• edirnekapı ile ayvansaray arasında olan, pencereleri arasında her daim rüzgâr esen buz sarayı. kimileri tekir sarayı da der. kediler mesken edinmiştir burayı. bir zamanlar imparatorların, bahtsız prenseslerin, hinoğlu saray erbabının gezdiği koridorlarda kedi miyavlamaları duyulur.
  • kara surlari uzerinde insa edilmis bizans sarayi. theodosios surlarinin bittigi comnenus surlarinin basladigi noktadadir. blaherna saraylarinin bir parcasidir aslinda, ayvansaray ismi de bu saraya eyvanli saray olarak adlandirilmasi sonucunda cikmis olmalidir.
  • edirnekapı sularına paralel olarak dar bir sokakta yavaş yavaş ilerlersek şayet, solumuzda, küçük bir park içindeki tekfur sarayı'nı (porphyrogenetus diyorum ben kısaca) rahatça görebiliriz.. sarayın bizanslı geçmişi hakkında fazlaca malumatımız olmasa da, sevgili paleologlar zamanında, yani 13. ve 14. yüzyıllarda yaptırıldığı tahmin edilmiştir bizden çok önce.. tekfur'un yakınında, el izleri çoktan silinmiş olsa da, haçlı seferlerinden sonra bizans imparatorlarının ikametgahı olduğu bilinen blaherne sarayı olduğuna göre, bu sarayın bir küçük sevdiceği olarak da yapılmış olduğu yolunda da tevatürlerimiz var elbet elimizde..

    istanbul'un fethinden sonra bu saray, bir süre filler ve zürafaların beslendiği bir barınak olarak kullanılmıştır; hatta summer-boyd ile freely, fynes morrison adlı bir gezginin 1579 tarihinde, kendisini yalamaya çalışan zürafadan söz ettiği bir kaynaktan bahsedip dururlar efendim.. daha sonraları saray, bir çini imalathanesi haline getirilmiş ve letafeti ile nam salmış bir çini salgınına mahal vermiştir.. nitekim, haliç'teki ferruh kethüda camii'nden silivrikapı'daki ibrahim paşa camii'ne kadar birçok yerde bu çinileri gidip elleyebilirsiniz..

    tekfur sarayı, "theodosius surları" ile paralel doğrultuda uzanmıştır; yani surların bittiği yerde tekfurumuz da nihayete ermektedir..
  • bizans zamanindan gunumuze kalintilari ulasmis bir sivil mimari ornegidir. buyuk olasilikla imparatorlugun sultanahmet’teki buyuk saraydan sonra tasindigi halic kiyisindaki konutu olan blakhernai sarayi’nin mustemilatidir. eski bir sur duvariyla theodosius surlari arasina insa edilmistir. simdilerde mahallelinin bahcesindeki kameriyelerde oturdugu, odeneksizlikten bekcisi bile olmayan bir tarihi yapidir.
    bir efsaneye gore unlu kasikci elmasi bu saray icinde bulunmustur.
  • ayvansaray’da, bizans döneminden kalma çok eski bir saray kalıntısı. bizans’ın en önemli ve en görkemli saraylarından biri olarak kabul edilen sarayın ilk olarak imparator i. anastasios döneminde v. yüzyılda inşa adildiği tahmin edilmektedir. daha sonra aynı yerde, xii. yüzyılda, i. manuel komnenos döneminde (1143-1180) yeni ve büyük bir saray yaptırılmıştır. blakhernai sarayı, bu dönemden sonra bizans’ın en önemli sarayı olmuş ve imparatorlar burada yaşamıştır. saray xv. yüzyıl başlarından itibaren eski ihtişamını kaybetmiş ve zamanla terkedilmiştir. günümüzde, sadece mahzen duvarları ayaktadır. bu mahzenler anemas zindanlarının bölümleridir.
  • toplumsal ayiplarimizdan sadece bir tanesi. otoparkcilarin en son el attigi, cevresinde kus bile ucurtmadigi yapi. hep beraber artik yikilmasini ve istanbul'da tek bir sivil bizans yapisi bile kalmamasini bekliyoruz. devlet mi ne yapiyor? bkz. asagidaki alinti:

    projesi dört yil önce bitirilmesine ragmen tekfur sarayi´nin onarimina bir türlü baslanamadi. kültür bakanligi bürokrasisinin ve bakanliga bagli anitlar kurulu´nun engellemeleri yüzünden, dünyanin ayakta kalmis tek bizans sarayi olan eserin onarimi yapilamadi. kültür bakani istemihan talay´in da altinda imzasi bulunan protokol, bakana ragmen bir türlü uygulamaya koyulamadi.

    tekfur sarayi´nin bürokrasinin mahzenlerinde bogulma macerasi bundan dört yil önce eski kültür bakani ismail kahraman zamaninda basladi. dönemin fatih belediye baskani sadettin tantan, tekfur sarayi´nin çevresinde bulunan baraka ve gecekondulari yikarak eseri ortaya çikardi. bundan sonra da kültür bakanligi´na basvurarak, sarayin onarilmasini isteyen tantan´a, ismail kahraman, olumsuz yanit verdi. ayni dönemde anitlar kurulu´nun basinda bulunan ünlü bizans tarihçisi prof. dr. semavi eyiceyi de görevden alan kahraman´in, ``bir bizans sarayinin onarilmasi için bes kurus vermem'' dedigi kulaktan kulaga yayildi.

    bu söylentiyi duyan tantan, tekrar bakanliga basvurarak, sarayin fatih belediyesi´ne tahsis edilmesi halinde bulunacak sponsorlarla, devletin ve belediyenin kasasindan bes kurus para çikmadan restorasyonun yapilacagini bildirdi. kahraman, tantan´a yazili bir cevap göndererek, böyle bir tahsisin mümkün olmadigini ifade etti.

    hükümetin degismesinden sonra kültür bakanligi´nin basina istemihan talay getirildi. talay, fatih belediyesi´nin talebine sicak baktigini bildirerek, tahsis istegini onayladi. tekfur sarayi´nin fatih belediyesi´nin uhdesine geçmesinden sonra çok daha zorlu bir süreç basladi. belediye baskani tantan, isadamlari ve çesitli vakiflarla tek tek irtibata geçerek, adeta kapi kapi dolasip, sponsor aradi. sarayin genis bir çevreye yayilmasi ve hacminin büyük olmasindan ötürü restorasyon maliyeti çok yüksekti. bu yüzden aylarca, bu isi yüklenecek isadami bulunamadi.

    bu sirada mimar sinan üniversitesi mimarlik fakültesi restorasyon ana bilim dali baskani prof. haluk sezgin, kollari sivadi ve geceli gündüzlü çalisarak, röleve projesini hazirladi. projenin ortaya çikmasindan sonra çalismalarini hizlandiran belediyenin imdadina rahmi koç vakfi yetisti. isadami rahmi koç, vakfin, onarimi karsiliksiz olarak üstlenecegini bildiren yazili bir metni belediyeye gönderdi. garanti insaat projenin uygulamasini yapmak üzere, araç gereç ve iskelelerini tekfur sarayi´na tasidi. hersey hazirdi, ekipler çalismaya basladi.

    ama, tam bu noktada, kültür bakanligi bürokratlari tekrar devreye girdi. anitlar kurulu karari geregi, projenin tastik edilmesi için arkeolojik kazi yapilmasi gerekiyordu. belediye ve onarim ekibi, kazi izni için bakanliga basvurduklarinda, bürokratlar, ismail kahraman döneminde yazilan, tahsis reddi yazisini öne sürerek böyle bir çalismanin hukuki olarak baslatilamayacagini bildirdiler. istanbul´dan ankara´ya yazilar gitti geldi. yeni bakan istemihan talay´in onay metinleri bürokratlarin masalarina götürüldü. bakanin da devreye girmesiyle sorun belirli ölçüde çözüldü.

    saray girisine, ``tekfur sarayi´nin restorasyonu, kültür bakanligi ile fatih belediyesi isbirligiyle yapilmaktadir'' ibaresi yazan bir tabela asilmasi gerekiyordu. bu tabelanin, oraya asilabilecegi konusundaki izin kararinin onaylanmasi tam bir buçuk ayda yapilabildi. bu aylar içinde, ha bugün ha yarin sonuçlanacak diye bütün bir ekip, araç gereç, iskeleler insaat alaninda bekletildi. tam o günlerde tantan, milletvekilligine aday olmak için belediye baskanligindan ayrilmak zorunda kalinca hemen akabinde anitlar kurulu´nun istegiyle, restorasyon çalismasi durduruldu, insaat mühürlendi.

    böylece, türkiye turizmine ayasofya müzesi kadar gelir getirmeye aday bir sarayin onarilmasi ve günisigina çikarilmasi için ortaya çikan en önemli firsat kaçirilmis oldu. yüzyillar boyu, doganin insafina terkedilen, eski eser yagmacilari tarafindan talan edilen, dünyanin tek bizans sarayi eger biraz daha bu sekilde birakilirsa tamamen çökerek ortadan kalkacak. rahmi koç vakfi, bürokratik engeller asilirsa onarimi üstlendiklerini bildiren protokolün hala geçerli oldugunu bildirdi.

    projesi gönüllüler tarafindan yapilan, finansmani rahmi koç vakfi´nca karsilanacak olan ve getirecegi gelir, oldugu gibi devletin kasasina girecek olan saray simdi orada öylece bekliyor.

    kaynak: http://www.istanbullife.org/tekfur.htm
  • normalde kapalı olan bu saray sadece ayosofya müzesi müdürlüğünden alınan izinle gezilibiliyor şu dönemlerde.12. yy 'a ait bizans sarayı kalıntıları görülebilmektedir.sahip çıkılmayarak kaybedilmekte olan değerlerimizdendir. bu saray avrupanın malum bi şehrinde olsa bırakın otoparkçıların eline düşmesini yakınlarında cep telefonuyla bile konuşturmazlardı.
  • istanbul'da ayakta kalabilmiş özgün bizans mimari örneklerinin en nadidelerinden birisidir. edirnekapı'da kara surlarının üzrinde ayvansaray'a bakan bir yamaç üzerinde kuruludur. günümüzde gördüğümüz, sadece iskeleti ayakta kalmış bina, blaherne sarayı kompleksine dahildir.

    latin istilası sonucunda ağır hasar gören ve bu tarihten sonra terkedilen mega plation yerine gittikçe önem kazanan blaherne sarayları, bizans imparatorluğu'nun son zamanlarında, imparator'un resmi konutu olarak kullanılmıştır.

    ara katlar ve çatı örtüsü tamamen ortadan kalkmış binanın, klasik bizans stili tuğla duvarları ve zemin katında bulunan bazı yapı elemanları günümüze dek ulaşmıştır. ansızın çökmemesi dileğiyle, kapılarını açacağı günü beklediğimizi söyler, yetkililere selam ederim.
  • sonunda birilerinin aklına ayakta kalan bu son bizans mimarisi örneğini, yaşama döndürülmesine karar verilip, restorasyon çalışmaları için ilk adımların atılacağı saraydır.
hesabın var mı? giriş yap