• "kirilan dallarda dengede kalmaya calisiyorum
    o gozler yarami tesiyor"

    sarkinin ismi exile fakat calmaya baslayinca askinizin ismini aliyor.
    mukemmel otesi duet.
  • you dizisinin ilgili kısmına çok yakışmış şarkı. cuk oturmuş.
  • (bkz: last exile)
  • taylor swift'in sekizinci stüdyo albümü folklore'da yer alan bon iver iş birliği ve kariyerinde yaptığı en iyi düetlerden biri.

    normalde taylor'ın düetleri pek istenileni vermez. bazen kendisi çok ön plana çıkar ve düet yaptığı kişiler arka vokal gibi kalır. (bkz: breathe) (bkz: soon you'll get better) (bkz: safe & sound) bazen kendisi çok arka planda kalır ve düet tüm anlamını kaybeder. (bkz: end game) (bkz: babe) bu sebeple kariyerinde iyi düetler çok azdır. bugüne kadar yaptığı en iyi düet 2012 çıkışlı red albümündeki gary lightbody ile yaptığı the last time düetiydi. gerçekten de ikilinin birbirini tamamladığı ve diyalog havası veren bir şarkıydı. red'den sekiz yıl sonra exile, the last time'ın uyumunu yakalayan ilk taylor düeti ve tıpkı selefi gibi exile da alternative türünde. hatta taylor'la justin vernon'ın sesleri gary lightbody düetinden daha uyumlu.

    şarkıyı bu kadar güzel yapan şey sadece ikilinin ses uyumu, piyano ve yaylılardan oluşan alt yapısı ya da sözleri değil; hikayesinin diyalog gibi olması ve iki tarafın birbirini tamamlaması. the last time'ı diğerlerinden ayıran o karşılıklı konuşma ve sözlerini tamamlama olayı exile'da da var, özellikle bridge kısmında.

    ayrılmalarının ardından karşılaşan iki eski sevgilinin hikayesini anlatan şarkı, swift ve kimsenin nereden geldiğini çözemediği william bowery tarafından yazılmış. şarkı justin vernon'a gönderildiğinde, vernon köprü kısmına kendi sözlerini eklemiş. prodüksiyonu ise albümdeki birçok şarkı gibi the national'ın aaron dessner üstleniyor. normalde her taylor albümünden sonra uzun uzun şarkıların onun hayatının hangi kısmını anlattığı tartışılırdı ancak bu kez değil. folklore, onun hayatından ziyade hayal gücünü yansıtan bir albüm. bu şarkıya ilham veren bir film, bir başkasının hikayesi ya da bir kitap olabilir. bu kez eski albümlerinde olduğu gibi "bu şarkı bu olaydan alınmış" demek pek mümkün değil. lakin kesin olan bir şey var ki şarkının sözleri çok iyi yazılmış ve her iki şarkıcının da vokali çok iyi. taylor'ın kariyerinde yazdığı en duygusal şarkılardan biri bu parça.

    "i think i've seen this film before
    and i didn't like the ending
    you're not my homeland anymore
    so what am i defending now?
    you were my town, now i'm in exile, seein' you out"

    yıllar önce verdiği bir röportajda "şarkı yazarı olmasaydım şarkıcı olmazdım" demişti. swift'in olayı her şeyden şarkı yazarlığı ve exile da bunu ispatladığı şarkılardan biri. olmayan sevgilinizin arkasından ağlatıp yaşamadığınız bir aşkın yasını tutturabiliyor size. hikaye anlatıcılığı onun bir numara özelliği.

    şarkı, sadece albüm track olmasına rağmen fazlasıyla ilgi gördü. muhtemelen bir sonraki single olarak seçilecek. wildest dreams'te yaptığı gibi şarkının yapısına uygun olarak eski film havasını taşıyan bir kliple gelse tadından yenmez.

    swift bu şarkıyı grammy'ye gönderir mi, gönderse de aday olup kazanır mı bilmiyorum ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: bu şarkı yılın en iyi pop düet performansı. grammy tanısın ya da tanımasın.

    dinlemek için
  • çok fazla güzel taylor swift ve bon iver şarkısı.

    her şeyi güzel de sözleri öyle güzel ki; çok gerçek.
    birbirini anlamayan, kendisini ifade edemeyen, o anlasın diye beklenen ilişkilerin özeti. yazık edilmiş aşklara yazılmış. başlarken daha bilgi içeren bir şeyler yazmayı planlamıştım ama yazarken bir yandan şarkıyı da dinleyince duygusal bir şeyler çıktı. *

    en sevdiğim bölümü de yazayım, oturup ağlayalım.

    “we always walked a very thin line

    you didn’t even hear me out
    (you didn’t even hear me out)

    you never gave a warning sign
    (i gave so many signs)

    all this time

    i never learned to read your mind
    (never lerned to read my mind)

    i couldn’t turn things around
    ( you never turned things around)

    ’cause you never gave a warning sign
    (i gave so many signs)

    so many signs

    so many signs
    (you didn’t even see the signs)”
  • taylor swift’in “şarkı yazarı olmasaydım şarkıcı olmazdım” demesi gibi, bu şarkı olmasaydı asla piyano çalmayı öğrenmeye başlamazdım. içime işledi şarkı, ilk defa bir şarkıda ağlamış da olabilirim birazcık. o gece, sabaha kadar piyano çalıştığımı hatırlıyorum, sırf bu şarkıyı çalma motivasyonuyla, sabah 9-10a kadar uyumadan masanın başında piyano çalıştım ki piyanonun p sine dokunmadım hayatımda, sıfırdan başladım. o çalışmayla da garageband’de çaldım şarkının ilk bölümünü öğlene doğru sonunda. hayatımın en değerli günlerinden biriydi.
    her an dinleyemiyorum, çok değerli bir yeri var bende bu şarkının.
  • son zamanlarda dinlediğim en güzel düet.
    film gibi şarkı. özellikle canlı performansta justin vernon terkedilen ve ayrılığı hazmedemeyen tarafın acısını ta ciğerinde hissedip okumuş. taylor swift ise sakin sakin okuyuşuyla gidenin vazgeçmişliğini çok güzel yansıtmış. ayrılık sonrası yüzleşme ancak bu kadar güzel anlatılır.

    edit: link canlandırma
  • 2020'de en cok dinlenen sarkilarima girmemesinin tek nedeni albumun gec cikmasi, cok cok guzel bir parca, ve muthis dokunuyor.
  • bin yayladan geçtin,
    kalbin eksile eksile
    'exile
    partout est seul...'
    'sürgün yalnızdır her yerde...'
    diye okudun

    (bkz: hilmi yavuz)

    (bkz: hurufi şiirler)
  • 2005 çıkışlı unleash the fury albümünden bir yngwie malmsteen parçası..

    no longer i roam on the shores that i love.
    the ship that i am sailing is lost at sea.
    lord knows i long for the blue skies above.
    you know, home is where the heart is.
    why can't you see?

    but now there are asking questions.
    so be careful for what you say.
    "step into room sixteen, sir".
    please come right this way.
    because you are in exile.
    exile no!!

    i cannot believe they are wasting my time.
    please tell me what is happening.
    cause i don't have a clue.
    it's so hard to conceive that i'm still standing in line.
    i'm feeling so lonely, i could cry the blues.

    but then there is a ray of hope somewhere.
    at least that's what they always say.
    again "step into room sixteen, sir".
    because you are in exile.
    exile no!!
hesabın var mı? giriş yap