8 entry daha
  • bu konu, türk islam sentezi’nin ideologlarından ibrahim kafesoğlu, osman turan gibi kişilerin de üzerinde durdukları bir konudur.

    (bkz: türk islam sentezi/#10421777)

    konu aslında direkt olarak ırkçılık değil de, milliyetçilik(?) bağlamında bir hayli irdelenmiş,
    bu konuda tuğla ağırlığında kitaplar yazılmıştır. peki derdi neydi bu adamların?
    cevâb verelim: “ideoloji için saptırılmış dayanak üretimi”! ama tabii ki onlar böyle adlandırmadılar hiçbir zaman.

    (bkz: ideoloji için saptırılmış dayanak üretimi/#10988901)

    bu çalışmaların önemli bir kısmı, türklerin [*] tarih boyunca [**] milliyetçi duygularının bulunduğu, bu geleneğin sürekli bir biçimde herhangi bir türk kültür çevresinde devam ettiği (yani avarlar veya töles boyları fark etmeksizin aynı ruhun devamını savunuyorlardı) üzerine kurulmuştur. bilhassa çin, bizans ve arap/islam uygarlığı ile olan ilişkilerde, müslüman olmayan türklerin milliyetçi reaksiyon göstergeleri için sürekli bir biçimde tarihi dayanaklar aranmış, nitekim bulunmuştur da.

    tarih, öyle bir bilim değildir ki (tarih bilim değildir arkadaşım), belirli bir olayı belirli bir ideoloji çerçevesinde ele alabilirsiniz, objektif olabilmek gerçekten çok güçtür, bir şekilde herkes kendi tarihini yazar ve elbette ki: “şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi, sınıf savaşımları tarihidir”..

    özellikle ibrahim kafesoğlu’nun “türk milli kültürü” başta olmak üzere, “türk milliyetçiliğinin meseleleri” gibi kitaplarının ana konusu, türklerin milli bir yapıyı tarihleri boyunca getirdikleri olmuştur. oysa, bu durum tarihle, ama en çok sosyolojiyle çelişir. “göçebe-bilinç”, göçebelere mahsustur ve türkler için “milli” (bu kelimeyi tırnak içinde kullandık, önemli çünkü) bir kimlik vesilesi teşkil etmez.
    kaldı ki milliyetçilik ve milli hisler (nasyonalizm işte bildiğin) üzerine toplum inşası çok sonradır. bir anakronizm belasının daha başından beri bu sapık düşünme biçimi üzerinde etkisi olduğu gayet açık.

    ortaçağın en büyük filozoflarından çok büyük adam “basralı cahız” bunu vatan sevgisi (cahız bu kavramı ‘toprak’ ile ilişkilendirir. misal benim aklıma émile durkheim’ın kullandığı manada ‘habitus’ kavramı geldi.) olarak nitelendirir ancak vurgusu ‘özlemek’ üzerine kuruludur. cahız, abbasi hilafeti zamanında daha yeni müslüman olmuş türklerin, asker olarak geldikleri arap topraklarından ülkelerine çabucak dönmelerini eleştiren dönemin entelektüellerine, türklerin ülke sevgisinin yüksek oluşundan bahseder feth bin hakan’a sunduğu muhteşem eserinde.

    bir toplumun, topyekün ırkçı olması sözkonusu değildir, bu; sonradan, yani “üretim” yoluyla yapılabilen bir şeydir, kitleler üretilir! modernizm sonrası felsefenin istisnasız en büyük 3 adamından biri olan gilles deleuze başta olmak üzere, erich fromm, rainer funk, gofret beyin ve istván bibó gibi düşünürler tarafından bu üretimin yansımaları ‘faşizm kitlelere neden cazip geldi’ sorusunun sorulmasını doğuracaktır. sabah akşam okey oynayarak vakit öldüren ve gömt büyüten frankfurt ekolü’nün nargile arası sohbetlerinin de konusu olan bu soru, kanımca da önemli bir sorudur! elbette ki faşizm de bir çeşit üretimdir ama kitleler nasıl buna kanar? belki de bundaki bir önemli etken de ‘tehlike edebiyatı’ olabilir.

    (bkz: l’état pénal)

    türk islam sentezi’ni inşa eden adamların derdi, türklerin bütün kötü sıfatlardan uzak, milli değerlerine tarih boyunca sahip çıkmış, medeniyetin işleyişinde en önemli paya sahip, daima diğer toplumlara hükmeden asil bir ırk olduğu düşüncesini, mümkün mertebe islam ile bağdaştırarak ortaya dökmekti. genellikle islam ile dertleri olmayan bu adamlar, “türk islamı” üzerinde duruyorlardı. hanefi, nispeten atatürkçü, kesin bir biçimde milliyetçi/ırkçı,
    aile kavramı üzerinde şiddetle duran ve çoğalmaya inanan (biri “en az üç çocuk doğurun” mu dedi?) bu ideologlara göre eşcinsellik, transseksüellik, alevilik gibi (onlara göre) “zararlı” akımlara asla teveccüh etmeyen, uyuşturucu türevlerinin kullanımından hep uzak durmuş, spor yapan zinde bir toplumun zaten bin yıllardır evladıydılar. özellikle şamanizm konusunda çok sert tavır takınıyorlardı çünkü şamanizm onlara göre milli değildi. bunlar, ibrahim kafesoğlu’nun kitaplarında galon galon mevcut şeylerdir.

    özellikle islam konusunda seyid ahmet arvasi’nin türklük ve islam konusundaki eserlerini ve görüşlerini referans alan türk islam sentezi, sosyolojik mevzularda ziya gökalp’i örnek alıyordu. “vay vicdanını be” demek istiyorum sayın izleyiciler.
    oysa, ziya gökalp, ustaların ustası büyük üstad cemil meriç’in belirttiği üzere “ezeli çırak” olmuştur daima tefekkürde. tabii üstad meriç bunu söyleyince, ankara’dan hemen iki tane ‘agent smith’ kapısını çalmış, sokağındaki ağaçların dibine sigara izmariti atmış, sağa sola tükmük saçmışlardır. üstad bu ‘silah zorlu’ baskı karşısında yazdığı makalesinden ziya gökalp ile ilgili kısmı çıkarmak durumunda kalmıştır. silahlı sansür bir nevi.

    yani kısacası, bu ideolojiye göre türkler her şeyiyle cillop gibi bir millettir, hiçbir kötü şey bu millette olmaz, olamaz.
    oysa, lan bir milleti topyekün genelleyebilecek kanıların tamamı, faşist fikirlerden başkası değildir. toplumların kültürleri vardır, o ayrı konu. ama senin, japonların çubukla yemek yemesini “amcık gibi bir millet, yemeği tahta çıbıknan yiyorlar” nitelendirmesiyle anıyor olman var ya, hah işte o da senin puştluğun, bilmem anlatabildim mi!
    ______________

    [*] burada kullanılan türk özel ismi, bugün ümmet/millet kelimesinden ayrı olarak, sadece türk etnik grubunu içeren bir şekilde kullanılıyordu türk islam sentezi için yazılan kitaplarda.

    [**] bu ideologlara göre en makbul olan resmi tarih, en köklü olandır, en çok icatlar yapmış olandır. tam da bu yüzden (örnek olarak ibrahim kafesoğlu) türk tarihinin başlangıcını mnilattan önce 4.000 yılına ve ilk türk kültür çevresini de andronova ve afanasyevo bölgesine taşımışlardır. çünkü bu iki bölge türkistan’ın (yani batılıların isimlendirmesiyle orta asya’nın) en köklü medeniyetlerinin beşiğidir ve ne oldukları henüz pek net değildir. milliyetçi rus tarihçilerde de böylesi bir eziklik olduğunu belirteyim.
24 entry daha
hesabın var mı? giriş yap