önce söz vardı
-
geçmiş programları kaçıranlar için:
28 kasım 2015 - aşk
05 aralık 2015 - empati
12 aralık 2015 - mülteci
19 aralık 2015 - mevlana
26 aralık 2015 - istanbul
09 ocak 2016 - yol ve yolculuk
16 ocak 2016 - tarihi romanlar
23 ocak 2016 - sinema ve edebiyat
30 ocak 2016 - korku ve edebiyat
06 şubat 2016 - müzik ve edebiyat
13 şubat 2016 - deniz ve edebiyat
20 şubat 2016 - yemek ve edebiyat
27 şubat 2016 - destan
05 mart 2016 - yazmak ve yazarlık
12 mart 2016- tren ve edebiyat
27 mart 2016 - toprak
02 nisan 2016 - su
10 nisan 2016 - ateş
16 nisan 2016 - hava
23 nisan 2016 - çocuk
30 nisan 2016 - umut
07 mayıs 2016 - hastalık
14 mayıs 2016 - dostluk
21 mayıs 2016 - kıyafet
04 haziran 2016 - gül ve bülbül
not: 28 mayıs 2016 günü yayınlanan bölüm 12 mart'ın tekrarıdır.
bilmiyorum bu program ne kadar sürecek? uzun yıllar devam etmesi temennisi ile ...
ekleme: son bölümde bahsedilen müzikle terapi, tedavi için (bkz: #44764086)
veda busesi ilgili öğrendiğim gerçek ise -minik bir kız çocuğu babası olarak- duygulanmama, gözlerimin dolmasına sebep olmuştur.
ekleme: geçmiş bölümlerin eksikleri tamamlandı. -
-
teknik olarak değil de içerik olarak bakılması gereken program. radyo programı olsa bile yeter.
--- spoiler ---
edebiyat, empatiyi öğretme sanatıdır.
--- spoiler ---
okuyun gençler, okuyun. -
kutsal kitaplardan 3. sünün giriş cümlesi. sıfat tecellilerini esas alan isa mesih'in müjdesinde geçer. islami literatürde varoluşun esası "kün"-- ol-- sözüdür. kün sözü harf ilmi esasında şöyle açımlanır. başlangıçtaki 'kaf' harfi oluşun kökeni olarak zat'ı ve uluhiyyeti temsil eder. batın'dır. henüz ortaya çıkmamış potansiyeli belirtir. aradaki "vav" harfi, şekli itibariyle oluşun melekler alemine inişini temsil eder ve "nun" harfi bizatihi varoluştur. öyleyse tüm oluş "ol" sözünün içerisindeki açıklamadır. ingilizce "all" -tümü-hepsi-- ol diye okunur.
kelam sıfatının tecelli yeri isa'dır. yüceler meclisi'nde açığa çıkan söz, kudsi ruhu temsil eden isa'dır. yüceler meclisinin her bir üyesinin birer asli sıfat olduğunu düşünürsek, burda insanın önemli rolü gözükmüş olur.
silmarillion'da eru-iluvatar ( tek-olan --tüm güzel isimler o'nun olduğuna göre) ainur ( nurdan açılmış) meclisine oluşu bir müzik olarak gösterir ve bu oluşa katılmalarını ister. öyleyse sözden önce ses vardır. başlangıç sestedir.
veya şöyle düşünebiliriz, tüm dijital-bilgisayar alemi kodlardan ibarettir. başlangıç sözü oluşun tümünü içeren ana kodlamadır. hepimiz bir hikayenin içerisindeyiz. amma yazılıp bitmiş bir hikaye değil. etkileşimli, döngüsel ve "esas an" çerçevesinde hayat bulan. "din gününün sahibidir" ayeti genelde kıyamet günü olarak çevrilse de din günü esasta oluşun tamamını kapsayan an'dır. tıpkı bir cd gibi zamansız olarak kendinde bulundurur. bizler yaşayarak bu cdyi okumaya başlar, zamansal bir sıraya dizeriz-ki zaman da izafidir. hatta epifiz bezimiz olmasaydı zaman algımız dahi olmayacaktı. epifiz bezini zaman dosyasını okuyan bir program gibi düşünebiliriz.
söz, tanrı sözüdür. -
yayın günü değil de, tekrarının olduğu şu saatlerde izleyebildiğim program.
mario levi'nin sakinliğini, iskender pala'nın mevzulara hakimiyetini ve ahmet ümit'in heyecanını kaçırmamak adına kanal dahi değiştirmiyorum.
ortam fevkalâde güzel. orada bulunmak, saatlerce sohbetlerini dinlemek, aklıma takılan ne varsa sormak isterdim.
keşke bir pikap veya gramofon da olsa. evet, edebiyat üzerine bir program ama arada kitaplarda geçen eserler çalınsa, ya da programın sonunda anlatılan hikayelere fon müziği oluşturulsa tadından yenmez. -
cumartesi tv izlenecekse, izlenecek en iyi hatta bence tek program. hiç bitmesin istiyorsunuz.
-
altay yaratılış destanında her şeyden ama her şeyden önce, daha dünya yaratılmamışken, tanrı ülgen derin düşüncelere dalmış dünyayı nasıl yaratacağını düşünürken, su içinde birdenbire ak ana görünür ve ülgen’e* akıl verir.
efsane bize, ak ana’nın* buyruğu üzerine tanrı böyle yaptı, demektedir. bundan anlaşılıyor ki ak ana, tanrı ülgen’den güçlü olmasa bile akıllı ve bilgedir.
ülgen'e 'yaptım oldu de, yaptım olmadı deme' derken gerçekleşmesi istenen bir şeyin gerçekleşeceğine kalpten inanarak söylemeyi, kısaca olumlama yapmayı öğretir çünkü kozmogonik metinlerin (her şey ilk kez yaratıldığı için) dünyanın nasıl olması gerektiğini öğütler bir yanı vardır. insanlara ilham ve inanma gücü verir.
bir diğer nokta da -bana göre- sözün gücüdür. ak ana, ülgen'e üç kez 'yarat' der. ve ülgen 'yer yaratılsın' deyince yer, 'gök yaratılsın' deyince de gök yaratılır yani bir bakıma dünya söz ile yaratılır ve kutadgu bilig'de dediği gibi sözün yeri sırdır.
"bu ay toldı dedi: sözün yeri sırdır
söz on türlü, söylenecek birdir"
(kutadgu bilig, b. 998)
"söz yağız yere mavi gökten indi
kişi kendine sözüyle değer verdirdi"
(kutadgu bilig, b. 210) -
ahmet ümit'in kaliteyi 2 basamak aşağı çektiği program. yanlış anlaşılmasın ahmet ümit de boş değil filan ama pala ve levi bambaşka seviyede.
-
"başta söz vardı."
kulağa güzel gelse de esasen zannettiğimiz şeyi söylemiyor. söz kelamdan geliyor, kelam ise logos karşılığı. başlangıçta kelam (logos/akıl/bilgi) vardı demeye gelir.
(bkz: ilk başta kelam vardı)
(bkz: başlangıçta söz vardı/@ibisile) -
edebiyat ve müzik arasındaki ilişkinin konu edildiği bu geceki bölümünde çok şaşırdığım bir bilgiye sahip olmamı sağlamış program.hepimizin bildiği ve benim yıllardan beri aşk şiiri sandığım orhan seyfi orhon'a ait olan ve yusuf nalkesen tarafından bestelenmiş veda busesi meğer orhan seyfi orhon'un genç yaşta kanserden kaybettiği kızı için yazılmış bir şiirmiş.
bu bilgiyi öğrendiğimde ağzım açık kaldı açıkcası.
neticede edebiyat seven biriyseniz ve her hafta bu alanla ilgili ilginç bilgilere sahip olmak ve bu konu üzerine güzel bir sohbete tanıklık etmek istiyorsanız izleyin derim.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap