• küçük evin carls ingılsı...

    yitik bir çocukluk yaşamış. cılız bir delikanlı imiş okulda. bütün bu silikleri silkeleyen bir olay olmuş hayatında. beden eğitimi dersinde paslı bir cirit bulmuşlar, kazara maykılın fırlattığı, diğer arkadaşlarının attığından on metre ileri düşmüş. maykıl bu olayın geleceğini değiştireceğini hissetmiş. daha sonraları layf dergisinde şöyle bir demeci var amcamızın: "ben o gün diğer insanlardan daha iyi yapabildiğim bir şey keşfetmiştim. o şeye sarılabilecektim. sarıldım da. öğretmene yalvardım, ciriti eve götürmeme izin vermesini istedim. yazın ciritin bende kalmasına izin verdi. ben yaz boyu o ciriti attım attım attım" hay iyi atmışın maykıl:)

    sonracıma bu spor sayesinde maykılın cılızlığı onu terketti. lise son sınıfa geldiğinde abd liselerarası cirit atma rekorunu kırdı, güney kaliforniya üniversitesinde atletik burs kazandı. kendi ifadesine dayanarak şunu diyorlar "fare artıkın aslan oldu"

    maykıl gücünün bir bölümünü de, samson ve dalila filmini seyretmekten alıyomuş. saçlarını uzatırsa çok güçlü olacağına inanmış. bu inanç gerçekten lise hayatı boyunca sonuç vermiş. ama o sıra ülkede fırça tıraş modası çıkınca, maykılın bu inancı sarsılmış. bi grup kısa saçlı sporcu onu yakalayıp yere yatırmış, bukle bukle saçlarını kesmişler. aslında aklıyla inancının gerçek olamayacağını bildiği halde, gücü yine de yok olmuş. vesair vesair.. siporu bırakmış amcamız... sonra fabruka işçisi neyin olmuş.

    günlerden birgün hollywood yetenek avcılarından biri onu görmüş, bonanza dizisinde küçük co rolünü ona vermiş. dizi televizyonların ilk renkli western dizisi olmuş.

    demek oluyor ki siporsal rüyasını kaybetmek ona geleceğini (sinema geleceğini) sağlamış...

    şöyle bir vecize yakın sözü var amcamızın:
    "daha hayatımız başlarken biri bize ölmekte olduğumuzu söylemeli. o zaman hayatımızın her anını dolu dolu yaşardık. bir yapın da bakın. yapmak istediğiniz neyse şimdi yapın. yarınların sayısı çok değil"..

    hım.. ölüm onu çağırmış. faynıli... aidsden gidivermiş amca...
    (bkz: allah rahmet eylesin)
  • pankreas kanserinden olmustur...

    ayrica bu abinin yari otobiyografik bi filmi vardi, atletizmde (sanirim orta mesafe kosuda) madalya kazaniyor abi, sonra odul alirken flashback oluyor ve adamin hikayesini ogreniyoruz: megerse bu abi kucukken hep altina cis yaparmis da annesi ceza olsun diye carsafini hep ortalik yere serermis. bu abi de kiz arkadasi evlerinin onunden bunu gormesin diye okul cikisi kosaraktan gidip carsafi ortadan kaldirirmis. boyle kosa kosa atlet olmus falan filan...
  • (bkz: sam's son)
  • 1936-1991 yılları arasında yaşamış abd'li sinema oyuncusu, senaryo yazarı, yönetmen ve yapımcıdır (bkz: all in one). özellikle aile yaşamını yücelten (ve böylece türkiye'de de çok tutulmuş) dizileriyle tanınıyor. laura ingalls wilder'ın romanı küçük ev'inini aynı adla televizyona uyarlayıp baba rolünde oynamış (1974-83), aynı zamanda yine türkiye'de de gösterilmiş olan bonanza adlı dizide küçük joe cartwright rolünü (1959-73) canlandırmıştır. üniversite eğitimini kolu kırılınca yarıda bırakmış olan landon kendi yaşamını konu alan iki tv filmi senaryosu yazıp yapımcılığını üstlenmiştir. karaciğer ve pankreas kanseri olduğunu açıkladıktan üç ay sonra ölmüştür.
  • highway to heaven'da da bir meleği oynardı bu amca.
  • asıl adı eugene maurice orowitz olan ve üç kere evlenerek, biyolojik çocukları ve evlatlıkları dahil toplam dokuz çocuğa babalık eden oyuncu. çocukluğu annesinin intihar teşebbüsleri yüzünden endişe içinde geçmiş.
hesabın var mı? giriş yap