• birinin sana sende huzur bulduğunu söylemesi kadar lezzetli, çok az şey var bu hayatta.

    ..

    huzur, aradığım zamanlarda ulaşmak, mutlaka bulmak istediğim güzel aromalı ve iyi hissettiren duygulardan.

    ..

    kalabalıktan ve yalnızlıktan bağımsız, nerede hissedip ne zaman yakalayabileceğini hiç bilemediğin bir şey huzur. bir anda buluyorsun, kaybetmeyi kim ister ki? sarılıyorsun kocaman, buldum seni, gitme lütfen diyorsun. hem sen gitmezsen, ben de gitmem diye de ekliyorsun hatta belki de.

    kimsenin bilmediği, hiçbir tanıdığının olmadığı uzak yerler bazen. huzuru arıyorsun ve bulmak üzeresin. ona ulaştığın anda, kimsenin sana ulaşabilmesini istemiyorsun. ulaşılabilir olmanın artık çok daha kolay olduğu palyaço gezegenimizde, zor olanı istiyorsun bir bakıma. kendi imkanlarınla gezegenin imkanlarını birleştirerek, bir süreliğine de olsa ulaşılmaz olmak ya da en azından ulaşılmaz hissetmek, kimi zaman güzel olandır. eğer saklanmak istersen, saklanacak çok fazla yer bulabilirsin. ses çıkarmamalı ve iletişim araç gereçlerinden kendini arındırmalısın. gezegenle güçlerinizi ve özgürlüklerinizi birleştirdiğinizde, ortaya çıkan şey genellikle tam bağımsız bir astronot falan olabilir, ki bu çok ama çok güzel bir şeydir.

    yeşilin onlarca farklı tonunda, onlarca kitap okuduğum zamanlar oldu. mavinin en güzel tonlarında, sessizliğin üstümü örttüğü eşsiz yerlerde, dinlediğim şarkıları daha iyi duyduğum ve onları farklı bir şekilde dinlediğim için, onlardan beslendiğim, hiç acıkmadığım zamanlar da oldu. nereye gidersem gideyim, nefes aldığım sürece açık alanlarda beni asla yalnız bırakmayan en güzel dostlardan gökyüzü her zaman yanımdaydı. gözü daima üzerimde, nefesi ensemde. korkutan ya da tedirgin eden bir nefes de değil bu üstelik, huzur katsayısını arttıran rengarenk bir nefes. bazen yağmur yağdı, ardından güneş çıktı ortaya. ve güneşle yağmur gökkuşağı adını verdiler, gelip geçici ama gördüğün zaman bir anda sebepsiz yere mutlu oluverdiğin çocuklarına.

    huzur dolu yerlerdi, yerler dolu huzurdu. detaylarda, sağda ve solda, yeryüzünde ve gökyüzünde, bazen nerede bulmak istiyorsan oradaydı huzur. bazen huzur irlanda, bazen de sadece bir insanda. herhangi bir yerde, çoğunlukla gökte. ama saklanmıyor. onu aramanı, bulmanı istiyor. dans edebilen ölümlüler ya da bu dünyadan olmayan sıradan insanlar gibi zaman zaman ulaşılmaz olmak istemezdi ki huzur. onu arayıp bulanı da asla geri çevirmezdi. bencil değildi. sadece kaybedilmeye biraz fazla müsaitti, o kadar. o da onun kusuruydu, ama bakılmasındı elbette. onu bazen arayıp da bulduğum, bazen de aramadan denk geldiğim zamanlar oldu. beni özlediğinden olacaktı ki, bazen onun da beni bulduğu ve kendi geldiği zamanlar oldu. güzel zamanlardı. fazlasıyla huzur sahibi olduğum zamanlarda, bencillik yapmayıp verdiğim, onu başkalarıyla da paylaştığım, sağa sola cömertce dağıttığım zamanlar oldu. paylaşıldığında bitmeyenlerdendi, eksilmeyenlerden. ve aksine, belki hatta artanlardandı bazen. huzur dolu zamanlardı.

    asla azla yetinmeyen ve sürekli daha fazlasını isteyen insanların, hasta ruhlarının bir nebze olsun iyileşmesine sebep olmak için, gezegenin dört bir yanında binlerce şeyde milyonlarca farklı huzur taneciği oraya ve buraya gizlendi. ama asla ulaşılmaz olmak istemediler. arayan bulabilirdi. onlar zaten bunun için vardı. insan yeter ki o huzur taneciklerinden bulmak istesin, aslında onlar her yerde ve her gökteydi.

    ..

    huzur, aradığım zamanlarda bulmak, mutlaka ulaşmak istediğim iyi aromalı ve güzel hissettiren duygulardan.

    ..

    ve birinin sana huzuru sende bulduğunu söylemesi kadar lezzetli, çok az şey var bu hayatta.
  • birtakim hayata kusmu$ entel-dantel ahalinin, kent ya$aminin "ezici yogunlugu ve karma$asindan, sahte, yalanci hayatlarindan ve ili$kilerinden" kacmak, biraz kafa dinlemek, sevdikleri ama para getirmeyen, ne bileyim sus kabaklarindan e$yalar, abajurlar falan uretmek gibi, kendinin mu$teriden fazla ictigin bir bar acmak gibi, birtakim i$ler yapmaya yonelmek istediklerinde kullandiklari kavram.

    bunun bir diger versiyonu "bu noktadan insana pozitif enerji yayiliyor, ondan ayrilamiyorum, icim huzurla doluyor" a$amasidir ki, bunun tercumesi de "ben o kadar tembellige ali$tim [ve kenarda da bana yetecek param var zaten] ki cali$makmi$, $ehirmi$, mesaiymi$, bunlar benim altimda kalan $eyler, ben yatar oblomovculuk oynamaya devam ederim, hatta oblomov degilmi$im gibi gosterip oblomovculuk oynarim" dir.

    boyle kavramlardan bahseden tipleri gordugunuzde tabanlari yaglamak en akil kari i$ olsa gerektir. aksi takdirde sizi de etkilerine alabilir ve bodrum'un kimsenin bilmedigi, bilenin unuttugu bir daginda/koyunda gelenlerden neredeyse para alinmayan bir bar acmanin ne kadar akillica bir i$ oldugu fikrine kendinizi kaptirabilirsiniz.
  • sıcak bir yaz gününde çocukluk günlerinin geçtiği mahalleden adım adım geçmek. zihnine dolan çocukluk anılarınla derin derin nefes almak.
    iç ses: çocukluğun çok sancılı geçtıği halde bunu hissetmen ilginç.
  • dünün pişmanlıklarını ve yarınların korkusunu içinde taşımadan karşılanan sabahın şu ilk saatlerinin sessizliği ve dinginliği, huzur olabiliyormuş.
  • bir sinema koltuğunda yanı başındaki el olmak
  • bulduğun huzuru tutumlu kullan.
    bitecek.
    sürekli huzur* olsa olsa mezarda. (bkz: huzur/@ibisile)

    [otele gelmeden önce çok cazip, heyecan verici aynı zamanda da tiksindiriciydi, otelin içinde de farklı değildi. sabaha doğru karlsbrücke üzerinden eve yürürken hava hala sıcak ve güzeldi, mutluydum çünkü sürekli keder içinde olan vücudum en sonunda biraz huzur bulmuştu, ayrıca bütün bu olan biten göründüğü kadar tiksindirici de değildi. sanırım iki gece sonra kızla tekrar buluştum, ilk seferki gibi her şey aynen tekrarlandı, ama hemen akabinde yaz tatili için ayrılmak durumunda kaldım. kasabada bir kızla arkadaşlık edip zaman geçirince prag'daki tezgahtar kızın yüzüne bir daha bakamadım, onunla bir daha hiç konuşmadım, benim can düşmanım olmuştu (sadece benim açımdan), aslında sevecen ve iyi huylu bir kızdı. neler olduğunu anlamayarak gözleriyle beni takip ediyordu. kızın otelde belli belirsiz çirkin bir hareket yapmasına (sözünü etmeye değecek bir şey değil) rağmen düşmanlığımın tek nedeninin bu olduğunu söylemek istemiyorum (aslında tek nedenin bu olmadığına eminim) ama bunlar hafızama kazındı. o an bunların hiç aklımdan çıkmayacağının farkındaydım ve aynı zamanda kalbimin derinliklerinde bu çirkinlik ve müstehcenliğin dünyanın vazgeçilmez bir parçası olduğunu, (kızın belli belirsiz bir hareketine ve önemsiz bir sözüyle) beni bu kadar büyük bir güçle otele sürükleyen şeyin tamamıyla bu çirkinlik ve müstehcenlik olduğunu anladım ya da anladığımı sandım, aksi takdirde kalan tüm gücümle buna karşı koyardım.] franz kafka - briefe an milena

    (ilk giri tarihi: 17.6.2018)

    (bkz: huzura ermek/@ibisile)
  • hafif esintili bir son yaz pazarında billie holiday'le arkadaş olmak..
    balkonundan koca bir kış uzak kalacağını bilerek gökyüzünü izlemek bir yandan..
    o balkonun duvarına yerleştirdiğin bir duvar saksısına güzeller güzeli bir kumrunun tünemesi, çalıçırpıyı senin yuvana taşıyıp, kendi yavrusuna yuva hazırlaması.. günlerce hiç kıpırdamadan can vermeye çalışması..
    onu izlemek, gözlerini kapatıp havayı solumak, yüzünü güneşe, kulağını billie'ye vermek...
  • rakı şişesinde balık olmak
  • kolay bir iş değildir. bazen hayat boyu süren çalışma ve tecrübe gerektirir.
hesabın var mı? giriş yap