• hırsız diye seslenildiğinde arkasını dönüp bakmayacak adam. çünkü biliyor ki kendisine seslenilmiyor. şimdi yeğenim sen bu hırsızın kim olduğunu şıp diye anladın ya, yemin ederim gerisi boş. işin asıl güzel tarafı bundan 20 sene sonra bu entryi okursan hala aklına aynı kişi gelecek.
  • şu an yazarı tarafından silinmiş olan hayali şile bezi ihracatından 5 milyon tl haksız kazanç elde ettiği iddia edilen bir entry ile ilgili olarak kemal kılıçdaroğlu'nun tarafımıza ilettiği açıklaması aşağıdaki gibidir:

    sevgili dostlar,

    ekşi sözlük’e yazı yazan bir arkadaşımız, benimle ilgili bir duyumunu kaleme almış...

    ben bu arkadaşımızın ve tüm ekşi sözlük okuyucularının merakını gidermek için aşağıdaki açıklamayı yapma gereğini duydum...

    1. maliye bakanlığında daire başkanı ve genel müdür yardımcısı olarak çalıştığım doğrudur. hatta bir ara “hayali ihracat” dosyalarına baktığım ve hayali ihracatçıların korkulu rüyası olduğum da doğrudur. ama kamu görevlisi olarak çalıştığım süre içinde hiçbir zaman bir şirket kurmadım, var olan şirketlere de ortak olmadım...

    2. şile bezi ihraç eden bir şirket kurduğum söyleniyor... şile beziyle tek ilgim, kendime 1980’li yıllarda ayvalık’ta şile bezi bir gömlek almaktan ibarettir... ne şirket kurdum ne de ihracat yaptım... arzu eden tüm ticaret sicili kayıtlarına bakabilir...

    3. kaldı ki, benim böyle bir dosyamı bulsa akp şimdi zil takıp oynuyordu... meraklanmayın bu kardeşinizin veremeyecek hiçbir hesabı yoktur... cesaretimizin kaynağı da budur...

    ekşi sözlük okurlarına saygıyla duyurulur...

    kemal kılıçdaroğlu
  • yine toplandı buralara aptal sürüsü.

    "samimiyet tamam ama bir şeyler yapsın?"

    ne yapsın lan daha fazla, ne yapsın? mecliste verdiği bütün yasalar, teklifler, önergeler reddedilir, televizyonlara çıkmaya çalışılır, konuştukları kesilir, merdivene ters bindi diye (sanki çok önemli amına kodumun memleketinde merdivene ters binmek) sikik sikik propaganda yapılır, vaatlerini sıralar, hırsızlar dalga geçerler, bir sonraki seçimde o vaatleri çalıp kendilerininmiş gibi aynı vaatlerde bulunurlar. doymadınız sikik tespitlere, doymadınız göt olmaya, doymadınız sikilmeye.

    "kös kös izlemekle yetindi çözüm müzakerelerini."

    ne yapacaktı yarrağım? silah alıp oslo'yu mu basacaktı? televizyon kanalı basıp eylem mi yapacaktı? megri megri diye canlı yayınlanan programları mı kesecekti?

    kaç defa "oslo müzakereleri" açıklansın diye demeç verdi bu adam? kaç defa pkk ile akp ne görüştüğünü açıklasın diye açıklama yaptı? ne yapacaktı yarrağım, ne yapacaktı?

    adam müzakereleri yapanlara laf söylemiyor, gelmiş "müzakereleri izlemekle yetindi" diye tespit yapıyor.

    "liderlik vasfı yok."

    bak kendini siktirmeden şuradan şöyle git. siktir git.

    allah kendisine sabır versin. bu kadar arsız, bu kadar yüzsüz, bu kadar riyakar, bu kadar karaktersiz hasımlarla mücadele edip, bu kadar geri zekalı, bu kadar aptal, bu kadar moron adamlardan oy istiyor.

    her şeyi geçtim, öyle göt kılları var ki, ben aynı fikirde olsam utanır, kendimi sorgular, fikirlerimi gözden geçiririm. burada zeki geçinen mallar bu göt kıllarıyla aynı tespitleri, aynı fikirleri sıralayıp ezber bozduğunu sanıyor.

    liderlik vasfı yokmuş, muhalefet yapamıyormuş. yapacağınız siyasi tespitleri sikeyim...
  • dün yaptigi güzel bir şeyi paylasmak istiyorum sizlerle. tunceliden elazığ'a geçerken kovancılarda durup seçim burosuna gitmiş kovancilarin da agir akpli bir ilçe olduğunu not düşeyim. iki gözü yıllardır görmeyen kulağı da duymayan dedem bile akp'li. dün kılıçdaroğlu kendi seçim bürosunda pek kimse olmayinca akp nin seçim burosuna gitmiş kalabalik bayagi sasirsa da misafir etmiş tanismislar biraz sohbet edip konvoyu ile elazığ'a geçmiş.

    * bizim ev chpli ve akrabalarimiz sürekli bize kilictarin usaklari der. gram abartiyorsam gidin dedeme kılıçtara mi oy veriyorsun diyin sinir krizi gecirisini görün. kurani kerimin yarısını ezbere bilen anneme munafik ilan etti chpli diye.

    dün aksam dayim aradı dediklerini de aynen yaziyorum "ne kadar efendi adammis, hepimizle tek tek tokalasti sikintilari not aldı, tertemiz konustu gitti. ben bu adam için sizinle çok kavga ettim çok dogru söylüyorsunuz birileri bize bagirinca hemen ona esir oluyoruz." dedi. ilk kez oy kullanan üç kuzenim ile konuştum onlar chp diyordu da ateşli akp savunucusu dayim bile sırf bu davranışı için fikrini degistirmis.

    iktidara iyi yuruyorsun kemal reis ol da yüzümüz gülsün.
  • halen yapıyor olduğu konuşmada az önce mhp'ye "her şeye hayır diyen parti" demiş ve eklemiştir: "her şeye hayır diyen bir parti halkın karşısına nasıl çıkacak?" ayrıca mhp'nin bu tavrıyla akp'ye moral kaynağı olduğunu söyledi. ağzına sağlık. hep diyorum yine diyeceğim: bu ülkeye fazla siyasetçi.

    edit: şehitlerle dalga geçer gibi şehit olmak istediğini söyleyen taner yıldız'a da "korumalarını bırak, kırmızı plakalı zırhlı aracından in, yandaşının işlettiği maden ocağında çalış, o zaman olursun şehit" diyerek ayarın kralını vermiş ve duygularımıza tercüman olmuştur.
  • gece gece adamın asabını bozacak vasıfsız, birey bile olamamış, güdülmeyi isteyen koyunların ağzına meze olarak dolaylı yoldan beni sinirlendirmiş siyasetçi.

    herkesin ağzına sakız olmuş tutturmuşlar gidiyor; karizması yokmuş...

    e hıyarağası, senin neyin var? şempanze kabilesi mi bu başınıza sizi yönlendirecek birini arıyorsunuz?

    sabah akşam sistemini, insanını öve öve bitiremediğiniz isveç'in, danimarka'nın, norveç'in başında kim var biliyor musunuz? tipini bile gördünüz mü? o süper ülkelerin başkanlarını görmediniz, adını bile bilmiyorsunuz. ama ülkeler süper; bu nasıl oluyor? onların sistemine özeniyorsunuz, yaşam tarzlarına özeniyorsunuz ama lidere gelince vurunca yeri titretsin, adı bilinsin, bağırsın çağırsın istiyorsunuz. neymiş? bir ülkenin düzenli olması, düzgün işlemesi, halkının iyi yaşaması için vahşete, bağırıp çağırmaya değil, işini iyi yapan diplomatlara, uyumlu insanlara, medeni insanlara ihtiyaç varmış.

    hakkaten bu kadar mı vasıfsızsınız ya? o boş kafanızı safsatalarla dolduracak, hiçbir gaye edinemediğiniz bu hayatta size hayali düşmanlar, hayali idealler vererek sizi ayakta tutacak birini mi arıyorsunuz ki tatmin olasınız? o kadar mı boşsunuz lan?

    20.yüzyıl'da diktatörlüklerin "moda" olduğu dönemde mi yaşıyoruz ki başınıza sizi güdecek, kitleleri peşinden koşturacak adam arıyorsunuz?

    bu ülkeye atatürk, fatih sultan mehmet gerekmiyor. o adamlar zamanında gelip bu toplumu öyle ya da böyle bir yerlere getirebildiği için bir daha gerek yok. onlar bir yere getiriyor, fakat halk arkasından kendisi bir şeyler yapmak yerine hep "biri gelsin o yapsın, ben bir bok değilim" kafasında takılıyor. hakikaten bir bok değilsiniz, çünkü olmak istemiyorsunuz.

    kendinizi ne alanda geliştirdiniz?
    yılda kaç kitap okuyorsunuz?
    farklı görüşlere ne kadar açıksınız ve ne kadar araştırıyorsunuz? hemen üstünü kapatmıyor musunuz? dışlamıyor musunuz?
    bu hayatta neyi öğrenmek için gayret ettiniz? neye çabaladınız? ne zevkiniz var?
    kendiniz için ne yaparsınız? kendinizi nasıl geliştirirsiniz? hatta ve hatta hiç "benim ne eksiğim var, benim isteklerim doğru mu acaba?" diye hiç soruyor musunuz kendinize?

    tek bildiğiniz "torkoyoyo bolmok ostoyorlor". oldu. hemen dış güçler. sen ne bok yedin bugüne kadar? sen hiçbir bok yeme, sonra başına biri gelsin; ona buna bağırsın da sen tatmin ol istiyorsun. itiraf edin şunu artık. hiçbir bok değilsiniz, bir bok gibi hissetmek için başınıza atarlanan, sizi büyük ve güçlü bir gruba ait gibi hissettiren birilerini istiyorsunuz, dışarıda kalanları dışlamak istiyorsunuz ki yıllardır süregelen hiçliğinizi bastırıp unutasınız.

    ayrıca ne karizmaymış arkadaş. karizmatik değil dediğiniz adamın karşısındakiler zevksizlik yoksunu kıyafetleri, iğrenç bıyıkları ile cirit atıyorlar. ne karizması ? önce gidin karizmanın anlamını öğrenin.

    primat beyinleriyle gelmiş karizma diyorlar. gidin amazonda maymunların arasına karışın, bağırıp çağırıp daldan dala atlayan liderleri var, tam sevdiğiniz gibi.
  • yıllar sonra chp genel başkanı olarak hakkari'ye gitmiş, beklenenin hayli üstünde bir kalabalığa hitap etmiş, şehire girer girmez bdp'li belediye başkanını ziyaret etmiş, miting alanına yürüyerek gitmiş, yürürken sohbet ettiği halktan gelen "sabah erken saatlerde evimize baskın yapılıyor." şikayetlerini alınca hemen, hakkari cumhuriyet başsavcısı'nın yanına giderek bilgi almış ve rahatsızlığını dile getirmiştir. hâlâ bu adam için, "yönetici değil ya", "ülkeyi yönetemez", "beceriksiz" deniyor ya, insaf diyorum.
  • kemal kılıçdaroğlu'nun gönderdiği cevap metni yayınlanınca şaşıranlar için:

    kemal kılıçdaroğlu asistanı vasıtasıyla bize ulaştı ve telefonda kendisiyle ben görüştüm. her zamanki gibi saygılıydı. kırırım bu interneti tavrından tamamen uzak, ne yapması gerektiğini sordu. bunu avukatı olmadığından değil, bu site içinde bu iddiaya en uygun karşılığı nasıl veririm minvalinde sordu, ki kendisine saygımın katlandığı nokta budur. cevap metni gönderirlerse yayınlayabileceğimizi söyledim. bunu ben ünlüsünden siyasetçisine belki 5 yıldır söylüyorum, ilk defa birisi şu iki tavırdan farklı bir duruş sergiledi desem yalan olmaz sanıyorum:

    1. "o yazıyı silin, cevap filan da göndermiyorum, konu uzamasın"
    2. "yazıyı silin, cevabımı da yayınlayın"+hakaretlerle dolu ve kendini öven bir cevap metni gönderilmesi ve tabi ki yayınlanmaması.

    ilgili yazının silinmesini talep ettiğine dair tek bir kelime çıkmadı ağzından, email adresimi verdim, teşekkür etti, cevap metnini tbmm.gov.tr uzantılı adresinden gönderdi, yayınladık.

    siyasetçiler arasından cevap metni gönderen bugüne kadar olmadı diye hatırlıyorum ancak iletişim kanallarıyla bize bizzat ulaşıp, bizzat görüşen ikinci milletvekilidir, bir önceki de yine chp milletvekiliydi sanıyorum, adını hatırlamıyorum, hakkındaki başlıkta bir fıkra göndermesi vardı, silindi, cevap metni koydurmadı, çok saygılıydı.(hatırlatanlara teşekkür ederek: (bkz: mevlüt aslanoğlu/@kanzuk) ) belki arada hatırlamadıklarım olabilir, buna ilişkin çetele tutmuyorduk, tutsaymışız iyi olurmuş ama. bunun haricinde, bir seferinde eski shp ümraniye belediye başkanı, şimdi chp milletvekili olan şinasi öktem asistanı aracılığıyla ulaşmış, hakkında yazılanların gerçek olmadığı iddiasında bulunmuştur. ben de chp'nin köpeği olduğumdan ilgili yazıları silmeyip, bir de üstüne ne yazmışım, bir bakınız. (bkz: şinasi öktem/@kanzuk) anlayacağınız beni kendiniz gibi bilmeyin. ikiyüzlülüğünüzle, fanatikliğinizle, yobazlığınızla, güce tapınmanızla, tahammülsüzlüğünüzle öyle nevi şahsına münhasır insanlarsınız ki, gerçekten istesem dahi benzeyemem, uğraşsam beceremem.
  • helal olsun denmesi gereken adam.
    buyrun;
    (bkz: helal olsun)

    türkiye'ye başbakan olabilecek mi? sanmıyorum. seçimle değil, sırayla gelinse, iyi bir başbakan olur mu, emin değilim. chp'nin yakın döneminde bir iktidar olma şansı var mı? onu da sanmıyorum, ama adam iyi niyetle çırpınıyor, buna artık kaniyim. chp'nin %0 olan şansını %3-5 bari yapabilmek için çok büyük fedakarlıklar gösteriyor, parti içinden gelecek darbeler dahil yıpranmaları göze alıyor. son "çatı aday" ekmeleddin ihsanoğlu hamlesi ile bunu iyice gördüm. bu adamı eleştirin, dövün ama iyi niyetini, çırpınışını da görün.

    o kadar mevcut eleştiriye, aday lansmanı gerçekleştikten sonra fersah fersah büyüyeceğini bilmesine rağmen ekmeleddin ihsanoğlu hamlesini cesaretle yaptı. bu adamda yürek var, değişime heves var.

    başka başlığa bırakmayalım, şu çatı aday analizimizi de burada yapalım o zaman.

    24 saattir inceliyorum, okuyorum, geziyorum, tam da olması gerekenler oluyor gibi. bu bir ekmeleddin bey seçimi kazanır sinyali değil, bir gaz da değil ama chp ve başta kendi seçmeni olarak kitleyi anlama, paradigmayı çözme açısından önemli. klasik argümanları tek tek değerlendirerek analizimizi yapalım:

    1) bu ne amk? ekmeleddin ihsanoğlu, adını googleda aradığımız adam nasıl olur da cumhurbaşkanlığı seçimini kazanabilir?

    algı okyanusu akp tarafından bir iç deniz haline getirildi. bilinmiyor olmak dezavantaj değil, avantaj. algı sadece iyi-kötü şeklinde bir dualizma üzerinden yürüyor. fazla parametreyi halkın cehaleti, seçmenin tercih algoritması kaldırmıyor. ya iyisin ya kötü. ya bizdensin ya ondan. bilinen adayların hepsi için akp medya ve propaganda makinesinin anında ortaya çıkarabileceği şeytani yüz var. bilinmez olmak burada sizin avantajınız, kalkanınız oluyor.

    2) ekmeleddin ihsanoğlu. islam konferansı sekreterliği bile yapmış. bu kadar sağcı, resmen dinci islamcı bir adayı kendi seçmenine nasıl kabul ettirecek?

    ettirmeyecek, ettirmemeli. kendi seçmenin ile aranda atilla taş'ı göstersen gözün kapalı oy verdirecek kadar bağın yoksa bu işi komple bırak. akp bugünlere böyle geldi. liberale, solcuya, siyasetsize, kendinden uzak ne varsa onlara da oy verdirecek kişileri aday ve teşkilat havuzuna ata ata bu kadar büyüyebildi. kendi çekirdek seçmeni ne yapıyor bunlar ben bırakıyorum demedi. değişen gömlek ideolojik değil siyasal üslupta idi. tam olarak bu idi. bunu anla, bunu partinin seçimi kazanmak için yaptığını, ideolojik bir kopuş veya ihanete tekabül etmediğini gör. bu partini iktidara taşımanın birinci şartıdır.

    3) bu hamle ile sağdan devşirmek istediği oyun daha fazlasını kendi içinden kaybedecek. salakça...

    matematik. bildin mi? evrensel bir dil, tekil bir doğrular manzumesi. bir 100'ün içine 2 tane 51 sığmaz. recep tayyip erdoğan'ın, en azından 2. tur öngörüsü olarak kafadan 50-55 bandında oyu var. mevcut durumda rte'den oy çalmadan, anlamlı bir seçmen kitlesini (%8-10 olduğunu değerlendiriyorum) tayyip'ten vazgeçirmeden seçimi kazanman imkansız. bunun da tek ve bir tek yolu var. o seçmene kendi içinden, yakın, chp'den beklemediği kimlikte bir adayla gelmen, onu şaşırtman, sürklase etmen gerekli.

    4) hayatında hiç siyaset yapmamış birisi nasıl siyasi kampanya yapıp oy isteyecek?

    siyasetsizlik mevcut durumda avantaj, dezavantaj değil. ben de sıkı bir muhalifim, evet bence de artık canavarlaşmış, diktatörleşmiş, kirlenmiş bir kimlik recep tayyip erdoğan. ama bu siyaset adamı olarak bir dev, bir duayen olduğu gerçeğini değiştirmiyor. rte karşısında "siyasi bir kimlik" tamamen acizdir. her ne kadar seçim siyasal bir seçim olsa da havuzun dışından bir kimliğin daha çok şansı olacaktır. elbette bir miktar siyaset lazım olacak. orada da chp ve mhp'nin, teşkilatlarının devreye girmesi gerekecek.

    5) koalisyon yapıldı, taraflar anlaştı ise mhp zaten çatı adaya oy verirdi. neden chp, kendi kitlesi içinde bu kadar tepki çekecek bir aday çıkardı?

    kazın ayağı öyle değil. şunu görün ki chp seçmeninin sağında aday kabul etme eğilimi ile mhp seçmeninin solunda aday kabul etme eğilimi çok farklı. bunun temelinde de ideolojik tanım farkı ve en önemlisi eğitim farkı var. mansur yavaş ile gördük. chp seçmeni, dürüst, gizli ajandası olmayan, kalbi açık sağ adayı benimseyebiliyor, hatta sevebiliyor. sen değil misin akp'li cahil diyen? sen değil misin eğitimin, görgünle övünen? haydi buyur, şimdi de gereğini yap. kucakla, adam seni satarsa o zaman konuşursun.

    6) aslolan bir siyasi partinin kendi ideolojik çizgisinden sapmaması, kaybedeceğini bilse de ona göre aday göstermesi, kendi ideolojisinin doğruluğunu halka göstere göstere, ispat ede ede büyümesidir. bu iktidar yürüyüşü çakma sağ adaylarla olmaz.

    o siyaset tarzı 20. yüzyılda kaldı. şimdi 21. yy. artık hiçbir siyasi parti ve hareket için o şekilde iktidara gelmek mümkün değil. akp ideoloji partisi mi de sandığa ceketini assa iş seçim olunca hep %50 konuşuyorsun? artık yeni düzen bu. seçmen aç, seçmen bencil, seçmen pragmatist, seçmen geleceğini değil, hemen bugünü kurtarmak istiyor. partiler de böyle. seçimi kazanacaksın ve bunu hemen yapacaksın. öyle ideoloji kasayım istikrarlı %1-2 her seçim büyüyeyim, insanlara marx anlatayım, antiemperyalizm söyleyeyim falan... o işler geçti.

    7) bu mu atatürk'ün partisi? bu mu cumhuriyet halk partisi? neredeyse şeriatı kendi eliyle getirecek...

    chp demokraside olması gereken birincil şeyi yapmalı önce. doğrusuyla, yanlışıyla ama temelde ben bu niyeti görüyorum, o da bunu yapmaya çalışıyor zaten. kalanı en azından şimdilik teferruat. o da "seçim" kazanmak. seçim kazanmak, o sandıktan çıkmak. hiçbir zaman hiçbir seçimde zerre şansı olmayan, yerel olarak iktidarda olduğu sahil şeritlerinde bile seçimden seçime eriyen, %10-12 partisi mi atatürk'ün partisi olacak? o zaman mı rahatlayacaksın?

    8) ekmeleddin de ne amk? böyle isim mi olur?

    komik değil mi? senin berktaycan, ali cengiz efe gibi. bu da islami/muhafazakar kanadın gerçeği. sonu ....eddin ile biten isimlere, özellikle elitinde alışıktır bu kesim. ona böyle ulvi, dinen soylu, ulema bir hava katar. hakan'dan iyidir onlar için, merak etme.

    9) az buçuk anlıyorum. sağ profil falan tamam da, bu olmamış, bir yerlerde bir hata var.

    bana lagaluga yapma. isim ver, isim? bir isim veremiyorsan, böyle böyle olmalı da demeyeceksin artık. seçim pusulasında isim var, fotoğrafsız cv değil. profilin içinde kalan daha makul adayları dinleyebiliriz/dinleyebilirdik.

    10) ben artık sıkıldım. tam gönlümdeki aday olmazsa oy moy yok. tayyip'e verecek değilim elbette ama yok abicim, sandığa gitmem.

    sandığa gitmeden rte'ye oy vermiş olursun. bunun adı yılgınlık. onların da beklediği ve istediği bu. seçimlerde en büyük avantajları bu. rakipte daha baştan kaybetmişlik hissi uyandırmak. böyle böyle, kaybede kaybede kazanmalar öğrenilecek.

    sonuç;

    ekmeleddin ihsanoğlu.

    dün ismi açıklanmadan önce sadece ismini şöyle bir duymuşluğum, "- bu adam galiba bir prof. olması lazım..." diyebilesim vardı. herkes gibi yeni öğrendim yani. kahire doğumlu. memleketi, çok dile getirilir, kusura bakmayın, yobazlık timsali olarak bilinen yozgat. bütün hayatı muhafazakar kökenden, arapça biliyor. dünyanın en önemli islami uluslararası örgütlerinden birinde tepe görev üstlenmiş. mazisinde illa siyaset arıyorsan chp değil akp var. tipi, saçı, bıyığı evinin duvarındaki tablolar, biblolar, süslemeler. her şeyi, her şeyi bana uzak. hiçbir yönü ile bir cumhurbaşkanı hayalimi gerçeklemiyor. ama işte uzlaşmak böyle bir şey, her şey gönlüne göre olmuyor, hatta bazen hiçbir şey...

    ekmeleddin bey'in kendisi doğru mu bilemiyorum. ama seçimi kazanabilecek, yani matematiksel olarak kazanma şansı olan profile uyuyor. bir kere bu profilin en büyük şartı oldukça sağ bir kimlik olmasıydı. öyle olunca da zaten bu eleştiriler aynen yapılacaktı. yani kişiyi bilemem ama profil her türlü doğru. amaç seçim kazanmazsa, tek ve doğru yol hala bu. bir tek bu.

    antiakp kanadına, muhaliflere, adayı duyunca bozulanlara seslenme vakti geldi;

    bu arkadaşa oy vereceğiz aga. zamanın ruhu bu. olabilir, olmayabilir, ama vereceğiz. vermeliyiz. kemal başgan'ı da anlamalıyız. dediğim gibi helal olsun. kızacağınız bir şey varsa o, ülkenin seçmen yapısıdır. kemal kılıçdaroğlu değil... en azından adayı açıklar açıklamaz kaybettiği bir ortam yaratmadı, bir şans az da olsa varsa, şimdi var, artık var, ancak var!

    fedakarlık bize düşer. daha düne kadar recep tayyip erdoğan'a oy vermeyi düşünen, bu aday ile belki de oyunun rengini değiştirecek bir fakir, bir eğitimsiz, bir gariban, bir çaresiz kardeşimiz var ise, aday için yutkunma fedakarlığı bize düşer.
  • şehit haberleri yüzünden 10 yıldır iktidarda olan ak parti hükümetini değil, mozambik başbakanını eleştirmelidir.

    hatta nota versin, daha uygun olur.
hesabın var mı? giriş yap