• sadece motorlu araclarla sinirli olmayan bisiklet gibi motorsuz ve korunmasiz araclardayken basa gelince ucbucuk atilmasina sebebiyet veren takinti.
  • öğrenmeyle edinilmiş bir tepki biçimidir. çünkü köpekler, insanlar gibi "soyutlama" kabiliyetine haiz yaratıklar değildir. bu nedenle insana has özellikleri de taşımazlar. köpekler, tekrar ederek ya da şahit olarak öğrenirler. tıpkı erkek köpeğin işerken bacak kaldırması gibi... dolayısıyla sokak formasyonuna sahip köpekler, ezilen başka bir köpeği görmekten, araç motorunun gürültüsünden ürkmekten, bisikletli bir haytadan tekme yemekten, el arabası olan bir şaşkının yavrularını kaçırmasından, mavi arabadan inen adamların ateş etmesinden ve benzeri durumlardan dolayı davranış üretirler.

    yine de dengesiz sahipleri tarafından yetiştirilen köpekler gibi genellemelerin dışına taşan durumlar da vardır.
  • köpeklerin dönen tekerlekleri garipseyip verdikleri tepki olduğunu düşündüren gözlem. dikkatli bakarsanız motorlu motorsuz her tekerlekli aracı takip ettiklerini görebilirsiniz.
  • çok uzun yıllar önce anadolu'nun ücra bir köyünde kimsesiz bir adam yaşardı. evet kimsesiz ve yiyecek ekmeğe muhtaç bir garibandı. tek varlığı yoksulluğunu paylaşan köpeğiydi. aç susuz kaldığı halde sahibini terketmiyor sanki onunla dertleşiyordu. onca açlığına rağmen yiyecek aramak için dahi sahibini bir an yalnız bırakmıyor bir yerlere gitmiyordu. adamın köyde ne bir karış toprağı nede bir lokma kazanacak kapısı olmadığından artık açlığından çok içinde bulunduğu durum dokunuyordu. artık çok olmaya başlamıştı. bir gun kapısının onundeki golgelikte otururken ilerde oynayan çocuklardan duydu köye tüp arabasının geldiğini. önemli bir olaydı. köye yılda kaç kere araba gelirdiki zaten. biraz düşündü sessizce kalktı. tavandaki sırıklara asılı duran sicimi alıp köyün merkezine doğru yürümeye başladı. arkasında köpeği, yorgun argın yürüdü. tüp arabasını gören köpek ürkek adımlarla dolandı etrafını. adam tüpcüyü güç bela ikna etti öteki gelişinde parayı vereceğine. tüpü sicimle sırtına sarıp eve doğru yürümeye başladı. eve geldiğinde doğru mutfağa gitti ve tek göz ocağa bağladı tüpü. mutfağın kapısını kapattı. köpek dış kapının önünde yatıyordu. tüpü açıp ocağın düğmesini çevirdi. tüpten çıkan gaz yavaş yavaş mutfağı ve ciğerlerini doldururken hiç bir pişmanlık duymuyordu. yavaşça gelen boğucu uykunun kendisi ve dostu için en uygun son olacağını düşünmüştü. yavaşça devrildi, artık uyanmayacaktı. huzurluydu ölümünü dostu görmemişti. giderayak üzmemişti dostunu. aradan bir gün geçti. uyanmayan sahibinin etrafında acı acı havlayan köpeğin sesine geldi gönülsüz köylüler. pekde kimse gelmedi cenazesine. yalnız kalan dostundan başka yasını tutan yoktu. anlam veremiyordu köpek sahibinin ölümüne.günlerce gezindi başıboş ve şimdi anlamıştı, o araba gelinceye kadar aç susuz yaşıyorlardı. o araba ölüm getirmişti köye. sahibini öldüren o arabaydı...

    yıllar önce ender ozkahraman'ın leman'da puslu çizgileriyle anlattığı bir hikayeydi.
  • tekere önceden işemiş diğer köpeklerin kokusunu almalarından da kaynaklanabilecek takıntı. koku yoluyla idrar tahlillerini yapıp diğer köpeğin nasıl bir dönemde (abazan erkek köpek, motor dişi köpek vs.) olduğunu anlıyorlar belki de...
  • (bkz: hav hav)
  • köpeklerin motorlu araç kovalamasının nedeni kanaatimce ataları olan kurtların avlanma biçiminde yatmaktadır. nasıl ki kedi hayvanı, doğal beslenme biçimi kendisinden küçük fare gibi hayvanları avlamak olduğu için en sakin anında bile yuvarlanan minik bir top gibi, oynaşan bir parmak gibi küçük hayvan çağrıştırır bir nesne görünce kendinden geçerek oyuna koşmakta ise, köpek hayvanı da kurtluk zamanlarındaki doğal beslenme biçimi olan kendisinden büyük geyik gibi manda gibi heyvanları sürü halinde kovalayıp avlamak iç güdüsü doğrultusunda, tıpkı koşan bir mandaya benzeyen bir araba, seken bir ceylana benzeyen bir motosiklet gördüğünde kendinden geçmekte ve peşinden oyuna koşmakta, dönen lastikleri etli bir kalçayı dişlermişcesine dişlemek arzusuyla dolup taşmaktadır. tabi aman ne güzel oyun oynuyor şirin şey diyerek durup kendisine şefkat göstermenin alemi yoktur, zira oyun dürtüsünün bünyede salgılattığı adrenalin pekala mekan sahiplenme dürtüsünün saldırganlığını da tetikleyebilir değil mi? evet. tıpkı elimize sarılan kediye biraz daha yüz versek kedi efendinin o eli yemeye başlıyacağı gibi.
  • en efendi, en mülayim, en pırlanta köpekte bile görülebilen beyinsizce davranış. sen kalk sadece ön dişlerim sivri diye kendinden 15 kat daha büyük sürekli ses çıkaran arkasından dumanlar tüten takribi 90 hp'lik devasa metal yığınına laga luga yap. adamın götünden kan alırlar kamil kan
  • arka kapi acik diye uyarmaya cali$iyorlar aslinda. veya debriyaj balatasi yanmi$ haci, demek icin. o olmadi, ilerde polizei var deyu uyarmaya. ama kopek lehcesini bilmeyen insanlar kendince yorumlarlar bunu. porca miseria...
  • sonuçlarının asla önceden kestirilemeyeceği köpek davranışı. nitekim bu yüzden pozz yaşam ile ölüm arasındaki çizginin ne kadar ince olduğunun farkına varmıştır.

    tarih: haziran 2006, bir çarşamba gecesi

    saat: 02.00

    pozz, daha bikaç saat öncesinde pakette kalan son sigarayı görüp, "şunu içeyim, bu akşam bir daha içmem artık" demiştir. daha sonra rutin bir şekilde tv izlemiş, playstation oynamış, nete girmiştir. saat gece 2 olduğu zaman ise sigara krizi tutmuş, "lan, ne biçim adamsın" diye kendine söylenmeye başlamıştır, zira şöyle bir durum sözkonusudur;

    - pozz şehir dışında yaşadığı için evinin yanından geçen ana cadde oldukça ıssız olmakta ve gece 12 den sonra burada sokak köpekleri cirit atmaktadır.

    - yakın zamanda pert olan arabası artık bulunmadığı için herhangi bir ihtiyacını karşılamak için yürümesi gerekmektedir.

    dolayısıyla sigara almak için, günlük "deadline" noktası saat 12 civarıdır.

    krokiyi çizeyim de tam olsun;

    ______________________________________________________________
    _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ a yolu _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _
    _____x______________________ t ______________________________y_

    __________________________ ı ı______________________________
    ______________z___________ ______________________________

    pozz, y noktasında oturmaktadır, gideceği yer ise x noktasında bulunan büfedir (arada takriben 3 km mesafe vardır). t noktası, genellikle sokak köpeklerinin bulunduğu kavşak noktasıdır. z noktası ise olayın geçtiği sokakta bulunan bir yerdir, açıklayacağım..

    pozz üstünü giyinir, dışarı çıkar ve yürümeye başlar. bu sırada etrafı kolaçan etmektedir ve köpeklerin bulunmadığını görünce ana caddeye çıkar. arka sokaktan gitme imkanı da olmasına rağmen, "ulan zaten bahtsız bedeviyim, şimdi kesin köpekler oradadır " der. bu esnada da, olası bir köpek saldırısı durumunda yapılması gerekenleri düşünür; ne "yapılmaması" gerektiğini, bir önceki yıl yaşadığı deneyimle (bkz: kopek saldirirsa yapilacaklar/@pozzecco) bilmektedir. ayrıca kaçmak da mantıksızdır, zira zaten köpek insandan daha hızlı koşmaktadır ve köpeklerin içgüdüsel olarak kaçan "şeylere" karşı zaafları vardır. bir de zaten bu sokak köpeklerinin "sürü" halinde dolaştığını düşününce (ki bir sürüde en az 6-7 köpek olmaktadır) saldırı eğilimlerinin farkına varır. sonuç olarak o gün bir köpek sürüsü ile karşılaşmak, kendi açısından önemli bir sorun olacaktır.

    yaklaşık yarım saat boyunca yürüdükten sonra x noktasındaki büfeye varan pozz, sigarasını alır ve aynı yoldan geri dönmeyi düşünür.
    bu sırada t noktasını hayal meyal görmektedir.

    yürümeye devam eden pozz, karşı taraftan ışık geldiğini görür; t noktasına doğru bir araba ilerlemektedir. gözlerini kısan pozz, o bölgedeki cadde ışıklarının altında oldukça can sıkıcı karaltılar görür. köpekler bir arabayı kovalamakta, sürücü korna çalmakta ama ilerleyememektedir. pozz paniğe kapılır ve ana caddeden yürümenin, köpeklerle karşılaşmakla eşdeğer olduğunu düşünür. yapabileceği tek şey, caddeye paralel giden ve caddeyi hafif yukarıdan gören sokağa sapmaktır. aradaki çimenlik kısımdan yukarı çıkar ve evine doğru yürümeye başlar. bu sırada t noktasındaki köpeklerin havlamalarına uzaktan başka havlamalarla cevap gelmekte ve gecenin sesi, tam anlamıyla bir köpek barınağı havasına bürünmektedir.

    pozz bu sırada bir sigara yakar ve "atlattım" diye düşünerek sokakta hızlı adımlarla yürümeye başlar. bikaç dakika sonra z noktasına gelir ve orada bulunan çöplerin yanında büyükçe bir kangal kırması görür. köpek, çöpten bulduğu bir şeyi kemirmekte ve pozz' a ilgisizce bakmaktadır. bu sırada, köpekleri atlattığını düşünen pozz' un dizleri titremeye başlar ve kendisini avutmak için, "lan şu olsa olsa 40 kilo falandır, ben 100 kiloyum" der. o ana kadar köpek saldırıları ile ilgili okuduğu şeyleri aklına getirir ve "yürüme hızımı asla değiştirmemeliyim" der. tam o anda sokağın karşı tarafından hırıltılar duyar ve oraya bakmasıyla birlikte başından aşağı kaynar sular dökülür; 6-7 tane iri köpek kendisine bakmaktadır. hani bir tanesiyle belki başa çıkabileceğini düşünen pozz o köpekleri görünce "evet, hayatım bu kadarmış" diye düşünür. gerizekalı bir sigara yüzünden ölümle burun buruna gelmiştir, çünkü köpekler hiç de dost canlısı olmayan bir şekilde hırlamaktadır.

    o güne dek izlediği "tüylü dostlarımız" türü programlar aklından film şeridi gibi geçer ve pozz, köpeklere yalakalık yapmayı düşünür. kaçmak mantıklı değildir. köpeklere yaklaşır ve en ince sesiyle, "kızıııım, ciciiim " falan demeye başlar. ( hani bu durumdan bir kare sonrasını resmetmek istesem, köpeklerin düşünme balonlarına kesinlikle onlarca soru ve ünlem işareti çizmem gerekirdi. ) köpekler şaşırır ve pozz yavaş yavaş yürümeye başlar. köpeklerden birisi öne doğru hamle yapınca pozz, sanki onu çok da iyi tanıyormuş gibi aklına gelen ilk ismi söyler; (bkz: sevgiyle ısırmak/@pozzecco) "- aaa, tafi, yaramazlık yok, hadi otur bakayım !! "

    40 kiloluk sokak köpeği bir an tuhaf tuhaf bakar ve oturur !!

    durum o kadar anlamsızdır ki; gecenin ikisinde, korkudan kıçımdan terler akarken, bir sokak köpeği ile iletişim kurdum desem kimse inanmaz herhalde..

    sonra köpeklerin uysallaşmasından yararlanan pozz, onların "menzilinden" çıktıktan sonra olanca gücüyle eve doğru koşmaya başlar. bu sırada korkunç bir adrenalin patlaması yaşamakta ve "laan, ölüyordum lan" demektedir.
    --

    bu olayı unutan pozz, aradan bikaç ay geçtikten sonra yerel gazeteyi okur; "sokak köpeklerinin saldırısından yaralı kurtulan... "
    daha fazlasını okumaz..
    iç geçirir ve bir sigara yakar..
hesabın var mı? giriş yap