• annem izlerken beş dakika baktım ve kameramanın junkie olduğuna kanaat getirdim. adam rahat durmuyor sürekli zoom in, zoom out yapmalar, kamerayı sallamalar falan feci halde konsantrasyon bozuyor. hoş böyle bir diziyi takip etmek için ne kadar sağlam konsantrasyona sahip olmak gerek tartışılır ama paylaşayım dedim...
  • hamileliği 15 ayın altına inmeyen dizilerin karakterlerine izletilesi ibretlik, nurgül yeşilçay ın geçen bölüm çocuk düşsün diye zıplarken bu bölüm evlatlık verdiği dizi.

    ps: ya bi de eklemeden geçemicem murat yıldırım a bayıldığımdan olsa gerek şu savaşım-nadyam muhabbeti çok tatlı geldi birden ama bu dizide değil. yani başka bi dizide olsa, daha sağlam daha iyi, bu kadar yapay olmayan bi dizide o zaman benim için tadından yenmezdi heralde. çok pis şekilde bi "savaşım" olsun istedim bi an. ahh ahhh neyse...
  • nadya adlı kızın ''savaşım, savaşım'' derken kaptırıp mein kampf diyeceğini sandığım zottirik dizi.
  • senaristler ne olur çiçek, savaşa aşık olmasın.
  • ya şimdi şu bi gerçek ki başrol oyuncu kartlaşmış, gözünün etrafındaki çizgiler acayip belirgin, her bölümü de ablak yüzüne zumlayarak bitirmeyin be kardeşim.. şimdi yasemin karakteri ailesine bağlı, fakat istanbulda iyi bi üniversitede okuyup iyi bi işe girmiş hatun, 25 li yaşlarda.. bu karaktere biraz hoyrat kaçmamış mı nurgül apla?nadyaya bak, hatun yeni mezun, çıtır, böyle ceket pantolon giyerek sade ve güzel genç imajı çizerken, aynı yaşları oynayan yasemin, bülent ersoy gibi giyiniyor.

    o gelinin de kıçı kocaman, göz zevkimi bozuyor.

    her aşiret dizisinde hanım ağanın gözleri keskin bakışlı ve sürmeli mi olmalı peki? yok hacı olmamış.
  • yasemin'in hamileliği belki de 15 ay sürmedi, bilinmez. hesabı nasıl yaptıklarını senaristlere sormak lazım, gerekirse bi basın toplantısı yapar millete açıklarlar. ama hamilelik süresinin sade izleyici tarafından 15 ay sürdüğünün algılanıyor olması senaryonun ve hikayenin işçiliğinin ne kadar özensiz olduğunu/ kurulduğunu/ yazıldığını gösterir, bunu kimseye sormak gerekmez.

    ah, bu özensizliklerin sahiplerine de efsane deniyor, unutmamak lazım.

    edit: dur, dayanamadım yazayım da başka işinizde faydası olur bu bilginin. efsane ablalarım böyle alingirli işlerde seyirciyi salak sayarak misal hamilelik anında tarih telaffuz ettirilir. hani onca kaliteli diyalog yazıyorsunuz da iki lafın arasına

    - bak savaş bugün mayıs'ın 15'i yıllardan 2010 ve biz seninle şu teknenin kamara odasında yatıyoruz. sarhoşum ve hamile kalacağım. muhtemelen şubat başı gibi istanbul'da doğururum.

    cümlesini ya da benzerini sıkıştıramadınız mı? sıkıştıramadınız. sebep? sebebini de biliyorum ama sayın erol avcı'ya duyduğum derin saygıdan dolayı söylemeyeceğim.
  • nurgül yeşilçay'a aslan yelesi modeli saç yapılmasından vazgeçilsin diye bağırasım geliyor izledikçe. bırakın şu kadının perçem-kahkül neyse artık onlarını serbest, zaten yaşı annem kadar bi de siz büyütüyorsunuz iğrenç saçlar ve kıyafetlerle. bir rica da yönetmen abimize: zaten zorla izliyoruz murat hatrına diziyi bi de o kamerayı öyle sallayıp durmayın midemiz bulanıyor iyice.
  • dün oturup baştan sona dinledim` :çizim yaparken bir ses iyi oluyor` bir bölümünü, nurgül yeşilçay gidince iflasın eşiğine gelen şirket olayı o kadar abartılmıştı ki kız geri geldiğinde camekana "mezeci hanım antep sofrası'nda" gibi "reklamcı yasemin yeniden falanca reklamcılıkta" yazmalarını bekledim açıkçası.

    bir de boyunsuz tavuk kılıklı kızıl saçlı bir kadın çirkinlikten ölen bir diğerine "bana müşteri bul, bana müşteri bağla, gerekirse adama ver" filan diyodu, özel sektörden iğrendim şirket değil red light district mübarek.
  • cemal süreya'yı anmaları güzeldi..(bkz: ülke)
hesabın var mı? giriş yap