• ilk muhalif partidir.
  • atatürk'ün yakın arkadaşlarının, o'na ve o'nun inkılap faaliyetlerine muhalefet amacıyla kurdukları, bu doğrultuda adıyla çelişki içinde olan, başkanlığını da kazım karabekir'in yaptığı parti.
    (bkz: terakki)
  • atatürkün isteğiyle kurulan, daha sonra rejim karşıtlarının toplandığı bir parti haline gelmesinden dolayı kapatılan parti.

    diye anlattılar bize, işin aslı nedir bilmem.

    düzeltme: bu değilmiş o. bunda sadece "gericiler toplandı" muhabbeti oluyor. atatürk'ün kurdurduğu versiyonu serbes cumhuriyet fırkası olacak.
  • atatürk'e suikast girişiminden önce adı geçen parti kadrosunun tümü böyle bir şey olacağını bilmekteymiş.. ancak gerekli uyarıları yapmadıkları için rauf orbay ve kazım karabekirinde mahkemede yargılanmasıyla başlayan süreçte kendi başını yemiş parti..
  • "cumhuriyet" kelimesini ağızlarına almaktan bile çekinenlerin, cumhuriyet'i doğduğu gün boğmak isteyenlerin, kurdukları partiye "cumhuriyet" ve hem de "terakkiperver cumhuriyet" adını vermiş olmaları, nasıl ciddîye alınabilir ve ne dereceye kadar samimî sayılabilir.

    efendiler, olaylar ve olup bitenler ortaya koydu ve ispat etti ki, "terakkiperver cumhuriyet fırkası'nın programı en hain kafaların eseridir. bu parti, memlekette suikastçıların, gericilerin sığınağı ve ümitlerinin dayanağı oldu. dış düşmanların, yeni türk devleti'ni körpe türk cumhuriyeti'ni yıkmayı hedef alan plânlarının kolaylıkla uygulanmasına yardım etmeye çalıştı. tarih, (gizli maksatlarla hazırlanmış, genel ve gerici nitelikteki) doğu isyanının sebeplerini inceleyip araştırdığı zaman, onun önemli ve belirli sebepleri arasında "terakkıperver cumhuriyet fırkası'nın dinî konularda verdiği sözleri, doğu ya gönderdiği sorumlu sekreterinin kurduğu örgütü ve yaptığı kışkırtmaları bulacaktır.

    nutuk'tan...
  • (17.11.1924 – 03.06.1925) arasinda kisa sure turk siyasetinde kalmistir. ingilizcesi "progressive republican party" dir. adinda ilericilik, gelismecilik gibi kavramlar bulunsada parti tuzugu pek ole gorunmemektedir. parti uyeleri ve sehirleri soyledir :
    ali fuat pasa (cebesoy) ankara (kurucu)
    cafer tayyar pasa (egilmez) edirne
    sabit bey (sagiroglu) erzincan (kurucu)
    halet bey (sagiroglu) erzurum
    munir husrev bey (gole) erzurum
    rustu pasa (soydan) erzurum
    halil ibrahim bey (isık) ertugrul
    ihsan hamit bey (tigrel) ergani
    huseyin rauf bey (orbay) istanbul
    dr. abdulhak adnan bey (adivar) istanbul
    arif bey (ayici) eskisehir
    ahmet sukru bey ( ) izmir
    osman nuri bey (ozpay) bursa
    hasan necati bey (kurtulus) bursa
    feridun fikri bey (dusunsel) dersim
    halis turgut bey (tarikahya) sivas
    ahmet muhtar bey (cilli) trabzon (kurucu)
    rahmi bey (eyuboglu) trabzon
    hoca kamil efendi (mitas) karahisarisarp (afyonkarahisar)
    hulusi bey (zarfli) karesi
    halit bey (akmansu) kastamonu
    mehmet zeki bey (kadirbeyoglu) gumushane
    ahmed besim bey (ozbek)mersin (kurucu)
    abidin bey ( ) manisa
    ismail canbulat bey ( ) istanbul *
    bekir sami bey (kunduk) amasya
    kazim karabekir pasa istanbul
    refet pasa (bele) istanbul

    turk parlamento tarihi tbmm- ii. donem 1923-1927 ii. cilt de daha ayrintili bilgi bulunmaktadir
  • tuzugundeki "partimiz dine karsi saygilidir" maddesi cok tartismalara yol acmistir. bu maddenin laik ataturk cumhuriyetini mi hedef gosterdigi yoksa gercektende dine saygili oldugunu mu vurguladigi yoruma aciktir.
  • mustafa kemal 'in nutuk'ta t.c.f. hakkında ettiği kelam baştan sona şudur efendim;

    "saygıdeğer efendiler, komployu konusunu açıklarken ve komplonun meclis içindeki safhasını anlatırken, önemsiz gibi sayılabilecek bazı ayrıntılar üzerinde durdum. bunda beni haklı bulacağınızı umarım.

    hatıra gelir ki, her hükûmet, her zaman bu gensoru önergesi ile sorguya çekilebilir. bir gensoruya bu kadar önem vermek doğru mudur? arz etmeliyim ki, söz konusu olan gensoru normal bir gensoru denildi. hazırlanan komplonun özel bir safhasıydı. bu gensoru sahnesinden sonradır ki, muhalifler, maskelerini atmaya mecbur edildiler. bilindiği üzere "terakkiperver cumhuriyet fırkası" diye bir parti kurdular. bu partinin gizli eller târafından çizilen programını da ortaya attılar.

    "cumhuriyet" kelimesini ağızlarına almaktan bile çekinenlerin, cumhuriyet'i doğduğu gün boğmak isteyenlerin, kurdukları partiye "cumhuriyet" ve hem de "terakkiperver cumhuriyet" adını vermiş olmaları, nasıl ciddîye alınabilir ve ne dereceye kadar samimî sayılabilir.

    rauf bey ve arkadaşlarının kurdukları bu parti "muhafazakâr" adı altında ortaya çıkmış olsaydı, belki bir anlamı olurdu. fakat bizden daha çok oumhuriyetçi ve bizden daha çok ilerici olduklarını iddiaya kalkışmaları elbette doğru değildi.

    "parti, dinî düşünce ve inançlara saygılıdır" ilkesini bayrak olarak eline alan kîmselerden iyi niyet beklenebilir miydi? bu bayrak, yüzyıllardan beri cahilleri, bağnazları ve hurafelere inananları kazdırarak özel çıkarlar sağlamaya kalkmış olanların taşıdıkları bayrak değil miydi? türk milleti, yüz yıllardan beri, sonu gelmeyen felâketlere, içinden çıkabilmek için büyük fedakârlıkların gerekli olduğu pis bataklıklara, hep bu bayrak gösterilerek sürüklenmemiş miydi :

    cumhuriyetçi ve yenilikçi olduklarını zannettirrnek isteyenlerin, yine bu bayrakla ortaya atılmaları, dinî bağnazlığı coşturarak, milleti, cumhuriyet'e" ilerlemeye ve yenileşmeye karşı kışkırtmak değil miydi? yeni parti, dinî düşünce ve inançlara saygı perdesi altında : "biz hilâfet'i yeniden isteriz; biz yeni kanunlar istemeyiz; bize mecelle yeterlidir; medreseler, tekkeler, cahil softalar, şeyhler, müritler biz sizi koruyacağız; bizimle birlikte olunuz ! çünkü, mustafa kemal'in partisi hilâfet'i kaldırdı. islâmiyet'e zarar veriyor; sizi gâvur yapacak, size şapka giydirecektir" diye bağırmıyor muydu? yeni partinin kullandığı slogan bu gerici haykırışlarla dolu değil miydi ?

    efendiler, bu slogana bağlı olanlardan birinin, çok zaman önce ( 10 mart 1923 tarihinde) idam edilmiş olan cebranlı kürt halit bey' e yazdığı mektuptaki şu cümlelere bakınız : " islâm dünyasının ebedîliğini sağlayan ilkelere saldırıyorlar." "bu konudaki açıklamalarınızı arkadaşlara da okudum. hepsinin gayretlerini artırdım "batıyı örnek almak, tarihimizi, medeniyetimizi, kaybetmeyi" zarurî kılar. "... hilâfet'i yıkmak, lâik bir idare kurmayı düşünmek, hep islâmlığın geleceğini tehlikeye sokacak sebepleri yaratmaktan başka bir sonuç veremez.

    efendiler, olaylar ve olup bitenler ortaya koydu ve ispat etti ki, "terakkiperver ve cumhuriyet fırkası'nın programı en hain kafaların eseridir. bu parti, memlekette suikastçıların, gericilerin sığınağı ve ümitlerinin dayanağı oldu. dış düşmanların, yeni türk devleti'ni körpe türk cumhuriyeti'ni yıkmayı hedef alan plânlarının kolaylıkla uygulanmasına yardım etmeye çalıştı. tarih, (gizli maksatlarla hdzırlanmış, genel ve gerici nitelikteki) doğu isyanının sebeplerini inceleyip araştırdığı zaman, onun önemli ve belirli sebepleri arasında "terakkıperver cumhuriyet fırkası'nın dinî konularda verdiği sözleri, doğu ya gönderdiği sorumlu sekreterinin kurduğu örgütü ve yaptığı kışkırtmaları bulacaktır.

    hatıra defterini "fazladan ve gece kılınan namazlar' ın sevabını anlatan hadislerle dolduran bu sorumlu sekreter, doğu illerimizde dinî kışkırtmalarda bulunurken, partisinin programını uygulamıyormuydu? mâsum halka, beş vakit namazdan başka, geceleri de fazla namaz kılmayı vaaz ve nasihat eden, belki de ömründe hiç namaz kılmamış olan bir politikacı olursa, bu hareketin hedefi anlaşılmaz olur mu ?

    efendiler, yaptığımız inkılâbın genişliği ve büyüklüğü karşısında eski hurafelerin ve müesseselerin birer birer yıkılışını gören bağnaz ve gerici unsurlar, "dinî düşünce ve inançlara saygılı" oıduğunu ilân eden bir partiye ve özellikle bu partinin içinde isimleri ün yapmış kimselere dört elle sarılmazlar mı? yeni parti kuran kimseler bu gerçeği kavramış değiller midir? o halde, ellerine aldıkları din bayrağı ile, millet ve memleketi nereye götürmek istiyorlardı? böyle bir soruya verilmesi gereken cevapta iyiniyet, gailet, kayıtsızlık gibi sözler, memleketi ileriye götüreceğim diye ortaya atılan bir partinin ileri gelenleri için mazeret sayılamaz!

    efendiler, yeni parti kendine ad olarak seçtiği "terakkî" ve "cumhuriyet" kelimelerinin tam tersi olan anlamlarla gelişmiştir. bu partinin liderleri, gericilere gerçekten ümit ve kuvvet vermiştir. buna örnek olarak arz edeyim : erganı'de, âsîlerin valiliğini kabul eden ve sonra asılmış olan kadri, şeyh said'e yazdığı bir mektupta : "millet meclisi'nde, kâzım karabekir paşa'nın partisi, şeriat hükümlerine saygılı ve dindardır. bize yardımcı olacaklarına şüphe etmem. hattâ, şeyh eyüp'ün yanında bulunan sorumlu sekreterleri, partinin tüzüğünü getirmiştir..." diyor. şeyh eyüp de yargılanması sırasında : "dini kurtaracak tek partinin, kâzım karabekir paşa'nın kurduğu parti olup, şeriat hükümlerine uyulacağının, parti tüzüğünde ilân edildiğini" söylemiştir.

    efendiler, "terakkiperver" ve "cumhuriyet" kelimelerini kullanarak, bize ve milletin aydınlarına karşı din bayrağını gizlemeye çalışanların, memlekette genel bir gericilik ve ayaklanmaya yol açmak için içeride ve dışarıda türlü düzen ve kışkırtmalarla uğraşanların varlığından habersiz oldukları düşünülebilir mi? yeni partiye girenlerin bütün üyelerî söz konusu olmasa bile, dinî vaatleri başarıya ulaşmanın en etkili unsurları sayan ve bununla ilgili sloganı tüzüklerine de koymuş olan kimselerin, şahıslarımıza ve memlekete karşı yöneltilmiş olan suikastlerden habersiz oldukları kabul edilemez!

    diyelim ki, bunların isyanın patlak vermesinden aylarca önce, memleketin şurasında burasında yapılan gizli toplantılardan, "cemiyet-i hafiye-i islâmiye" teşkilâtından, istanbul'da nakşıbendi şeyhlerinin yaptığı toplantıda, hazırlanacak ayaklanmaya yardım için söz verildiğinden ve nihayet millî sınırlarımızın dışında bulunup da doğu isyanını kışkırtanların bildirilerinde, kâzım karabekir paşa'nın partisinden ümitle söz edildiğinden haberleri olmadığını düşünelim. ancak, bunların, fethi bey hükûmeti zamanında, doğrudan doğruya fethi bey vasıtasıyla kendilerine, partilerinin zararlı, isyan ve gericiliği kışkırtıcı bir durum ve nitelikte olduğu bildirildiği zaman olsun, gerçeği görüp anlamaları gerekmez miydi? hükûmetin ve benim tertemiz düşüncelerle yaptığımız bu uyarmalardan sonra olsun, gerçeği kavrayıp ona uymaları beklenirdi. onlar tam tersine, bu defada "dinî düşünce ve inançlara saygılıyız" sloganını büsbütün zıt bir anlamda yorumlamaya kalkıştılar. sözde, bu sloganla, her dinin ve her dinden olanların düşünce ve inançlarına saygılı olduklarını belirtmek... geniş ölçüde hürriyetçi olduklarını anlatmak istiyorlarmış... efendiler, böyle bir tutuma dürüst ve samimîdir denemez!

    politika dünyasında birçok oyunlar görülür. fakat, kutsal bir ülkünün kendini ortaya koyduğu cumhuriyet rejimine, çağdaş yenileşmeye karşı, cahillik, bağnazlık ve her türlü düşmanlık ayağa kalktığı zaman, özellikle yenilikçi ve cumhuriyetçi olanların yeri, gerçekten yenilikçi ve cumhuriyetçi olanların yanıdır. yoksa gericilerin ümit ve faaliyet kaynağı olan saf değil...

    ne oldu efendiler? hükûmet ve meclis olağanüstü tedbirler almayı gerekli gördü. takrîr-i sükûn kanunu'nu çıkardı. istiklâl mahkemeleri'ni kurdu. ordunun savaşa hazır sekiz dokuz tümenini, uzun zaman isyanı bastırmak üzere görevlendirdi. "terakkiperver cumhuriyet fırkası" denilen zararlı siyasî kuruluşu kapattı."
  • "21 kasım 1924'te the times gazetesinin istanbul muhabiri mr. macartney'e mülakat veren mustafa kemal'e göre "terakkiperverlerin cumhuriyetçilikleri içtenliksiz, programları sahte, kendileri de düpedüz gerici" idiler. gazi bunları söylerken "çok öfkelenmiş, yüzü kıpkırmızı kesilerek, muhalefetin her bir üyesini teker teker anmış; onların her şeylerini borçlu bulundukları kendisine karşı nankörlük ettiklerini ve vatan haini olduklarını" söylemişti. gazeteci bu hiddet karşısında, paşa'yı yatıştırmak zorunda kalmıştı. diğer suçlama ise tpcf'nin programının ve tavrının irticayı cesaretlendirdiği idi. oysa programın 6. maddesinde sadece şunlar yazıyordu: "parti dinsel düşünce ve inançlara saygılıdır." ayrıca programda halifeliğin geri getirilmesi talebi olmadığı gibi dinin önemine ilişkin en ufak bir atıf yoktu."

    (seyh said isyani sonrasi)

    " 3 haziran 1925'te ise isyana destek verdiği iddia edilen tpcf kapatıldı. (bu desteği gösteren belgeler bugüne kadar ortaya konulmadı.)"

    "sabahattinci liberal bir programı olan parti, chf'nin tersine, kuvvetler ayrılığı ilkesini, tek dereceli seçimleri, cumhurbaşkanının fesih ve veto yetkisinin sınırlanmasını savunuyordu. partinin, esas olarak bağımsızlığın kazanılmasından sonra yapılması kaçınılmaz olan devrimlerin hızı ve derinliği konusunda mustafa kemal'den farklı düşündüğü, daha tedrici bir dönüşümü savundukları anlaşılmaktadır. chf'den daha az otoriter, daha az merkeziyetçi, daha az köktenci oldukları söylenebilir. nitekim, partinin kapatılmasından birinci derece sorumlu olanlardan ismet inönü, 1963'te partinin 'muhafazakâr' olmadığını, aksine parti liderlerinin "ileri fikirli ve islahatçı" olduklarını söylemek gereğini duymuştur."

    yorum: ayse hür

    kaynak: http://www.radikal.com.tr/…=213769&tarih=23/02/2007
hesabın var mı? giriş yap