2 entry daha
  • sen olduğun yerde duruyorken, dünya sana aldırmadan delicesine dönüyor, birileri bir yerlerde hayatlarını mutluluk içinde yaşıyor, ama sen elin kolun bağlanmış, zorunlulukların, sorumlulukların yüzünden hareket edemez halde bekliyormuşsun gibi hissetmektir.

    bu his öyle kolay kolay çıkarıp atılmaz bünyeden. kendinden acı veren, insanı mutsuz eden bir hissiyattır. hep yapılmak istenen aktiviteler, gidilmek istenen yerler, alınmak istenen şeyler vardır. ve birileri zaten o aktiviteleri yapabiliyor, o yerlere gidebiliyor, o şeyleri alabiliyordur. sense olduğun yerde çakılı kalmış, umutsuzluğunu önemsememeye çalışarak hayaller kuruyorsundur sadece. hayallerini belki isteyerek, ama çoğunlukla da istemeyerek erteliyorsundur hep. sonra bir gün oturur düşünürsün hayatını, kaçırdıklarını, kaçırmaya devam edeceklerini. oysa sen onları düşünürken bile senin hayallerini başkaları gerçeğe dönüştürüyordur. tek sığınağın olan hayallerini de elinden kaçırmış olursun böylece.

    insan öyle durduğu yerde dururken gelip bulmaz genelde kaçırdıkları onu. kalkıp kovalamak icap eder. gayret göstermek gerekir. en çok da o "kaçırma" hissiyatına sebep olan şeyler her nelerse, onları umursamamayı öğrenmek gerekir. hep birşeyler kaçıyorsa eğer, kalkıp peşlerinden gitmek, kovalamak gerekir. ama yine de kaçırılan şeyler bir şekilde yakalansa bile, bu defa da ona doğru koşarken başka birşeyleri kaçırıyor olma hissi doğar.

    nitekim insanoğlu doyumsuz değil midir? en güzel anda bile muhakkak vardır bir kaçırdığı. kana girdiyse bu meret, bu yetişme, kaçırma merakı, daha da ıslah olmaz o bünye. dünya dönüyordur ve insanın canı hep daha fazlasını ister.
17 entry daha
hesabın var mı? giriş yap