ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
aziz sancar
-
sen bilimde çığır aç, geceni gündüzüne katıp çalış ve sonunda dünyanın en önemli sağlık sorunlarından birine çözüm bul, insanlığa katkı sağla ama sana gelen ilk soru kürt musun arap mısın olsun. ve bu soruya kızdığın için de tek yaptığı yemek içmek tuvalete gitmek gibi yaşamsal fonksiyonları gerçekleştirmek olan adamlar tarafından ırkçı diye yaftalan. insanların büyük bir kısmı gerizekalı. tüm kalbimle inanıyorum buna.
tunceli'de belediye çalışanlarının 8 bin tl alması
-
başlık “tunceli belediyesinin işçi maaşını 8 bin tl'ye çıkarması” olacaktı ama karakter sınırından dolayı sığmadı.
http://www.diken.com.tr/…si-isciye-8-bin-lira-maas/
ben artık bu ülkedeki vasıflı olarak nitelendirilen insanlara acımaktan yoruldum. bu işçi maaşı olayının boku çıkmadı mı artık? özel-kamu farketmez, bu ülkede 8 bin tl maaş alan vasıflı eleman sayısı %10'u geçmezken, muhalif belediyelerin kendi kendilerine uydurdukları “çöpçü maaşı zammı challenge” tarzı etkinlikler umarım sadece benim canımı sıkmıyordur.
neyse ben şu köşeye çekileyim de giden 6 yılıma yanayım.
edit: kimseyi benim maaşım ilgilendirmezmiş. o yüzden ilgili yazıyı kaldırdım. ama kimse kusura bakmasın, bir hekim olarak bir belediye çalışanından sadece birkaç bin tl fazla kazanmak için okumadım ben. istediğiniz kadar eleştirin. o kadar da uzun boylu değil. o zaman gidin pandemide tunceli belediyesinin çöpçülerini alkışlayın. yetti sizin sosyalizm popülistliğiniz.
twitter'a erişim kılavuzu
-
en kalıcı tavsiye;
oyunuzu akp'ye vermeyin ve tekleyen demokrasi tekrar işlesin..
adı simge olan kıza çift tıklamak
-
kızın açılmasına neden olur.
hırsız yakalayan polise 6 maaş ikramiye
-
bir polisin meclise girip 550 kişiyi yakalamasıyla; istanbul'da hem de güzel bir semtten 3 + 1 ev alabileceği yasa.
kamuda çalışmanın zorlukları
-
çok üst kalifiye insanların dünyanın en gerizekalilari ile birlikte aynı pozisyonda aynı maaşa çalışmasıdır. ve genelde üst yönetim hep bu torpilli cahillerden oluşur..
işi yapanlar hep bu kalifiye elemanlardir. is verilse de yapamayacak o sığır kesim ki yaklaşık %70dir hiç bir is yapmadan torpil bularak hep yükselirler. kamu hep o %30 sayesinde ayaktadır.
ayasofya
-
islamcıların bitmeyen eziklikleriyle hala fethetmeye çalıştıkları bizans kilisesi. şimdi müze.
rte'nin obama'nın hareketlerini taklit etmesi
-
komik bir video:
http://www.gercekgundem.com/…goruntusunu-paylasiyor
hayır olur arada böyle şeyler de abd başkanının yanında rte bacak bacak üstüne attı diye dünya lideri olduğunu zannedenler vardı. onlara gelsin.
(bkz: ayna nöronlar)
poşet protestosu
-
poşet parayla ama görüyoruz ki mallık değil. üzücü.
theo van gogh
-
ölümündeki "ama" denkleminin yanlış kurulmaması gerektiğini düşündüğüm kişi.
hakkında medyada yazılanlara, söylenenlere, hatta islamın aslında ne kadar hoşgörülü olduğunu anlatmak amacıyla televizyona çıkıp konuşan kimi kişilerin demeçlerine bakıldığında, özet olarak şöyle bir yorumun ağırlıkta olduğu kolayca görülebilir: "tabii ki bir kimseyi düşüncesinden dolayı öldürmek ayıptır, günahtır, yapılmaması gerekir, ama o da şöyle provokasyonda bulunmuştur, bu kadarının da hoşgörülmesi zordur".
işte tehlike burada başlıyor. "ama" istisnasının neye tanındığı, küçük bir ayrıntı değildir. bu gibi kurulan cümleler ne kadar iyi niyetle yazılmış olurlarsa olsunlar, ne kadar doğruluk payı içerirlerse içersinler, o "ama"yı, önce polemiğe, sonra kültür çatışmasına, sonra karşılıklı nefrete tanımış (ve taşımış) demektirler. zira o "ama"nın ardından karşı taraftan da çok güzel bir "ama" üreten bir kişi çıkacak, ona yeniden "ama" demek gerekecektir. sonunda da hoşgörünün ve barış içinde birlikte yaşamanın belki de en büyük savunucusu olan iki farklı kökenden insan tartışmada, giderek kavgada karşı karşıya gelecektir.
bu "ama", bir yanıyla faşizme, provokasyona, diğer yanıyla bir insanın fikirlerini başka bir insan üzerinde şiddet uygulayarak kabul ettirmesine tanınmış bir "ama"dır. tekrar etmekten kaçınmadan söylenmelidir ki, içindeki fikirler ne kadar samimi ve ne kadar iyi niyetli olursa olsun, beyanının içine bu "ama"yı koyan kimsenin en azından iki kere düşünmesi gerekir. provokasyon olsun olmasın, hiçbir şey bir insanı öldürmenin mazereti olamaz.
bütün bunlar, theo van gogh'un "eser"lerine yapılabilecek olumsuz eleştirilerden bağımsız fikirlerdir. onlar, doğal olarak eleştirilebilir ve eleştirilmelidir de. ancak bu eleştirinin, bunları meydana getiren kişinin öldürülmesi eyleminden ayrı ve bağımsız yapılması gerekir.
bir kediyle yaşamak
-
bir kediyle yaşamak, evde küçük bir çocuk varmışcasına önlem alarak yaşamaktır.
- içi kızgın yağ dolu tavanın sapını ocağın iç tarafına doğru çevirmek (pati atarak tavayı üstüne devirmesin)
- yanan mumu yanına yaklaştırmamak (bıyığı kuyruğu yanmasın)
- çamaşır ve kurutma makinesini doldurmadan evvel içini kontrol etmek (içine girip yatıyor)
- bıçağı tezgahın kenarında bırakmamak (sapına pati atıyor, kafasına saplanabilir)
- kapıları, pencereleri hızlıca kapatmamak, rüzgarın çarpmaması için önlerine ağırlık koymak (sıkışabilir, bir keresinde az daha kafası kopuyordu)
- ortalıkta permatik bırakmamak (oyuncak zannediyor, elini ayağını kesiyor)
- ortada deterjanlı su bırakmamak (içiyor, manyak mıdır nedir)
- klozete blok takınca kapağını hep kapalı tutmak (mavi suyu da içiyor)
- zeytinyağı, sıvı yağ tenekesinin tıpasını sıkıca kapatmak ( devirip yağla oynuyor)
- balkon kapasını kapatırken her zaman içeride olduğundan emin olmak (bir gece balkonda kalmış, sabah çok dinlenmiş bir şekilde uyandığımda anlamıştım bunun ortalarda olmadığını, yazık kulakları filan hep buz kesmiş)
- eğer ortalarda görünmüyorsa ve dışarı çıkmak gerekiyorsa gardrop kapağını açık bırakıp evden öyle çıkmak (bir gün eve geldim, dolaptan miyav sesleri geliyordu, tüm gün dolapta kapalı kalmış)
- pencere açıkken dikkatli olmak (i believe i can fly)
ve daha bir sürü şey, anksiyete bozukluğu yaşıyorum bunun sayesinde.
her işi yolunda giden insan
-
komşu oğludur. üniversiteyi ilk yılında kazanmıştır, bitirdiği sene askere gidip gelmiş, geldiği gibi işini bulmuştur. iş yerinden eli yüzü düzgün bir kız bulmuştur, seneye yaza da düğünleri olacaktır. sen de hala bilgisayarın başında oturdur. biz hep ellerde görürüzdür zaten böyle şeyleri. biz bu dünyaya baki değilizdir oğlum, bak yaşıtlarımız kaçıncı torunlarını seviyordur. işlerinizin yoluna girdiğini, dünya gözüyle mürüvvetinizi görmek istiyoruzdur.
allah belanı versindir komşu oğlu. mahvettin beni komşu oğlu!!!
hakan hepcan
-
bu adamın ünlü olması gerçekten bu ülkeden bir bok olmayacağının kanıtıdır.
kahvaltıda yenmesi garip karşılanan yiyecekler
-
(bkz: patlıcan biber kızartması)
-kim duyduysa ne mide var tepkisiyle karşılaştım.
ama ne guzel oluyo be