• önemli bir kısmı spiritüel hareket mensubudur ( transandantal meditasyon, hinduizm, omk, vs) ve kendilerini diğer inanç sistemlerinin, yaşam felsefelerinin,pozitif bilimin bile üstünde görürler.
    onlara yöneltilecek herhangi bir eleştiriyi kendi varoluş amaçlarına ve dolasıyla benliklerine bir saldırı olarak algılarlar.
    (bkz: şizotipal kişilik bozukluğu)
  • aksi olmasini beklerken, devamli suclar tavirlar ve dogrulttuklari ithamlarla dogrulanan onermedir. genellemek yanlis olacak belki ama henuz aksi bir tavirda olanini gormedigimden el mahkum, katiliyorum.
    bir yazar demisti, yahut okumustum animsamiyorum kimdi, ama selamlar kendisine bu cok dogru tespiti icin; soyle demisti yanilmiyorsam 'lütfen kendi kişisel seçimleriniz sonucunda ulaştığınız “aydınlanmanın” ışığını aksi fikir beyanında ve davranışında bulunanların gözüne tutmaktan vazgeçin'.

    tamamen katiliyorum bu soyleme. bu cumleyi de kullandigim bir yazi yazmistim, bir sitede, veganlik cogzel, geri kalanlar barbar iddiali bir yaziya yorumdu, burada da paylasayim;

    'bakteriler, virüsler, sivrisinekler gibi insana kah fayda kah zarar doğurabilecek canlıların da yaşama hakkı yok mudur? dümdüz bakarsak, böyle bakmayalım tabi de(?!). ama inek bi anne, içgüdüleri sömürülüyor, zorlanıyor. e pestisidlerle öldürüyoruz böceği-solucanı, onlar değil mi?

    ama tarımı endüstri haline getirince, ki et temelli beslenmenin azalması demek zaten endüstri olan tarımı daha da şahlandırmak demek, sınırlı alanın maksimum verimde kullanımına varıyoruz, e bu da müdahaleye yol açıyor bu şekilde.

    yanlış anlaşılmak istemem, süt-et endüstrisinin nüfusu doyurmak için çığrından çıkıp bir zulme dönüşmesini elbette olur öyle diye kabullenemiyorum. bu kadar et odaklı yaşamasak da olur, hatta pek güzel olur, kaldı ki ben de öyle beslenmiyorum.

    ama makul koşullarda yetiştirilen bir tavuk düşünün, bahçenizde. günde 1 yumurta verengillerden, olması gereken gibi. ben bu yumurtayı tükettiğimde de cani muamelesi görmek çok gerçeklikten kopuk bir durum oluyor. yahut buzağılamış anne inek, yavrusunun tüketebileceğinden fazla süt salgılıyor ve memelerinde kalanı sağılmak zorunda, ki iltihaplanma yapmasın. ben bu sütü içtiğimde de yine aynı muamele midir göreceğim? bunlar ideal koşullar ve biraz ütopik oluyor günümüzde, fakat çıkan sonuç bu benim gördüğüm. (inanmazsınız ilkokulda da gezi-gözlem koluydum ben).

    fototrof değiliz, kendi organik karbonumuzu kendimiz üretemediğimize göre, doğadaki besinleri tüketiyoruz, hangilerinin yararlı olduğunu (amiyane tabirle eksik olanı isteyen vücut) içgüdüsel olarak karar verip, ona göre davranış geliştirdik. ne derseniz deyiniz almak zorunda olduğunuz esansiyel proteini tüketmek zorundasınız. ama et, ama ot; bunda mutabığız. fakat ete ikame olarak tüketeceğiniz kabaca ot miktarı da inanın çok daha fazla, bu da yine tarımın endüstrileşmesi zorunluluğundan bahsetmemizi elzem kılıyor ve her endüstrileşmenin berbat sonuçlara gebe olduğuna da kaniyiz. o halde nasıl bir fayda-zarar dengesi güdeceksiniz türcü olmadan. böceği-solucanı, inek-tavukla eş tutmamak da hayvanı insanla eş tutmamaktan farksız.
    velhasıl çözümsüz bir durum olduğunu yineleyerek, herkesin birbirinin seçimlerine saygı-sevgi çerçevesinde yaftasız yaklaşması sizce de çok şahane olmaz mı?

    sadece hayvansal gida tuketiminden bahsedenler icin burasi :en gundeliginden sac renginizi değiştirirken kullandığınız kimyasallarda hayvan denekler kullanılmıyor mu zannediyorsunuz acaba? kimyasallar da dev bir endüstri ve siz saç renginizi istediğinize evirip çevirebilin diye de bir proses söz konusu, malesef yine sizin seçimlerinizi karşılayabilmek için telef olan hayvanlar oluyor. keza kullandığınız çoğu ürün de bu süreçten geçiyor, son ürün olarak yer alana dek önceliği insan sağlığı-olabilecek komplikasyonlara verdiklerinden bu minvalde hiç bir ürün tüketimi yapmıyorsanız, kaz tüyü dolu yastık-yorgan-giysiden feragat ediyor, yün-deri giymiyorsanız, hatta abartalım biraz antibiyotik kullanmıyorsanız (biyotiklerin canı yok mu), pestiside karşıysanız (organik tarım denilen hedede de kullanılıyor, acı gerçek), evinizde böcek vs. olduğunda öldürme yoluna gitmiyorsanız, sivrisineklere budistçe yaklaşıyorsanız; size ancak saygı duyarım. seçiminiz başka canlılıarın, komple biotanın ölümüne neden olmuyor demektir, saygılar şelale.'

    yine sizin seciminiz der gecerim, suclamam, yaftalamam, isterseniz sunta kemirin umrum olmaz. ama karsidan gorememek uzucu, yazik. inandiginizi agresifce dikte etmeniz vicdan masturbasyonu+en iyisi benim iddiasi karisimi bir seye donusuyor, bilinclendirme amaci guttugunuzden yola cikarak, tamamen tersi istikamette oldugunuz asikar.

    aksi tavirdakileri tenzih ediyorum elbette.
  • güldüren başlık.
    zira bu hipotezin tam tersinin doğru olduğu (bireysel deneyimlerin söylediklerinin dışında) bilimsel çalışmalarla dahi kanıtlanmıştır. et ( ve hatta hayvansal tüm gıdaları) tüketmeyi bırakanlarda, beyinde empati kurulduğunda aktifleşen bölgenin diğer beslenme biçimlerini benimseyenlere göre daha büyük olduğu saptanmıştır. bunun yanısıra, hali hazırda vejetaryen ve vegan beslenme biçimlerinin insan canlısını daha sakin bireylere dönüştürdükleri de ispatlanmıştır. burada havadan "bilimsel çalışma" demiyorum. beyin kimyası üzerinde yapılan hakiki çalışmalardan bahsediyorum. diğer türlere damak tadı için işkence ve ölümü hak gören bir beslenme biçimini savunmanın, vejetaryen/vegan bir beslenme biçimini benimsemekten daha agresif bir tutum olduğu aşikarken, bunu tartışmak bile işlevsiz esasında...
    vejetaryen/vegan olduğunu söyleyen kimseye hastalıklı ve anormal biri gibi davranılırken, çoğu vegan/vejetaryen, etçil/hepçil kişilere yalnızca beslenme biçimlerini duyduklarında hastalıklı ya da katil olduklarını söylemiyor. bu da en ala ötekileştirme biçimlerinden biridir. yalnızca, mevzu (tüm zulüm apaçık ortadayken ve sırf damak tadı uğruna bağımlılıklarından vazgeç(e)meyen insan türü sebebiyle) hafife alınıyor ve ancak bir dalga konusu olabiliyor.
    senelerdir, kimseye "neden et yiyorsun?" diye sormamama rağmen, -ki bu insanların içerisinde hayvansever olduğunu ciddiyetle iddia edenler ve hayvanlara olan sevgilerine hakikaten inandığım kişiler(sevginin tanımı değişebilir, kimileri sevdiğini söylediği canlıyı yiyebilir) de bulunuyor- et yemediğimi her söylediğim hepçil kimse bana "neden et yemiyorsun?" diye sordu. ve saldırgan tutum hep karşıdan geldi. artık yalnızca bireysel bir tercih deyip geçmeye başladım çünkü manzara önümüzdeyken oraya bakmayı reddeden insanın görmesi nasıl sağlanabilir ki? herkes istediği yere bakar ve görmek istediğini görüp inanmak istediğini seçer.
    vejetaryen ya da veganlar için "bu insanlar niçin bu yolu seçiyor?" sorusunu samimiyetle sorup gerçekten araştıran, dinleyen kişiler ise zaten saldırgan olmuyor. ancak ne yazık ki etçil ya da hepçil nüfusun çok azı ötekine karşı meraklı ve kendi tercihlerini, tabağında ne olduğunu ve bedenine ne koyduğunu sorgulamaya hazır...
  • firsatini bulanlar ve kendinden farkli olana tahammul edemeyenler tarafindan sik sik linc ve taciz edildikleri icin zaman zaman bir kisminin agresif olmasi olasidir.

    yani su baglantidaki http://veganturkiye.blogspot.com.tr/…03/8-mart.html icerigin en alt kismindaki ekran goruntulerine baktiginizda ne demek istedigimi daha iyi anlarsiniz herhalde.

    birisi gelip surekli sizin hak mucadelenizle ilgili merkeze sizi koyup, esas mucadele odagi olan hayvanlari geri plana itip sizi taciz ediyorsa sinirlenilmesi cok mu acayip geliyor size?

    cocuk haklari aktivistlerine soyleyin bakalim bunlari. ya da iskence magduru tutsaklar icin aktivizm yapanlara. deyin ki "yahu siz pedofilligi savunanlara karsi cok agresifsiniz." ya da "cezaevi iskencecilerine karsi cok sinirlisiniz. neden?"

    heh, oldu mu? olmadi. iste boyle bir hayvan haklari savunusu yapiyor insanlar. anlasaniz da anlamasaniz da.
  • hepsi için geçerli olmayan önerme. vegan ya da vejetaryenlik yiyecek seçiminden çok bir yaşam biçimidir. dolayısıyla sadece yedikleri değil yemedikleri hayvanlara kendi çaplarında saygı duyan ve onların tecavüz edildiğine inanan, yaşamları boyunca hiçbir yan ürününü kullanmayan ve bu canlılardan elde edilen yaşamlarını idame ettirmek için gerekli biyolojik maddeleri gıda takviyeleri ya da tamamlayıcı ürünlerle gidermeye çalışan bir güruh.

    bir vegan ile tanışmıştım kendisi veteriner hekimdi. konu ise beyin gelişimi için gerekli olan 5 yiyecek adlı araştırma sonucunda 4 ürünün et sınıfına girmesiydi. bunu et endüstrisinin bir manipülasyonu olduğu düşündüğünü ve insanları hayvan cesedi yemeye teşvik ettiklerini söylediğinde üslubunun hoş olmadığını insana benzer sinir sistemi olduğu için hayvan eti yemenin ceset yemek, bizden farklı bir ileti sistemi olduğu için bitki yemenin doğru birşey olmadığını, onlarında canlı olduğunu ve vicdani ikiyüzlülük yaptiğini dile getirdiğinde hönkürerek hakaretlere devam etmişti. insanların azı ve köpek dişlerinden dem vurup predatör bir canlı olduğunu söylediğimde ise bana aptalmışım gibi bakıp bunların hep et lobisinin oyunu olduğundan falan bahsetmişti. üzüldüm onun için yıllardır sevdiği şeyleri yiyemediği için yiyebilenlerden hıncını aldığı izleminime kapıldım. hayır biyolog olmasam, kendine inanarak söylediklerinden etkilenebilirdim ama yemedim.

    insan predatör bir canlıdır diğer tüm canlılar gibi. bir aslan rakip olabileceği için kendi çocuğunu öldürebilirken, bir mantar yaşamını idame ettirmek için ortamdaki tüm bitkilerin iflahını kurutur. tek fark yiyeceklerini israf etmemeleri. evet beslenme konusunda israf huyu olan tek canlıyız ve bu üstinsan arayış yolunda kendini vegan ya da vejetaryenliği kaptıranlar olmadıkları bir tür gibi davranarak gerçeği inkar ediyorlar. en sonunda sayın ablamız bana köleliği savunanlardan farkın olmadığını söylediğinde hayatta tutunacak hiçbirşey bulamayıp bu denli kin kustuğu için kendisine acıdım.

    tek fikir birliğine vardığımız konu ise et endüstrisinin pervasızlığı idi. evet dünyadaki tüm insanlara yetecek miktardan daha fazlası kötü koşullarla sağlanıyor lakin bunun için yiyenlere değil bu endüstrinin üretici ve kontrol mekanizmalarına dokundurmak lazım diye düşünüyorum.
  • insanları veganlıktan soğutmaktadır. *
  • haksizligin farkina varan herkes sinirlenir. onemli olan ofkeyi dogru yonlendirebilmek ve kontrol edebilmektir,
    tabi o da en iyi zamanla ve tecrube ettikce ogrenilir.

    simdi 'sinirli et yiyenler' diye bir grup olmadigina gore 'sinirli veganlar' diye de bir genelleme yoktur aslinda.
    ama ozellikle veganlarin ofkelenmesine neden olan özel bir durum vardir, peki siz onun ne oldugunu gercekten anlamak istediniz mi?

    -siz hic haksizliga ugradiniz mi?
    -ya da kendi hakkini savunamayan ve gucu yetmedigi icin buyuk haksizliklara ugrayan birinin acisina sahit olup, ona yardim etmek istediniz mi?
    -onun sesi olmadigi icin siz anlatmazsaniz bu adaletsizlikleri kimsenin umursamadigini tecrube ettiniz mi?

    hayvanlarin dunyanin her yerinde her gun-her saniye, tutsak edildigi, iskence gordugu, mezbahalarda dograndigi gerceginin farkina varmak, zevk ve cikar icin cogu insanin hayvanlara zarar vermeyi normal karsiladigi dunyada duyarli biri olmak kolay degildir. ustelik vegan olmak degil, veganligi anlatmak isin en zorudur. en akilli sandiklarin bile dusunmek istemez, en merhametli bildiklerin bile soz konusu kendi zevkleri olunca hayvanlari umursamazlar. veya umursasa bile uzerine duseni yapmazlar..

    empati kurarsaniz veganlarin neden ofkelenebilecegini anlayabilirsiniz aslinda. veganlar da insan olduguna gore, bitmek bilmeyen hayvan katliami gibi bir gercekle yuzlesmek agir gelir ve icinde biriken uzuntuyu ofkeyle disari vurmalari olagandir. veganlar da insan olduguna gore, her insan zor bi durumla nasil bas edecegini zamanla ogrenir ama insanlar bir seyi anlamak istemedikce, omur boyu anlatsak da dunya cok yavas bir sekilde vegan oluyor ve hayvan soykirimi her saniye devam ediyor. bu durumun farkina varmak kimsenin hosuna gitmiyor...

    o yuzden vegan basliklara bakarsaniz, en buyuk agresif soylemleri aslinda veganligi anlayip da vegan olmayan et yiyenler yapiyor, gorebilirsiniz. sucluluk duygusundan belki de... sonra sucu yine veganlara atarlar... sanki öldürmeyi savunmak normalmis gibi; öldürmeden yasamanin, bunun mümkün ve gerekli oldugunu anlatmanin adi 'vegan terörizmi' filan olur... yav he he
  • (bkz: yavru kediye gelişine vuran insan)

    su basliga bakin ve soz konusu deger verilen bir hayvan oldugunda insanlarin nasil agresiflestigini görün.

    ayni degeri inek, tavuk, koyun, balik dahil butun hayvanlara veren veganlarin, hayvanlarin istismar edilmesinin normal sanildigi bir dunyada yasarken verdikleri tepkilerin neden size 'cok agresif' gorundugunu bir daha dusunun.
  • ayrımcılıkta üzerimize yok. dünya markasıyız. şahsen uzun süreli bir vejetaryen olarak, bunun gibi ya da tam tersi et yiyenlere nefret kusan başlıklar görünce error veriyorum. resmen mahalle baskısından, yeni girdiğim ortamlarda vejetaryen olduğumu açıklamaya korkuyorum. ya işte ayyy sen şimdi et yiyenlere nefret kusuyorsundur manyak frijit aşağık kompleksli.... bir yaratıksındır! ya da ha yani brokolinin canı yok mu onu yiyince sorun olmuyor ama di mi! tadanslı eziklikte tavan yapan, provoke etme amaçlı reaksiyonlarla kafa s.kiyor millet. neden birbirimizi rahat bırakamıyoruz. neden birbirimzin seçimlerine saygı gösterip mutlu mesut yaşayamıyoruz?
hesabın var mı? giriş yap