• monica bellucinin persephone kimliği altında inanılmaz başarılı bir toreador, kocası merovingianın ise süper bir ventrue prensi tiplemesi çizdikleri film... afrodizyak pasta olayına bittim. bir de agent smith var ki... fazla söze ne hacet, hepimize yetecek kadar var...**** filmin 10:30 seansına gitmeme rağmen, dövüş sahnelerinin verdiği gaz hala geçmedi. 10:30 seansı demişken, tam architectin konuşması sırasında patlayan hoparlörleri nedeniyle fitaş'a ve çıkıştaki eli kameralı n kadar elemana olan iyi dileklerimi(!) de iletmek istiyorum buradan... jeneriği sonuna kadar izlemeniz tavsiye olunur...
  • hollywood'un filmlere a$k, sex ve carpisan araba 3lüsünü* sokma becerisini gözler önüne seren, insanda bir yazık hissi olu$turan, ama yine de izlenmeliler listesinde yerini almi$ bir film...
  • ilk matrix dini, felsefi, psikolojik ve edebi referanslarla dolu bir eserdi. boylesi bir sunuma ait "holivud isi" kabul edilecek bir filmin kabul etmek zor olsa da film icerisinde yaptigi referanslarin hepsini sundugu kontekstin icine oturtabilmesi, oyku dizgisi ile mevcut ve bilinen gercekleri eslestirebilmesi matrix i gercek anlamda bir yenicag klasigi yapmaya yetip de artmisti. ikinci film boylesine bir basarinin (fonksiyonel anlamda gorece bir basari elbet) uzerine "pekistirilmesi" beklenen hazir bir "yeniligi" konu ettigi ve edecegi icin "siradan bir devam filmi" olmaktan kurtulamayacaktir. yani cekirdek fikir, ana kurulumun mirasini yemesi ikinci filmin siradanligina degil, tutarliligina isaret etmelidir. yani boslari alip, dolulari yenilemek bir sonraki bolume taban hazirlamak, bir oncekiyle uyum icinde gitmek akilliginin zaruretidir.

    bu anlamda ilk matrixin uzerine gercek hayattan orneklemler olusturmasi beklenen referanslar da ilk filmin ilk olmasi oncullugunu asarak yenilik getirmemeli, zaten olusturulmus yeniligi daha guclu kilmalidir. bu anlamda matrix reloaded in mukemmel bir ikinci film oldugunu, gorevini sonuna kadar yerine getirdigini belirtmeliyim. sadece bunu goz onunde bulundurarak bu filmin konu butunlugu ile degerlendirildiginde tum zamanlarin en iyi devam filmi oldugunu soylemek mumkun olabilir.

    matrix reloadedin da ilk film gibi referanslarla dolu bir film oldugunu kabul ettigimiz anda karsimiza su soru cikmamalidir:

    "yea bu filmin aksiyon iceriginin disinda referanslariyla neden ilgileniliyor? neden ansiklopedi karistiriliyor, neden benim anlayamadigimi anlayanlar, bilemnedigimi bilenler oluyor? bunlari yazmak abesle istigal olmuyor mu?"

    yanitimiz: olmuyor. bir filmden kimsenin anlamadigi, yta da gormedigi , ya da ilgilenmedigi bir baskasinin ilgilenmemesi, gormemesi, bilmemesi, yazmamasi ve dahi anlamamasini gerektirmez. bu cins lumpen fanatizmi ya kendi sigligindan utanmalidir, ya da yapildigi asikar olan referanslarin tutarsizligini ornek, ispat ile izah edip "abesle istigal" olma halinin en azindan film ici gecerliligini goz onune serebilmelidir.

    sozluk gibi bir "bilim, bilgi, birikim, gozlem, yorum" sitesinde yazilanlara su veya bu gerekceyle "bunlara ne gerek var" demek sozlugu hatira defteri, anket defteri olarak gormek sapsalligina tekabul eder. gereksizligi olanlarin, gereksizligi ve yahut istenmezligini fikren ispat edemeyen insan ilelebet bir sozluk yazari olamayacak, sallama sozluk kullanicisi olacaktir.

    ilk film uzerine yazilmis 20 den fazla bilimsel/felsefi makalenin bir kitapta toplandigini, bu kitapta emek veren akademisyenlerin matriksin samimiyeti/orjinalligine inanmadiklari halde aksini ispat etmek icin emek ve fikir sarfettikleri de goz onune alinirsa "matriksin osuruk felsefesi" "gereksiz felsefi diyaloglar", "anlasilmaz mistik biseyler" diyebilmenin nasil bir abes ile istigal oldugu daha iyi anlasilacaktir.

    ikinci filmin ciddi gozlemci/okuyucu tarafindan yapilacak aksiyon gazindan ayiklanmis ayik bir analizi belki sadece referanslarin "tutarsizlik", "gereksizlik", "sahtekarlik", "siglik" iddiasini ispatlayabilmek adina "gerekli"dir.

    butun bunlari siktir edelim, ben miki maus izlerken arka planda mason sembolleri gorsem, gordugumu yazmak, yazdigimda da istedigim kadar aciklayici olmak hakkina sahip olurum. "o izlediginiz miki maustur ehehehere, ne gerek var bunlari yazmaya" demek icin miki maus cizgi filminde mason sembollerinin ne aradigini izah edebilmek gerekir ki sagda solda sizi gorenler "sekilci denyo bir insandir" demezden once en aizndan bir sure duraklayabilsinler
  • cast i sonuna kadar beklemeyenlerin göt olduğu film
  • senaristini bir kez daha takdir ettigim film...
    "abi adamlar yapmis yaaaaaaaaa" dedirtiyor
  • kim ne derse desin, oldukça başarılı bir film...
  • katana ile cip biçmek atraksiyonunun, witchblade'de ian nottingham'in katanasi ile üzerine gelen bir arabayi ortadan ayırmasının sönük bir benzeri olduğu söylenebilir... her ne olursa olsun, morpheus'un o kollar arkada duruşu ve patates tarlası suratı ile nottingham'in karizmasına ulaşmasına imkan yoktur... üstelik kamyonun üzerinde iyice gördük, morpheus pek bir dombili olmuş, kenardan aşk halkaları sarkmış... hoş bizde de var onlardan, ama yeleği morpheus kadar başarılı doldurabileceğimi zannetmiyorum... keza, bana batan bir baska sey de morph'un konuşması oldu, arkadaşlar size buradan söyleyeyim, morpheus şeriatçı olmuş... benim bildiğim doğrudur diyor, kehanet diyor başka birşey demiyor... tekrar edeceğim ayrıca, o arkadan bağlı kollar hiç olmamış yani, raşitik gibi durmuş sayin morph...

    neo: keanu reeves bir casting dehasi bence, zira bu herifin tahitili melez suratı "seçilmiş adam - the one" formatına süper gitmiş... ayrıca ilk filmde oracle neo için "not very bright" demişti, kesinlikle doğru, zira architect konuşurken neo kesinlikle takip edemiyor, hadi biz de ara sıra kopuyoruz ama neo'dan daha çok şey anladığımız kesin, adam anlatıyor "şehir şöyle şehir böyle" diyor bir saat, sonunda neo "ha sen zion'dan bahsediyorsun?" diyor, kesinlikle "not very bright". yine de, genel olarak konsept güzel oturmuş, bütün matrix karakterlerinde olan karizmanın suniliği sorunu neo'da en az, belki uçabildiği için, belki de keanu'nun yüzünden, bilemiyorum artik...

    trinity: valla trinity ezik kalıyor. yani, kendisi orada neo'nun insani yanini ve özellikle abazanlığını vurgulamak için konmuş, o rolünü iyi yapiyor, ama, heriflerden birisi seçilmiş, öbürü de maaşallah seçilmişi kurtaran adam, onu kurtaran adam, bunu kurtaran adam, kısaca imam gibi ulu bir insan yani, trinitycan da ezilir elbette... tamam, action'i iyi güzel ama trinity'nin background'u zayif kaliyor... ha, monica belucci, neo'ya "tamam ama önce beni öpeceksin" deyince silahi "sen bunu öp" tarzında doğrultmadı mı? doğrulttu, helal olsun, delikanlı ablaymış...

    agent smith: the smiths en favori grubudur diyerek espri yapabiliriz, ama yapmayalım isterseniz. çok süper olmuş smith abi, bir kez daha takdir edebiliyoruz sadece. özellikle neo ile dövüşme sahnesi aşmış, o kadar beğendim ki perdeye yaklaşayım derken elim öndeki kizin göğüslerine girdi, cidden süper estetik, süper dolgun, çok çok başarılı, biraz neo'nun etekleri göze batıyor ama olur o kadar, sonundaki havaya bakışlarla tamamlıyor olayı... yine de, ben neo'nun sadece karateden başka olayının da olmasını beklerdim, chosen'sın abi sen, limitin var mi senin? ben olsam bina devirirdim, ben olsam yeri yıkardım ben olsam şöyle yapardım böyle yapardım diye fırtınalar çıkıyor kendi unplugged beynimizde...

    monica belucci: valla o kadin kirkbeş dakika boyunca yürüse yine seyrederdik... allah özene bezene yaratmiş...

    merovingian: adventure oyunu tadındaki filmin öğelerinden biri... ya bilmiyorum ben sevmedim filmin genel yapısı, süper kahramanlarımız çok serseri mayın gibiler, önüne oracle çıkıyor diyor buraya gideceksin gidiyorlar, keymaster çıkıyor, diyor bana çay koy, koyuyorlar, pek de sorgulamiyorlar, denileni yapiyorlar... ha, denileni iyi yapıyorlar, o ayrı da, yani sen kendini matrix'ten çıkmış mı sayıyorsun? o zaman da yapıyordun denileni, şimdi de yapıyorsun... ha zannediyorsun ki bir amacın var, babayı alırsın bence, matrix içinde matrix çıkarsa şaşırmam yani, kıçımla gülerim morpheus'un suratına...

    morpheusun kırmızı koltuğu: valla morpheus buraya oturunca bir garip oluyor, herifin modu değişiyor yani, bildik enseye tokat adam gidiyor, yerine böyle cem uzan tarzı söylevler veren biri geliyor... şahsen kafamda ürettiğim bir komik diyaloğu da pastelemeden edemeyeceğim:
    morpheus: what if tomorrow the war could end? isn't that worth fighting for? isn't that worth dying for?
    niobe: sen anlat, ben gözlerimi dinlendiriyorum...

    link: bu eylenceli bir adamdi ya, rasta zenci abimiz, dikkatlerden kaçmıştır belki, evine girerken "where is my pussy" diyecek oluyor, veletleri görünce susuyordu, komik bir adamdı, neo'nun hareketlerinden sonra "hassiktir", "oha uçuyor lan", "kaç yapıyor lan bu?" diyerek bizim vereceğimiz tepkileri vermesi için konmuştu sanki, iyiydi ama...

    matrixe bağlananların arkasındaki delikler: ya bilmiyorum insanlar bununla nasıl oynamıyorlar... yani, mesela neo ve trinity sevişirken, ki kimse buna spoiler demez heralde, çok şaşırtıcı olmasa gerek değil mi? sizin için bir şok değil, değil mi? onlar da insanlar, yani, en azından hormonları var ve abazanlıktan kıvranıyorlar... biz gördük yani, neo, monica belucci'yi gördüğünde çadırı öyle bir kurdu ki matrix'te duvarlar yerinden oynadı... herneyse, neo sevişirken deliler gibi gözümüze battı... ne bileyim, insanlar bununla oynamaz mı? parmağını sokup karıştırmaya kalkmaz mı? doksanbin bakımını yaptırmak gerekir mi? aklımızda açıklanması gereken bir sürü soru var... ayrıca birisinin neo'ya olayin içeri girmekle bitmediğini, orada gidip gelmek gerektiğini söylemesi gerekir... yani, bir porno film havası beklemiyorduk, ama heralde bu kadar da seçilmiş değil bu adam? lütfen. biz ondan duvarları esnetmesini bekliyoruz...

    architect: valla amcam filmin özel efekt bombardımanı honkonk action filmi havasına 124 beden büyük geldi.. şahsen ben üstün entellektüel düzeyim sayesinde takip edebildim, ama açıkası o sırada arkama yaslanıp "ulan neo da ne biçim koydu kafayı" diye düşünmeyi tercih ederdim... bana biraz yalan atıyor gibi geldi, ne o küçük dünyalari ben yarattim havalari? hoş, o da dekorasyonunu iyi yapmış, "seçilmişim ben tekim" diyen neo'ya kendi önemsizliğini gösteren bir setting hazirlamiş dersem sizi yeterince meraka sürüklemiş olurum sanirim...

    bitirmeden önce, filmin eeen başında, trinity'nin süper bir hareketi var, şöyle anlatayım, bir binanın tepesinden motorsikletle atlıyor, yolun yarısını inmişken ters perende ile motorsikletten kurtuluyor, ve boşlukta kalan alet de düşüşünü güvenliğin binasında bitiriyor, bina patliyor, no more güvenlik, wow! ikinci beğendiğim de, bu da een başta yine, trinity bir agent'dan kurtulmak için camdan atlıyor, ve agent da arkasından atlıyor, süper bir detay bence, mesela atlamasa, ya da tereddüt etse gitti film, çünkü engel değil ona... çok güzel düşünülmüş... zaten, filmde önemli bir hata yok bence, varsa da en azından beni aştı, o da güzel... tabi şuna öldüm açıkçası, sizin de bildiğiniz gibi "zion 72 saat sonra yokolocaktır" konusu var filmde, ve zion halkı yokolmaya üç gün kala ne yapıyor dersiniz? parti yapıyorlar. bilemiyorum parti ne kadar doğru bir terim, az çok orji yapiyorlar aslında, yani, şöyle diyeyim, makineler çalışıyor, sentinellerden yapıyorlar, ama insanlar da boş durmuyor, üremek için ellerinden geleni yapıyorlar! dokuz ayda bir nüfus yarısı kadar artıyor diyeyim, siz anlayın... ama bu kadar kusur kadı kızında da olur, hem benzeri bir club sahnesi de ilk filmde vardi, sanki biraz da ona göndermeymiş gibi geldi, hoşuma gitti o bakimdan, ama ubersaçma yani, bu kadar olur...

    councillor hamann: (hehehe bitiriyorum sanmıştınız değil mi? böyle yaparım adamı.) konsey üyesi hamann diye geçiyor alt yazida, onun dışında gayet cool, bilge, aksakallı dede formatında bir amca... sevdim şahsen kendisini...

    zion kapısının bilgisayarları: mükemmel bir olay. filmdeki en güzel anlardan biri bence, "aradan kaç sene geçmiş, bütün teknolojinizi makineler mi kullaniyor ulan? şuradan iki imac gösterin bari" şeklindeki isyanlarımıza verilen bir yanıttır adeta. süper. eve istiyorum.
    kisaca, matrix reloaded görülmesi gereken bir film, zira sadece neo'nun agent smith'le dövüştüğü sahne bile filmi kurtarmaya yeter, ki bu durumda da kurtarılması gereken bir film yok ortada, güzel bir film var, hem ben "matrix ikibinlerin star warsudur" fikrindeyim, o yüzden de görülmesi gerekir diye düşünüyorum... herneyse, matrix reloaded güzel olmuş, on üzerinden sekiz veriyorum, sekizbuçuğa da çekerim dersten sonra gelir yalvarırsa, bir puanını da monica belucci az göründüğü için kırdım, böyle biline. gidin görün ya, adamlar yapmış işte...
  • agent smith'lerden biriyle izleyince tadı bambaşka alınan film (bkz: izmir the matrix reloaded zirvesi)
hesabın var mı? giriş yap