hesabın var mı? giriş yap

  • başıma bir kez gelmiştir.
    elime tutuşturulan bir tek gül ile gözüne far tutulmuş tavşan gibi kaldım. tam bana bu gülü veren yakışıklıya adını soracakken 'sakatlar derneği için sattığımız bu gülü almak ister misiniz?' lafını duydum. dumura uğramış bir şekilde o an sadece 'ne kadar?' diyebildim. 'gönlünüzden ne koparsa' dedi çıkartıp 10tl verdim ama içim acıdı be sözlük. ömrü hayatımda uzatılan tek çiçeğe de parasını ödedim ya la.

  • denememek ve en önemlisi vazgeçmektir.

    yaratma güdülerinde bilişsel yöntemleri savunan wolfgang köhler'in "iç güdüsel öğrenme" * olarak açıkladığı bir kavram vardır. bu kavram istediğiniz şeylerin etrafında devamlı dolanıp ona bir anda ulaşmayı yani aydınlanmayı öngörür. en başta fark edemediğiniz ya da araştırdığınız konu bir anda içinize doğarak önünüzde belirir.

    devamlı bir konu üstünde uğraşırken beynimizde yeni nöron bağlantıları kurulur ve beynin nöroplastik yapısı gereği yeniden yapılanır. siz o işle uğraştıkça aslında hiç bir gelişme olmuyor sansanız da gelişiyorsunuzdur. işte burada "vazgeçme" kavramı devreye giriyor. sizin farkında olarak işe yaramadığını sandığınız konu üstünde kendinize "işe yaramıyor, en iyisi vazgeçmek" komutunu gönderiyorsunuz ve yaratıcılık orada bitiyor. nöroplastisiteyi her alana uygulamak mümkün. negatif bir kavram olarak obsesyonlar da böyle kazanılıyor, pozitif anlamda bilgi de böyle kalıcı hale geliyor. yani davranışınız neyse beyniniz ona göre tekrardan yapılanıyor. kısaca neyi devamlı yaparsanız o olursunuz diyebiliriz.
    (bkz: nöroplastisite/@karanlikruya)

    kohler çalışmayla da bunu ispatlamıştır. maymunu bir odaya kapatır ve tepeye muz asar. çevreye de sandalyeler, eşyalar ve sopa koyar. maymun en başta ne yapacağını bilemez, inatla muza zıplar ama ulaşamaz, ardından sandalyeyi alır üstüne çıkar ve yine zıplar fakat yine başarılı olamaz. denemeye devam eder. çünkü açtır ve güdülenmiştir ve diğer eşyayı sandalye üstüne koyar, yine ulaşamaz. en sonunda 2 eşyayı üst üste koyup sopayı da kullanarak muza ulaşır.

    demek ki işe yaramadığını düşünsek bile o işte bir şey yaratmaya devam etmeye çabalamamız gerekir.

  • kelime: lavabo

    - 100 numara
    - hela, kenef, bok cukuru, ayak yolu, kubur, hacet gorme, hacet yeri, wc.... ?
    - .....
    - kizlar gider?
    - lavabo

  • adam canlı yayında milletin ağzına 35 cm'lik büfe tipi salamı iteleyerek soktu, böyle konularda hayatta sırtı yere gelmez.

  • bi entry giriliyor hemen üstüne ama şunlar daha az alıyor yeaacılar hazır bekliyor,ne geldiyse başımıza bu yavşaklardan geldi. hakkını arayana ilk engel yönetenlerden idarecilerden patronlardan önce bunlar.

    tanım: türk eğitim sistemindeki kara lekelerden birine örnektir.

  • ben evlenirken benden bir hayli önce evlenmiş bir arkadaşım mantık evliliği mi aşk evliliği mi yaptığımı sormuş, aşk evliliği deyince, çok mutlu olduğunu söylemişti. neden diye sorduğumda, konuyu çok güzel açıklayan, oldukça naif bir cevap verdi:

    "bir kadınla aynı evde yaşamanın mantığı ne olabilir ki?"

  • ilkokulda çok hızlı koşardım ben. ilçeler arası yarış yapılacaktı, öğretmenlerim gidip annemden rica ettiler, takım kurulacak oğlunuz da olsun diye. annem "terler bizim oğlan üşütür" dedi göndermedi beni. bakışa bak amk. işte çocukken terlemeden koşmayı becerebilseydim şimdi alkolik olmazdım belki.

  • soru: "sizin hayat hikayenizi kimin yazmasını isterdiniz?"
    a.b.: "ben yazdım bile. aslında ölüp gittikten sonra arkamdan neler diyecekleri umurumda değil."

    çok büyük bir entelektüel idi. dünya bir değerini daha kaybetti.