• ego ile beraber ayaklar altına alınması gerekendir. insanlar bu ikisine aman bir şey olmasın diye kendilerini birçok şeyden mahrum bırakıyor, katılaşmaya çalışıyor, uyumsuzlaşıyor. çoğu kişinin mutsuzluğunun sebebi bunlardır. ezip geçmeli, kalbin söylediğinin peşine düşmeli, kibre yenik düşmeden.
  • dokunulan bir şeydir.

    "en çok ne dokunuyor biliyor musun?" dedi.

    "seni terk edecek olsam şimdi,
    kılın bile kıpırdamaz.
    olsa olsa,
    sağlam bir tokat yemiş gibi yüzüne,
    olduğun yere oturur kalırsın kısa bir süreliğine.
    yürür gidersin yoluna sonra.
    ne sorgu ne ısrar,
    öyle ki bakan,
    kimin terk ettiğini bile anlayamaz."
  • adamı vezir de eder rezil de.
    kiminde zerresi olmaz bunun, aşkı gözünü kör eder, o yüzden perişan olur, hep karşısındakinin kölesi olur, dışardan bakanlara madara olur ama kendi mutludur.
    kimindeyse kralı olur bunun, aşkı gözünü kör eder, o yüzden perişan olur, karşısındakine hiç boyun eğmez, dışardan bakanlara fiyakalı olur ama kendi huzursuzdur.
    azı karar da çoğu zarar mı bilinmez ama varsa da insan kendini değiştiremez.
    zalimdir.
  • zararı olur, faydası olmaz bunun. olmayacaktır da.

    (bkz: gurur ve onur arasındaki fark)
  • fazlası çok küfrettirir ama yine de gurursuz olmaktan her halükarda daha iyidir
    it gibi pişman olmanıza neden olur
  • bir varmis bir yokmus evvel zaman icinde kalbur saman icinde bir kasabada gurur yasarmis. bu gurur insanlari en korktuklari seyden, yani incinmekten, aci cekmekten, yaralanmaktan veyahut olmekten kurtaracagina inandirmis. tum ahali korku icerisinde en sevdikleri benliklerini koruyacaklari umuduyla bu gurura inanmislar. gel zaman git zaman hersey yolundaymis, herkes disaridan dimdik sapasaglam dururken icten ice tukenmeye baslamislar. gunluk guneslik olan bu kasaba bir anda uzerinde bulutlarla cevrili bir hal almis, insanlarin yuzleri gulmez olmus. kimse kendisinden baska kimseye guvenmez olmus, arkadasliklar sonmus, sevgiler tukenmeye baslamis; ne layikiyla sevebilmeyi ne de sevilebilmeyi bilmisler. bildikleri, o ezelden iclerinde sakladiklari tum evrene olan sevgi tukenmis, guven bitmis, teslimiyet sifira inmis. ne yaradan ne kul hickimseyi gormez olmuslar. asktir ya en buyuk yakici, onun karsisinda bile hala gucunu korumayi basarmis.

    kasabanin yaslilarindan birisi bir gun "ey ahali" demis "yetmedi mi bu yalanlar, yetmedi mi kendinize cektirdiginiz, yetmedi mi duygularinizi hapishaneye tiktiginiz yetmedi mi kalbinizden gelenlerden uzak yasadiginiz. sirf yara almamak icin, sirf azap cekmemek icin. bu mudur sizin mananiz, bu mudur keyfiyetiniz.. kendi hislerinden saklanan bir insanoglu neye yarar neye hizmet eder zira bu olumlu hayatta varmidir ki zaman bosa harcanip gidesin her seyi tatmak gerektir.. meleklerden farkimiz olmasin mi, bu aci verildiyse bir nedeni yokmudur ki. zira cekilecekse azap ancak ve ancak bu omurde cekebiliriz, yaralanmaksa ya da hatta olmekse eger buysa yazgimizda yasamaya degerdir, gozlerimiz kapali hicbir duygumuzun pesinden gitmemektense.

    iste o anda cehennem ruzgari sarmis kasabayi, bir ates dusmus en derinlere bir kivilcim kendi kendini alevlendiren.. ne yer ne gok gorunur olmus, cayir cayir yakan atesten baska bir sey kalmamis.. ta ki hersey kul olana ve yeniden dogana dek...
  • bunun ciddiyetle/hassasiyetle bulunması gereken yer kadındır.

    kadının yeri neresidir o kadının bileceği iş de, gururun has yeri kadının yanıdır.
  • var git bahçesinde açıl ellerin
    diken dillerine deymez güllerin
    mangal yüreğimde aşkın ateşi
    söndüyse sebebi gurur küllerin
    (bkz: cemal safi)
  • insanın başına ne gelirse ya meraktan ya da başka bişeyden gelmez. gururdan gelir.
hesabın var mı? giriş yap