ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
21 yaşında hala bilgisayar oyunu oynayan ezik
-
33 yaşındayım ve oyun oynamayı çok severim. steam hesabımda da 55 kadar oyun var. bazı oyunlar gerçekten sanattır. film izlemenin nasıl yaşı yoksa, oyun oynamanın da yaşı yoktur.
eylül soykırımı
-
ikinci dünya savaşı ufuktayken ingiliz hükümeti, yaklaşan çatışmaları planlamak ve gıda kaynaklarını güvence altına almak gibi zorlu kamu hizmetleri ile karşı karşıyaydı. savaş başladığında ve ingiltere şehirleri bombalandığında, 47 milyonluk bir ulusun nasıl besleneceği en büyük endişelerinden biriydi.
1939 yılı yazına gelindiğinde nazi almanyası ile savaşın kaçınılmaz olduğunun görülmesi ile gıda tayınlama planları öncelik kazandı. ingiliz hükümeti bir broşür hazırlattı, bunların ulusal gazetelerde ve bbc'de yayınlanmasını sağladı.
broşürde, evcil hayvan sahiplerinin kıt olan erzaklarını, evcil hayvanları ile paylaşarak yetersiz besleneceklerinden ya da hayvanların açlıktan ölmek üzere terk edileceğinden endişelerini belirterek resmi tavsiyelerde bulunuldu.
bu tavsiyeler, evcil hayvanların şehirlerden kırsal bölgelere gönderilmesi gerektiğini, bu mümkün değil ise "uyutulmalarının en iyi tercih olacağını" belirtiyordu.
eylül ayında savaş başladığında, binlerce evcil hayvan sahibi, savaş sırasında ülkelerine destek olmak amacıyla evcil hayvanlarına ötenazi yaptırmak için hayvan barınaklarına akın ettiler.
bir kilometreden uzun kuyruklar oluştu, kloroform kaynakları tükendi. savaşın ilk günlerinde, ulusal köpek savunma birliği'nin, o zamanlar "eylül soykırımı" (september holocaust) olarak adlandırdığı olayda tahminen 400.000 ila 750.000 köpek ve kedi öldürüldü.
tail-wagger adlı dergide yayınlanan bir anma duyurusunda: "savaş sırasında acı çekmemesi için, 4 eylül 1939'da uyuttuğumuz tatlı ve sadık dostumuz lola, 2 yıl 12 hafta gibi kısa ama mutlu bir hayat geçirdi. bizi bağışla küçük dostum" yazıyordu.
evcil hayvan sahiplerinin verilen tavsiyeye bu kadar bağlı olmasının sebebi, bazıları için gıda kaynaklarının tükeneceğinden korkmak olsa da, bazıları için, savaş zamanı evcil bir hayvana sahip olmanın, lüks ve yurtseverce bir şey olmadığını düşünmeleriydi. iki düşünce de hükümet propagandaları ile pekiştirildi. bazıları ise sadece paniklediler ve sürüye katıldılar.
oysa bu katliam gereksizdi, ocak 1940'a gelinene kadar gıda kısıtlaması (karne uygulaması) devreye alınmayacaktı ve the blitz'in etkileri henüz görülmemişti.
bazı evcil hayvan sahipleri daha sonra, evcil hayvanların değerli bir arkadaşlık sağlaması ve özellikle de kedilerin haşere kontrolü sağlaması nedeniyle eylemlerinden pişmanlık duyduklarını açıkladılar.
eleştiriler kısa bir süre sonra basında yer almaya başladı ve kasım 1939'a gelindiğinde, the times, "halen çok sayıda evcil hayvanın onları hayatta tutmanın elverişsiz olmasından farklı nedenlerle (sahiplerinin sorumluluktan kaçması) katledildiğinin kanıtları bulunuyor." şeklinde eleştirel bir haber yayınladı.
hayvan hakları dernekleri ve tanınmış hayvanseverler beklendiği gibi protestolar gerçekleştirildi. "battersea köpek evi" (bugün köpek ve kedi evi olarak halen faaliyettedir) 145.000'den fazla köpeğin imdadına yetişti ve hayatlarını kurtardı.
bugün, londra'da hyde park'ta bulunan "savaştaki hayvanlar anıtı" (animals in war memorial) ile ingiliz ve müttefik kuvvetlerinin yanında hizmet ederken ölen hayvanlar için bir saygı gösterisi yapılsa da bu utanç verici hayvan katliamı için henüz yapılmış bir anıt bulunmuyor.
kaynak: bbc science focus
bir sabah kırk erkekle birden uyanmak
-
(bkz: askerlikte ilk sabah)
benim dışımda herkesin hayatı mükemmel düşüncesi
-
insanlarla konuştuktan sonra ortaya çıkan düşünce. o yaşadıklarını anlatıyor, sen kendi yaşadıklarına/yaşayamadıklarına bakıyorsun. hüzünleniyorsun. adam hayatını yaşamış, ben kütük gibi bu yaşa kadar gelmişim diyorsun. yapacak bişey yok.
erciyes üniversitesi dekanının atatürk paylaşımı
-
yazıda belirtilen " türk'ün" ifadesi yerine " arap'ın " ifadesi kullanılmalıydı...
mesela alfabe türk'ün değildi.
kız öğrencilerin odasını basan otel sahibi
-
edit4: yönetim beni nedense lanetleyip çaylak yapmış. lol.
edit3: sosyal medyada yankı bulması sayesinde olay ulusal basında yer almış, otel sahibi hakkında "inceleme" başlatılmış.
link
edit2: hazır gündem olmuşken,
(bkz: kezzaplı saldırganın aftan yararlanması)
(bkz: covid19 hastası için immün plazma ihtiyacı)
edit: korona nedeniyle yeniden yerleştirme olayı yokmuş, yurt yetersizliği nedeniyle öğrencilerin kalmak zorunda olduğu bir apart otel olduğu söyleniyor.
https://twitter.com/…tatus/1247179081965330433?s=19
az önce twitterda denk geldiğim maganda. iddiaya göre öğrenci yurdu yetersizliği nedeniyle apartta kalan kız öğrencilerin odası muhtemelen otel yetkilisi tarafından basılıyor, nisan mayıs aylarının parası istenip eşyalara el koyuluyor, bağırıp çağırıp tehditler savurup üzerine yürüyor.
https://twitter.com/…tatus/1247260868930424834?s=19
odana böyle ahıra girer gibi dalabilen birinin otelinde kalmak ne kadar boktan bir durum bir öğrenci için. gündüz vakti bunu yapandan gece her pislik beklenir.
gülşen'in lolipop klibi
-
akp gidene kadar ben bunları eleştirmem hatta desteklerim. ne zaman akp gider işte o zaman petek dinçöz foolish casanova muamelesi yapar yerin dibine sokarız*.
tuğçe kazaz'ın yazacağı kitaba isim önerileri
ortaköy'de öldüresiye dövülen 3 kişi
-
türkiye' de gece kulübüne gitmek gibi bir hatayı 9-10 sene önce yapmıştım. tabi en iyilerinden biriydi, çok kötü bir olay olmadı ama içerideki tipler, dışarıda herhangi bir yeraltı örgüte bağlılık yemini etmiş güvenlikler, bahşiş vermiyorsan; hizmet yok garsonlar, arabanı gavurun malı gibi kullanan sabıkalı valeler, kol gibi hesaplar...
eğlence bunun neresinde? bunlar eğlence mekanı diye geçiyor ama gittiğinde stres oluyorsun. klişe olacak ama avrupa'da cidden eğleniyorsun; eğlence mekanında.
edit: içimin yağları eridi; 10 kişiye tek dalarım vari at hırsızı tipleri güzel benzetmişler. çok rahat, çok profesyonel.
berkin elvan'ın ekmek almaya gitmediği gerçeği
-
"nereye giderken ölmesi, ölmeleri hakli cikartirdi ki"
akli selim insan - ny times
kamyoncu dayıyı çıldırtan motorcu
-
bu; kafasına kask, kaskın tepesine de kamera takınca kendini bir bok zanneden pezevenkler oldukça toplumdaki 'motorcu' antipatisini yıkamayacağız.
yulaf sütü
-
hayvansal sütlerin iklime olan negatif etkileri ve hazımsızlık, yorgunluk hissi gibi sebeplerle tercih ettiğim ve evimde kendim ürettiğim bitkisel süt.
yürütülen birkaç araştırmadan örnek verebilecek olursam yulaf sütünün diğer bitkisel bazlı sütlere göre daha çevre dostu ve sürdürülebilir olduğunu iddia etmek mümkün. bazı karşılaştırmalarla argümanlarımı destekleyelim!
oatly firmasının isveçte yürüttüğü çalışmasına göre, yulaf sütü üretimi inek sütüne kıyasla %80 daha az sera gazı emisyonu ve %60 daha az enerji ihtiyacı olduğunu ortaya koymuştur. çalışma aynı zamanda %80 daha az arazi kullanımının yeterli olduğunu belirtmiştir.
diğer bitkisel bazlı sütlere göre yulaf sütü en az su tüketimine ihtiyaç duyan üründür. kaynak
besleyicilik açısından bakıldığında market lideri badem sütüne göre daha besleyicidir. ancak soya, bezelye gibi muadillerine göre besin değerleri bir miktar düşüktür. besin değerleri tablosu. ancak görüldüğü üzere çok ciddi farklar görülmemektedir. aradaki minik farklar ek besin takviyeleriyle rahatlıkla kapatılabilecek düzeydedir.
bu bilgiler ışığında ekosisteme faydası açısından yulaf sütünü tercih etmek mantıklı görünmekte. bunun vegan olup olmamanız ile alakası yok! ben bir vegan değilim ancak carnivore olduğumu da söyleyemem*. hayvansal ürünleri kendime yasaklamadım, zaten düşünce yapım* gereği kısacık ömrümde asla böyle kısıtlamalar koymam. fakat en azından bunları azaltmamız mümkün. yapılan çalışmalarda açıkça ortaya koyulduğu gibi hayvancılık endüstrisi sera gazı ve karbon ayak izi açısından ekosistemde derin izler bırakmakta. ayda 1 kilo et, peynir veya 5 litre inek sütü tüketmek yerine. bunları %50 azaltıp tek başınıza bile bir fark yaratabilirsiniz.
konuyla ilgili interaktif bir ted videosu
kendi yulaf sütümü yaparken uyguladığım reçete