• kendisi annem olsa huzurevine bırakır kaçardım.
  • bugün maalesef fena halde çuvallamış ve internetten gelen her şeyin doğru olmaması gerektiğini komik bir hatıra ile öğrenmiştir. bu vesileyle şunu ekleyesim var: köşe yazarları, okurlarından gelen mailleri köşe yazısına dönüştürüp yayınlama merakından vazgeçsinler. o yazılar için para alıyorlar, paranın hakkını versinler. telif yazı okutsunlar. fikirler telif değil bari metinler öyle olsun.

    olay şu: nazlı ılıcak bugün mevlana'dan özlü sözler diye okurundan gelen bir maili köşe yazısı yapıyor.
    http://www.sabah.com.tr/…icak/2010/03/01/mevlanadan

    ama bu, can dündar'ın 2008'de kendi doğumgününde yazdığı bir yazı:
    http://www.milliyet.com.tr/…leid=876948&authorid=75
  • tanıklık ettiğin bunca yılda haksız hüküm giyenler oldu. haksızlığı onuruna yediremeyip canına kıyanlar, kahrından kanser olup hapishanede ölenler, idam edilen gencecik çocuklar oldu. işkencede can verenler, emniyetin camlarından bile atılanlar oldu. ulan bak, sen türkan saylan’ın ilhan selçuk’un bile başına gelenlere sesini çıkarmadın. sen hiç bir gün zalimin yanında olmaktan, bırak vazgeçmeyi, tereddüt bile etmedin. katıksız bir iktidar aşığı ve ezen sınıfın asalağı olarak her zaman gericilerle, halkı sömüren kan emicilerle birlikte oldun. her dönem zalimi övdün. elde ettiklerinle villanda viskini yudumlarken, demokrasiye ve adalete hasret sönen yaşamlar hiç aklına gelmedi. ancak, ve ne yazik ki, bunlardan dolayı içerde değilsin.

    üstelik hala manipülatifsin, allah’ın isimlerini sıralamış, duvarına bayrak asmış, türkeş’ten bayar’dan, demirel’den bahsedip gönüllere dokunmaya, kamuoyu vicdanını sızlatmaya çalışıyor. git ajitasyonunu az ötede yap. hiç bana anlatma bunları.

    senden nefret etmiyorum. hissettiğim tek şey tiksinti. soğuk duvarlar arasında ölmeni temenni edemem, insansın, o yüzden yaşa.
    hakkı, emeği, özgürlüğü ve adaleti savunduğun kadar...
  • havayı iyi koklar. desteğini bu bağlamda analiz edin.
  • ortalık karışınca anne-oğul kolpadan olduğu belli bir twitter kapışmacı yaptılar. evlat bu "kavga" esnasında erdoğan güzellemeleri yaptı kendini sağlama aldı. hemen arkasından anne bodrum'a "tatile" gitti. hani şu her gün günü birlik feribot seferleriyle yunan adalarıyla gidilebilen yere.

    şimdi bu olay bütün bu yeryüzündeki kargaşalarda olanın yine garibana olduğunun taze örneği.

    devlet cemaate karşı tavır alıyor, ama bu yapılana kadar cemaatin liderleri yurtdışına kaçmış durumda, olan geriiye kalan dersane öğretmenine oluyor.

    zenginler cenneti olma yolundaki rusya ile obezler medeniyeti abd çekişmelerini türkiye'ye taşıyor, bedelini alakasız türk vatandaşı garibanlar ödüyor. tek bir rus askeri işkence gördü mü? tek bir abd'li gazeteci tutuklandı mı?

    bundan önce ırakta afganistanda suriyede ne olduysa aynısı oluyor: halkı ilgilendirmeyen, sıradan insanı ilgilendirmeyen menfaatler için kapışan insanların günahlarının kefareti dönüyor dolaşıyor garibanın sırtına yükleniyor.

    nazlı ılıcak yıllarca sağ kesimin muhafazakar kesimin en nadide vitrin çiçeğiydi. kültürlü kadın alımlı kadın, güzel kadın. bu özelliğini kullanarak sağ ideolojiler adına toplumu manipüke etti. samimi değildi, çünkü yaşam tarzı temsil ettiğini iddia ettiği kitle ile uzaktan yakından alakalı değildi. muhteşem ev partileriyle nam salmış tipik bir istanbul zengini. bir ara oğluyla içkili restoran bile işletti!

    çünkü bunlar şunu çok iyi biliyor: para güçtür. parası olan nükleer patlamadan bile korunabilir. bunlar toplumu menfaatleri doğrultusunda yönlendirmekten çekinmez, toplumun mutluluğu basışı esenliği refahı diye bir kaygıları yoktur. hiç acımadan toplumun damarlarına basar dururlar. böylelikle şöhret, güç ve para devşirirler.

    işler karışınca da kolayca arkalarını dönüverirler, sıyrılıverirler. bunlar konuşur konuşur toplumu gerer, bedelini alt sınıf öder.

    hanimefendi ortalarda yok! e hani her şey çok güzel olacaktı, hani asker vesayeti sona erince süper olacaktı? hani nerede o mecliste koluna girerek birlikte toplumu provoke ettiğiniz arkadaşın nerede? şimdi neler yapıyor? neler yazıyor? son yıllarda provoke ettiğin gariban kitle ne olacak? yıllardır gazladığın saf temiz insanlar ne olacak?
  • çok net, yarın chp iktidara gelsin, 3 gün önce dediklerini unutup chp'nin aslında bu ülke için ne demek olduğunu, ismet inönü'nün ne kadar kıymetli bir devlet adamı olduğunu falan anlatabilecek bir insandır benim gözümde. ha belki öyle değildir ama benim gözümde öyledir. bunu yanlış çıkaracak bir hareketini, davranışını göremedim bugüne kadar.

    iktidara mhp gelsin "9 ışığın verdiği ilham" diye kitap yazar haftasına.
  • mektup okumayı çok seven gazeteci olduğu söylenen kadın. umarın bu mektubuda okur.

    5 ekim: bugün var edilmişim. bu konuşan sözlükte bir yazar. var olduğumu falan da bilmiyorum zaten. çünkü bir pıhtıyım, bir bekek değil. daha beynim bile oluşmadı benim.

    19 ekim: biraz büyüdüm ama hala birşey hissetmiyorum. nasıl hissedebilirimki. daha hiçbir organım yok benim. annemin haberi var olsa gerek ki, bana sık sık beyaz küçük çok hareketli arkadaşlar yolluyor. ben onları pek sevmedim ama olsun. annem gönderdiyse vardır bir bildiği. her boku biliyorum ya.

    5 mayıs: kocaman oldum ben. ama artık sığmıyorum buraya, çıkmak istiyorum, dur bakiym ışık var sanki. evet,evet biri beni dışarı çıkartıyor. derin bir nefes çakiyorum ciğerlerime. hayatımda canımı yakan ilk şey bu oluyor.

    5 mayıs: bugün 1 yaşımı bitirdim. çor zor bir seneydi hem benim hem annem için. ailem hep benim yanımdaydı yani ben ve annem hiç ayrılmadık hemen hemen. buna rağmen annem çok mutsuz gözüküyor. anadolu'nun ücra bir köşesindeymişiz. ben bilmiyorum yazar söyledi. tek göz bir odada yaşıyoruz. annem bu bir yılın her günü ağladı. neden bilmiyorum. ben sadece canım yanınca ağlıyorum acaba onunda mı canı acıyor?

    5 mayıs: bugün bu dünyada 3. yılımı bitirdim. ayaklandım, küçük evimiz içinde geziyorum artık. camdan bakınca dışarıda çocukları görüyorum, oyun oynuyorlar. bende çıkmak istiyorum annem izin vermiyor. birde dikkatimi birşey çekiyor. o çocukların evlerine yüzlerinde tüyler olan, annemden falan daha büyük insanlar giriyor hergün. merak ediyorum kim onlar? 3 yıl geçti annem hala ağlıyor.

    5 mayıs: evet bugün 6 yaşımı doldurdum. kocaman bir kızım ben. artık dışarı çıkabiliyorum, annem izin veriyor. ama ben istemiyorum. çünkü ne zaman dışarı çıksam dışarıdaki çocuklar benimle oynamıyor. bana hep bağırıyorlar. baban yok senin diyorlar. baba ne onu bilmiyorum ama eve dönünce anneme bana baba alır mısın? baba alırsan bana, belki dışarıdaki çocuklar benimle oynarlar diyorum. annem yine ağlıyor. ha bu arada dün evde halının altında bir gazete buldum. üzerinde annemin resmi var ama gözlerine siyah bir bant çekmişler, neden olduğunu anlamadım. yanındaki yüzü tüylü insanda da aynı bant var. birde isimlerini kısatmışlar. annem a.ü. yanındaki insan h.ü. okuma yazma bilmediğim için tam anlamıyorum yazılanları. yazar bana burada yardımcı olacak.

    "12 yaşında ensest tecavüze uğrayan a.ü. davasında karar.

    tecevüz sırasında bağırmadığı bıdı bıdı bıdı, kendi rızası olduğu bik bik bik, tecavüzcünün kendi öz amcası olduğu falan fişmekan, ayrıca psikolojisinin bozulmadığı için, h.ü.'nün tecavüzüne uğrayan a.ü. tecavüzcüsüne neredeyse borçlu çıktı.

    memlekette kürtaj yasaklandığı ve tecavüz sonrası doğacak çocuklara"gerekirse" devlet bakacağı için, fetüsün doğumuna karar verilmiştir."

    gazetedeki haber böyleydi işte. annem kötü birşey yapmış anladığım kadarıyla. kötü birşey yaptığı için üzüntüsünden ağlıyormuş meğerse yıllardır.

    6 mayıs: 6. yaşımın ilk gününe uyandım. annem yok yanımda ilk defa. aa o ne öyle? annem boynuna bir ip bağlamış gözleri açık bana bakıyor tavandan. gülümsüyorum günaydın diyorum, cevap vermiyor. kalkıyorum başımın hizasında kalan ayaklarını tutuyorum ,buz gibi. üşümüş annem.
    hemen yatağın kenarından çoraplarını alıyorum giydirmeye çalışıyorum, olmuyor. hiç yardım etmiyor annem. sesleniyorum cevap vermiyor. dayanamıyorum ağlamaya başlıyorum. annem hava kararana kadar konuşmuyor benimle. galiba çok kızdı bana. her akşam olduğu gibi bir teyze kapımızı çalıyor yemek bırakmak için. açamıyorum. benim kapıyı açmam yasak. camdan içeri bakıyor ve 5 dk sonra kapımızı kırıyor o teyzenin yanındakiler. beni alıp dışarı çıkartıyorlar. kimse üzgün değil ama böyle olacağı belliydi diyorlar. ne demek istediler anlamıyorum.

    bu annemi son görüşüm oluyor. 18 yaşında 6 yıllık bir anneyi son görüşüm.

    bu benim çocukluğumdu işte nazlı abla. sonrasını uzatmaya gerek yok. devlet beni alıyor ve bir yetiştirme yurduna koyuyor. burada cinsel istismara uğruyorum. her gece her gece bir başka adama satılıyorum. 18 yaşıma gelince beni kapının önüne koyuyorlar.

    ne yapmalıyım nazlı abla ben. yardım edermisin bana?

    niye öyle üzgün üzgün bakıyor ve ağlıyorsun nazlı abla? 2 dakika sonra kahkahalarına devam edeceğini bilmiyorum mu sanıyorsun, ben bu numaraları yer miyim zannediyorsun nazlı abla?
  • türkan saylan hakkında yazdığı bir yazının son kısmı:

    "...mahkûm olmayan herkes masumdur ama "şüphelidir"; bunu aklınızdan çıkarıp, her tutuklananın arkasından "hukuk darbesi" diye lütfen feryat etmeyin. mahkeme kararını bekleyin..."

    http://www.sabah.com.tr/…/16/cagdas_yasama_darbe_mi
  • şöyle söyleyeyim. bugün ben ülkenin başına geçip "artık ekmek yerine bok yiyeceğiz" desem, biliyorum ki kendisi sonuna dek yanımda olur. tabii iktidarda olduğum sürece.
  • ülkede siyasi anlamda ne olup bittiğini iyice anlamak için iki şeye bakmak gerek:

    1. borsa
    2. nazlı ılıcak.
hesabın var mı? giriş yap