hesabın var mı? giriş yap

  • - yarışı kim kazandı? (ortada yarış falan yoktur)
    - ali bacıoğlu ( oğlunun en sevdiği pilotu bilen baba, mutlu etmek için öyle sallar)
    - iyi o zaman bana rakı verin ( bluesman o yaşına kadar hayatınd rakı içmemiştir)
    - rakı yok evladım viski versek? (baba çok güzel taşşak geçmektedir)
    - yok olmaz ben rakıcıyım (sanki kırk yıllık akşamcı pezevenk)

  • attention! makyaj temizlemeye saatlerini harcayanlar, dünya paralar dökenler, tembel olanlar, yüzüne fazladan kimyasal sürmek istemeyenler. kendi temizleyicinizi kendiniz yapın. bilgi yüklü bir entrye hazır mısınız. özet geç piç diyenler için başlıyorum.

    öncelikle gerçekten temizlemenin ancak uygun bir temizleme jeliyle yıkayarak ve peeling yaparak olduğuna inanıyorum. (peelingi türk kahvesiyle yapmayı denediniz mi? süperdir) ancak sürekli yüz yıkamak cildi kurutur. ayrıca akşamları yüzümü yıkayınca uykum kaçıyor. (yıkamayı soğuk suyla bitirmezseniz gözenekleriniz açık kalır çünkü)
    benim aşırı hassas kuruya yakın ama her an sivilceye meyilli(?) ilginç bir cildim var. baya bi dermatolog ziyaret etmişliğim de vardır.

    aradığım temizleyici şu; akşam eve gelince beni yormıycak, makyajı tertemiz çıkarıcak, gözenekleri tıkamıycak, sivilce yapmıycak, durulamaya da gerek bırakmayacak. eğer senin de aradığın buysa okumaya devam et.

    bu anlamda favorim micellar makyaj temizleme suları oldu. birçok markasını kullandım. bazısı makyajı yeterince çıkarmadı, bazısı yüzümü gerdi, bazısı yağlandırdı vs vs. uygun olanlaraysa dünya kadar para döktüm. yine de hepisinin içinde dünya kadar koruyucu var ve durulamıyorsun. bu fikir hoşuma da gitmiyordu açıkcası.

    uzun zamandır internette yurtdışı forumları da dahil araştırıyorum. bunların hepsinin arka etiketlerini de tek tek inceledim. çoğunun içinde hint yağı, üzüm çekirdeği yağı, ayçiçek yağı, panthenol(b5 vitamini) ve gliserin var.

    hint yağı en temel maddemiz çünkü temizleyici ve antibakteriyel ozelliklere sahip. üzümçekirdeği yağı da sivilcelere iyi gelmekle beraber anti aging, sıkılaştırma, lekeler, nemlendirme vs vs özelliklere sahip. internetten yağları inceleyebilirsiniz.

    micellar yaparken iki ana yağ kullanıyoruz. hint yağını mutlaka kullanıyoruz ancak ikinci yağı seçmek size kalmış. ama bu arada yağlar taşıyıcı yağlar, uçucu yağlar diye ayrılıyor. yağları araştırmadan yağ seçmeyin. yağı nasıl seyrelticeğiniz ve hangi oranda seyrelticeğinizi iyice araştırp öğrenin.

    genel olarak hint yağı+ üzüm çekirdeği yağı ve hint yağı + ayçiçek yağı kullanıyor markalar temizleme sularında. bu yağlar her cilt tipine hitap ediyor. çok sivilce problemi olanlar için çıkarılan ürünlerin içinde de genellikle çay ağacı yağı da var(seyreltmeden kullanılmaz! tahriş eder). bunu da ekleyebilirsiniz 3. bir yağ olarak ama cildi kurutur söyliyim. bence sadece sivilcelere sürmek daha akıl karı.

    gelelim tarife;
    şimdi bize önce su lazım. medicalparktaki dermatoloğumun yatıp kalkıp önerdiği doğal maden suyu olabilir. (soda değil ama maden suyu! ve asiti gittikten sonra tabi) çiçek suları olabilir. ben gülsuyunu çok seviyorum özellikleri bana hitap ettiği için ya da gülsuyuna göre daha az kurutan lavanta suyu da çok güzel. burda şuna dikkat edin üzerinde "güllü su" yazmasın. otacının bile böyle ürünleri var saf gülsuyu olmayan. hangi marka olursa olsun okuyun %100 gülsuyuyu yazıyor mu bir bakın. (rossense ürünlerini severim) iki farklı suyu karıştırarak da kullanabilirsiniz.

    yağlarımı watsonsdan alıyorum. gliserin de watsonsda var. fiyatları 6-9 lira arasında değişiyor herbirinin. ben hint yağı ve üzüm çekirdeği yağı kullanıyorum. b5 (panthenol) vitaminini doa kozmetikten alıyorum ama b5 kullanmanız zorunlu değil. eczanelerde de var mıdır bilmiyorum.

    oranlarımız şu;
    yağlı cilt: % 70 üzüm çekirdeği yağı, % 30 kastor yağı (hint yağı) karışımı
    normal cilt: % 80 üzüm çekirdeği yağı % 20 hint yağı karışımı
    kuru cilt: % 90 üzüm çekirdeği yağı, % 10 kastor yağı karışımı

    seçtiğiniz suyu uygun bir şişeye koyun. sonra içine yukardaki orana göre yağlarınızı ekleyin. oranı mesela 5 çay kaşığı hesabıyla yapabilirsiniz. örneğin "%80 üzüm çekirdeği ve %20 hint yağı" oranı 4 çay kaşığı üzüm çekirdeği ve 1 çay kaşığı hint yağına tekabül eder.

    şişenizin büyüklüğünü bilemeyeceğim için size sallamasyon bir görsel ekleyeceğim;
    https://www.suslusozluk.net/…_1460229404_de708a.png
    (linkler kurbağa olursa diye görseldeki ürünün adını yazayım. garnier micellar çift fazlı kusursuz makyaj temizleme suyu)

    içine koyacağınız yağ oranı bu şişedekinin yarısından biraz az ya da en fazla bu şişedeki kadar olmalı. cildinizin kuru ya da sivilceye eğimli olmasına göre siz karar verin.
    ve bu şişedeki yağ kadar da gliserin koymalısınız. gliserin mucizevi bir maddedir. nem tutar yumuşacık yapar ama çok gliserin koyarsanız yapış yapış olur ve gözeneklerinizi tıkar. (ayrıca gliserinle makyaj sabitleyici yapabilirsiniz de google amcada "gliserin makyaj sabitleyici yapımı" yazıp aratın)

    varsa 1 çay kaşığı da b5 vitami koydunuz mu tamamdır. her kullanımdan önce çalkalayıp, yağlar yukarı çıkmadan pamuğa dökerek kullanabilirsiniz. temizleyicinizi buzdolabında tutun(ben bütün kremlerimi buzdolabında tutuyorum gerçi) uzun uzun yazdığıma bakmayın çok basittir yapması. ve elinizdeki 20 lira civarı para harcadığınız yağlarınızla defalarca kez temizleme suyu yapabilirsiniz.

    burda şöyle bir püf noktası var. mesela baktınız yüzünüzü sidiğinizde hafif geriliyor yüzünüz. o zaman hint yağını fazla koymuş olabilirsiniz. bir parça daha üzüm çekirdeği yağı koyun. baktınız gliserini fazla koymuşsunuz yapışkan bir his bırakıyor. kullandığınız sudan biraz daha ekleyin.

    bu tariften gliserini çıkarıp hint yağı+ zeytinyağı formülünü kullanarak göz makyajı temizleyicisi yapmakta da kullanabilirsiniz. internette de göz makyajı temizleyicisi tarifleri bolca var googledan da bakabilirsiniz.

    hem çok memnun olduğum için hem de sözlüğe vefa borcum için (sonuçta yıllardır yararlanıyorum) bu entryi kastım. ama ben şöyle birşey de biliyorum diyen varsa her zaman yeşillendirsin;
    (bkz: bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum)

    edit: öncelikle darüşşifa diye biryer var oturduğum yerde. yanınızda soğuk sıkım yağ yapıyor adamlar çekirdekten (tabi damlaaa damlaaa beklerken 1 saat sıkıldım ama olsun) yani eğer böyle biryer bulursanız saf yağ alın. ikincisi bu saf yağlar gözeneklerinizi tıkamasın yani seyreltmeden yüzünüzde kullanmayın. üçüncüsü de en son maden suyu ya da gül suyu ile yüzünüzü arındırın ve kreminizi öyle sürün. (dördüncüsü de bu kadar yazım hataları ve korkunç türkçesi olan bir entryi ben zamanında nasıl girmişim? sarhoş muydum acaba :( )

  • sana ekstra ilgi gostermek istemiyorum. ilgimin fazlasindan ben bile korkuyorum cunki. pesindeki onca milletin icerisinden birisi olmak yerine, zamana birakiyorum kendimi. belki duzelirim simdi bosu bosuna yavsak muamelesi gormeyeyim diye. hem belki ilgilenmiyorsun, ya da ilgileniyorsun da bunu gormek istiyorsun. ama o zaman da o hep bunaldigin topluluk icerisinde yer alacagim bunu unutuyorsun. bekleyelim gorelim, cok da matah degilsin, cok da matah degilim, izninle simdilik seni gormezden geliyorum cunki bu yukarida soylediklerimi kendime yedirmeye calisiyorum.

  • lisedeyken, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen, okul hatıralarında her daim adı geçen, kankam diye seslendiğim, öğretmenden bile beraber tokat yediğimiz, sıra arkadaşım, can yoldaşım, dost bildiğim, sinan isminde bir arkadaşım vardı. liseden mezun olduğumuz yıl trafik kazasında kaybettik kendisini. çok acı bir ölüm yaşadık. cenaze evinde annesinin ve babasının bana, kendi oğullarıymışım gibi sarılışını asla unutamam.

    sinan bir ara hırka almıştı kendisine. üst kısmı açık gri, alt kısmı ise koyu gri olan, bu iki gri geçişin arasında ise üç tane beyaz çizgi vardı. çakma adidas hırkalı diye dalga geçerdim hep.

    bugün sinanın babası dükkanın önünden geçti. 20 yıl sonra ilk kez gördüm. tanımadı beni. ağzı hareket halindeydi. sanırım dua ediyordu içinden. ve üzeride sol kolunun bir kısmı delinmiş olan rahmetli sinan’ın hırkası. kahroldum. babasının hala acı çektiğini düşündükçe ve kendi oğlum aklıma geldikçe iyice kahroldum.

    limited edition : debe listesine 50.sıradan girmişiz. ilginiz için teşekkürler.

  • bu insanlar genelde çok yanlış anlaşılır ve içe dönük olmak sanki burnu büyük bir insan olduğunuz ya da değiştirmeniz gereken bir özellik gibi lanse edilir. fakat bu insanlardan mükemmel dostlar ve hayat arkadaşları ortaya çıkar genelde.

    öncelikle bu insanlar yalnız kalmayı severler. kendi özel alanları vardır az insan öz insan felsefesini benimserler. sizi yakınına alması çok zordur ama aldığı zaman da harika bir insan kazandınız demektir. çünkü bu insan bir insanla yakın ilişki kurduysa fazlasıyla emek verir.

    insanların ne dediğini pek umursayan tipler değillerdir. bu yüzden genellikle başarılı olurlar. çünkü dış onaylara ihtiyaç duymazlar. onlar kendi dünyalarında mutludur. zaten az insan sevdikleri için geriye kalan insanların onun için bir önemi yoktur.

    kendi kendilerine vakit geçirmeyi çok sevdikleri için fazlasıyla okuyan tiplerdir. bu nedenle de empati yetenekleri fazlasıyla gelişmiştir. karşısındaki insan bir şey anlatırken öyle dikkatli dinler ki en önemsiz detayları bile hatırlar. onlarla sohbet etmek fazlasıyla keyif verir çünkü kendinizi önemli biri olarak hissedersiniz.

    kendini pazarlamayı hiç bilmez ve bunu yapan insanlara da biraz acıyarak bakar. çünkü dikkat çekmeyi sevmez ama fazlasıyla sorumluluk sahibidir. bir işi yaparım dediyse yapar ve ama bunu dile getirme ihtiyacını hissetmez.

    biraz güven problemi yaşayan tiplerdir. kendi özel dünyasını açması çok zordur. dünyası onun en büyük sırrıdır ve kendini her önüne gelen insana açarsa kendine ihanet ettiğini düşünür. sadece çok önem verdiği birkaç kişi onu gerçekten tanımayı başarır ki bu da bir elin parmaklarını geçmeyen dostları ya da hayat arkadaşı olacaktır. bir arkadaşım benimle ilgili güzel bir tespit yapmıştı yıllar önce "herkesi kitap gibi okuyorsun, dinliyorsun ama kendi iç dünyanı açma konusunda tam bir pintisin." demişti. onun için iki tip insan vardır ya çok samimi olduğu bir insansındır ya da yabancı.

    çevrelerindeki insanlar tarafından çokça yanlış anlaşılma potansiyelleri vardır. genelde oldukça naif insanlardır, her daim her şeyin en iyisini yapmaya çalışırlar, kendilerini bile bulundukları yerden daha ileriye taşımaya çalışırlar. başkalarını üzmek gibi bir amaçları yoktur bu hayatta ama nedense işin sonunda genelde üzülen taraf bu insanlar olur. belki de her şeyi güzel yapma amaçları onların omuzlarına daha fazla yük almak anlamına geliyordur.

    bu insanlar gerçekten gözlem yeteneği sayesinde insanları iyi tanırlar, onların yaralarını iyi görürler. ezmeye değil de destek olmaya çalışırlar. bu özellikler çok nadirdir ve herkeste bulunan şeyler değildir. bu yüzden de genellikle belli başlı meslekleri tercih ederler. kısaca kimseye zararı olmayan ve sanıldığı gibi de utangaç olmayan güzel insanlardır.

    ayrıca benim uzun zaman önce dinlediğim, psikoloji okumama karar vermemi sağlayan videoyu buraya bırakmak isterim.

    susan cain içe dönüklerin gücü

    içe dönük insanlar her anlamda hayatlarındaki kişiler için iyi partnerler olurlar. genelde zor insanlar olarak görülürler ama aslında sadece herkesin yanında aynı şekilde olmayı tercih etmeyen ve kendi dünyasını koruyan insanlardır. onun için özel bir insan olduğunuzu anlamanın tek yolu size kendini açıyor olmasıdır ve sizin yanınızda bambaşka yanlarının ortaya çıkmasıdır. bu naif insanları kırmayın bence. sonra size özel olarak açtıkları her kapıyı kapatıyorlar, yeniden kendi dünyalarına dönüyorlar ve bunun da pek geri dönüşü olmuyor...

    debe edit: içe dönük özelliğe sahip insanlar ki bunlar toplumun yarısını ya da üçte birini oluşturuyor. yani karşınıza çıkan 3 kişiden birisi içe dönük bir yapıya sahip oluyor. eğer bu yapıya sahip bir insansanız bu içe dönük özelliklerin değişmesi çok zor oluyor. o nedenle dışa dönük olmaya çalışmak yerine kendi özelliklerinizi öne çıkarmak ve kabullenmek gerekiyor. içe dönük insanlar çok fazla kişiyle yüzeysel ilişkiler kurmaktansa az sayıda kişiyle derin ilişkiler kurmayı tercih ederler. yapılan araştırmalar empati yeteneklerinin çok gelişmiş olduğunu gösteriyor. dünyada iz bırakmış bilim insanları genelde içe dönük insanlardır. çünkü içe dönük insanlar için kendi dünyası ve düşünceleri çok daha önemlidir. yalnız kalmak bu insanlar için mükemmel bir deşarj olma yöntemidir. zaten genel olarak sakinliği çok seven insanlardır, kavga, gürültü gibi ortamları hiç sevmezler. bu kişinin en yakınları ile kavga ederken bile kolay kolay sesini yükseltip, hakaret ettiğini duymazsınız çünkü özünde naif insanlardır ve bu durumların içine girmeyi sevmezler. az laf çok iş durumunun insanlarıdır. yapılan araştırmalar içe dönük insanların okulda ya da iş yaşamında daha başarılı olduğunu ortaya koyuyor ama bu insanlar bunu dile getirme ihtiyacı hissetmiyor. yüzeysel şeyleri gerçekten sevmiyoruz ve her durumda derinleşme ihtiyacı hissediyoruz.

    hatalı olan siz değilsiniz tam tersine günümüz sisteminde bize dayatılan dışarıya dönük olma durumu ve toplumun bu şekilde dizayn edilmiş olması bize kendimizde bir hata olduğunu düşündürmeye çalışıyor. halbuki kendimizi kabul ederek güçlü yönlerimizi öne çıkarmak zorundayız. insan sevmiyor değiliz sadece az insan tercih ediyoruz o kadar. insanın kendini kabul etmesi kadar güzel bir şey yoktur bu hayatta. içe dönük olmak bir sorun değil tam tersine oldukça ender özeliklere sahip olduğunuz için gurur duymanız gereken bir şey.

    kendinizi, kendinizle zaman geçirmeyi yalnızlık sanmayacağınız şekilde yetiştirin. (andrey tarkovski)