• kopu$.. capa cizgi roman grubu'nun calakalem cali$tigi emprovize dergi..
  • (bkz: fanzin)
  • (bkz: kopmak)
  • '' her zaman kafalarina ates ederim.sadece isimi saglama almak icin degil.
    bence butun sorunlarin basladigi yer kafadir. '' diyen capa cizgi roman grubu uyelerinin 1999 yilinda cikardigi cizgiroman turundeki bir fanzindir.
  • "kopmaktan korkuyorsun; yapıştığı kayadan sökülmek istemeyen midyenin korkusu, mahallesinden uzaklaşınca kuyruğunu bacakları arasına alan köpeğin korkusu... ama yaşamak kopmak demek, doğum bir kopuş, bir parçalanış... sanatı da tarihi de yürüyenler halketti" **
  • dönüşümün şartı olsa gerektir. aidiyet duygusu yaratan herhangi bir olgu, durum, organizasyon, topluluk ya da bireyden hem mental olarak, hem ruhsal olarak kopma halidir.
  • "büyük kopuş"

    insanoğlu/ademoğlunun tarihsel/evrimsel ilk cenneti belki de hayvanlar alemiydi. yani hayvanlardan bir hayvan, sibernetik, an bilgisiyle yaşayan bir canlı. kendinin değil anın gerekirinin bilincinde. sonra zeka, ego, elmayılan ne olduysa oldu, insan içinde yaşadığı (içinden çıktığı) cennetten kovuldu, hayvanlar arasındaki kafaca rahat, doğal yaşamını yitirdi. yasak elma bilgi, belki de bilinç veya iki ayak üstüne dikelten zekaydı. işte o kovuluştan sonra insanın bir doğallığı değil bir psikolojisi, bir büyüme koşulu, kötüsünden iyi veya daha kötüsü anası babası çocukluğu olur oldu. ensest yasağı ve arzuları büyüme karmaşasının en azı ve en basitiydi olasılıkla.

    hayvan cennetinden kovulmanın iki büyük sonucu vardı; bir hınç-haset, bir de telafi yani yeniden sevilme ve kendini sevme umudu. bu iki sonuç ve onların ikilemleri uygarlığın iyi ve kötü her şeyini yarattı, doğurdu. örneğin meditasyon yöntemlerine ve bilgeliğe, insanın başına gelen travmatik felaketin kayıtlarını silme, sonuçlarından ve bilgisinden kurtuluş umudu diye bakılabilir. bilimcilik ve ayrıntısallık yönlü ilerlemeler ise yumağı geri sarma ve iptal etme* veya ilk/orijinal eyleyeni bulup öç alma arzusu olarak yorumlanabilir. bilim adamlarının ilgisiz iyicil yumuşak görünmelerine aldanmayın o kadar.

    insanda haset var, hınç var, terk ediliş, diğer hayvanlardan apayrı oluş var. birbirimize öfke gösterdiğimiz kadar hayata, doğaya da öfke göstermekteyiz. hz. süleyman gibi hayvanların dilinden anlayan insanlar bile ara halka, ne o ne o. yıkıcı, benden sonra tufan, ben yoksam hiçbir şey olmasın diyen insanoğlu.. kendi annesi sevse bile kendisinden çok önce olup bitmiş bir gelişmeyle hayvan ortaklığından, biteviye süregiden olmaktan çıkmış. belki insan için iki anne söz konusu. hayvan ana/doğa anadan kopmuş, insan anneyle ilişkisi de titrek. öfke/hınç bu eski kopmadan ötürü zorunlu: hayvanımsıyız ama artık özgün hayvan değiliz, kategori dışıyız.

    akıcı biçimde normalleşen, normal saydığımız insan bile an bilgisine, anın gerekiri basiretine kolay kolay ulaşamıyor. insan saf olumlu ya da saf anın hakkını veren bir yaratık olamaz artık. iki katmanlı bir terk var: birincisi hayvan-insan kavşağında hayvanlığın bırakılışı, ikincisi çocuk-erişkin kavşağında çocukluğun bırakılışı. ruhsal, psikanalitik yaklaşım ve içgörüler sadece ikinci kavşağın sağlığına ve görece iyiliğine yönelik olabilir. ilk ayrılığa yapılabilecek bir şey yok, o hep orada duruyor. bu yük varoluşsal, ontogenetik yük tarafı.

    hayvanların ölümün farkında olmayıp öfkeyi bilmemeleri hayvan ana başlığına dahil oluşları sürdüğünden. insan misali bilinç-bilgi ile cennetten kovulmadıklarından. insan hayvanlar arasındaki rahat yaşamını bırakıp bilinç sahibi olmayı seçmedi. bu garip arada kalmışlığı kucağında buldu. belki ilk ayağa dikelen ve çıplak kalan maymundan beri. yani ben artık kesinleşmiş bir küme dışlanmasından söz ediyorum. oldu bitti, artık böyleyiz, insan olarak fırlatılmışız yeryüzeye. doğaya dönelimciliğimiz, cenneti dünyada kuralımcılığımız beyhude.

    ilk kavşaktaki hayvanlar aleminden kopuş, hayvanları bilmek ve hayvan sevmekten öte, hayvan oluş hayvan-olmak farkı. o yüzden belirlenimci ontogenetik ve sabit/çaresiz sayıyorum. ruhsal iyilik sağlayıcı kuram ve uygulamalar bu tarafına çözüm bulamaz, beri yakada kalıyorlar. bu ayrılma/farklılık iyilik kötülük, mutluluk mutsuzluk ötesindedir. telafiler, öç alma ve bilimcileşme hep olanaksızla ilgili çabalar olarak merceğe aldıklarım.

    hayvanlar ölüm bilincine sahip olmadıklarından başka, konuşmanın yoksunluğu bilgisine sahip değiller. laf anlatmaktan başka mekanizmalarla an ve yaşayış dengelerini buluyorlar. insani konuşmanın olanağını bilseler konuşmak varken konuşamamaya öfkelenirlerdi. isa'nın sözünü ettiği barınak ve tünekler özünde hayvanlar alemi yaşamı ve aidiyeti.

    bir çağdaş insan evladı hasbelkader doğumunda bir maymun anneye denk gelse, maymun anayla büyüse maymun olarak büyüyemeyecektir. ama o gerici deneyin sonucu belki uçurumdan düştüğünde daha az kemik kırılması gibi olabilir.. eski kadim kümelere daha yakın kalmak gibisinden.

    orta dalgadaki trt radyo'larından birinde 1970'lerde arkası yarın kuşağında yayınlanan ormandaki ışık piyesi/romanı da benzerdir. bir beyaz ırk çocuğu, kızılderili kabilesinde kızılderili olarak büyütülür. oradaki adı true son'dır (gerçek oğul, asıl oğul). daha özcü, daha ilkel ve doğal, yürekli olan bu çocuk acaba kaderin ağlarını örmesiyle nereye doğru gidecektir?

    ***
    isa ona, 'tilkilerin ini, kuşların yuvası var, ama insanoğlu'nun başını yaslayacak bir yeri yok,' dedi. (matta 8:20)

    "devrim kopuştur, tarih ise süreklilik." yalçın küçük

    "insan saldırgan olmadığı ve mesafe duygusuna sahip çıkmadığı sürece kopuşlarını yaşayamaz ve gelişemez." rainer funk

    "hiçbir devrim, hiçbir kafirlik rahat ve kolay değildir. çünkü bu bir sıçramadır, bu evrimsel eğrinin akışından bir kopuştur, kopuşsa bir yaradır, acıdır. ama yaralanmak gerekir. insanların çoğunda miras alınmış bir uyku hastalığı vardır, bu hastalığa (entropiye) yakalanan uyuyamaz, yoksa son uykusuna, ölüme yatmış olur." yevgeni ivanoviç zamyatin

    (bkz: kop), koop, kopuk, kopuntu, kopma, kopmak
    (bkz: evrim/@ibisile)
  • yürürken açık renk çoraplarına münasebetsiz bir sürücünün sıçrattığı büyük çamur parçalarının rahatsız ediciliğinden kurtulmaksa, nefes aldırır.

    işte, şurada bir mağaza, yüzlerce çeşit açık renk çorap. bir çorap değiştirmekse dünyanın en kolay işi. neden çamurlar içinde dolaşsın, her şey bu kadar kolayken?
  • isteksizce, istemsizce, ilgisizce ve bilgisizce ayrılmaktır. kendini ayrılmada bulmaktır. sonrasında kendini yoklayıp kendini de bulmaya doğru gidecek bir uzaklaşmadır. gerekliliktir, gerektir; beklediği ise çabadır. boşluğa ışınlanmaktır, boşlukta kalakalmaktır. aniden yağan bir yağmura yakalanıp ister istemez ıslanmaktır. kaçışsızdır, kayıpsız mıdır? bir dönüşüm vardır, geriye dönüşü ise yoktur.
hesabın var mı? giriş yap