• yıllar önce "artık sadece iletişim araçları var, iletişimin kendisi yok" gibi bir laf etmiştir ki, dudağını uçuklatır adamın, elbette bu söyleyişi mcluhan'ın "araç iletidir" savıyla da desteklemek gerekir, yani bu durumda her mesaj gönderildiği araca göre şekillenir; sözgelimi kızgın bir sevgili anlık bir karar alarak sevgilisine bir ayrılık mesajı gönderebilir. oysa onunla yüzyüze konuşmayı beklese belki kızgınlığı geçecek ya da konuşmadan sarılacaktır. anlık bir kararla gönderilen mesaj iletişim aracının şeklini alır; iletişim kopar, olaylar gelişir; godard çok muhterem bir abimizdir.
  • kendisine "irak savasi hakkinda ne düsünüyorsunuz?" diye soruldugunda;
    "savas mi? ne savasi? savas yok ki. siz su kutuda gördüklerinize inaniyor musunuz?" diyerek esasinda medyada gösterilenin degil de gösterilmeyenin dogru yaklasimlar oldugunu söylemek istemistir. tabii ki irak'ta savas olmadigini söylemek istediginden degil. çok zeki bir insan, çok basarili bir yaklasim.
  • last mohican of auteurs...ya da nesli tükenen son denemeci...
  • "cinema is over. i play tennis, then see my analyst" demis daha gecen gun puro yalarken.
  • bir sinemacı olarak, bir düşünürden çok daha yeteneklidir. sinemasını en güzel kendisi açıklamıştır: "kimi insanlar sokakta yürürken etrafı bakıp gözlemler, kimileri ise önüne bakar ve başını kaldırdığında birdenbire mühim birşeyler görüverir; bunu sinemaya uyarlarsak, ben ikinci türden bir yönetmenim" demiştir. kendisi ayrıca bunun gibi süper aforizmalara sahip olsa da, filmleri aforizmalarından daha iyi sayılı insanlardandır.

    kendi filmciliğinin bu tanımı ile turnayı gözünden vurmuştur diyebiliriz: baştan aşağı bir kusursuzluktan ziyade, ortalama giderken birden dahiyane bir şekilde parıldayıveren filmler çeker. kendisinden sonra çoook filmde kullanılmış montaj numaralarını onun filmlerinde ilk defa gördüğümüzde birden zihnimiz açılır, dahası godard'ın sinemayı nasıl böylesine etkilediği malum olur insana: bir deneyci soğukluğundan ziyade, çocuksu bir coşku ve mizah ile yıkar, klasik hikaye anlatma sinemasının tüm kaidelerini. insanların godard filmlerini izledikten sonra "bu böyle de oluyormuş demek ki!" diyerek ardından koşmalarının sebebi, godard'ın "bakın bu böyle de oluyor!" diye teorik birşeyleri ispat çabası değil, teoriyi zort bulup kafasına göre takılırken yaptıklarının içerdiği müthiş mizahı ve anarşik coşkusudur.
  • kendisine sorulan "sinemanın politik gelişim üzerindeki etkisinden söz edebilir misiniz?" sorusuna;
    " böyle bir şeye hiç bir zaman inanmadım.bir görüntünün ya da görüntüler dizisinin bir şeyleri doğrudan değiştirebileceğini sanmıyorum. ve giderek buna daha az inanıyorum,çünkü insanların ilgisini görüntülerden çok lafların çektiğini düşünüyorum.bu durum değişebilir, ama sanıyorum ki insanlar şeyleri görmekten korkuyorlar, önce sözünü edip daha sonra görmeyi yeğliyorlar... görüntü bir davada ileri sürülen kanıt gibidir. eğer yanlış bir kanıt getirmişsem, bu tartışılabilir ve işte o anda yeni bir kanıt oluşturabilmek için sözcüklerden yararlanılabilir" demiş büyük yönetmen.
  • fransız yeni dalga akımı yönetmenlerinden biri olup: "sinema ne sanattır ne de hayatın kendisi; ikisinin ortasında bir şeydir" demiş olan kişi.
hesabın var mı? giriş yap