hesabın var mı? giriş yap

  • 5 yıl önce çok sevdiğim kız arkadaşım beni para yüzünden terk etmişti.
    çok koydu bana. okulu bıraktım. çalıştım çabaladım.
    çok mücadele verdim.
    sonuç değişmedi hala fakirim.
    ileri görüşlü kızmış.
    bana çok şey katabilirdi.

  • bütün amerikan filmi klişelerini gördüğümüz klip.
    cheerleaderlar, nerdler, jessicalar, jasonlar, yakışıklı oyun kurucular, kimya laboratuarları, geyik hocalar, bando takımları, okula camaro ile gelmeler.

    hani filmdi lan bunlar. bizim dizilerde de tüm ülke yalıda yaşıyor, onlarda öyle gösteriyorlar ama gerçekte öyle değil diye düşünüp üzülmüyorduk, öyleymiş. can sıktı

    şimdi bunlar kocaman bahçeli, şişe süt ve gazete dağıtılan müstakil evlerde yaşayıp sabah kahvaltısında mısır gevreği de yiyorlardır allah bilir.

  • bu yurtdisindaki insanlar hakkinda yurticindeki herkesin bu kadar bilgi sahibi olmasi goz yasartici. valla bravo.

    oncelikle, oy vermek icin randevu alma gerekliligi ve bunun getirdigi zorluklari [bu yuzden egitim duzeyinin cok daha yuksek oldugu abd gibi ulkelerde yasayan turk vatandaslarinin oy verme orani, almanya gibi ulkelerde yasayan ve egitim seviyesi cok dusun turk vatandaslarinin oy verme oranindan daha yuksek zira randevu alma islemi bu insanlar icin pek de kolay bir is degil] vesaire bir yana koyalim.

    yurtdisinda oy verme islemi, turkiye'deki gibi herkesin yasadigi sehirde yapilmiyor. turkiye cumhuriyeti temsilciliklerine gideceksiniz. bu da ornegin abd'nin bati yakasindaki eyaletlerde (washington'dan, alaska'ya, colorado'dan hawaii'ye kadar) yasayan herkesin los angeles'a gitmesi demek.

    kafanizda canlanmamis olabilir, bahsettigim mesafeler soyle.

    - hawaii'den los angeles ~4000km.
    - alaska'dan los angeles ~4000km
    - denver-colorado'dan los angeles ~1400km

    simdi bu mesafeleri istanbul'a uygulayalim

    - istanbul'dan madrid 2800km
    - istanbul'dan berlin 1750km
    - istanbul'dan londra 2500km

    umarim mesafelerin buyuklugu hakkinda bir fikir vermistir. avrupa ozelinde, zaten gurbetci adam bu kadar yol tepecegine gider turkiye'de oy verir (sinir kapisinda)

    sahsen ben los angeles'a nispeten cok daha yakin olan san francisco'da yasiyorum. kalktim oy kullanmaya gittim. oncelikle haftasonu san francisco'da bulunmak zorunda oldugum icin mecburen bir is gunu izin almak zorunda kaldim. ayni sekilde yine hemen donmek zorunda oldugum icin araba ile degil, ucakla gittim. bunun oteliydi, araba kiralamasiydi, yeme icmesiydi $1000 civarinda para harcamam gerekti. ıki kisi icin $1500 diye dusunun. ben gittim bu parayi harcadim ve oyumu verdim. ama herkesten bekleyemem.

    bu baska ulkelerde ayni hesaplamalara yol acmiyor olabilir, her ulkenin karakteristigi farkli lakin hangi ulke olursa olsun, kalkip belki de mahallenizde oy kullanmak gibi bir is olmadiginin farkinda varmalisiniz.

  • parçalanmasaydı an itibarıyla dünyanın en önemli deniz müzesi olacaktı. örnekle, uss missouri muazzam bir 2. dünya savaşı makinası olmasına rağmen tek özelliği 2. dünya savaşını bitiren imzanın bu gemide atılması. ama yavuz zırhlısı, ya da gerçek adıyla "sms goeben", 1. dünya savaşı'nı bizzat bir kan gölüne döndüren başlıca etkendir. ve dünyada şu an sadece 1 adet 1. dünya savaşı zırhlısı vardır, o da hayatında hiç aksiyon görmemiş amerikan uss texas.

    gerçekten muhteşem önemli bir müze olurmuş, insan her düşündüğünde içi cız ediyor.

    bilmeyenler için, o sıralar osmanlı imparatorluğu ingiltere'ye 2 adet dreadnought tipi savaş gemisi siparişi vermiş: isimleri de "osman-ı evvel"(1. osman) ve "reşadiye". 1. dünya savaşı da patlayıp ingiltere almanya ile karşı karşıya gelince, o sıralar hızla büyümekte ve yeni ve daha modern gemiler yapan alman donanmasından korkan ingilizler osmanlı ile olan sözleşmeyi 2 yıl önce ingiltere'de devreye giren "savaş esnasında tersanelerde inşa halinde veya bitmiş olsn tüm gemilere ingiliz hükümeti el koyma hakkına sahiptir." yasasını bahane ederek fesh ederler ve gemilere el koyarlar, isimlerini de hms agincourt ve hms erin yaparlar. bunu fırsat bilen almanlar, o sırada balkan savaşları bahanesiyle akdeniz'de konuşlanmış olan savaş kruvazörü sms goeben ile hafif kruvazör sms breslau'yu osmanlı'ya teklif ederler. maksat, o iki gemiyi ve mürettebatlarını kendilerini akdeniz'de gölge gibi takip eden ingiliz hms indefatigable ve hms invincible savaş kruvazörlerinden korumak, hem de osmanlı'ya kanka maiyetinde yaklaşmak. çünkü hms indefatigable ve hms invincible, aldıkları emirler doğrultusunda sms goeben ve sms breslau'yu batırmak için tunus'tan çanakkale'ye kadar kovalamaktadırlar. almanlar tırım tırım kaçmaktadır. bu iki gemi çanakkale'ye girdikleri andan itibaren osmanlı "bunlar benim, almanya'dan satın aldım" diye duyuru yapar ve ingilizler oracıkta hayal kırıklığı ile kalır. istanbul'da sms goeben'in komutanı souchon'a ve hatta mürettebatına fes bile giydirirler, "artık siz de türk oldunuz" derler. sonra o alman mürettebat olayın ertesi günü almanya'dan gelen emirle osmanlı'nın haberi olmadan tatbikat yapıcaz diye karadeniz'e yola çıkar ve rusya kıyılarını bombalayıp döner. osmanlı da savaşa dahil olur.

    osmanlı'nın bu iki gemiye, özellikle "sms goeben"'e bu kadar salyalarla iştahla sarılmasının sebebi bu geminin zamanına göre oldukça yeni, modern ve son teknoloji bir ürün olması. abd'nin şu an bize 2 adet f-22 raptor hibe etmesi gibi birşey. sms von der tann ve sms moltke'den sonra alman imparatorluk donanmasının üçüncü büyük ve modern savaş kruvazörüydü. almanlar hatta bundan sonra daha da ileri gidip bunu geliştirdi ve önce sms seydlitz, ardından da 3 adet derfflinger sınıfı kruvazörle(sms derfflinger, sms lützow, sms hindenburg) hem boyutlarını hem de gücünü arttırdıkça arttırdı.

    sms goeben fes ile karadenizde takılırken kızkardeşi sms moltke, jutland deniz savaşında sms von der tann ile birlikte şov yaptı. yine aynı savaşta, çanakkale'ye kadar kendisini kovalayan hms indefatigable ve hms invincible, sms von der tann ile sms derfflinger ve sms lützow ikilisi tarafından havaya uçurularak batırılmıştır.

  • (bkz: köpek)

    evet, bildiğin köpek. tek suçu parkta tasmasız bir şekilde dolaşırken kavga eden iki travestiye yanaşması.

    (bkz: bank)

    parklarda oturduğumuz banklardan, ama en ağırlarından. iki kişi yüklenip fırlatmışlardı hasımlarına.

    lan, yazdıklarıma baktım da boş zamanlarımda parkta oturup kavga izliyorum galiba.

  • düşünsene jürgen klopp stuttgartta mekan basmaya gidiyor.

    tanım: yürüyen ego + yürüyen cahil fatih terim'in şaşırtmayan hareketlerinden biridir.