hesabın var mı? giriş yap

  • normal bir durum.
    dünyada 200'ün üzerinde zehirli yılan türü var. türkiye'de ise 15 civarı.
    bunların ikisi zaten az zehirli, insanı öldürmez. diğerleri de aşırı zehirli değiller. sokulma durumuna karşı her yılan türü için ayrı antivenom* tutmak gerekiyor. bunları uygun koşullarda saklamak büyük dert.
    bu nedenle sağlık kuruluşları sadece kendi bölgelerindeki yılanların antivenomlarını bulundurur.
    türkiye'deki zehirli yılanların %90'ı engerek türüdür. dolayısı ile ülkemizde bu türün antivenomu vardır.
    yılanlar soğuk hayvanlar, görünce insanın tüyleri diken diken oluyor ama bilinenin aksine yılan saldırgan bir hayvan değildir. yuvasının yanında değilseniz, üzerine basmazsanız, öldürmeye, yakalamaya çalışmazsanız durduk yere insana saldırmazlar.
    son olarak zehirli bir yılanla gösteri yapıyorsan antivenomunu kendin yanında taşıyacaksın. her şeyi devletten beklemeyeceksin.

  • (bkz: nuri leflef kundura cilası)

    pazar öğleden sonraları ayakkabıları, serili gazetelerin üzerinde boyarken o tanıdık koku yayılırdı eve. fırçayı sallarken keyifli keyifli ıslık da çalardı bazen. boya sandığıyla sokaklarda gezdiği çocukluk yıllarını, öğle sıcağında bir ağacın altında içtiği gazozun tadını hatırlatıyordu belki de. yeni yeni anlayabiliyorum canım babam; biz büyüdük, sen gittin. mekanın cennet olsun.

    edit: mesajlarıyla yüreğimize dokunan tüm dostlara selamlar...

  • haklıyı haksızı geçtim de bir çok motorcu haklı bile olsalar tiksindiriyorlar kendilerinden. adama gerizekalı diye bağırmak nedir ya?
    bu öfke nedir onu anlamıyorum, insan kendisi iyiyse yaya için panik yapar. geçenlerde aynı şey arabayla giderken başımıza geldi. bir kadıncağız, belli ki bir yere yetişmeye çalışıyor, sola bakmadan pat diye atlayıverdi. çok da hızlı gitmiyordum ama hemen farkedip durdum. kadın eliyle tuttu kaportayı. acaip panik yaptık iyi misiniz diye. kadın ben hatalıyım, hakkınızı helal edin dedi. hayır o kadına bir şey olsa da ben haklı olsam ne olur? evet yasal olarak haklı bile olsan bir insana bir şey oldu mu diye korkmamak nasıl bir ruh hali acaba?

  • en çok da türk ahlakına uygun olmaması sebebiyle şikayet edilmesine güldüğüm dizidir. türk ahlakı. sanat galerilerine sopalarla dalan, cebi dolsun diye 2 milyon ağaç kesen, talana ve memleketin topraklarının satılmasına göz yuman, ama zikko bir dizideki bir sahneden etkilenen sözüm ona namus bekçisi. türk ahlakı... sokayım ahlakınıza.

  • daha evvel yazdiklarima ek olarak cok onemli bir şey daha yazayim;

    moka potu kullandiktan sonra sıcak haliyle sakın bırakmayin. contalari kisa sürede harap olur.

    kahve demlenip kahveyi bardaginiza koyduktan sonra moka potunuzu lavaboda soguk suyla biraz sogutup, üst hazneyi biraz gevşetin ve öyle birakin. (tamamen yıkayabilirsiniz elbette, ben hemen yıkamayanlar icin yaziyorum bunlari)

    bu dedigim olay cok kritiktir. sıcak olarak birakirsaniz icindeki yuksek basinc zamanla contalarini bozacak.

    bunu yapmazsaniz bi sure sonra conta degistirmek zorunda
    kalirsiniz. ben halen kullandigim alpina moka potumu 4 senedir gunde bazen 3 er kez kullaniyorum ama henuz conta degistirmedim. (daha evvel aldigim ve 7-8 kullandigim potlar da mevcut. henuz conta degisimi hic yapmadim. oysa yurtdisi forumlarda herkes contalardan sikayet eder:)

    conta dediğim şeye ingilizce “gasket”
    diyorlar.

    edit: bi arkadas moka potu hemen soguk suya tutmak iyi degil demis. dogru hakli ama sicak haliyle eline alip gevşetebileniniz varsa öyle yapabilir:) kısmi sogutmanin tek amaci gevsetmek icin moka pota dokunabilmek.

    ha bunu bezle de yapabilirsiniz ama sogutmadan yapacaksaniz elinize dikkat edin, eliniz tam araya denk gelirse ilk cikan basincla deriniz bi güzel cayır cayır yanacaktir.

    işte o derinizi yakan şey zaten contalarinizi mahvediyor:)

    sevgilerimle.