hesabın var mı? giriş yap

  • yeni otobüslerinde öndeki koltukla arada 1 metre boşluk bırakmışlar. önceden bacaklarımızı sığdırmanın tek yolu dizlerimizi burnumuza değdirmekti. şimdi kulaklığı tvye takmak için uzatma kablosu gerekli. öndeki adam koltuğunu 180 derece yatırınca artık dansöz gibi kucağınıza yatmıyor siz de alnına para yapıştıramıyorsunuz haliyle. çok rahat ve modern olmuş ama nedense laz bir müteahhit gibi ulen bu boşluklara 10 tane koltuk sığardı ne müsrif adamsın kamil demekten kendimi alamadım.

  • - bu kezbanı nikahına almak suretiyle kendini feda edip bizleri kurtaran kardeşimizin aziz hatırası adına hepinizi bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum. her zaman saygıyla anılacaksın kociş.

  • halam gece çalıştığım hastaneye kalp krizi geçirerek gelmişti.
    ben o gün nöbetçi olduğum için çok yorgundum ve çok üşüyordum, doktor odasındaki kanepede üzerime nevresim alıp biraz dinleneyim, demiştim. haberi alınca apar topar kalkıp acil girişinde babamı, kardeşimi, bilinci gitmiş, halamı karşıladım.

    acil anjioya aldık ve ne yazık ki ex oldu.
    sorumlum zaten nöbetin bitmesine az kaldığını bundan sonrasını idare edebileceğini benim eve gitmem gerektiğini söyledi. eve gittiğimde herkesin olduğu gruba atılmış bir mesaj gördüm. ben önce taziye mesajı atıldı, sandım. bir de ne göreyim: grubun en sevimsiz insanı dün gece dinlenirken halamın kalp krizi haberini alınca koşmak için üzerimden attığım nevresimin yerde dağınık bırakılmış fotoğrafını çekip “lütfen doktor odasını dağınık bırakmayalım.” diye paylaşmış.

    halamın ölmek üzere olduğunun haberini aldığımda nevresim katlamak aklıma gelmediği için kusura bakma, dedim. hem suçlu hem güçlü kahpe özür dilemek yerine ne dese beğenirsiniz?
    “ben senin özelinde demiyorum, daha önce de böyle oldu o yüzden hatırlatmak istedim.” dedi.

    ben bu çağın insanında iliğimle kemiğimle nefret ettim.

  • -akrabaların stüdyoda çekilmiş düğün fotoğraflarının camlı vitrine konmaması
    -çalışan bireye ait özel çalışma odasının olması

  • hani bizim gibi salaklar da anlayabilsin diye bir açıklaması var, "elini fırına sok 1 saat gibi gelir, ama güzel bir kızlar 1 saat konuş 1 dakika gibi gelir" diye. yani diyor ki güzel şeyler çabuk geçer, kötü şeyler bir ömür sürer. peki bu durumda kişinin en güzel çağlarını yaşadığı gençliğin bir saniye, yaşlılığın ise bir ömür sürmesi gerekmiyor mu? niye gençler bir türlü büyüyemediklerinden, yaşlılar ise yılların su gibi aktığından şikayetçi? tersi olması gerekmiyor mu? güzel geçen gençlik yılları içinde olana neden bitmez tükenmez geliyor da yaşlılıkta günler 1 saatte bitiyor?

    şu an izafiyet teorisinin açığını buldum resmen. einstein yaşasaydı, tebeşiri tahtaya fırlatır "kahretsin işte bunu ben de açıklayamıyorum" derdi. ama şimdi beni anlayacak kimse yok. zekamla başbaşa, hızlı geçen bir ömrü tüketiyorum anasını satayım.