• şahsi fikrim; aile arasında halledileni ayrı tutmak kaydıyla dünyanın en sikindirik adeti bu nişan dedikleri. sevişmemize de bi şey kalmadı deklerasyonu. yaklaşık 10 gün kadar önce kardeşim nişanlandı ve gördüm ki nişan da düğün olmuş artık. haybeye stres. bu arada şahane adetlerimiz diyor ya düğün erkek tarafının nişan kız tarafının diye, sanıyorum nişanlarda şatafat dönmenin hikmeti de "sikerim lan böyle aşkın ızdırabını, evi bana kitle, düğünü bana kitle, ben domala domala dolanayım, o mustafa denen pezevenk gerine gerine gezsin. yok öyle yağma, o da sikilecek!" diyen acılı bir erkek babası.

    dediğim gibi 10 gün kadar önce kardeşim nişanlandı. daha evvel uzaktan gördüğüm birçok şeyi yakinen görme imkanım oldu. bir kere gelin çok gergin oluyor. uzaktan izliyorum, nişan fotoğrafları çekiliyor çiftin. bizim oğlan bir şey deyip gülüyor, kız bir dönüp bakıyor ki bizim oğlana metrelerce mesafeden benim kanım donuyor. nişanında gelinle göz göze gelip taşa dönen denizcilerin hikayelerini bildiğimden hemen arazi oluyorum güvenli bir mesafeye. nişanın yapılacağı yer böyle deniz içinde yapılmış iskele bir adacık. açık hava, etrafta korkuluklar filan. şimdi evlilik hazırlığındaki kızlara birkaç şey tavsiye edeyim; kızlar, anlıyorum böyle senelerce hayal ediyorsunuz düğünüzü nişanınızı filan ama olmaz o sizin istedikleriniz bizim memlekette. eminim kız istemiştir böyle adacık olsun, deniz olsun nişan yeri diye ama bilmiyor ki her erkek çaktırmadan denize tükürmeye çalışır. inanmayan test etsin. sor sevgili okur sevgiline, de ki, yüksek katlı bir binada merdiven boşluğundan aşağı bakıyorsun, ne yaparsın diye, eğer tırabzanlara değdirmeden en aşağı türkürmeye çalışırım demezse, aklından geçirmezse gram şey bilmiyorum. sonra düğün mesela. o kadar hayal ediyorsunuz sahil kenarında bembeyaz kumlar ve turkuaz sular huzurunda üzerinizde straplez gelinliğiniz, başınızda papatyalardan bir taçla iki yana yerleşmiş beyaz sandalyeler arasından güneş gibi sarı saçları, kıçında kaprisi, üzerinde gerdanını gösterir keten gömleğiyle yalınayak dikilen, bembeyaz dişleri ile gözlerini sizden alamayarak kocaman gülümseyen müstakbel kocanıza doğru yürüdüğünüzü babanızın kolunda ama kardeşler düğün sarayı'nda oğlanın amcasından geline bir adet çeyrek oluyor o işin tezahürü. kimse kendini kandırmasın. çok abartmanın alemi yok.

    sonra gelenleri karşılama siki varmış nişanda. nişan yerinin girişinde dikildik maaile, gelenlere hoşgeldin diyoruz. kesin televizyon adeti. sanki ziyagilleriz amına koyim. gelene hoşgeldin diyoruz da peder bey huzur vermiyor ki insana;

    -selçuk, hadi bi ahmet amcanları bi yerleştir.
    +bi yerleştireyim? vuu. ahmet amcalar gerizekalı mı, kendileri yerleşemiyorlar mı?
    -evladım, yavrum, bak yapma canım çocuğum. hadi evladım.
    +baba kaç yaşında adamın elinden mi tutayım?
    -siktir git lan it. bi de dalga geçiyor. yürü, gelenlerle ilgilen.

    adam nişanın gerilimini benden çıkarıyor ama babadır sonuçta, sineye çektim. gittim geleni gideni bi yerleştirdim. akrabalarla ilgilenmeye çalışıyorum, işte biraderin arkadaşlarına eza ediyorum "ee gençler okul da bitti mayışlı sigortalı iş buldunuz mu" şeklinde. yalnız akraba çok acayip canlı. kimse geldikleri merasimin amacıyla ilgilenmiyor ki, dedikoduyla ilgileniyor. ailenin en büyük bekarı benim, benden önce kardeşimin nişanlanması çok yer etmiş bizimkilerde;

    -cemile hanım teyze hoş geldiniz, nasılsınız?
    + iyiyim yavrum da niye önce kardeşin evleniyor?
    -düğün değil nişan bu.
    +efendim?
    -çocuk çok müşküldeymiş diyorum.

    -vay, emin abim hoş gelmişsin. epeydir görüşemiyoruz abim, iyisin umarım.
    +ya yiğenim bu senin kardeşin niye sırayı bozuyor?
    -çok ciddi para teklif etti, kıramadım.

    -suzan yenge hoş geldiniz.
    +vah yavruum, önce kardeşin mi evleniyor?
    -evet:( o kadar söyledim, önce ben dedim, saygısızlık yapma sıranı bil dedim ama dinlemedi :((

    -ne haber amca, geciktiniz, bir aksilik olmadı ya?
    +ya bırak allah aşkına, bu kardeşin adet bilmez mi? abisi bekar olan adam nişanlanır mı?
    -onun ben ta amına koyim amca, hakkımı yedi vicdansız şerefsiz.

    el birliğiyle öz kardeşimden tiksindirdiler beni sevgili okur, nefretle doldurdular. bi de kardeşim olacak afrika gazeli bi sik düşünmediğinden sağdıçlığı da bana kitledi, nefretim katmerlendi. herifin ayakçısı olduk. pasta gelir bıçak kesmez, darbuka çalmaz, içki yetişmez, deklanşör çalışmaz, kamera çekmez, kapı açılmaz, marş basmaz; bahşiş domal. niye? adet. bu şerefsiz versin, zaten benden önce nişanlanıyor? olmaz, o işleri sağdıç halleder. anasını sikeyim ben öyle adetin çok afedersin.

    en son, nişandan sonra dediler ki o yörenin adetlerine göre damat gider tatlı yermiş kız evinde nişanlanmayı kutlamak adına diye kalktık kız evine gidiyoruz. arabada gelin de var. biraderin telefon çaldı, bizimkisi dedi ki “gelinin elbisesi kapıya sıkışmış”, delirdim. yemin ederim kaçırırım kızı, arabayı bariyerlere sürerim, siz benle dalga mı geçiyorsunuz ya dedim. kız abi sakin deyip seyir halindeki aracın kapısını açıp tekrar kapattı. meğer kızın elbise harbiden sıkışmış kapıya. öyle olunca aptal bi sessizlik oldu, bi izahat yapmam gerekti, ya ben parasında değilim, de yani şey olmadı mı dedim. şaka mahiyetinde hani dedim. kınar kınar, imalı imalı bakmalar filan... aşk olsun lan, ben öyle bir insan mıyım?
  • tüm milletlerde böyle bir uygulama var mı bilmiyorum. bu kadar saçma bir şey olabilir mi onu da bilmiyorum. iki insan birbirlerini seviyorlar. okey. "hadi evlenelim" diyorlar, "beraber yaşayalım" diyorlar. çok güzel. sonra tüm tanıdıklarını çağırıyorlar ve "biz evlenmeye karar verdik" diyorlar. olay burada bitse aslında saçmalık olduğu söylenemez. ama öyle olmuyor. sonra bir daha tüm tanıdıklarını çağırıyorlar. biz evleniyoruz diye düğün yapıyorlar. e ama zaten milleti çağırmıştınız. zaten millet toplandı. sizin evleneceğinizi öğrendi. bir daha niye herkesi biraraya getiriyorsunuz. neden iki iş yapıyorsunuz. ne kadar saçma, bir o kadar pof bir düşüncedir bu. evlendikten sonra da bir organizasyon yapın madem. yine toplayın herkesi bir araya. evlendik biz, emin olun yani bundan diye. adını da "sevişiyoz biz" koyun. iyice bir emin olalım beraber mi yatıyorsunuz diye. alla alla. aklım almıyor şu nişan olayını. çok saçma.
  • iki kişinin bir ömrü paylaşmak istediği, bir yastıkta geçmesi istenen evlilik yatağının manen hazırlanmasıdır. bir başka ifadeyle yastığın yatağa konulmasıdır. bir adım sonrası ise nikah, yani yastığa uzanan iki başın ikilikten vazgeçmesi ve sadece bir olmasıdır.

    hayalde bir hedef vardır, manevi. nasıl ki bir hedefe nişan alınıyorsa, zihin odaklanıyorsa; evlilik gayesi için yola çıkanlar da önce kalplerini ve akıllarını izdivaç ederek, "bir" olma hedefiyle nişan'lanır. bir'likteliğin adımıdır, adının konmasıdır. kavli duanın fiili duaya köprüsüdür.
  • herhalde evlenmeden önce çiftler birbirini tanısın diye icat edilmişti. şimdi ne işe yarar? bilemiyorum, bildiğim her şeyin bir anda olup bittiği.
    - kızın elbisesini erkek tarafı alırmış, erkeğinkini kız, amanın bunu kimse söylemediydi.
    - kravat seçelim, takım seçelim, elbise, ayakkabı.
    - nişana bohça gidecekti. bohça ne be.
    - tektaş alsaydık, daha almamış mıydın.
    - illa kırmızı gül mü gidecek? pembe olmaz mı? vazoda mı gidecek?
    - gümüş tabak içinde çikolata gidecek, nasıl bir tabak olacak, içine madlen mi olur? yok olmaz, livadan olsun, yok, vallahi divandan olsun,
    - yüzüklere kurdele? kurdele kesmece? kurdele parçasını kesip bekarlara yedirecek miyiz?
    - sarı altın yüzükler, nasıl olacak?
    - önce sağ el yüzük parmağına takılacak, evlenince de sola. ulen arabanın vites koluna çarpıyor bu sola taksak ya şimdiden?
    - yüzükler gümüş tepside mi gelecek? yanında makas?
    - kim yüzük takacak, kim kurdele kesecek.
    - yüzükler kahveden önce mi, sonra mı takılacak?
    - tuzlu kahve?
    - kız isteme vardı bir de. evde pasta kesilecek, ikramlar hazırlanacak.
    bir sürü geldi geçti. 3 yıllık sevgilimdi, nişanlım oldu. o geceden yadigar bir yüzük var şimdi parmağımda. güzel galiba her şey.
  • gerçekten eziyet.
    aileler farklı şehirdeyse hele daha da zahmet. direkt evlenilsin. zaten nişanlılık kavramı gençler birbirini tanısın diye oluşturulmuş bir şey. yeterince tanıyorsa gençler, ne bi daha bi daha.
    next level.
  • hiçbir bilimsel temele dayanmayan dandik birkaç gözlem sonucu vardığım sonuçlara göre;
    1) nişan anne ve babalarımızın zamanında birlikte gezen çifte elalem ne der karşıtı bir aktivite olarak düzenlenmektedir. parmağında yüzük olan çiftimiz birlikte "bekara ev yok" amcalardan ev tutabilir, "aile salonumuz yukarıdadır" lokantalarda yemek yiyebilir ve hür bir şekilde mobilya alışverişi yapabilir, akşam dışarı çıkabilir. çünkü eninde sonunda evleneceklerdir
    2) nişan günümüzde küçük bir düğün demosudur. olayın bu kadar abartılıyor olması, düğünün bütün masrafını omuzlayan erkek tarafının karşısında kız tarafının gövde gösterisidir; "bakın kızımız nelere layık hohohohooooyt" diye
    3) yine günümüzde nişan evlilik dışı cinsel ilişkiyi biraz daha yutulabilir kılan birşey olmalıdır ki pek çok kadın doğum forumunda yazılar "nişanlımla cinsel ilişkiye girdim" cümlesiyle başlamaktadır.

    nezdimde gerekliliğini tamamen yitirmiş bu aktivite tarihin tozlu yaprakları arasında yerini almalıdır. evlilik yaşının gittikçe artıyor olması evlenen tarafların hali hazırda bir ev döşeyecek, çok meraklılarsa düğün yaparak eşe dosta evlendiklerini duyuracak birikime sahip olmalarını da beraberinde getirmektedir. aileler evlilik kurumundaki fonksiyonlarını kaybettikçe de gelenekler ve görenekler zamanla azalacaktır.

    son olarak ipsiz uçurtmanın kehaneti: gün gelecek hepimiz asimile olacağız!
  • salonda yapılanı dünyanın en saçma ve en gereksizi. madem o kadar paranız var çeyiz alın lan, ev alın, bir tane daha alın ama gözünüzü seveyim yapmayın şu işi. yazık günah yemin ederim. ama ben biliyorum, sırf bu nişanlıklar yüzünden. o kadar şatafatlıları var ki kız kısmısı giymezse ölecek hastalığına yakalanıyor.

    bir arkadaşım nişanlanıyor şu an, online olarak takip ediyoruz. kuaför hazırlıklıkları, salon fotoğrafları falan. bakmayayım diyorum insan merak da ediyor ahahsdlakndsş. aha dur yüzük takıyolar kaçtım ben by.
  • nişan stresli iş. benimki aile arasında oldu ama yine de stresli iş.

    çiçek yaptırdık, çukulata aldık. gittik, koltuğa oturduk.
    ee, baba babayla, ana anayla meşgul, hanım (müstakbel eş) zaten tabağıydı, pastasıydı, kahvesiydi, beni mi görecek..

    çukulatayı da benim yanıma bırakmışlar, o stres, sıkıntıyla kaç tane yedim bilmiyorum.

    neyse fotoğrafları da çektirdik. bitti çile, eve döndük.

    resimlere bi baktık, ulan, çukulatalar hep dişime yapışmış. tüm resimlerde de gülmüşüm, şu dişleri eksik yaşlı denizciler gibiyim..

    benden tavsiye ya çukulata yemeyin ya da dişe yapışmayanından götürün.
    olmadı iki dakika izin alın, diş fırçalayın, temiz çocukmuş desinler..
  • nişanzede bir akrabamdan noktasına virgülüne dokunmadan nişan ipuçları:

    "(...)ama kuzen nişana hazırlık bile zor iş.bayram tatilini alışverişle geçirdik cogunu...nişan için gereken şeyler sana da lazım olur:

    1.nişanlı kıyafeti alınması (genelde abiye)en az 10 dükkan gezilecek geri dönülüp en beğendiğin elbise alınacak.bu elbise üzerinde bazı dikiş hataları bulunacak ve terziye gönderilecek.ertesi gün terziden kıyafet gelicek ve terzinin yaptığı iş beğenilmeyecek tekrar terziye yollanacak ve bu süreç devam edecek:)
    nişanlık elbisesi renk seçimi merasiminde gelin adayının seçicilikte entellektüel birikimini ortaya koyduğu bir diyalog (daha çok kafa şişirici bir monolog) sahnesi:
    "kız tarafı:
    -beyaz.. yok yav gelinlik de beyaz olacak, olmaz bu.
    yeşil.. yahu bu da cami yeşili gibi oldu!
    siyah.. bu da çok iç karartıcı!
    pembe... bu da çok mu cırtlak oldu acaba?
    kahverengi.. e bu da yaşlı işi!
    erkek tarafı:
    -e (seçin artık mına koyim!) bu da fena degilmiş aslında be, ne dersin he?

    2.nişanlı için ayakkabı alınması (kıyafete uygun ayakkabı alınması için yine 10 dükkan gezilmesi:) topuklu ayakkabı olursa boyu seni geçip geçmediği kontrol edilecek:) nişanlık elbisesi ile uyumlu olacak!

    3.nişanlı için iç çamaşır alınması (bu konu beni bozar:))

    4.nişan için takı seti alınması (yine nişan elbisesine uygun olmalı) bu da önceden söylenmeyip de son anda çıkartılıp sana güzelce takılan cok tatlı bir sürpriz! bunun için kredi kartı limit yükseltme başvurusu yapmanız tavsiye edilir!

    5.nişan için yüzük alınması (internette araştırma yapılıp beğenilen yüzük sana verilir. bunu bulmak için bütün dükkanları tırmalar gezersin sora yorulup bi kuyumcu dükkanına girip resmi gösterip bu yüzükleri kuyumcuya yaptırırsın:)ama resimdekinin aynı yüzük alınmaz nişanlın kendine göre yüzükte değişiklikler yapar:)
    kız tarafı:
    -yüzüğün burası sarı altın olsun, şurası beyaz altın olsun... şurasında incik boncuk bok olsun!
    erkek tarafı:
    -(bir de kıllı olsun bari) ehm öhm.. peki. (hiç ucuz olsun diyen yok!)

    6.takım elbise alınması.. bunu sen seçtiğin için fazla zaman almaz sen hemen seçersin.

    7.takım elbise için kıravat alınması (bundada 10 dükkan gezip nişanlının elbisesine en yakın renkte kıravat alınır:)

    8.eğer nişan olunca yerde bi masa konucaksa masa için bir adet masa çiçeği ve 1 adet gondol ya da gümüş tepsi içinde çikolata alınır.

    9.nişana gelenler için meyve suyu ve kek alınır.yazın olursa dondurma da olabilir.

    10.nişan için bi fotoğraf makinesi ve olursa kamera aranır...

    11. nişan için nişanlın kuaföre götürülür.

    12.nişanlık elbiselerle fotoğrafçıda resim çektirilebilir.

    bu faydalı bilgileri bi yere yaz kuzen sora lazım olur sanada inş:)
    (...)"
  • hani bir çok kurum için "bu da ne fasülyeden adet?" deriz ya işte nişan da geçmişte önemli bir toplumsal öğeyken günümüzde biraz da zıkkımın köküne dönüşen adetlerden biri. nişan adetinin kökeninde "evliliğe giden yoldaki ilk adım" olmak gibi bir durum da yok, kleriklerin deforme ettikleri pagan adetlerinden sadece birisi. ilk evrelerinde evlilik benzeri bir kurum olan nişan, cinsel ilişki serbestliğini içerdiği gibi "aile evliliği" ile birlikte doğuştan bir hak olarak da görülüyor. engels'in ailenin, özel mülkiyetin ve devletin kökeni'nde belirttiği "kendi yaşıtı olan herkes ile doğuştan bir hak sahibi olarak birlikte olabilme" anlayışının*, roma'daki bir kalıntısı olarak da görülebilir (her ne kadar kandaş aile yapısı zamanla ortadan kalkmış olsa da bu tür unsurların izine sadece benzer gudik kurumlarda değil, daha sonraki destanlarda da* rastlanabiliyor.) hülasa bir çok pagan adetine yaptığı gibi bükemediği eli çatır çatır yiyip vücuduna katan kilise tarafından günümüzdeki formuna kavuşturulmuştur zamanla nişan kurumu. hatta olası bir cinsel ilişkiyi önleyebilmek için de nişanlanma, evliliğin hemen öncesine yerleştirilir. sonuçta ne olur? (iyi ya da kötü) günümüzün gereksiz ritüellerinden birine, bazen de evlilik geciktirici kreme dönüşür.
hesabın var mı? giriş yap