• insanın da "paradigm shift" dönemlari vardır.belli bir dönemde ve iç kanırtan sancılarla oluşturulan dünya görüşünün duvara tosladığı anlarda(ergenlik sonu,orta yaş,yenilmiş büyük bir kazığın hemen sonrası) kişi kendini yeniden aynı bunalım içinde bulur.bir önceki paradigme yüzünden ouşan hayati problemler bu paradigmanın verileriyle aşılamayınca kişinin kabuk değiştirme zorunluluğu başlar.olgunlaşma adına atılım dönemleri olarak kabul edilebilecek bu dönemler toplumun diğer bireyleri tarafından kişinin gösterdiği depresif tavırlar nedeniyle bir yanlışlık sonucu "x'in kötü günleri olarak adlandırılır.böyle dönemlerde uzun yürüyüşler,dostoyevski ve rachmaninoff iyi gelir.
  • paradigma kayması, tarihin belirli bir kesitinde insanların gerçek addettiği ve dünyaya bakışlarını şekillendiren düşüncelerden birinin yıkılıp yerine bir başkasının gelmesidir. bilimin birikimli olmadığını (bkz: birikimli bilim) kesikli, devrimci bir süreç oldugunu ima eder - hatta söyler. buna göre galileo ve decartes, aristoteles'nun fikirlerinin üzerine yerleşmemiş onu yıkıp tahtına kurulmuşlardır. aristoteles galiloe'nun devrinde geçerli olmayan bir paradigmanın temsilcilidir. aynı durum newton-einstein ikilisi için de geçerlidir; belirli sorunlara çözüm olabilmiş bir paradigma, bilginin ve bilgiyi testetme imkanının genişlemesi ile bir yerlerde tıkanıp da kimi sorunlara çözüm bulamayınca yerine yenisi "kaydırılır".
    (bkz: bilimsel bilginin olusum süreci)

    bu kaydırmanın tamamıyla ampirik olmadığını, paradigmaların birbirleri ile kıyaslanmasında hiç bir evrensel ölçüt bulunamayacağı için tercihin kısmen bir uzlaşma oldugunu düşünenler de var. (bkz: konvensiyonalizm)
  • dilimize "paradigma değişimi” ya da “paradigma kayması” seklinde cevrilebilecek enfes bir felsefi kavram. beklenilenin aksine boganin matadoru sislemesi bir paradigm shift'tir. yine, sept 11 olayinin batili insanin zihninde olaylara bakis acisinda yarattigi degisim bir paradigm shift'tir.
  • etkisi kısaca "lan!?" şeklinde özetlenebilecek durumdur.
  • paradigma bir şablondur, modeldir ya da çerçevedir. paradigmalar, tıpkı şablonların yeni bir şeyin tasarlanmasında kalıp olarak kullanılmaları gibi yeni nesneleri yaratmak maksadıyla kullanılabilir. gerçekte paradigma sözcüğünün, side by side comparison'u karşılamak gayesiyle kullanılan yunanca terimde kökleri mevcuttur. bilim felsefesi içerisinde, paradigma genel ve fakat farklı bir dünya görüşü ya da kuramdır. bilim tarihi paradigma kaymaları ile karakterize edilir.

    paradigma kaymaları hakkındaki seminal çalışma thomas kuhn tarafından yapılmıştır. bilimsel devrimlerin yapısı başlıklı eserinde, bilimler içerisinde çizgisel bir seyir takip etmeyen ilerleme biçimini tanımladı. basitçe ifadelendirmek gerekirse; thomas kuhn'un normal bilim olarak adlandırdığı safhalar esnasında, bilimsel bir alanda çalışan fertler (bilim adamları) aynı varsayımları, perspektifleri ve methotları paylaşırlar. böylelikle de bilgi çizgisel bir tarzda birikir. ilerleme vardır, ancak bilgi ve malumatın tümü aynı öncül/önerme/aksiyom/postulat ve varsayımlarla sınırlandırılmıştır. bu anlamda ilerleme kavramsal olarak çizgiseldir. en nihayetinde varsayımlar sorgulanır ve teorilerdeki yetersizlikler, kısıtlar farkedilir. bu noktada bir ya da daha fazla sayıda varsayım sorgulanabilir ve yeni empirik/deneysel neticelerin/sonuçların açıklanması zor ya da imkansız olabilir. bu sadece bir teorinin/kuramın ya da yöntemin yetersizliği değildir; daha ziyade belli bir alanın en temel varsayımlarının sorgulanmasıdır. bir süre sonra alternatif bir perspektif ya da paradigma devreye sokulur. bu alternatif perspektif ya da paradigma öncekinden öylesine dramatik biçimde farklıdır ki kayma açık biçimde öncekinin bir uzantısı değildir lakin o alandaki kapsamlı ve temel bir değişimdir. büyük/temel paradigma kayma örnekleri bu paradigma kaymalarının büyüklüğünün/çapının/ehemmiyetinin altını çizer: einstein'in izafiyet teorisi kendisinden önce gelen newton fiziğinden muazzam biçimde farklıdır; copernicus yine benzer önemde bir devrimi başlattı; darwin, biyolojistlerin homo sapiens konusundaki düşünme biçimlerini değiştirdi ve insanlığın tabiat içerisindeki rolünün modern bir revizyonunu harekete geçirdi.

    paradigmaları ele alan çalışmasında thomas nickles, belli bir paradigma içerisindeki bir araştırmanın büyük ölçüde (paradigmanın temel varsayım, metod, teknik ve önermeleriyle) aynı noktada kesişen, paradigmalar arasında kayma meydana gelirken büyük ölçüde ayrışan bir niteliğe sahip olduğunu öne sürdü. kesişen düşünce biçimi (convergent thinking) mutlak biçimde ne orijinaldir ne de yaratıcı bir niteliğe sahiptir; bu düşünce tarzı açık biçimde belirlenmiş sorulara ve problemlere yönelik geleneksel bulguları ve "doğru" cevapları ihtiva eder. bunun aksine ayrışan/farklılaşan düşünce biçimi (divergent thinking) ise çoğu durumda orijinal ve yaratıcıdır; düşüncenin bu biçimi yeni seçeneklerin keşfini ihtiva eder. ayrışan düşünce farklı ve sıklıkla orijinal ve konvansiyonel olmayan doğrultulara doğru hareket eder.

    kuhn ayrıca, normal bilimde ve paradigma kaymalarında kesişen ve ayrışan düşünce biçimlerine göndermede bulundu. kuhn, bu ikisi arasında aslî/temel bir gerilim olduğu fikriyatında idi ve ayrışan düşünce biçiminin paradigma kaymaları kadar yaratıcı düşünceye de zemin hazırladığı kanaatini taşıyordu. kuhn, 1963 tarihli the essential tension* başlıklı makalesinde "kesişen düşünce tarzına benzer şeyler tıpkı ayrışan düşünce biçimi gibi bilimsel ilerlemede mutlak biçimde asıldır. zira düşüncenin bu farklı iki modu kaçınılmaz biçimde birbiriyle çatışma içindedir. zaman zaman neredeyse dayanılmaz bir hal alabilen bu gerilimin desteklenme kabiliyeti bilimsel araştırmanın en iyi türü için birincil gereklerden biridir. kesişen düşünce biçimi bu kabiliyetin peşinden gidecektir." düşüncesini öne sürmüştür.

    paradigma kaymaları yeni kurallar ve yeni problem-çözme teknikleri ortaya koyar. esasında, paradigma kaymaları yeni çözümler kadar çoğu zaman yeni sorunlar takdim etmekten de geri durmazlar. bu husus ilk anda tuhaf görünebilir ancak böyle bir sorun/problem keşfi problem çözmekten başka bir şeydir ve yaratıcı sürecin en mühim unsurlarından biri olarak görülmelidir. psikologlar yaratıcılık karmaşasının bir unsuru olarak sorun belirleme/soru sorabilme (problem finding) yeteneklerini de içerir biçimde yaratıcılık meselesi üzerine çalışmaktadırlar. burada paradigma kaymalarını aşan bir şey vardır: onlar ayrıca yeni taksonomileri, üzerinde çalışılan fenomenin yeni sınıflandırma biimlerini ve yeni fikirleri takdim ederler. yeni paradigmaları karakterize eden yeni düşüncenin büyük bir kısmı manidar biçimde bilinç öncesi sürecin ürünüdür. gerçekte; paradigmalar (mesela newton'unki ile einstein'inki) arasındaki farklılıkların çoğu, tanım gereği daha önce sürekli biçimde işleme tabi tutulmamış varsayımları/hipotezleri/faraziyeleri/ön-kabulleri yansıtır.

    nickles, normal bilim sürecinde ve paradigma kaymaları esnasında ortaya çıkan yeniden sınıflandırma biçimlerini tarif etmek maksadıyla iki ağaç metaforu kullandı. paradigma kaymaları esnasında ortaya çıkan yeni-sınıflandırma biçimleri (yeni) dallanma (esas ağacın yeni dalları) olarak görülebilir. böylelikle yeni bulgular ve fikirler vasıtasıyla bilgi ağacına ilave yeni spesifik dallar eklenmiş olur ya da eski dal veya dalların ortadan kalkması sağlanmış olur. yaratıcı düşünce konusundaki araştırma kendi başına bir örnek olarak kullanılabilir. bir noktada, yaratıcı düşünce problem çözmeye tekabül eder. bu araştırma tabiri caizse ağaçtır ve yeni teoriler yeni problem çözme biçimleri olarak takdim edilir. o esnada davranışsalcı bilim adamları, mevcut problemin çözümünden ziyade yeni bir problem tanımı (teşhisi) esnasında düşüncenin çoğu durumda en yaratıcı olduğu aşamada olduğunu ortaya koydular. nickles geçmişte olanlardan son derece farklı bir ilerlemeyi ağaç değişimi olarak isimlendirdi. zira -sadece yeni bir dal yok ortada- tamamen yeni bir ağaç söz konusu. einstein'ınki gibi dramatik paradigma değişmelerinde eski ağaç tamamen göz ardı edilir. nickles, mendelyef'e ait elementlerin periyodik tablo teorisini ve darwin'in evrim teorisini ağaç değişiminin ve doğru paradigma kaymalarının örnekleri olarak verir.

    kuhn kendince "normal bilim"i modellerle çalışmak suretiyle ilerleyen süreç olarak tarif etti. buradaki temel fikir normal bilim esnasındaki problem çözümünün problemler ve sorular arasındaki benzerliklerin belirlenmesine bağlı olduğudur; ve bir kez benzerlik belirlendiğinde, (önceki çözümlere benzeyen) bir çözüm önerilir. kuhn, bunu öğretimin ve müfredatın modellere güvendiği bilim eğitimine dahi tatbik etti. paradigma kaymaları, aksine, kuhn'un "yeni disipliner matristler" olarak adlandırdığını ihtiva ediyordu. bu, kuhn'un bilimler içerisindeki ağaç değişimini ve tamamen yeni perspektifleri tarif etme biçimiydi.

    kuhn için disipliner matrislerin bilimler içerisinde yer aldığını gözden kaçırmamak lazım. gerçekte, kuhn'un paradigma kaymaları teorisi önceleri doğa bilimleri gibi daha bilimsel olduğu düşünülen bilimler üzerine yoğunlaşmıştı. yukarıda bahsi geçen problem çözme ve problem tespitiyle ilgili örneği sosyal ve davranışsal bilimlere doğru genişlemiştir. ancak paradigma kayması kavramı günümüzde bilimlerin dışında dahi daha geniş bir kullanım alanı bulmuştur. paradigma kayması fikri, varsayımların sorgulanmasına ilişkin öneri ve çizgisel bir seyir takip etmeyen gelişim yaklaşımı organizasyon teorisi ve yönetimde çok faydalı olduğunu ortaya koymuştur. örneğin, iş dünyasına ilişkin süreli yayınlarda yer alan çok sayıda makale ve program paradigma kaymalarını buluşlara/icatlara iliştirmektedir. nickles'e göre, politik tartışmalar ve reklamlar da ayrıca paradigma kaymalarına göndermekte bulunmaktadır. bunların kuhn tarafından takdim edilen kriteri karşılayıp karşılamadıkları şüphelidir, ancak bazı dramatik değişimlerin yaratıcılık ve buluş/icat açısından faydalı olduğu kabulü bir hayli yararlı olmuştur.

    paradigma kaymaları teorisine dair eleştiriler; normal bilimin büyük ölçüde analojilere ve edinilmiş benzerlik ilişkilerine (modeller) güvendiği imasına olduğu kadar kuhn'un geriye dönük ve post hoc methodu üzerine yoğunlaşmaktadır. eleştirmenler çoğu zaman normal bilimin orijinal paradigma kaymaları teorisinin izin verdiğinden daha fazla yenilikçi ve yaratıcı olduğunu vurgulama ihtiyacı duyuyorlar. bilimsel ilerlemenin alternatif kavramları, sayesinde değişimlerin daha çizgisel olduğu düşüncesiyle, belki de doğal ayıklanma sürecinin bir neticesi olarak evrimsel perspektifi içermektedir. bu eğer kesin biçimde doğruysa ilerleme, -daha yüksek düzeydeki yaratıcı ilerleme dahi- daha yavaş olarak ilerleyen ve paradigma kaymalarında tarif edilenden daha az ani olan bir süreçten ibaret olacaktır. buradaki ilginç nokta, elbette ki, evrimsel perspektifin kendisinin dahi biyoloji bilimlerinden devşirilen bir analoji/benzerlik olduğudur. yine de hala, paradigma kaymalarının kendi başına bir teorik çerçeveyi ve bir dizi varsayımı/kabulü temsil ettiğini kabul etmek yararlı olacaktır. teori son derece faydalıdır, ancak ilerleme hakkında söylenmiş son söz değildir. eğer son söz olsaydı, paradigma kaymaları teorisi konuşma tarzıyla kendi kendisini çürütmüş olacaktı.
  • insanlarin ozel ve genel ayrimi yapmakta zorlandigini iddia ederken ozel konusmayi genele tasidigini fark edemeyen, kendi dogrusunu, kendi istedigi bicimde, kendi yontemleriyle desteklemeyeni yerden yere vuran, insanlara pek de saygisi olmayan sozluk yazari.

    kendisine gore tecrubelerini anlatan, konusan kadinlar teshirciymis ve bu insanlari taciz etmek normalmis saniyorum.
  • dbc pierre'in vernon god little'inda lally vernon'a şöyle açiklar paradigm shift'i:
    l: you see a man with his hand up your granny's ass. what do you think ?
    v: bastard.
    l: right. then you learn a deadly bug crawled up there, and the man has in fact put aside his disgust to save granny. what do you think now?
    v: hero.
    l: there you go, a paradigm shift. the action doesn't change - the information you use to judge it does. you were ready to crucify the guy because you didn't have the facts. now you want to shake his hand.
    v: i don't think so.
  • "yazılarıma" maalesef denk gelmiş bir sözlük okuru olarak nedense "yazilarimi" es gecemeyen, ustune bir de destan doseyen okur. "maalesef"tiyse okuyup bir de ustune sayfalar yazmasaymis bence.

    `"kendi tecrübelerini anlatan kadınlar, konuşan kadınlar" filan o tecrübelerini uluorta anlatmasınlar bi' zahmet, özel kavramına, insanda doğal olarak var olan çekinme duygusuna filan aykırı hareket etmesinler.` demis kendisi. neyi anlatip neyi anlatmayacagim bana kalmis, anlatmayi sectigim icin beni yargilama hakkina sahip olmadiginin idrakinda cok zorluk cekiyor kendisi. cok basit bicimde soyleyeyim, ben kendimle ilgili istedigimi anlatirim ve kendisi beni yar-gi-la-ya-maz. "bi' zahmet" filan da tecrubelerimi ulu orta anlatmayi kesmiyorum.

    ogrenmesi geren farkliliklar listesine yargi ve elestiri arasindaki farki da not dussun bence.

    bi de ya baksana paradigm, yeni yeni ozel hayatimi ifsa eden entry'ler girdim, girmeye de devam edecegim. tutuculugun, yargilayiciligin bogazinda kalmasin, dikkat et, tamam mi? optum.
  • yazdigim entrylere manasiz , provokatif sorular soran , mesajlar atan rahatsiz yazar.engellendi.
    sonradan gelen edit. rumuzum altinda sacma sapan ve yalan dolu seyler yazan zaat.
    oncellikle sen beni engellemedin, ben seni engelledim , provokatif, rahatsiz edici mesajlarinla biktirdigin icin.dolayisiyla sen beni engelledin diye birak gururumun incinmesini *, ruhum bile duymadi.sen insanlari istedigin gibi rahatsiz edeceksin, zirt pirt istedigini yapacaksin, engel , elestiri yiyince karsindaki icin yalan soyleyeceksin, iftira atacaksin, sonra da yaptiklarimin arkasindayim diyeceksin. ne kadar guzel dunyaymis.had konusunu once kendine ogret buna cok ihtiyacin var.
  • keşke bir şarkı olarak bilseydim dedirten, entrylere bakılırsa kabalığı sandığımdan daha dağları aşkın olan bir kendini bilmez yazar. kendisini eğlendirmeyince engellendin diye coşan bir yılmaz ozdil. (bkz: acilen narsisizmi bırakmalısın kamu spotu)
    edit: nick altımda yanlış yazdığım kelime konusunda uyarmışsın, eyvallah düzelteyim. diğer yazdıkların içinse çok güzel bir ingiliz atasözünde de dediği gibi: go fuck yourself.
hesabın var mı? giriş yap