hesabın var mı? giriş yap

  • prens için talihsiz bi' karşılaşma olduğuna işarettir.
    düşünsene prenssin tatilde bizimle karşılaşıyorsun.

  • yılın belli zamanlarına çoluğu cocuğu bırakıp brokeback dagının eteklerinde yiyişen iki kovboyun öyküsünden çok,sürekli olarak birlikte olmayı isteyip olamayan insanların bir bahaneyi fırsat bilip engelleyemedikleri duyguları acıga vurmanın imgesel anlatımı olarak dusunulmesi gereken film.

  • üç çeşit kurabiye, yeterince demli çay, 10 sezon friends ve büyük lcd televizyonlardan biri ile dünyada cenneti yaşamanın en güzel yollarından biridir.

  • sözlükte kalabilecek yazarların kriterlerini öğrenir öğrenmez balık haline koşup ahtapot aldım bi tane, vaktim kısıtlıydı pişirmeden yuttum. sörf tahtası pahalıydı, deponun tahta kapağını söküp koltuğumun altına kıstırdım koşarak venice beach'e gidiyorum. allahını seven varsa yerini söylesin bu venice beach'in. sörf yaparken karakter geliştirme dersleri alıcam. lütfen bana bir şans daha ver sözlük.

  • tamam dopingi sabaha kadar eleştir, oma lafım yok da. devşirmeyi eleştirecek en son 5-6 ülkeden birisin lan sen. allahtan fransız gazetesi değil. devşirme yasaklansa fransa bütün spor dallarında 3. lig seviyesini anca görür amk.

  • gene iyidir. hatta çok iyidir... ben sms’le terk edilmişim. evet, edilmişim! anlatayım.

    yıllar önce...

    efendim, o ara sevgilim(bkz: tus)a hazırlanıyor, pek görmüyorum. istesem görürüm de, kafa beyin bırakmıyor... düşün, deneme sınavı anlatıyor!

    bir gün dedim ki; “sen sakin sakin çalış, zaten 1 ayın var, ne uyuduğun saat belli, ne uyandığın... konuşmak istedikçe sen beni ara.” (valla pislik yapmıyorum, seviyorum üstelik. ama elini yüzünü yıkayacak hali yok, nerde kalmış birlikte zaman geçirmek.)

    sınava girdi, memleketine gitti... aradım bakmadı... sınav sonuçlarının açıklandığını tesadüfen duydum... bir tuhaflık var! gene aradım, gene bakmadı. o ara benim de gündem yoğunlaştı. oturup da kritik edecek, dertlenecek kadar boş vaktim yok.

    (bak tarihi de unutmam) ekim’in 1’i... gündem durulmuş, aylak bir gün, boş beleş telefon kurcalıyorum. “uf amma da çok reklam sms’i gelmiş.”

    silerken silerken, bir sms serisi!

    bana bir sms’ler yazmış, bir laflar hazırlamış! hoş, lafı hep uzatırdı da, orda daha da uzatınca... başta konuyu da pek anlamadım! destan gibi... geçmişten günümüze! sonra sonra ayıktım, e ben meğerse 2 hafta önce terkedilmişim... terkedilmişim! haberim yok!

    demem o ki; whatsapp bence iyi. bir kere, takibi/farkedilmesi kolay. tamam, terkedilmek hepimize acı da;

    - vatan bilgisayar flash indirimi
    - bonus hesap ekstresi
    **terkedildiğim sms zinciri
    - şen kardeşler halı yıkama kampanyası

    arasında terkedilmek... daha bi acı değil mi kardeşlerim?!

    (edit: mesaj alıyorum, yanlış anlaşılmış. doktor olan ben değilim, o zamanlardaki sevgilim)

  • hala gerçekleri böyle saklayabileceğini düşünen dünyayı anlamamış yönetimlerin hareketidir.

    istiyorlar ki onların dediği kadar bilelim, onların istediği kadar yaşayalım, onların istediği kadar olalım.