsanların taze ürün yemekten kaçınmak ve potasyum iyodür (radyoaktif sızıntılarda havadaki radyoaktif iyoda karşı korunmak için kullanılır) almak konusunda rehberlik etmek için zaman kazandırıyor ve bu da vücut tarafından alınan radyoaktif izotopların emilimini önemli ölçüde azaltıyor.

    ilgili bazı görseller:
    https://www.nature.com/…41598-018-27955-4/figures/1
    https://www.nature.com/…41598-018-27955-4/figures/2
    https://www.nature.com/…41598-018-27955-4/figures/3

    kaynaklar: https://www.nature.com/articles/s41598-018-27955-4
    https://www.sciencedaily.com/

  • insanda atom fiziğine de profesörlüğe de lanet olsun diye haykırarak evi ateşe verme isteği uyandıran beyan.

    bıktım, yeminle bıktım. kendi kişisel deneyimlerini salt gerçekler olarak gören insanlardan bıktım. bilime dair hiçbir halt bilmeyen erkeklerin "tarihte niye hiç gadın bilim adamı yok ehehe" diyerek kendilerini tatmin etmelerinden usandım.

    tanrı sizi inandırsın, şu güne dek oturup adamakıllı bilim konuşacak bir erkek bile bulamadım. karşıma çıkan ve kendini bilim sevdalısı ilan eden erkeklerin hepsi ya "tesla süper adam ya ama salak insanlar onu tanımıyo bile:(" seviyesindeydi. düşün bak. yıl 2016, etraf tesla deprem makinesi yaptı, haarp, philadelphia deneyi masallarına inanan manyaklarla dolu, hatta hepsini boşver; christopher nolan gibi bir yönetmenin çektiği tesla'dan bahsedilen the prestige var fakat adam hala tesla'yı underground sanıyor.

    adamın elinde bilim teknik, iki lafından biri "bilim önemli abi yea" ama en basitinden schrödinger'in kedisini sorsan vereceği cevap şu; "ya bu bi düşünce deneyi tamam mı işte kedi hem ölü hem canlı ya süper olay"

    ee sonra?

    sonrası yok. zira bu kadarı karı kız düşürmek ve ortamda bilim sevdalısı pozları verip milleti eziklemek için yetiyor dimi? araya bir de laplace'ın şeytanı güzellemeleri sıkıştırınca olay bitiyor. ama yook, buraya kadar. bundan sonra bu sözde bilim duayeni erkekleri gördüğüm yerde rezil edeceğim yeminle. ha, olur da gerçekten bilim seven bir erkek görürsem onu da nikahıma alırım zaten.

    edit: entry'yi sinirle yazıp bayağı sağlı sollu girişmişim ama buradan bilimsel konularda uzman olduğum anlamı çıkmasın. ama en azından öğrenmeye çalışıyorum, öğrenmeyi seviyorum ta ki bir erkek gelip "zaaa kızlar ne anlar bilimden xd" diyene kadar. demeyin. :/

    iki sene sonra edit: bu bayağı popülist bi entry olmuş ya lan, tekrar okuyunca utandım şimdi ama silmeyeceğim yine de, kalsın böyle. *

    beş sene sonra edit: ahaha atara bak yav... aslında ergenlikte salak ama tatlı bir kızmışım, entry'yi okurken oy çen insanlara akıl mı veriyosun bıcırık diyesim geldi.

  • her kadının çevresinde vardır. bir kısmı ise bu kadınlara aşıklardır ya da hoşlanıyorlardır vs. ama gel gör ki görmezden gelinirler.

  • 2018 ağustos bir pazar sabaha karşı gülbağ'dan motosikletimi çaldılar. 155 arandı. ekip gönderemeyeceklerini benim bağlı bulunduğum karakola başvurmam gerektiği söylendi. motosikletimi çalmışlar, psikolojim yerlerde, midem yanıyor. taksiye atlayıp soluğu karakolda alıyorum. meramımı anlatınca komiser yardımcısının odasına alıyorlar.

    k: arkadaşlar dedi, motorunu çalmışlar.
    d: evet komiserim, kapımın önünden çaldılar bla bla.
    k: ben şimdi polis gönderemem, operasyon yaptık. senin ifadeni alsınlar, yazı verecekler onunla git çevreden kamera görüntülerini topla gel.
    d: ben mi toplayayım komiserim?
    k: sen topla, zaten polisimiz yok. çalınan motorlarla bulunmuyor. (gülerek) soğuk su ikram edin arkadaşa...

    soğuk suyumu içtim ben. gözümden yaş aktı sinirden. 1 sene istanbul kazan ben kepçe aradım motosikletimi. bulamadım.
    emeğimle aldım lan o motoru ben. yemedim para biriktirdim. aylarca borç ödedim.

    yaşattığınız çaresizliği yaşayın sayın yetkili abiler.
    sizin de emeğiniz çat diye elinizden alınsın. soğuk su ikram edenleriniz çok olsun.

  • 1903 istanbul'da dogdu

    1915 futbol oynarken ayak bilegini kirdi, hafif topal kaldi

    1918 annesi, kendisinden ispanyol nezlesi mikrobu kaparak vefat etti. babasi genç bir hanim ile evlendi. fikret mualla evde çikardigi huzursuzluklar nedeniyle teyzesinin yanina gönderildi

    1921 münih'teki güzel sanatlar akademesinde egitim gördü

    1922 berlin'deki güzel sanatlar akademisine girdi

    1926 egitimini tamamlayip türkiye'ye döndü

    1927 bir dönem okudugu galatasaray lisesi'ndeki ögretmenliginden, "bu maasa yerime çaelisacak baska enayi bulun" seklinde bir mektup yazip istifa etti

    1928 alkol sorunlari nedeniyle berlin'de tedavi gördü

    1930 ayvalik ortaokulu'ndaki resim ögretmenligi görevinden "elektrigi olmayan bir sehirde resim hocasina da ihtiyaç yoktur" diyerek istifa etti

    1935 chp genel sekreteri recep peker'den devlet büyüklerini toplu halde gösterecek bir pano siparisi aldi. resimleri jiletle kesti

    1936 yabanci bir ressamin atatürk portresini sertçe elestirdi. karakollara düstü. sonunda bakirköy'e sevk edilerek cezadan yirtti. burada da neyzen tevfik'le oda arkadasi oldu. neyzen'in bugün çokca bilinen portresini yapti.

    1939 uluslararasi new york sergisine, abidin dino'nun önerisi üzerine istanbul semtlerini gösteren 30 kadar resmi ile katildi.

    1939 babasindan kalan mirasla paris'e gitti. picasso gibi bir çok ünlü ressamla tanisti.

    1940 haziran ayinda nazi ordulari paris'e dogru ilerler herkes kentten kaçarken, mehmet ali aybar'in türkiye'ye kaçis teklifini reddetti. beyin kanamasi geçirdi, sol ayagi tutmuyordu. sürekli adi geçen meshur madam angels tarafindan alp daglari'nin güneyinde küçük bir köy olman reillanne'e yerlesti.

    1967 19 temmuz'da reillanne'de 64 yasinda öldü. köyün kimsesizler mezarligina gömüldü.

    1974 naasi türkiye'ye getirilerek karacaahmet mezarligi'na nakledildi.

    (istanbul modern'den asirilmistir)

    çalismayi hiçbir zaman sevmemis, sürekli resim yapmis, gerçek bir bohemmis usta. kendisine uzatilan elleri hep geri çevirmis, "az para, elektrik yok burda" gibi bahanelerle çalismaktan kaçinmis adam. devleti otoriteyi hiçbir iplememis, hatta bu yüzden hapse düsmek üzereyken, degerini bilenler tarafindan akil hastanesi kilifi ile mapusa düsmekten de yirtmis kisi. tam bir yurtsuz, dünya vatandasi aslinda. fransa'da yasamayi ve belki de ölmeyi seçmis. lakin kendi istegi üzerine ölümünden sonra istanbul'a gömülmüs.

  • türk tipi işletmecilik anlayışının sonucu ortaya çıkan durum.
    çalışma saatleri uzadıkça verimlilik düşer. milletçe bunu anlamıyoruz hiç bir zaman da anlamayacağız. iş veren ''ben bu parayı bu personele veriyorsam bir şekilde bu parayı çıkartmalıyım'' zihniyetiyle saat olarak personelini fazla çalıştırmaya çalışıyor. işte vizyonsuzluk nedir en net örneği bu. bu hiç bir zaman düzelmeyecek bir sorun. herkes yaptığı işten, iş yerinden ve iş vereninden nefret ediyor. kimse uzun mesai saatlerinden dolayı kendini geliştiremiyor, dinlenemiyor, yaptığı işe saygı duymuyor ve daha bir sürü sıkıntı.

    edit: evet ben de biliyorum tek sorunun sadece uzun mesai saatleri olmadigini ama ücret, idealizm artık her ne ile motive olduğunuzun tükenmişlik sendromu içine düştüğünüzde bir anlamı kalmayacak. bu çözülmesi gereken ilk ve en temel sorun. kimse harici bir hayat yaşamasına izin vermeyen, eşiyle evlatlarının arasına giren bir işi mecburiyetten yapsa bile sevemez sahiplenemez doğal olarak başarılı ve verimli olamaz.

    edit: format geregi tanim eklendi.