• "if you seek a faultless friend you will remain friendless"
    yani: "kusursuz dost ararsan dostsuz kalırsın"*
    diye bir musevi halk deyişi olduğunu bir yerden** okumuştum.
    aynı sözü bir mevlana sözü olarak da duymuştum. iki taraf da iktibas yapmış olabilir.
    demek ki neymiş? kusursuz bilgi arayan da bilgisiz kalırmış.
  • kimse kusursuz değil ama; kimisi sürekli eski sevgilisiyle kafa ütülüyor, kimisi 50 tane fotoğraf çekip tek kelime etmeden oturuyor, kimisi yok onu yemem bunu yemem mekan mekan gezdiriyor. sahibinden az kusurlu dost varsa alınır dediğim durum.
  • sırrı dökülmüş, anlamını kaybetmiş ve nadanlar çarşısına paspas olmuş bir kelam daha.

    sürekli dostum diyen ya sirkatini ya şüphesini ifşa ediyordur. agah olan için dostluk dile dahi kolay değildir. fakat nadanın diline pelesenk olur. altının yalancısı gibi her makama sim olur, varak olur.

    işte o simli, varaklı makamların civarından ayrılmayan bir arkadaş aradı bugün. istediği makamı elde edemediği için geçici olarak gözü açılan, kendi zaviyesinden de olsa adaletsizliği gören bu arkadaş pek güzel, pek ihlâslı sövüyorum diye geldi yanıma.

    benim arkadaşlarım böyledir. cömertliğimi bildikleri için bütün sermayelerini yatırdıkları düzene sövmek istedikleri zaman benim yanıma gelirler. ben onların yerine söverim, hem rahatlamış olurlar hem de günahı benim boynuma kalır.

    hazret de böyle yaptı, umduğunu aldı, gömdüğünü bıraktı, çatık kaşla gelip al yanakla döndü. dahası laf arasında bana da dokundurdu. kusursuz dost ararsan dost bulamazmışsın.

    demedim ki dostu bulunca kusur görmez insan, dost odur ki kusur arasan da bulamazsın. demiyorum artık ben. yazıyorum sadece.
  • dostluğu çıkar ilişkisi olarak görme eğilimi olan cümle.bazen kabuller kusurların üstünü örter gibi gözükse de her kusur zamanla bir diğerinin üstüne binip her ilişkiyi erezyona maruz bırakabilir.onu böyle, bunu şöyle kabul etmek yerine acı söyleyen gerçek dostlarla doğruları yakalamak, gönül eyleyecem diye samimiyetsiz, yüzeysel ve gizli anlaşmalı arkadaşlıklar kurmaktan daha iyi gibi.hatta bazıları bu uğurda yalnız kalmayı bile göze alabilir ki bu daha onurlu bir yaklaşım olabilir çünkü bazen bir insanı hoş görmek onda yaptığının doğal olduğu izlenimi yaratıp size yapılanı başkalarına da yapmasında mahsur olmadığı mesajı verebilir.elbette hata her insanın yapacağı şeydir, mühim olan aynı hatanın alışkanlık haline dönmemesi ve artık kişilikle bütünleşmemesidir.
  • yine ilkokul (ne çok saplanıp kalmışım ömrümün altıda birini oluşturan şu kısa döneme) sıralarında mini mini bir yavruyken, örtmenimizin türkçe dersinde açıklamamızı istediği kompozisyon konusu, özlü söz. şimdi ne çok isterdim o yaşlara ait algılarımla şu sözü tanımlamayı yada örneklendirmeyi. aradan geçen yıllar hayır mı şer mi dilemması içinde, ama mutlaka bakış açımızı değiştirdiler. ilişkilerdeki o çocuksu çıplak, acımasız gerçekçilik, bencillik, bazen merhametsizlik, yerini hesaplı-kitaplı tavırlara, otokontrol adı altında yapmacıklık ve zaman zaman riyaya, mesafeli, sathi, çıkar dostluklarına bırakmadı mı? bunun adı tecrübe mi? çuvaldız acıtıyor mu? peki, dostlarımız hatasız dost ararken listeye ismimizi eklerler mi?
  • acaba bu tahta imitasyonu, çakma şeker kaşığının markası mı bu... belli ki her yerde var.
    didaktik kaşık imalatçısı nasıl bir halet-i ruhiyeyle mevlana'nın bu sözünü tercih etti? dostsuz mu kalmış? kusurlusunu arasak, harika ilişkiler mi olacak.. eldekilerin hepsi kusurlu mu.. çaya şeker atıyorum diye yalnız kalmayacağımı mı ima ediyor yoksa...
  • en son sigarayı dostu sanır ancak ilerde gelecek sağlık problemleri sonucunda tekrar dostruz kalır.
  • "bir dostluğu sınamaya, onun sebeplerini, sonuçlarını, hedeflerini incelemeye, giderek daha aydınlatmaya kalkıştığımız ölçüde, avucumuzdan kaçar o dostluk, bir kabus haline gelir zoiss ve bakarsınız ki, kesinlikle var olmuyor, hiçbir zaman var olmamış, ve insanda idrak diye bir şey varsa memnun olursunuz bundan…"

    (bkz: thomas bernhard)
    (bkz: ungenach)
  • kusursuz kur arayan çarpılır
hesabın var mı? giriş yap