• az önce anladım ki birbirini dinlememekten geçiyor.

    babam: (televizyondaki diziyi kastederek) ne zaman bitecek bu?

    annem: (çamaşır makinesi zannederek) pamuklu ekonomik programa attım, sıkmaya geçmiş.

    ben sessizce durup olanları izledim. 27 yıllık evliler.
  • bir av kulübü kampa gider. üyeler kimin yemek pişireceğine karar vermek için saman çöpü çekerler. ve kararlaştırırlar ki herhangi biri yemeklerden şikayet ederse aşçının yerini alacaktır. çekiliş yapılır, aşçı belli olur. bir kaç gün geçer, adam artık işten sıkılır, ancak herkesin keyfi yerindedir, kimse risk alıp da şikayet etmez. o da bir plan yapar: biraz geyik boku bulur iki avuç alır yemeğin içine koyar. herkes birkaç lokma yedikten sonra yüzünü buruşturur. ama hiçbir şey söylemezler. sonra biri çıkar sessizliği bozar:

    "bunun tadı bok gibi. ama güzel."
  • 1) yüzük takın.
    kim icat ettiyse iyi düşünmüş yüzüğü... pavlov un köpekleri gibi şartlanma yaratıyor her baktığınızda... gülmeyin, öyle.

    2) hiçbir sorunu halletmeden günü bitirmeyin.

    3) oldu ya, halledemiyorsunuz... aynı odada kalmayın, sakinleşene kadar uzaklaşın...

    4) oldu ya, yine hallolmuyor... (çok da olur zaten...) birbirinizin boğazını sıkmak bile isteseniz, aynı yatakta uyuyun...
    bazen küçük bir temas her şeyi çözer.

    5) sorun yokken de arasıra ayrı uyuyun, birbirinizi özleyin...

    6) her yere edi ile büdü gibi beraber gitmeyin... ayrı hayatlarınız, ayrı dostluklarınız olsun... hem anlatacak şeyleriniz çoğalır, hem arasıra küçük kıskançlıklar ilişkinizde afrodizyak etkisi yapar...

    7) en önemlisi: ota boka "boşanalım" diye rest çekmeyin... sihirli bir sözcük bu... bir kaç kez ağızdan çıktıktan sonra hem inandırıcılığını yitirir, hem boşanma düşüncesine alıştırır.

    8) çocuk varsa: unutmayın eşinizle ilişkiniz ayrı, çocuğunuzla /çocuklarınızla ilişkiniz ayrı. çocuğu birbirinize karşı silah olarak kullanmayın, kollarından iki yana çekiştirmeyin...

    9) sokmaca akılla akıl olmaz, başkasından aldığınız öğütlerle ilişkinizi yönlendirmeyin... (bkz: kendini sabote etmek)

    10) şimdi birinci maddeye dönün.
  • kadın erkeği iyi anladığı ama az sevdiğinde; erkek kadını çok sevip anlamaya çalışmadığında mutlu evlilik olurmuş.
  • skeçin konusu evlilik.

    mikrofon seyircilerde... ali sunal 25 yıllık evli bir adama soruyor; '' dile kolay, demek 25 yıl heh. peki abi, bunca yıl evli kalmayı, mutlu olmayı nasıl başardınız?''

    adamın karısı da yanında duruyor ve amcam başlıyor tebessümle anlatmaya;

    - biz evlenmeden önce anlaşmıştık ali bey, eğer tartışma büyürse ben dışarı çıkacaktım.

    + hımm, çok güzel taktik.

    - güzel taktik mi? 25 senedir bahçede geziyorum ali bey. haliyle eve girmeyince mutlu oluyoruz.

    ehehe ve tüm salon yerlerde... bu taktiğin üstüne tanımam yani abi. danışman, psikolog falan bunlar hikaye.
  • naif yaratılışlı bir kadın ve onun bu özelliğini kullanmayacak merhametli bir erkek.
  • bir fıkra vardır bunla ilgili:

    "çocuk dedesine sormuş..
    - dedeciğim bunca senedir ninemle çok mutlusunuz.. bi kez olsun ne kavga ettiğinizi ya da birbirinize sesinizi yükselttiğinizi duymadım.. sırrı nedir bunun?
    - evladım.. şimdi biz evleneceğimizde ninenin köyüne gittim nineni almaya.. yol uzun, ninenin bohçası falan da olunca at arabasını aldım..
    - ee?
    - neyse işte düğün bitti.. nineni aldım.. bohçaları attım arabaya.. bindik yola çıktık..
    - hmm
    - yolda at tökezledi bi.. "bu biiiir" dedim ata.. sonra tekrar tökezledi.. "bu ikiiii" dedim..
    - ööö?
    - tekrar tökezleyince "bu üüüç" dedim.. çektim piştovu vurdum atı..
    - peeee?
    - ninen de "adam boyun devrilsin şimdi bunca yolu bunca yükü atsız arabasız nasıl gideriz?" diye dırdırlanmaya başladı..
    - reeeee?
    - ben de ninene döndüm.. "bu biiiir" dedim.. o günden beri mutlu mesut yaşarız..
    - jaaaa..
    - dinlemiyosun sen sanki..
    - kolonya diyorum.. dökeyim mi?"
  • mutlu evlilikten kastedilen sorunsuzluksa, en büyük sır; törpülene törpülene dümdüz olmuş bir egodur.

    (bkz: kendimden bilmiyorum)
  • yoktur. empati, cinsel uyum, düzenli gelir mutlu evlilik için yeterlidir ve sır değildir.
  • annem ve babama bakarak yorum yapıyorum, “mutsuzluğa da vardılar” ve beraber çok kötü günleri atlattılar, günün sonunda evimizden kahkahalar yükseldi yine.
    bir de gerçekten ev meselelerine ne annem ne de babam bir başkasını karıştırdı, kendi kardeşleri, ebeveynleri dahil! ne yaşadıysak o evde üçümüz yaşadık ve üçümüz çözdük. üçümüz diyorum çünkü çocuğum diye beni hiçbir zaman konunun dışında bırakmadılar, aklımın yeteceği her şeyi biliyordum, anlatıyorlardı. kendimi evin bir bireyi gibi hissettiğim için huysuzluk çıkarmıyordum, mutlu mesut geçinip gidiyorduk.
hesabın var mı? giriş yap