hesabın var mı? giriş yap

  • - ticaret yollarının değişmesi
    - kapitülasyonlar
    - basiretsiz yönetim
    - milliyetçilik akımları
    - sanayileşme
    - dış borçlanma

    ve tabii ki

    - tımar sisteminin bozulması

    edit: agy arkadaşımız kuzey'deki panslavizm politikasının da etkili olduğunu iletti.

    rusların sıcak denizlere inmek istemesinin de etkisi olabilir tabii.

  • arge meselesinde en çok eleştiri getiren yazarlardan biri benim o nedenle birkaç cümle etme ihtiyacı duydum.

    şu kısımlar net anlaşılırsa bence ortadaki sorun çözülecek.

    1) bu araçlar üniversitelere devlet (halk) tarafından sağlanan fonla yapılıyor.
    2) bu araçlar üniversite öğrencilerine tecrübe kazandırmak amacıyla yapılıyor.

    konu bu kadar olduğunda bence hiçbir sorun yok. yapılıyor olmalarından, devlet tarafından destekleniyor olmalarından memnunum.

    ancak eğer bu araçlar haber sitelerinde bahsedildiği gibi üniversite tarafından "yerli elektrikli otomobilin öncüsü 'atakar'" olarak lanse ediliyorsa. bu araçların bir değer olduğu düşünülüyorsa orada duracaksın.

    ben sanmıyorum ki bu projeyi yöneten eğitimci bu araçları bir basamak olarak görsün. öğrencilerinin tecrübe edinmesi dışında bir beklentisi olsun.

    neden sanmıyorum çünkü elektrikli araç konusu artık yeni bir konu değil. paran varsa bugün çıkıp çarşıdan tesla model s'i alıp evine gelebiliyorsun. niyetin gelecekte elektrikli araba üretmekse profesyonel bir ekibe milyonlarca dolar kaynağı ve gerekli zamanı verirsin şu an yaşadığımız çağın teknolojisine uygun bir araç ortaya çıkarırsın.

    daha basit bir örnekle açıklamak gerekirse ampul satıştayken mum ile ortaya çıkıp buradan alır yürürüz demek neyse bu araçlar da odur.

    sen ne yaptın eleştirmek dışında diyen adamlara da şunu söyleyeyim. vergi verdim tüm bu projelerin desteklenmesi için daha ne yapayım. 17 18 anahtarı mı tutayım montaj sırasında.

    tekrar ediyorum bu proje öğrenci projesi olarak güzeldir, alkışlıyorum. umarım devlet bu tarz tecrübe arttırıcı projelere destek olmaya devam eder.

    öte yandan aynı proje türk elektrikli araçların öncüsü falan değildir. buradan teslaya varılmaz.

    üç kuruşa beş köfte olmaz
    dünyayla kapışacaksan yatırımını kaşıkla kepçeyle değil tankerle yapacaksın.

    yani burada bence asıl kabahat üniveristede yahut projede değil. o projeyi gerçek dışı abartarak bizim önümüze koyan medyada. aynı haberi "öğrencilerin başarılı çalışması" diye lanse etsen gurur duyar alkışlarız olur biter.

    öteki aptal yerine koymak oluyor herkesi.
    neyin öncüsü amk, adamlar yapmış bitirmiş satıyor.

  • sadece eylül 1717-kasım 1718 arasında (yaklaşık 15 ay) faaliyet göstermiş bir korsan için epeyce ünlüdür.

    namı-diyar "karasakal". bu şekilde anılmasının nedeni kolayca anlaşılabileceği üzere uzun, siyah ve gür sakalıdır. maynard tarafından söylendiğine göre sakalını kurdelelerle bağlayıp bir ahtapotun kollarıvari bir görüntü yaratırmış. üzerinde taşıdığı askısında genellikle 5-6 civarı tabanca olduğu da başka bir söylenti.

    1701-1714 yılları arasında ispanya veraset savaşında savaşıyor. savaştan sonra ise bir şekilde bahamalar'a new providence'e gidiyor. burada korsan benjamin hornigold ile tanışıyor ve onun mürettebatına katılıyor. korsanlığı oldukça çabuk bir şekilde öğreniyor ve esir alınan bir geminin kaptanlığı hornigold tarafından kendisine veriliyor -ki bu gemi queen anne's revenge'dir-. ardından new providence civarında ünlenmeye başlıyor.
    woodes rogers'ın new providence'a gelmesiyle yeni bir üs bulma ihtiyacı ortaya çıkıyor ve kuzey carolina, ocracoke adasına yerleşip bu adanın yakınından geçen gemileri yağmalamaya başlıyor. fakat tabi ki filmlerde ve çizgi filmlerde gördüğümüz gibi her gemiden sandık sandık altın çıkmıyor. karasakal bu yağmalar sonucu ele geçirdiği rom, köle, odun vs gibi sayısız malları yakındaki kasabalarda satıyor. hatta bu amaçla valiye rüşvet vererek hakkında bir af çıkarttırıyor ki yargılanmaktan kurtarabilsin.

    neyse, mart ayı civarında ele geçirdiği gemilerle birlikte toplamda 400 mürettebatlık bir donanmanın başındadır. fakat bu süreç boyunca özellikle güney carolina'daki charleston limanının kuşatılması, 8'den fazla geminin yağmalanması ve sürekli şikayetler kraliyet donanmasının dikkatini çekmiş, donanmaya harekete geçilmesi yönünde emir verilmiştir.

    bu amaçla, maynard yönetimindeki hms pearl ve hms lyme mürettebatı ocracoke adasının büyük savaş gemilerinin yanaşmasına müsade etmeyecek kadar sığ olması nedeniyle iki küçük şalopa'ya -jane ve ranger- aktarılmış, sayıca az durumda olan karasakal ve mürettebatına -adventure- ani bir baskın düzenlemişlerdir. çıkan çatışmada karasakal adventure'ı, maynard'ın jane'ine aborda etmek gibi bir hata yapmış. bunun sonucunda ise çoğunluğu jane'in güvertesinde saklanmış kraliyet donanması askerleri saklandıkları yerden çıkarak karasakal'ı sayıca az durumda bırakmışlardır. buna rağmen karasakal maynard'ı öldürmek üzereyken maynard'ın mürettebatındaki bir iskoç yardımına koşmuş ve karasakal'ın kellesini uçurmuştur. ardından karasakal'ın kellesi geminin civadrasına asılmıştır.

    kaynaklar: pirates 1660-1730, osprey publishing
    korsanlar arasında yaşam, david cordingly, dost yayınları

  • migros sen neden özür diliyorsun onu anlamadım?
    satacağın ürünü paketleyip etiketlemişsin ne var bunda?
    hurma, çağla, çilek, yeni dünya gibi meyveler de böyle paketli satılıyor.
    aa sorun fiyatı mı yoksa? ekonomiyi migros mu belirliyor?
    özür dilemesi saçma olmuş, bu fiyata aldık şu fiyata da satmak zorundayız yazmalıydı.
    belliki pahalı diye satılmayan bir ürünü adet olarak elden çıkarmayı planlamışsınız.

  • suç bunlarda değil, bunların büyümesine izin veren hükümettedir. yapılan çocuk istismarını başka bir grup yapsaydı hükümet en sert demeçleri vermekten çekinmezdi. adamlar yaptıkları açıklamayla eleştirenleri suçlu ilan etmişler. hem suçlu hem güçlüler. yazık oluyor bu ülkeye, bunlara gereken cezayı verecek devlet istiyoruz.

  • bu iş sadece burgerda değil malesef bir çok restoranda böyle.şöyleki geçen yaz şu tavukçulardan birinde yemek yiyorum, yol kenarında bi masadayım.bir tane çocuk yanaştı abi bir lira vercilerden, daha küçük belli.dedim abisi para vermem ama yemek yersen gel alayım ne istiyosan.çağırdım geldi, masaya oturdu, bu tepsi üstüne konan menüden baktık işte, bu acılı dedim, bu kemikli neyse seçti bi tanesini.sen otur burda dedim ben alıp geliyorum.gittim işte söyledim kasadakilere, hani o arada böyle sağa sola bakınırsınız ya bi baktım servis elemanı çocuğu çekeliyor kolundan.çıktım dışarı ve diyalog şöyle gelişti g:garson b:ben

    b:ne çekeliyon lan çocuğu bıraksana
    g:abi sen bunları bilmiyosun bikbikbik
    b:olum neyi bilcem ben oturttum masaya, bana yok sıkıntısı.
    g:abi hergün böyle yapıyolar bunlar bikbikbik
    b:parayla değilmi olum aldım bende yiycek çocuk bırak.
    g:abi müşteriler rahatsız oluyo bikbik

    neyse döndüm ben rahatsız olan varmı dedim, herkes sorun yok gibi kafa salladı.verdim çocuğa yedi bi güzel saol abi dedi gitti.sığır garson ya sanki dük soyundan geliyoruz hepimiz, sinirlendim yine akşam akşam.