sindirim
-
çiğnemek ve geviş getirmek her zaman varoluşun tanınmasına ve sindirimine hizmet eder.
boz-gri doğuştan eski bir renk. bozulmuş, sindirilmiş, ölüp doğmaya başlamış. peki grideki rengi gören, ortaya çıkaran gerçekçi mi, yaratıcı mı?
ilişkide, söyleşimde karşı karşıyayız. verirken ama asıl alırken duygudan bağışık sindirim sergilemem gerekmez. topa tutuluyorum, ben de topa tutarım. ayrıcana bozulmak normal hazma dairdir. söz konusu olan ideal hazım değil.
aynaya bakmak birazıyla hatırlamak, birazıyla yeniden tanışmak. arkaya hem bakmak hem bakmamak işlevi gördürülebiliyor, ikircimli. geviş getirmeye benziyor. bizim zamanımızın uyaran bolluğu sindirimi dönüştürdü, artık daha yayvan ve insan içinde midelere sahibiz. bir kerede yiyip içip sıçıp çıkarmıyoruz; tekrar tekrar yiyor, geri çağırıyor, yeniden tanışıyor, şeylerimizi lastik gibi uzatıyor, lime lime ediyoruz. nasrettin hoca'nın kesip kesip attığı, üstüne işediği karpuzları, dönüş yolunda susuz kalınca "buna değmiş, buna değmemiş" diye eksiksiz yeniden yiyişi çok modern, çağcıl bir fıkra. aynı şekilde, eskiden doğum ölüm düzenli döngüselmiş, bunlar şimdi birbirinin fazla içinde ve laubali ve kördüğüm gibi.
"kayıtsızca nefes alarak, sindirim yaparak, dışkılayarak yaşıyordum, çünkü yaşamaya başlamıştım." jean-paul sartre - les mots
(ilk giri tarihi: 22.6.2017)
(bkz: sindirmek/@ibisile), sinmek, sinik
(bkz: arası kesilmek)
(bkz: iştah kesmenin yolları)
(bkz: yemedim yedirdim/@ibisile)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap